Yaş ilerledikçe insan durulur, daha sakinleşir, meselelere karşı daha akılcı yaklaşır diye biliyorum ya da öyle bilinir sanırdım. Meselelere akılcı perspektiften yaklaşma kısmı biraz da doktora sürecimdeki yoğun akademik okumalarla alakalı diye düşünüyorum. Daha çok bilimin geliştiği daha doğrusu bilimin en önemli değerler arasında yer aldığı medeni dünya yazarlarının hususiyle de felsefe, sosyoloji ve edebiyat disiplinlerinin rolü bunda çok büyük. Sakinleşme kısmına gelince akademik camiadaki haksızlıklar, ülkenizde yapmayı istediğiniz çalışmaların hafife alınıp iş işten geçtikten sonra “sen haklıymışsın”la yüzünüze doğru bir pardon çekilmesi sizi sakinleştiremiyor. Akademik bir kuruma müracaatta özgeçmişinizle girip nasihatlerle uğurlanırken arka bahçeden vekil, molla, şeyh, abi daha bilmem ne referanslı kifayetsizlerin nasıl taltif edildiğini görünce sakinleşemiyorsunuz. Ekranlarda köşelerde akıl ve bilimi, mezarda ölü olsa kahrından hortlatıp yeniden intihar ettirecek zırvalar, mezhepçi ve gnostik tezviratlar durulmanız konusunda size yardımcı olmuyor.
Hocalar giriyor araya, dostlar giriyor. “Bu kadar sert yazmasan”lı cümleler üzüyor en çok sizi. Yazmaya okumaya ayırdığınız zaman elinizden çalınırken bir ömür böyle bir atmosferde heba edilirken yani sakin ve dingin kalamıyorsunuz. Şair Ozan Arif’in dediği gibi:
“Bunca beceriksiz çapsız herifi
Nasıl anlatayım yok ki tarifi.”
Herif merif demişken bazı yüzler geliyor aklınıza. “Bu durumun cinsiyetle bir ilgisi yok.” Dedirten. Öfkenizle boğulurken yalnızlığınız, bir yerlerden başka öfke sesleri geliyor. Hesapsız, kitapsız, menfaatsiz. Öyle delicesine esen bir rüzgar gibi. Vahşete, tacizlere, tecavüzlere, istismarlar altında titreyen gözler adına haykıran ve bunu ait olduğu vatanın beka meselesi olarak gören ve gösteren biri. Akşam Gazetesi için röportaj yaptığımda “çok haberi yapıldı” denilerek konulmayan röportaj sürecinde tanıdığım sevgili Saadet Özkan yani “Saadet Öğretmen”den bahsediyorum.
Yine benzer bir yüz, haksızlıkta zulümde ölçü tanımayana haksızlığa karşı ezilenin mağdur edilenin hususiyle de çocuklar ve tacizler söz konusu olduğunda öfkesi benim kadar ölçüsüz olan birine sevgili Azra Kohen’de rastladım. Sosyal medya paylaşımlarından biliyorum.
Bu iki isim bana Kenan Hulusi Koray’ın “Felekte Bir Macera” hikayesini hatırlattı. Ben bu her iki ismi de arketipsel bir kahraman olsam “anima”m olarak görürdüm. Evrende iyilik, üretim ve sorgulama adına yalnızlığımızı hissettirmeyen tüm kadınların Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun.
ONUR AKBAŞ YAZDI: KADINLAR BİLİRİM: AZRA KOHEN VE SAADET ÖZKAN
ONUR AKBAŞ YAZDI: KADINLAR BİLİRİM: AZRA KOHEN VE SAADET ÖZKAN
{{member_name}}
{{formatted_date}}
{{{comment_content}}}
YanıtlaYükleniyor ...
Yükleme hatalı.