İmamoğlu’nun Düşüşü ve Özel’in Belirsizliği

Cüneyt Şaşmaz
Türkiye'nin siyasi labirentinde umut ve gerçekçilik ve/veya İmamoğlu'nun düşüşü ve Özel'in belirsizliği?!
...
Dün, bugünün gölgesinde.
Öncelikle...
Hukukun gölgesinde umut, halkın sesiyle yeşerir.
Nitekim...
Zulmün topu tüfeği susturur, ama halkın iradesi susturulmaz.
Bugün aslında dün’dü.
Türkiye'nin siyasi haritası;
Ekrem İmamoğlu’nun "Ahmak Davası"nda İstinaf Mahkemesi tarafından onanan 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ve
4 yıllık siyaset yasağı ile yeniden şekillendi.
Özgür Özel'in "Cumhurbaşkanına hakaret" soruşturmasıyla karşı karşıya kalması, muhalefetin geleceğini belirsizliğe itti.
Şimdi ise bir haber kaynağı, iki parti genel başkanının (İmamoğlu ve Özel'in) tutuklanacağını iddia ediyor?!
Bu kaynağın geçmiş tahminleri hep doğru çıktı.
Bu makalede, son gelişmeleri analiz ederek gerçekçi bir tablo çizecek ve
Vizyoner bir bakışla, Türkiye'nin siyasi kaderine dair çarpıcı senaryolar sunacağım.
Umutla gerçekçilik arasında bir denge, bu zor zamanlarda yol gösterici olacaktır.
...
Dün bugünün gölgesinde.
İmamoğlu, 2019'da İstanbul'u kazanarak muhalefetin umut ışığı olmuştu.
Ancak, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine hakaret iddiasıyla açılan dava, onu siyasi bir çıkmaza sürükledi.
İstinaf Mahkemesi'nin 19 Eylül 2025'te onadığı karar, 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezasını
Hesap hatasıyla 1 yıl 19 ay 15 güne revize edilerek ve 4 yıllık siyasi yasağı kesinleştirdi.
Demem o ki:
Yargıtay'a itiraz yolu açık, ancak mevcut iktidar ikliminde onama ihtimali yüksek.
Demem şu ki:
Hapis cezası infazı zorunlu kılıyor; iyi hal veya koşullu salıverme ile 1,5-2 yıl hapis mümkün.
Demem o deme değil şu deme:
Siyasi yasak, 2029'a kadar seçilme hakkını elinden alıyor.
AYM ve/veya AİHM başvuruları umut verse de, süreç uzun ve belirsiz.
Hal böyleyken...
Bu kararın toplumsal yansımalarına bakalım.
İstanbul'un 16 milyonluk nüfusu, İmamoğlu'nu bir direniş sembolü olarak görüyor.
Onama halinde protestolar artabilir..
Ancak hükümetin bastırma politikası halkı susturmaya yönelik hamleler yapabilir.
Haber kaynağının tutuklama iddiası, bu gerilimi daha da körükleyebilir?!
Geçmişteki doğru tahminleri, senaryoyu ciddiye alınır kılıyor.
Nitekim...
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İmamoğlu kararının gölgesinde bir başka sınavla karşı karşıya.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın; "Cumhurbaşkanına hakaret" ve "suç işlemeye tahrik" suçlamalarıyla başlattığı soruşturma,
500 bin TL'lik tazminat davasıyla destekleniyor.
Özel'in milletvekilliği dokunulmazlığı kısa vadede koruma sağlasa da,
AKP-MHP ittifakının Meclis'teki çoğunluğu bu zırhı kaldırma gücüne sahip.
Haber kaynağının iki genel başkanın tutuklanacağı iddiası, Özel'in de hedefte olduğunu doğruluyor gibi.
Hal böyleyken...
Muhalefet cephesinde bir domino etkisi kaçınılmaz görünüyor.
Nüans?!
Özel'in "hodri meydan" çıkışı, halkta destek bulsa da, iktidarın bu söylemi cezalandırma bahanesi olarak kullanma ihtimali yüksek.
Tutuklama gerçekleşirse, CHP zayıflayabilir, ancak bu, muhalefeti birleştirici bir tepki de doğurabilir.
Kaynağın güvenilirliği, bu senaryoyu yakın bir tehdit haline getiriyor.
Demem o ki:
Türkiye'nin siyasi geleceği, bu iki figürün kaderine bağlı.
- Kısa vadede (2025 sonu-2026):
İmamoğlu'nun Yargıtay süreci, 2026 ortasında sonuçlanabilir.
Onama halinde hapis ve siyasi yasak devreye girer; haber kaynağının iddiası gerçekleşirse, Özel de 2026’da tutuklanabilir.
CHP, İstanbul'da yeni bir aday (Mansur Yavaş?) arayışına girerken, halk tepkisi sokaklara taşabilir.
Hükümetin sert müdahalesi beklenebilir.
- Orta vadede (2026-2029):
AİHM, 2027-2028'de İmamoğlu davasını ele alırsa, yasağı ihlal sayabilir.
İki liderin de hapis yatması, uluslararası baskıyı artırır.
2028 seçimleri, muhalefetin birleşme gücüyle şekillenebilir.
- Uzun vadede (2030 ve sonrası):
Muhalefet birleşirse, 2030'da iktidar değişimi mümkün; İmamoğlu ve Özel'in dönüşü CHP'yi canlandırabilir.
Aksi halde, AKP'de iç çatışmalar başlayabilir.
Demem şu ki:
Siyasi istikrar, halkın tepkisine bağlı.
Yani?!
İki liderin tutuklanması muhalefeti sarsarken, direnişi tetikleyebilir.
Demem o deme değil şu deme:
Halkın sessiz kalması, otoriterliği pekiştirebilir.
Başka?!
Hukuk, iktidarın bir sopası haline geldi; bu, demokrasiyi tehdit ediyor.
Hasılı:
İstanbul'un direnişi, Türkiye'nin kaderini değiştirebilir.
Hülasa:
Haber kaynağının iddiası gerçekleşirse, muhalefet büyük bir sınavla karşı karşıya.
Nüans?!
Halkın apati riski, değişimi zorlaştırabilir.
Netice:
En olası senaryoda;
2026'da İmamoğlu hapse girer, haber kaynağının tahminiyle Özel de tutuklanır; protestolar artar.
2027'de CHP liderliği el değiştirir, 2028'de muhalefet dar zafer kazanabilir.
En kötü senaryoda;
Otoriterlik derinleşir; iyimserde, 2026'da erken seçimle toparlanma başlar.
Ezcümle:
Umut ve gerçekçilikle hareket etmek şart.
İmamoğlu'nun düşüşü ve Özel’in belirsizliği, Türkiye'yi siyasi bir labirentin içine çekti.
Haber kaynağının iddiası, iki liderin tutuklanmasının eşiğinde olduğumuzu gösteriyor.
Yargıtay ve AİHM kararlarını izlemek, halkın sesini yükseltmek kritik.
Cüneyt Şaşmaz

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.