MUTLULUK, KÜLTÜREL FAALİYETLER VE EKONOMİ

Dr. Sevinç Koçak

Yine bir araştırma yayınlandı ve yine çok düşündürücü sonuçlar sergilenmekte… Ocak 2020 itibarıyla Kadir Has Üniversitesinin Türkiye Eğilimleri araştırmasının sonuçları açıklandı. Kadir Has Üniversitesi, araştırmasında oldukça geniş soru skalasında, yıllar itibarıyla karşılaştırmalı detaylı bir rapor yayınlamış. Araştırma projesini yöneten ve yer alan çok değerli akademisyenler Prof. Dr. Mustafa Aydın Prof. Dr. Mitat Çelikpala, Prof. Dr. Murat Güvenç, Prof. Dr. Banu Baybars Hawks, Prof. Dr. Osman Z. Zaim, Sabri Deniz Tığlı’nın çalışmasına şahsım ve bir akademisyen olarak teşekkür ediyor ve hem saygı duyulacak hem de kutlanacak bir çalışma olduğunu belirtmek istiyorum. 

Araştırma sonuçları incelendiğinde, çok çarpıcı değerlendirmelere ulaşılabilir.  Özellikle Sosyo –Kültürel Göstergeler başlığı altında “ Sosyal Kimliklere Göre Kamuoyunun Farklı Kimliklerle ‘Komşu Olma’ İsteği” bulguları çok ilginç.

Araştırmada bazı sorular da çok dikkat çekici sonuçları yansıtıyor.  Gazete okuma sıklığı sorusuna %48, 4 oranında gazete okumuyorum cevabı verilmiş.  Yine, %50’lik bir oran kitap okumadığını, %73,5’lik kesim tiyatroya gitmediğini, %38,3’lük oranda bir kesim ise sinemaya gitmediğini, %21,8’lik bir oran aile ile akşam yemeği için restorana gitmediğini belirtmiş. Bu etkinliklerin dışında en çok futbol maçına gidilmiş (%20,3), günde 1-3 saat arası televizyon izlenmiş (% 39;3), günde 1-3 saat arası bilgisayar oyunu ve sosyal medyaya ayırmış (%49,3) .

Türkiye gündemindeki en önemli konular nelerdir diye sorulduğunda da ekonomik konuların en önemli sorun olduğunu belirtenlerin toplamı %41,6 olmuş ve ikinci sırada da terör konusu gelmiş.

Bütün bu bulgulara ek olarak Türk halkına “mutlu musunuz?” diye sorulduğunda %13 çok mutluyum, %33 mutluyum (toplam, %46 mutlu gibi görünüyor),  %34,3 ne mutluyum ne mutsuzum, %15,2 mutsuzum, %4,5 çok mutsuzum cevabını vermiş.

Sevgili Türk halkı, ekonomik sorunların yoğun olduğunu düşünmesine rağmen, kitap-gazete okumadan, tiyatroya-sinemaya gitmeden, ailesiyle restoranda yemek yemeden, yalnızca sosyal medyada ve televizyon karşısında vakit geçirerek mutluluğu yakalamış görünüyor…Ya da bu çerçeveye sıkıştırılmış hayatlardan bahsediyoruz…

Sanat ve kültürel çalışmalar ve etkinlikler, sosyo-kültürel gelişmelerin temelini oluşturan ve gelişmeyle doğru orantılı bir takım etkinliklerdir. Vizyon kazanmak, farklı görüş ve bilgilere erişip sentezlerde bulunmak, dünyayı, insanları ve hayatı anlamlandırmak için yine insanoğlunun kendi çabalarıyla ve içten gelen yetenekleriyle oluşturduğu muhteşem bir dünyadır sanat… İlk çağlardan bugüne insanoğlu, el becerileri ya da yetenekleriyle, düşünce ve hayal dünyasının uçsuz bucaksız zenginliğiyle nice güzel eserler, yazınlar oluşturmuştur… Nietzsche ne de güzel özetlemiştir bu durumu: “Sahip olunması zorunlu tek şey var: Ya yaradılıştan ince bir ruhtur bu, ya da bilim ve sanatlar tarafından inceltilmiş bir ruh. Her türlü bilgiyi ve değerleri, estetik ve güzelliklerle bezenmiş unsurları okuyup, anlayıp, değerlendirmek ve geliştirmek de dünyanın ve insanlığın gelişimi için gereken zeminlerdir. Zihin gelişmeden, gelecek vizyonu ve insanlığın tamamını kapsayacak birtakım düşünce ve değerleri anlayıp sahip çıkıp geliştirmeden var olmak insanoğlunun doğasında yoktur bence… “Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür. Kültür, okumak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden anlam çıkarmak, ders almak, düşünmek, zekâyı eğitmektir” demiş ulu önder Atatürk.

Bol okumalı, gezmeli, eğlenmeli ve refah içinde güzel günler dileklerimle…

Gündemden dikkatimi çekenler

  • Medina Turgul DDB, Adam & Eve DDB’nin gerçekleştirdiği Unilever’in Elidor şampuan markası için  “Pembeye bir de şimdi bak” sloganlı reklamı sıkça karşımıza çıkmakta. Toplumsal cinsiyet rolleri kalıplaşmaları çerçevesinde ele alınan kadın-erkek ayrımcılığında, meslek seçimleri,  davranış kodları, konuşma dili ve sosyalleşme ortamları gibi birçok ayrımcı göstergelerle bezenmiş çok sayıda mesaja maruz kalınmakta. Renklerde de bu tip bir ayırım var, pembeler kadın, maviler erkek cinsiyetine atfedilmiş gibi... Elidor, “Pembeye bir de şimdi bak” göndermesiyle, pembe rengin algısı altında toplanan ve zaman zaman dezavantaj kabul edilen kadına özgü bazı özelliklerin güç ve gurur kaynağı olduğunu vurgulayan söylemi ve görselleriyle kadının yüceltmeye çalışmakta. Örneğin “hayat vermektir, hayatın izlerini gururla taşımaktır” sözleri esnasında yara izinin sezaryen doğum ameliyat izi olması gibi… Birçok karede de pembeye vurgu yapan görsel ve söylemlerin yanı sıra aynı karelerde mavi rengin de birlikte kullanıldığını görüyoruz. Ancak, pembe-mavi ayrımında pembeye yeni değerler atfederken, bu rengin kadınlara özgü kullanımını pekiştiren bir yaklaşım var ki bunun dozu da bence alt metindeki algılamada oldukça önemli bir yer kaplamakta…  
  •  Corona virüsü salgını bütün hızıyla devam ediyor. Yaklaşık on gün önceki virüsten etkilenen ve hayatını kaybedenler ile bugünkü rakamlar arasında korkunç bir yükseliş bulunmakta. Üstelik virüs ve salgınla ile ilgili komplo teorileri kafa karıştırmakta. Başlangıçta Çin’in salgını kontrol etmekteki mücadelesi ve açık iletişim politikaları gündemdeyken, şimdi yeni yeni bilgilerle aslında Çin’in uzun süredir konuyu gizlemeye çalıştığı komplo teorisi yayılmakta. Medyanın geldiği noktada, otoriteler ne kadar gizlemeye çalışsalar da, sosyla medya ve dijital iletişim hiçbir gizliliğin sonsuza dek sürdürülemeyeceğini kanıtlamakta. Basın dördüncü kuvvet ise iletişim de beşinci kuvvet… 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.