DERİN NATO, DERİN DEVLETLERE KARŞI! (PEKER-AĞAR ÇATIŞMASI NEDEN ŞİMDİ?)

Nuray Başaran

Yaklaşık 1 ay kadar sonra 14 Haziran’da,  (müttefik ülke liderlerinin de katılacağı) NATO Zirvesi,  Bürüksel’de NATO Karargahı’nda olacak.

Bu yıl yapılacak toplantı ayrıca çok  önemli. İki sebepten:

Bir tanesi güncel siyaset açısından, ikincisi NATO’nun yeni konsepti ve yeni çalışma şekli açısından.

Birinciden başlarsak; malum Türkiye ve ABD ilişkilerindeki makasın açılması ülkemizde NATO’yu çok tartışmalı hale getirdi. NATO’nun ikinci büyük ordusu TSK’nın bu çatışmaların tam da ortasında kalması sebebiyle,  NATO’dan çıkma fikri bir çok kişi tarafından sempati görüyor. Üstelik de bölgede iki ülkenin çıkarlarının çatışması da,  bu durumu her geçen gün körüklüyor ve sorun gittikçe derinleştiriyor.

Tam da bu noktada ; ABD’nin yeni Başkanı Biden’ın telefonla Erdoğan ile kurduğu ilk diyalogda yüz-yüze ilk görüşme randevusu bu Zirve’de gerçekleşecek. İki lider bu zirvede bir araya gelip adeta kozlarını paylaşacak. Ve bu görüşme,  her iki ülkenin iç siyasetinde merakla beklenen en önemli  görüşmelerden. Görüşme sonrası neler olacağını çok tartışacağız .

Ancak ‘ turp’ un büyüğü heybede!

Uzun zamandır yeni konsept arayan NATO,  ‘NATO Şehirleşme / Kentleşme 2035 Projesi ‘ni devreye aldı.

Küresel Barış Endeksinin sonuçlarından ve medya kaynaklarından alınan haberlerden de anlaşılacağı gibi,  dünyanın hemen her yerinde savaş ya da çatışmalar yüksek veya düşük yoğunluklu olarak devam ediyor. Yakın gelecekte de hız kesmek bir yana artarak devam edecek gibi görülüyor. Kaotik ve belirsizliklerle dolu günümüz dünyasına uygun olarak önümüzdeki dönemlerde NATO tarafından meskûn mahallerde gerçekleştirilmesi planlanan harekâtlar için hazırlanan NATO Şehirleşme / Kentleşme 2035 Projesi gündeme alınmış. Bu projeye bağlı olarak önümüzdeki dönemlerde gerçekleşeceği değerlendirilen Şehir/Kentsel Ortamlarda Müşterek Askerî Harekâtlar ile NATO İttifakı’nın gelecekteki yeteneklerinin gelişimine köprü olabileceği düşünülen “Capstone Konseptinin” geliştirildiği de açıklandı.

 

Yazarımız Prof. Dr. Poyraz Gürson iki gün önce bu konuda NATO’nun hazırlıklarına dönük detaylı ve akademik bir makaleyi NGazete okurları için kaleme aldı.

 

Peki aslıda bu ne demek?

Yani bu, yakın bir gelecekte silahlı kuvvetlerin yalnız asli görevleri olan savaşlarda değil, meskûn mahallerde de görev alacakları demek!

Zaten COVID-19 küresel salgını nedeniyle birçok ülke silahlı kuvvetlerini salgınla mücadeleyi kontrol altına alma görevinde çoktan kullanmaya başladı. Ve meskun mahallere indi.

Ayrıca TSK da , 1984 yılından beri terörizmle mücadele kapsamında sürdürdüğü iç güvenlik ve sınır ötesi operasyonlarının bir bölümünü arazi ve açık alanlarda yaparken,  bir bölümünü de meskûn mahallerde gerçekleştirip  ve yakın bir gelecekte de gerçekleşmeye devam edeceği açık.

Görünen o ki NATO’nun yeni konseptine göre de,  bundan sonra asıl güvenlik bu. Güvenlik ihtiyacı meskun mahallerde olacağından, bu görevi de  NATO üstlenecek.

Meskun mahal; yani oturma bölgesi. Ülke sınırları değil de,  insanların yaşadıkları yerlerde  güvenlik sağlamak.

İlk başta hem cazip,  hem de korkunç geliyor.

Cazip tarafı şu;

PKK saldırıları artık NATO’ya da saldırı olarak değerlendirilebilecek.

Artık bilmem nerede,  bilmem kaç tane ‘Mehmetçiğin’  şehit olması NATO’nun da sorunu olacak.

Artık yeni 15 Temmuz’lar olmayacak.

PKK-YPG-PYD’nin devlet kurma hayalleri ortadan kalkacak. Çünkü meskun mahalde çatışmalar terör olarak kabul görecek.

Diktatör rejimlerin ‘bölgesel terör bahanesi’ yle ‘faili meçhuller ‘ yaratmasının önü kesilecek. Esrarengiz ölümler azalacak.

Milliyetçilik dalgaları azalacak. Zira her türlü silahlı kimlik mücadelesi terör anlamına gelecek.

MİT ve askeri istihbaratlar daha önemli hale gelecek.

Bunlar hemen yeni NATO konseptinin ilk akla getirdikleri.

Amaa…

Zaman zaman mesafeli durduğumuz NATO ,  böylece meskun mahalimize kadar girecek. Ve bize ‘güvenlik’ getirecek.

Elbette NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip bir ülke olarak,  bu gücü kullanmak ve yönetmek de çok önemli bir hal alacak…

Eminim bu konuyu yakın zamanda çok konuşup,  çok tartışacağız.

Bir şeye dikkat çekmeden edemeyeceğim:

Son zamanlarda herkes Sedat Peker ve Mehmet Ağar arasındaki gelişmeleri merak ediyor. Bana da çok soran var. Bu konuyu yazmayı erken bulmakla beraber, NATO’nun yeni konseptinden bağımsız olmadığını düşünüyorum.

Yani?

Yani tam da yazımın başlığında yazdığım gibi:

Derin NATO, ‘derin devlet’lere karşı!

Bir başka yazıda detaylandıracağım Peker ve Ağar kavgasını.

Ramazan bayramının tüm okurlarımıza mübarek olmasını dilerim.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.