Onur Akbaş Yazdı: Aklımdaki Sorular

Her edebi eser politik söylem üzerine bina edilmek zorunda mı? Edilir mi? Edilmese ne olur? Edilmediyse de biz bunu ayrıca politik bir tutum olarak ele almalı mıyız? Aldıysak bu edebiyatın bir siyaseti mi yoksa siyasetin bir edebiyatı mıdır?

Sanat topluma mı yoksa kendi ontolojik bağlamı etrafında kendine mi hizmet etmeli tartışması sanatsal iki mezhebin oluşmasına neden olmakla birlikte her biri farklı tanım ve kuramsal değerlendirmeler etrafında farklı alt kollara da ayrılmıştır.

İlkinin şemsiyesi etrafında sanatı ideolojik bir malzeme olarak görme gayeye ulaşma da bir vasıta olarak ele alma her ne kadar marksist kuramcılara hamledilse de meseleyi biraz daha yerele indirgersek islmacısından, milliyetçisine her ideolog ya da partizan yaklaşımlar açısından sanat ideolojinin bir aracı hatta yeri geldiğinde bir nesnesidir.

Her edebi eserin birey bağlamlı bir bilinçaltı olabileceği gibi siyasal anlamda da bir bilinçaltı olduğu gerçeği yadsınamaz.

Ancak burada mesele öznenin edebiyat/sanat mı, yoksa ideoloji mi olması gerektiği sorunsalıdır.

Bu tür bir tartışmayı ele almamdaki sebep sevgili Onur Bütün’ün Arzu Bahar’ın öykü kitabı üzerinde yaptığı ve keyifle okuduğum bir değerlendirmede yer verdiği bir yargısıdır.

Cumhuriyet kitap ekinde kaleme aldığı “Akustik Öyküler” başlıklı yazısındaki “Kayıp” kitabına dair değerlendirmede usta eleştirmen Bütün, kitaba adını veren öyküyü değerlendirirken şu şekilde çarpıcı bir ifadeye yer veriyor: “İçinde politik söylem ya da tavrın geçmediği son derece politik bir öykü.”

Hani katılmadığınız fikirlerin öyle ifade biçimleri olur da sentaksından, vurgusuna, yinelemesine özne onu öyle bir kurgular; siz de bir şiir mırıldanır gibi mırıldanırsınız ya bu cümle bende öyle bir tesir bıraktı.

Ne yalan söyleyeyim kendi kendime “Allah iyiliğini versin Onur Bütün, bu ifadeye karşı çıkmak için kıyılır mı şimdi?” dedim. Karşı çıkma hakkımı saklı tutarak.

Sevgili Arzunun hikâyelerini/yazılarını okumuşluğum vardır. Ama kitabı ve bahsi geçen öyküyü okuma fırsatım olmadı henüz. Zaten eleştirim öykü bağlamında değil. Doğrudan metin odaklıdır.

Baştan şu kabulü bir kere daha yineleyelim. Her birey kolektif bir bağlamın bir parçası olması itibariyle bireye bağlı her metin siyasal bilinçdışına sahiptir ve alt metninde bir politik ileti hakimdir.

Ancak her edebi eser politik söylem üzerine bina edilmek zorunda mı? Edilir mi? Edilmese ne olur? Edilmediyse de biz bunu ayrıca politik bir tutum olarak ele almalı mıyız? Aldıysak bu edebiyatın bir siyaseti mi yoksa siyasetin bir edebiyatı mıdır? Aklımda deli sorular.

onurakbastde@gmail.com

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri