25 yıl kadar önce emekli bir askerin aklına ve gönlüne düşer, unutulmuş bir meyve. Foça Karası üzümü.
Artık Foçada unutulmuş olanı adalarda bulurlar. Çeliklerini alır gelirler.
Ve macera başlar.
***
Biz 8 yıl önce tanıştık bu hikayeyle ve hikayenin kahramanı kıymetli insan Volkan Sucukçu ile. Artık aramızda yok, malum iyileri erken alıyorlar cennete. Önden ayrıcalıklı rezervasyonları var galiba.
Yeni yerleşmişiz Foçaya, zeytin üreteceğiz diye boğuşuyoruz toprakla,
bir de çevre yapmaya çalışıyoruz her göçmen gibi. Haber geldi , yarın sabah 06:00 da bag bozumu var, üzüm keseceğiz. İMECE ile böyle tanıştık.
Üzümleri kestik, sonra çay, kahve, sohbet.
Ertesi gün bağ bozumu partisi oldu bağda. Geçen yılın ürünlerini tattık, kokladık. O zaman öğrendik her üzümün çilek, yeşil elma , karamel vb değişik aromalar içerdiğini işlendikten sonra.
Dostluğumuz böyle başladı. Hep öğretti, anlattı ısrarla. Bıkmadan usanmadan. Sadece bize mi? Yok canım, her yıl Almanya ve Fransa'dan
davet aldı, gitti oralarda da anlattı Foçalıların medeniyetini, kaç kolonisi olduğunu, bu toprakların üzümünün nasıl yayıldığını Akdeniz boyunca. Ve medeniyetin yolculuğunu bir damla içecek yoluyla.
***
Bu ağabeyimiz önce bitkiyi aşılamak için doğru üzüm anacını araştırıyor. Kamu kurumlarının, üniversitelerin kapısını aşındırıyor.
Sonunda genetik analizlere uygun doğru anaca ulaşıyor. Bir de sürpriz bekliyor onları. Genetik mutasyon oluşturan pembe bir tür. Olsun, o da güzel.
Bir bağ yapıyor destek olan kişilerle. Binlerce fidan yetiştiriyor, bedelsiz
dağıtıyor isteyene. Varını yoğunu ve daha önemlisi yaşamını adıyor bu işe, akranları kahvede kağıt oynarken. O çalışıyor. Hep çalışıyor.
***
Pandemi döneminde yitirdik Volkan Sucukçuyu. Onun ardından bağ sahipsiz kaldı. Sevgili Mine elinden geldiğince yaşatmaya çalışıyor.
Volkan ağabeyin sağlığında bağ bozumunda şen kahkahalar atan dostları da unuttu bağın yolunu.
Bağ ölüyor. Bağ kuruyor, Mine çabalıyor, yetmiyor...
***
Bu makale bir çığlık olsun diye yazıldı.
Kime mi?
Unutan dostlara,
Umursamayan kurumlara,
Görmeyen mühim insanlara...
Her kim ki bir an düşünür, 25 yıllık emek ile yaratılan o bağın ne anlama geldiğini idrak eder. Belki bir küçük caba gösterir anlayınca NELERİ KAYBETTİĞİMİZİ ve anlar aslında kadirşinas olmadığımızı, olamadığımızı günlük küçük dertlerin peşinde koşturup dururken.