ERMENİ TEHCİRİ

Prof. Dr. Tolga Yarman yazdı: ERMENİ TEHCİRİ

Yüz yedi yıl önceki Ermeni Tehciri gündeme getirilirken, daha dün yapılmış, 8 milyon Suriyeli'nin, vahşinin vahşisi tehcirinin, giderek katliamının, üstü örtülüyor!
Biz İse buna, vallahi çok hazin, ses çıkaramıyoruz!
Yüz yedi yıl önceki Ermeni Tehciri gündeme getirilirken; daha dün yapılmış, sekiz milyon Suriyeli'nin; önden "tertemiz" bir hazırlıkla, güneyimizdeki mayın tarlaları yok edilip, yüzbinlerce paralı asker oraya hokka gibi taşınıp, giydirilip, silahlandırılıp, o arada cepleri doldurularak; Barzani petrolü, Suriye Kuzeyi'nde açılmak istenen koridordan Akdeniz'e bağlanacak, diye; Arabı, Türkmeni, Alevisi, Sünnisi; yani Kürtçüler dışında kim varsa; bombalanarak, evleri darmaduman edilip yıkılarak, yakılarak; kurşunlanarak; vahşinin vahşisi tehciri, giderek katliamı, hiç utanmadan, unutturulmak isteniyor!
Aynı makamdan, Taliban'dan kaçırılan bir milyon Afgan, ellerini kollarını sallaya sallaya sınırlarımızdan geçerek, kuzu kuzu, aramıza katılmışlar...
Bütün bunların günümüzdeki müsebbibi, Batı Alemi, bize yüzü kızarmadan, hala daha, "107 yıl önce soykırım yaptınız!", diyebiliyor...
Akıllarını peynir ekmekle yemiş milletvekilleri, bütün şu güncel manzara-i umumiyeye, alçakça göz yumarak "Ermeni Tehciri kabul edilsin!", diye önerge veriyorlar, nutuk atıyorlar...
Bina tutuşmuş, umurlarında değil; bir asır önce binada oturanlardan hesap sormaya yelteniyorlar!
Bu nasıl bir şuursuzluktur?
Allah'tan bulun!
Bu milletin size verdiği her kuruş haram olsun!
...
Ermeni meselesiyle ilgili olarak, vaktinde çok yazdım...
Bu konuya, burada, hiç değinmek istemiyorum...
Şu kadarını belirtmekle yetineceğim ki, emperyaller varlarıyla yoklarıyla 1915'te, Çanakkale'ye yüklenirken, stratejinin şaşmaz gereğidir, kuvvetlerimizi bölmek üzere, Gazi'nin de sonradan işaret ettiği gibi, Doğumuz'da, Taşnaklar'ı, bize karşı azmettirdiler...
Mukatele (karşılıklı boğuşma) oldu...
Bu arada, o oldu bu oldu, bu topraklarda hangi acı olmuşsa bu elbette, bizim acımızdır...
Ancak; tarihçilerin görevini üstlenip, ABD Başkanı'nın "soykırım"tabirinin gerçekleri yansıtmadığını, dahi, söylemeyeceğim...
O'na (ki, genelde Biden'i beğeniyle izlerdim, her halükarda, selefine tercih ederim, geçiyorum), bir tek şey diyeceğim:
Kıymetli Kardeşim Joe, Dedelerim'i töhmet altında bırakacak idiysen, bir zahmet, önce kendi dedelerini töhmet altında bırakaydın!
Bir de daha dün itibariyle, kendini!
Mesele bu bile değil, tek başına...
Bu iktidar, böyle bir zulü, davet etmemeliydi...
Etti...
Bu; geniş bir stratejinin ilk bir basamağı olarak görülmek, yerinde olur...
Burada, asıl üstünde duracağım, şudur:
ABD Başkanı, "Bugünkü Türkiye'yi üzmek istemiyorum, ancak bir daha olmasın diye bunları söylüyorum", demişti, geçen yıl...
Açtığı yolda arabasını, sürmeye devam ediyor...
iyi de, 8 milyon Suriyeli'nin; yok Arap Baharı'ydi; yok Yeni Osmanlıcılık'tı; yok Büyük Orta Doğu Projesi'ydi (BOP); acılar içinde yerlerinden yurtlarından edildiği, ayrıca milyonlarcasının telef edildiği süreç, Allah aşkına, daha yepyeni olarak ve dibimizde, vukua gelmedi mi!
Bunu görmeyecek miyiz?
Bu bir daha olmasın, demeyecek miyiz?
Ya, biz pekiyi:
Arkadaş, ne diyorsun sen, biz beş milyon Suriyeli'yi, sizin dürtmenizle, Şam'da Emeviyye Camii'nde, Cuma namazı kılacağız, hevesiyle, yanıp tutuşurken, kendi kucağımızda buluverdik, demeyecek miyiz?
BOP Eş Başkanı iseniz, diyemezsiniz, maatteessüf...
Irak'ın, Saddam'ın sarayı bir tarafa, tarihinin haremine giren, orayı, Irak tarihinin eşsiz hazinelerini, yağmalayan, emperyalizminin neferlerinin evlerine salimen dönmelerine "duacı" olmuşsanız, yine diyemezsiniz...
Bu konuda muhalefet de, henüz, ne yazık ki, kulağımıza erişebildiği kadarıyla, hiç bir laf etmediği bir yana, bütün bu olup bitene yüzünü dönüp, soykırımın kabulü yönünde, TBMM'de önerge veriyor, mesaj yayınlıyor...
Allah sizi nasıl bilirse öyle yapsın!
...
"Arap Baharı", taammüden, kasten, dünya tarihinin görmediği tehciri yapmıştır, Suriye'den...
Tunus'taki, Mısır'daki, Libya'daki, ondan önce Irak'taki (Saddam'ın mezalimini aratmayan) mezalimden sonra...
Ne için?
Petrol ve doğalgaz için...
Giderek aynı emelle ve "Yeni Osmanlıcılık" namı altında, mezhebî bir Emeviyye Ordusu oluşturup, "Şii İran'ı" vurmak üzere...
Ne için?
Petrol ve Doğal gaz için...
Giderek, bir milyon Afgan askerini, Afganistan'dan, hop, Türkiye'ye getirivermiştir...
...
Amerikalı dostlarım, bana, "Profesör Yarman, neden bu kadar sert konuşuyorsunuz?", diyorlar...
Onlar'a:
Ben, sizin en bıçkın tornalarınızdan geçmiş bir bilim adamıyım...
Oralar benim, hele zaman ilerledikçe, daha da çok özlediğim, bilim cennetleri...
Bu ne kadar böyleyse, şimdilerde bölgemizde, her yıl bir milyon insanın kanını içerek yaşayan savaş makinasının parçası olmayı reddediyoruz, diyorum...
Kimin düsturudur bu?
Mustafa Kemal Atatürk ve Silah Arkadaşları'nın...
"Savaş savunma için değilse, cinayettir", hükmünü serdeden adamın...
"Yurtta sulh, cihanda sulh", diyen adamın...
Bu sözler, işte tam da, Amerikalı dostlarıma özetlediğim, tavrımızı anlatıyor...
Cumhuriyet'i özümseyen millî vicdanlar, emperyalistlerle kol kola, macera peşinde koşmaz...
Bir de tabii, dik durur...
Dik...
Dik durmak içinse, boyundurukta olmamak gerekir...
Asla seyirci kalmayacağız!

Prof. Dr. Tolga Yarman
CHP Kurultay Onur Üyesi

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri