İNSANLIĞIN YOK OLUŞ ÇIĞLIĞI!

Işın Erenoğlu


Yakın zamanda Türkiye’de gerçekleşecek en somut ulusal tehdit nedir? Tüm Dünyadaki küresel barışı 10-30 sene içerisinde ne değiştirecek? İnsanoğlu, yapay zeka ve ileri teknolojik silahların çok daha ötesinde neyin tehlikesi altında?

Bir taraftan ülkeler arası siyasi, jeopolitik, ekonomik ve askeri krizler, diğer taraftan ileri teknolojinin DNA üzerindeki uygulamaları ve sistemlerin yapay zekayla evrilmesi derken, insanlık için saydığımız sayısız tehdittin yanında insanoğlu sudan sebepten, aslında yok oluşun eşiğinde bulunuyor!

Yılda kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 2.000 m³  ten az olan ülkeler “su azlığı” sınıfında yer alıyor. Ülkemizde kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı, 1960’larda 3000 m³ /yıl iken, günümüzde 1519 m³/yıl a gerilemiştir[1]. En önemli etken olan nüfus artışı, sonrasında su kaynaklarının kötüye kullanılması, kirletilmesi ve küresel ısınmayla, ileriki yıllarda içecek suya muhtaç olacak nesil, bizden sonraki nesil değil, bizim neslimiz olacak! 

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2030 yılında nüfusumuzun 100 milyon olacağı öngörülüyor. 2030 yılı kişi başına düşen kullanılabilir su miktarının ise azalarak 1.120 m3/yıl civarında olacağı tahmin ediliyor. Susuzluğun sıcak nefesini, ensemizde şuanda çok net hissetmesek de kayıt dışı nüfusu, göçleri ve beklenmedik nüfus artışını düşünürsek, bu değerin2030 yılında kişi başı 1000 m³ /yıl yada daha altında olması beklenmektedir. Peki kişi başına 1000 m³ /yıl kullanılabilir su miktarı ne demek?

En hafifletilmiş tabirle, azalan su kaynaklarına bağlı gıda arz açığının ve ilgili güvenlik risklerinin doğması demek.

Gelişen teknoloji ile topraksız tarım yapmak mümkün ama susuz tarım yapılamıyor! Türkiye halen en yüksek katma değerli üretimini, 65 milyar dolar ile doğrudan tarım ve bununla birlikte toplamı 100 milyar doları geçen endüstriyel ürünlerden ( kösele, yağ, iplik, mobilya, ilaç vb.) sağlamaktadır.

Çok değil sadece 10 sene sonra, Türkiye’de halkın, temel besin kaynağı olan, buğday başta olmak üzere gıda tüketim maddeleri susuzluk nedeniyle üretilemiyor hale gelecek. Tarımda ise gübre ve ilaç kullanımı insan sağlığı sınırında olduğu için bunları arttırmakta bir çözüm sağlamayacak.

Bu durumda halkın besin ihtiyacı ithal edilerek karşılanacaktır. Temel ürünlerdeki %10’luk arz açığının, iyi ihtimalle %100’lük fiyat artışı olarak yansıması olasıdır. Neye dayanarak bu veriyi verdiniz derseniz, 2010 yılında Pakistan’daki sel sonrası Türkiye’deki pamuk fiyatı 700TL/Ton dan, 2200TL/Ton’a yükseldi. Bunun yanında gelecekte o günkü enflasyonun 3 ila 5 katını geçen fiyat dalgalanmalarından da bahsetmek gerekir. Bir örnek olarak, buğday fiyatının şu anki dolar kuru gibi dalgalandığını düşünebilirsiniz.

Durumun ciddiyetini anlamamız için bazı rakamları paylaşmak isterim. 1 kg patates üretimi için 900lt su tüketimi, 1 kg peynir için 5000lt su tüketimi (water foot print) gerekmektedir.

Sulama yapılamayacağı için domino etkisiyle hayvancılıkta son bulacaktır. Bu çerçevede Türkiye’nin çok acil gerekli önlemleri alması ülkemizin ve bizim geleceğimiz için hayati önem taşımaktadır. Peki ne tür önlemler alınabilir? Temel sebep olan, kontrolsüz nüfus artışının önüne geçilmelidir. Bunu da, eğitimsiz göçün engellenmesi ve daha ileri adım olan ikinci çocuğa ek vergi uygulamaları getirilmesiyle aşmak mümkün olabilir. Bunun yanında su tüketiminin optimum kullanılması için teknoloji destekli projelere imza atılabilir.

Türkiye için 10 sene sonra başlayacak olan Gıda arz açığı diğer ülkelerde ne başlayacak diye soruyor olabilirsiniz? Birleşmiş Milletlerin tahminine göre 2050 yılına doğru. Yani 10 ila 30 yıl arasında Dünya çok çetin geçecek büyük bir gıda problemiyle hatta insanoğlunun hayatta kalma mücadelesiyle karşı karşıya kalacak. Bu nedenle gıda güvenliği, toplumsal sosyoekonomik barışın en temel unsurları arasında yer almaktadır diyebiliriz.

Hiçbir önlem alınmazsa, insanoğlu nesli tükenen bir tür mü olacak? Bu durumda Mars’ta koloni kurma projesine değinmek anlamlı olabilir.

Elon Musk’ın CEO’su olduğu, SpaceX firması, Marsta insanoğlunun koloni kurması için çalışıyor.

İnsanoğlunun belki de teknolojide şuan başka uzak gezegenlere gidemiyor olması, uzayı bizden koruyan en temel faktördür. Yuval Noah Harari’nin, Homo Sapiens kitabında yazdığı gibi, homo Sapiens nereye giderse, gittiği yerdeki canlıların yok olmasına neden oldu. Doğal yaşamla uyum içinde yaşamayı öğrenemeyen, hırslarına yenik insanoğlu, aslında tüm tehditlerin üstünde, kendisi de dâhil çevresi için, en tehlikeli yok edicidir.

Unutmayalım, bunu tersine çevirmek hala bizim elimizde...

 

Sevgiyle kalın,

Işın Erenoğlu Üstündağ

Refs:

[1] https://www.dsi.gov.tr/toprak-ve-su-kaynaklari