KANAL İSTANBUL: MEGA, ÇILGIN, CİNÂYET

Kerime Yıldız

Bir lise öğrencisi, İngilizce öğretmeninin verdiği münâzara ödevini yapmayı reddetmiş. Mesele eve yansıyınca annesine şöyle demiş: “Anne, bu konuyu Türkçe savunmam ki İngilizce savunayım.”

“Acaba okullardaki münâzara çalışmaları itaat etmeyi öğretmek için mi yaptırılıyor?” diye düşündüm, İYİ Parti’nin Kanal İstanbul Çalıştayı’nda Ahad Andican’ı dinlerken. İyi biliyorum ki Andican, şu anda MHP’de olsaydı ya susacaktı veya Kanal’ın yapılmasını savunacaktı. Hem de bu ses tonuyla ve bu mimiklerle.  

(Bilmeyenler için açıklayayım. Münâzaralarda not karşılığında çocuklardan, inanmadıkları, taraf olmadıkları tezi savunmaları isteniyor.)

Her şeyin politize olduğu bir dönemde umûdum, ilim haysiyeti olan akademisyenlerde. Çalıştay’da Prof. Dr. Cemal Saydam’ı dinlerken Andican’ın karıştırdığı aklım düzeldi. Şundan emin oldum: Bu Kanal, İstanbul, Marmara Denizi ve Türkiye için yanlış bir adımdır.

“Saydam, nasılsa geçen sene emekli oldu, rahat rahat itiraz eder tabii.” diyecek olanlara hatırlatayım. Hoca, 2011’de Erdoğan çılgın projeyi açıkladığında da itiraz etmiş:

“Eğer Kanal İstanbul projesini Süveyş, Panama, Korint kanallarıyla kıyaslarsanız, Marmara boğazlar sisteminin dinamiğinden haberiniz yok demektir. Süveyş Kanalı veya Panama Kanalı’nda sâdece iki deniz birleşiyor. Denizlerin birbirine akıntısı söz konusu değil. Karadeniz’in boğazlar yoluyla Marmara ve Ege denizlerine akmasını sağlayan dinamikler ise tamâmen farklıdır. Bir rüyâ gördümle olmaz bu işler.” (1 Mayıs 2011)

Çalıştay’da İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da bir konuşma yaptı. Çalıştay bittiğinde kendisine soru sormak niyetindeydim. Fakat soru-cevap kısmı yapılmadı. O hâlde buradan sorayım:  

Kanal İstanbul için cinâyet diyen CHP, 2011’de Erdoğan’ın “çılgın” projesi gündeme geldiğinde çalıştay yapmak şöyle dursun, “Bâri bize âit olduğunu söyleseydiniz.” diyerek 1994’de Ecevit’in “mega” projesi olduğunu hatırlatmıştı. “Çıldırma Erdoğan!” dememişti.

Evet, Ecevit’in “mega” projesi, DSPnin yerel seçim projesiydi ve İstanbul belediyesi kaybedilince gündemden düşmüştü.

Oysa şimdi CHP, akademisyenlerin uyarısı üzerine Ecevit’in vazgeçtiğini söylüyor. Konu hakkında açıklama yapan Erdoğan Toprak, şöyle dedi:

“Sayın Ecevit’le birkaç toplantı yapıldı. Allah rahmet eylesin nur içinde yatsın ve Sayın Ecevit o günden sonra kampanya sunumunu yaptıktan sonra projeyi geri çekti. Bunu da TRT elinizde tüm basın elinizde oradan bakabilirsiniz. “ (19 Aralık 2019)

Eğer Ecevit’in bu şekilde vazgeçtiğine dâir bir haber varsa bunu ispat etmesi gereken iktidar değil, Erdoğan Toprak’tır. Bulmak zor değil. Meclis arşivi, ellerinin altında.

Ecevit’i vazgeçiren akademisyenler kimler? İtirazları nerede, hangi raporda? Hepsi ölmediler ya.. Hayatta olanlar çıkıp açıklasınlar. CHP, niçin bu konuya dâir bir gazete kupürü göstermek yerine “Arayın bulun!” diyor.

Soruma gelince...

Mâdem bu bir cinayet projesi, kim veya kimler, Ecevit’i cinâyete azmettirdi? Herhâlde akşam yatıp rüyâsında Kanal İstanbul’u görmedi. Birileri, Ecevit’in aklına sokmuş olmalı.

O birileri, 2011’de de Erdoğan’ın aklına sokmuş olamaz mı?  

Cemal Saydam, 2011’deki itirazında şunu da söylemiş:

“Ben her şeye karşı biri değilim. İşim doğayı dillendirmek. Başbakan’ın önüne bunları koyanlarla hesaplaşmamız gerekiyor. Bilimsellik nerede, kim akıl verdi, görmek, tartışmak lâzım.”

Evet, Erdoğan’ın önüne bunları koyanlarla hesaplaşmalıyız ama önce Ecevit’in önüne koyanlarla başlamamız gerekiyor. İçimden bir ses, her ikisinde de akıl verenlerin aynı kişiler olduğunu söylüyor.  

Not: Geçen hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kanal İstanbul’un, belediye başkanlığından beri adımını attığı bir konu olduğunu ifâde etti. Maalesef Erdoğan’ın Belediye başkanıyken attığı adımla ilgili bir haberi de hatırlamıyoruz. Eğer varsa bunun da arşivden bulunması zor değil.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.