Vatikan Devlet Başkanı Papa 14. Leo'nun Lübnan ziyaretini tamamlamasının ardından İsrail ve Lübnan 3 Aralık'ta, "Mekanizma" olarak bilinen Ateşkesi Denetleme Komitesi'nin toplantılarına karşılıklı sivil temsilci gönderme kararı alarak, müzakere sürecini yeni bir aşamaya taşıdı.
ABD ve Avrupa'nın baskısıyla hız kazanan süreçte, Lübnan heyetine sivil temsilci olarak atanan Büyükelçi Simon Kerem'in yetkileri ile müzakerelerin gündemi tartışmaları da beraberinde getirdi.
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, görüşmelerde ülkenin egemenliğinden ödün verilmeyeceğini belirterek, Büyükelçi Kerem'e verilen görevin yalnızca "güvenlik müzakereleriyle" sınırlı olduğunu söyledi. Buna karşılık silahlarını teslim etmeyeceklerini açıklayan Hizbullah'ın Genel Sekreteri Naim Kasım, sivil temsilci kararının "hata ve İsrail lehine taviz" olduğunu savundu.
Taraflar masaya birbirinden uzak önceliklerle gelirken AA'ya konuşan uzmanlara göre İsrail, sınır hattını "ekonomik bölge" söylemi altında güvenlik gerekçeleriyle yeniden düzenlemeyi hedeflerken, Lübnan ise kalıcı ateşkes, saldırıların durması ve işgalin son bulmasını müzakerelerin merkezine koyuyor.
Uzmanlar, mevcut müzakere aşamasının her iki taraf için de "son derece karmaşık ve hassas" olduğunu vurgulayarak, siyaset ve ekonomi dosyalarının iç içe geçtiği bu süreçte, bölgesel dengelerin gelecekte varılabilecek herhangi bir anlaşmanın yönünü belirlemede kritik rol oynayacağını belirtiyor.
"İsrail ekonomik projelere zemin hazırlamaya çalışıyor"
Askeri uzman Naci Melaib, Lübnan açısından müzakere konuları arasında "esirlerin teslimi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 1701 sayılı kararı uyarınca İsrail güçlerinin işgal ettiği bölgelerden çekilmesi, İsrail'in saldırılarının tamamen durdurulması ve yeniden imar sürecinin başlatılmasının" yer aldığını söyledi.
Melaib, "İsrail, uyguladığı baskıların Lübnan'ı sivil-siyasi bir müzakere formatına ittiği yönündeki söylemini pazarlayarak, ileride gündeme getirmeyi planladığı ekonomik projelere zemin hazırlamaya çalışıyor." dedi.
İsrail'in son yıllarda sınır hattı boyunca çok sayıda bina ve tesisi yıktığına dikkati çeken Melaib, bölgede Lübnanlı vakıflar ile Müslüman ve Hristiyan kurumlarına ait binlerce dönümlük arazi bulunduğunu belirtti.
Melaib, ortak bir ekonomik bölge kurulmasının gündeme gelmesi halinde bu mülkiyet yapısının, ilgili dini kurumların onayını gerektiren karmaşık prosedürleri beraberinde getireceğini ifade etti.
Farklı öncelikler
Araştırmacı gazeteci Tevfik Şuman ise "Lübnan ile İsrail'in hedefleri arasında büyük ve geniş farklar var. Bu nedenle Mekanizma komitesinin somut sonuçlara ulaşacağını sanmıyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Beyrut'un amacının İsrail'in saldırılarını durdurması, işgal altında tuttuğu Lübnan topraklarından çekilmesi olduğunu dile getiren Şuman, Tel Aviv'in ise "Lübnan'ın güneyini güvenlik bölgelerine dönüştürmeyi ve Beyrut'la ilişkileri normalleştirmeyi hedeflediğini" kaydetti
Şuman, İsrail'in sınır hattında nüfustan arındırılmış bir bölge oluşturmak istediğine dikkati çekerek, "Amerikalıların ve İsraillilerin 'ekonomik bölge' diye tanımladığı alan da budur. Bu nedenle önümüzdeki dönemin karmaşık olacağı ve mevcut durumdan daha geniş bir askeri tırmanışa doğru gidildiği görülüyor." dedi.
Mekanizma komitesinin İsrail'in saldırılarını frenleyebileceğine dair herhangi bir emarenin bulunmadığını vurgulayan Şuman, "Bu komitenin rolü, görünen o ki, İsrail'in Lübnan'la görüşmek istediği tüm başlıkların müzakereye açılması için bir kapı aralamaktır." ifadesini kullandı.
ABD ve Avrupa baskısı
Gazeteci yazar Alan Serkis ise Lübnan ile İsrail arasındaki müzakerelerin "ABD ve Avrupa'nın himayesi ve baskısı altında" yürütüldüğünü belirtti.
Büyükelçi Kerem'in görevlendirilmesiyle sürecin yeni bir aşamaya geçtiğini vurgulayan Serkis, Ateşkesi Denetleme Komitesi'ne sivil temsilci atanmasının "ABD ve İsrail baskılarına verilen bir yanıt" niteliği taşıdığı değerlendirmesinde bulundu.
Lübnan ile İsrail arasında herhangi bir ekonomik ilişki veya barış sürecinin ise "bölgesel ve iç dinamiklerde yaşanacak değişime bağlı" olduğunu belirten Serkis, denklemin önemli parçası olan Hizbullah'a destek veren İran'ın ise "şu aşamada böyle bir süreci istemediğini" söyledi.
Serkis, "Hizbullah'ın, İran'ın talimatıyla askeri gücünü yeniden inşa ettiğini ve İsrail'in bunu kabul etmediğini" ifade etti.
Silahların devletin tekelinde toplanmasına ilişkin ise Litani Nehri'nin güneyinde bunun uygulanmasının "önemli ancak yeterli bir adım olmadığının" altını çizen Sarkis, İsrail ve ABD'nin Hizbullah'ın Lübnan'ın tamamında silahsızlandırılmasını istediğini anlattı.
Lübnan'da silahların devletin tekelinde toplanması gündemiyle 5 Ağustos'ta toplanan Bakanlar Kurulu, orduya "silahların yıl sonuna kadar toplanmasına dair bir plan hazırlama" görevi vermişti.
Muhabir: Ethem Emre Özcan,Wassim Samih Seifeddine