Elit Düşmanlığı

N Gazete yazarı Alp Tufan'ın yeni yazısı


Sevgili okuyucularım ABD (AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ)gelişen hadiseleri daha sonra kaleme almayı düşünüyorum.
Bunun sebebi BAŞKANLIK sistemi üstünden gelişen iç karışıklık ve toplumsal hadiselerin boyutlarının dünya üstünde değişik etkileşimler göstereceğidir.
Yazının başlığından anlıyacağınız özellikle tüm dünyada sınıf farklılıkları toplum içinde gizli ve açık düşmanlıklar yaratmıştır.
Özellikle bu konuyu cumhuriyetin kuruluş aşamasından itibaren alırsak özellikle milli mücadele esnasında bölgesel milis güçler yani çete faliyeti ile istiklal mücadelesi veren guruplar içinden ciddi anlamda milli konular istismar edilerek bölgesel ELİT tabakaya ciddi düşmanlık ve haksızlık yapıldığı olaylar vardır.
Milli mücadelede önemli payı olan ÇERKEZ ETHEM yine bu konu üstünden çok fazla gelen şikayetler yüzünden MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ile arasında anlaşmazlık çıkmıştır.
Daha sonraki tarihler ikinci dünya harbi sırasında İSMET İNÖNÜ döneminde çıkartılan VARLIK VERGİSİ kanunu ile özellikle gayri müslim ekalliyete çok ciddi travma geçirten zulümler yapılmıştır.
Bu dönemi bu konuda istanbulda MET(milli emniyet teşkilatı) görev yapmış bir isim olan rahmetli O.K beyden dinlemiştim.
Kendisi kambur rıza beyin tahtakale ‘deki deposunu basan birimin başında.Fakat gelen bir telefon ile tüm birim doğu anadoluya sürülüyor.
Bizzat söyledikleri ATATÜRK döneminde teşkilata girdikleri için onun kuvveti ile kısa zamanda istanbula tayinleri geri alınıyor.
Bu düşmanlık daha sonra menderes hükümeti ile devam ediyor,ABD ve İNGİLTERE ülkemiz içindeki NATO konseptindeki yeni seferberlik yapısını kendine bağlı bir şekle getirmek için 6/7 eylül yağma hareketini RUM ve diğer azınlıklara karşı yapınca ülke bu seferde burdan darbe alıyor.
Şuur altı hareket hep elit kesime saldırı.
Bundan elit kesim her dönemde bir önceki dönemin elitleri olarak paylarını alıyorlar.
Çiftlik ağası olan, elit bir aileden gelen merhum ADNAN MENDERES dış işleri bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve maliye bakanı Hasan Polatkan bey ile bu sefer cuntacı askerlerce ELİT oldukları suçlamaları ile işkenceler altında muhakeme edilerek asılıyorlar.
Bu yüzden ülkemizde temelli bir burjuvazi gelişmemiştir.Gelişmediği için sınıflar tamamen birbirine karışmış buda ülkenin temellerine dinamit olmuş en önemlisi demografik yapımız bozulmuştur.
Bunun sebebi burjuvaziyi ve elitizimi ciddi anlamda koruyan batı devletleri kendi içlerinde bu konuya çok önem verirken elit sınıfları kendi demokrasisi içinde ciddi desteklerken ortadoğu ve türkiyede bunu geliştirip muhafaza etmemiştir.
Özellikle bunu ülkemizde yapmaması elit kadrolar ve kültür yapısı elitizimle gelişen bir ülkenin onlar için çok zor hedef olacağıdır.
Bu konuyu en çok ingiltere halkı bilir orda aristokrasi ve burjuvazi mensubu insanların ünvanlarını zedelememek için ülke menfatlerini çok yüksek seviyede koruması ingiltere devletine ada devleti olarak dünya üstünde yüksek güç kazandırmıştır.
Ülkemizde batı emperyalizm gücü peki nasıl ülkemizdeki burjuvaziyi ve elit kadroların temelli olmasını engellemiştir.
