Konser yasakları ile ‘Talibanlaşan’ Türkiye ve ressam Muzaffer Akyol’un çığlığı

Doğan Satmış

Önce Aynur Doğan’ın Kocaeli konseri yasaklandı, çünkü Aynur Doğan Kürtçe okuyordu.

Sonra Niyazi Koyuncu’nun Pendik konseri iptal edildi, iptal eden belediye AKP’li olduğuna göre nedeni açık.

Daha sonra Apolas Germi’nin iki konserinin iptali gündeme geldi.

Son olarak Melek Mosso’nun konserini yasakladılar, çünkü Mosso, kadın hakları konusunda konuşmaktan çekinmiyordu.

Konser yasakları Türkiye’yi hızlıca, konserleri kökten yasaklayan Taliban görüntüsüne kavuşturuyor ve bu gidişle televizyonlarda spikerleri de burkalara sokarlarsa şaşırmayacağız anlaşılan.

Duvarları yenilen Ayasofya’yı hatırlatanları duyar gibi oluyorum, haksız da sayılmazlar ama müzisyenlerin, birey olarak hedef alınmaları, Türkiye’yi rejim olarak bir asır geriye çekiyor.

Osmanlı’nın son dönemlerinde, İstanbul’da tiyatrolarda Müslüman Türk kızlarının oynaması yasaktı, bunu yaptığı için, Afife Jale’nin başına gelenleri biliyoruz.

xxx

Afife Jale 13 Nisan 1919’da Afife tiyatro sahnesine çıktı. Kadıköy’deki oyunun ilk perdesi biterken, “Tiyatroda bir Müslüman Türk kızı oynatılıyor” diye ihbar alan polis tiyatroyu bastı. Oyun yarıda kaldı. Polis henüz 17 yaşında olan Afife’yi yakalamak istedi ama arkadaşlarının yardımıyla kaçmayı başardı.

Sanatçı ilk baskınlarda kurtulsa da sonraki baskında yakalanarak polisler tarafından götürüldü ve işkence yapıldı.

Yakalandıktan sonra bazı çevrelerce “Devlete karşı geldi, dinine, milletine karşı çıktı” denilerek hakkında karalama kampanyası başlatıldı.

Hatta bu olaydan hemen sonra, resmi bir karar alındı ve Müslüman kadınların tiyatroda oynaması kesinlikle yasaklandı. Darülbedayi de Afife Jale’nin işine son verdi.

Babası bile tiyatro merakı ve sahneye çıkması nedeniyle Afife’yi 17 yaşında evlatlıktan reddetti.

Afife bir anda ne parası ne de kalacak yeri olmayan, çocuk yaşta yalnız bir kadın olmuştu, maddi sıkıntıya düştü, bunalıma girdi.

Zor geçen yılların ardından Atatürk’ün, Türk kadınının sahneye çıkma yasağını kaldırdığı 1923’te Afife nihayet özgürce mesleğini yerine getirmeye başladı.

Bir asır geri düştük derken tam da bunu kast ediyorum.

xxx

Hafta içinde ünlü Ressam Muzaffer Akyol’un, kızı Gaye Su Akyol ile birlikte İstanbul Etiler'deki Loft Art'ta ortaklaşa açtığı sergiyi gezdim.

Yılların ressamı Muzaffer Akyol ve kızı, Akfen Holding’in sosyal sorumluluk projesi olarak geliştirdiği Loft Art’ta, yılda bir kez düzenleyeceği ‘Prestij Sergi’sini açmışlardı. Böyle bir prestij sergisi için böyle bir ikiliden daha iyisi her halde bulunmazdı, Akfen Holding’i ve patronu Hamdi Akın’ı kutlamak gerek.

Serginin adı da anlamlıydı:

“İtaatsiz Kökler-Ölmez Ağacı Direniyor"

‘İtaatsiz Kökler” hayata bakışını bildiğimiz Gaye Su Akyol’u, onun kilimleri ile seramiklerini, “Zeytin Ağacı Direniyor” ise babası Muzaffer Akyol’un birer renk senfonisi şeklindeki tablolarını anlatıyor.

Muzaffer Akyol, Türkiye’nin yetiştirdiği protest sanatçıların önemlilerinden biri.

Ancak öyle anlıyorum ki, bazen fırçaları da kalbindekileri anlatmaya yetersiz kalıyor ve tablolarına, duygularını şiirleştirip yansıtıyor. Bunun son örneği de Aralık 2021 imzalı bir tablosundaydı:

‘Hey Yolcu!

Ben zeytin ağacıyım,

Ömrümce direnmenin ateşini yaktım,

İhanete karşı savaştım,

Asırlarca acılara dik durdum

Yıkılmadım.

Bayrak sizindir, sözcüm sizlersiniz.

Ahde vefanın evine su taşıyın ki!

Kökleriniz kurumasın!’

xxx

Müzisyenlere sahneyi yasaklayan, zeytin ağaçlıklarını betona açan, aydınlarını, gençlerini, doktorlarını ülkeden kovan, bile bile halkın yoksullaşmasını sağlayan ekonomi politikaları dayatanları anlatmak maalesef bazen fırça darbelerine sığmıyor.

Mutlaka zaman yaratın ve İstanbul Etiler’deki Nisbetiye 10’daki galeride sergiyi gezin.

Hep tekrarladığım gibi, Leyla Alaton’un sözüyle, sergiler bedava ve insanın ufkunu açmakta sanattan daha yararlı bir şey yok.

Ve sanat öyle bir şey ki, bir fırça darbesi veya iki kelime ve hatta sahnedeki bir mimik, ‘boş twit atmak’ gibi tüm duyguları yansıtıyor.

Üstelik bu sergide Muzaffer Akyol’un fırçalarında ‘protest çığlıkları’, kızı Gaye Su Akyol’un kilim ve seramiklerinde ise, Türkiye’nin modern genç kadınlarının hayata direnişinin yansımalarını bulacaksınız.