Mason öğretisi ve ordan sistemi yöneterek bunu gerçekleştirmiştir.1789 fransız devrimi,devrim esnasındaki hadiseleri konu baz alarak ve bunun bir mason duvar ustası hareketi olduğunun propogandasını yaparak,zaten ELİT kesimin içinde yaşamını sürdüren ülke içinde ve dışında etkili olan masonik yapı ile.
Masonik yapı içindeki her türlü meslek dalından olan yapılar ile tüm sivil toplum kuruluşları ,kamu,özel sektör dağılımını düşündüğünüzde ülke içinde masonik yapıyı dışardan kontrol eden güç ülke içinde her türlü yapıyı istediği gibi yönetir istediği zamanda tasviye eder.
Üç yıl evvel fransız bir gazetecinin ülkemiz kamu ve güvenlik bürokrasisinin çok ciddi anlamda elit burjuvazi üstünde tehtid oluşturduğunu anlatan bir makalesini okumuştum.
Hatta PARİS büyükelçimiz sayın İsmail Hakkı Musa beyefendiye bir canlı röpörtajda bu konular ile ilgili ciddi şuçlayıcı sorular sorulmuştu.
Sanırımki son günlerde sayın CUMHURBAŞKANIMIZ RECEP TAYYİP ERDOĞAN beyefendi ve ADALET BAKANIMIZ sayın ABDÜLHAMİT GÜL beyefendinin adalet,hukuk ve ekonomide reform yılı olacak söylemi,dünya ile yaşadığımız bazı ticari faliyetlerdeki gayri kanuni ve ahlaki sorunların ülkemiz içindeki yabancı yatırımcıyı ürküttüğü ve kaçırttığı yönünde.
Son günlerde WOLSVAGEN firması yatırımdan vazgeçmesi buna örnek olabilir.
Bu konularda 1980 li yıllarda rahmetli babamın arkadaşı bir yunan dış işleri yetkilisi üst seviyede görüşmelerimde adı Stefano.P kaybolan bir rum kökenli T.C vatandaşı işadamı ile ilgili götürdükleri davayı anlatmıştı yardımcısı Antoni.C ile dehşete düşmüştüm.
2013 yılında bir gazeteci arkadaş ile tanıştığımda ona şunu sordum.Öğrenipte yazıcağınız yazılar sizin ve aileninizin canına mal olabilir,kendinize güveniyormusunuz.
Ben madenci bir babanın çocuğuğu olarak bu ülkede büyüdüm,ALLAH’tan başka hiç bir şeyden korkmam dedi.
Şövalye ruhu kılıcını sonuna kadar inandığın davada sallamaktır.Belirli bir aşamaya geldikten sonra davayı bırakayım kılıcımı kendim için sallayayım dedinmi,işte ELİT ile aradaki fark budur.
Elit ünvanını kaybetmemek için sonuna kadar savaşır.
Ben elit toplum içinde büyüdüm Bezmen ailesini bilirim,sayın Naill keçeli beyi,merhum Üzeyir Garih beyde dahil çoğumuz yeşilyurt,yeşilköy,bebek,istinye bu bölgelerdeki toplum içinde yaşadık.
Bu toplum içinde güvenlik ve kamu bürokrasisinide tanıdık
Bir dönem Halil Bezmen beyi,Nail Keçeli beyi toplum önünde rencide edenler gazetecilikleri ve diğer kamu görevleri ile sonra ne oldu bunu yapanlar haksızlık yaptıkları tescillenince kendilerinden özür dilediler ama o insanlarda derin yaralar açtılar.
Merhum Üzeyir Garih beyide katlederek bir ülke değerini yok ettiler.
Şimdi bu yazıyı okuyan belirli bir kesim bana küfredecektir,önemli değil.
Vatan Sağolsun.
İyi hafta sonu diliyorum,
ALP TUFAN.
 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri