CHP NEREYE KOŞACAK?

Önümüzdeki ay Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu partisinin yeni kurultayı toplanacak.

Bu doğrultuda hem parti içinde - teşkilat içinde- ciddi bir hareketlilik rüzgârı esmeye başlamış,  hem de bu doğrultuda kamuoyunda giderek artan tartışmalar,  kurultayın Türkiye’nin geçmişte olduğu yeni aşamada parti üzerinden siyasal rejimin kısa dönemde nasıl gelişeceğine dönük tartışmaları da şiddetlenmiştir.

Ulusal kurtuluşun 100. yılına gelindiği bir dönemde;  Cumhuriyeti kuran partinin sürekli muhalefette kalması ve bir anlamda muhalefete mahkûm edilmesi, giderek tırmanan yenileşme sürecinde bu partiyi Cumhuriyetin temel ilkelerinden uzaklaştırmıştır.

Devletin kurucusu olarak her dönem var olan bu partinin, normal seçimleri kazanarak iktidara gelmesi mümkün olmamış.- Ya koalisyon ya da ara rejim çerçevesinde- kurucu parti olarak CHP, yüzyıllık Cumhuriyet tarihinde kısa sürelerle iktidar ortağı olmuştur.

Müslüman milletin çoğunlukta olduğu bir ülkede, laik bir devlet yapısının korunması ve batı ülkelerinde gelişen çağdaş, siyasal düzenin ülkeye taşınması noktasında her zaman üzerine düşen görevi de yapmıştır.

Ama Atatürk ilkelerine karşı çıkan, Türkiye’nin batı merkezli modernleşme sürecinden uzak kalmasını isteyen emperyal ve muhafazakâr çevreler,  Atatürk Modeli’ne karşı çıkmışlardır. Bu doğrultuda da yıllar içinde CHP’yi farklı senaryolara doğru sürüklemişlerdir.

Bugün gelinen noktada;  partinin üst yönetiminde de hiç bir eski CHP’li yoktur. Genel Başkan ve partinin üst yöneticilerinin çoğunlukla farklı çizgilerden getirilerek partinin yeni yönetimi oluşmuştur. Liberaller ve muhafazakârlar, tekelci şirketlerin temsilcileri ve cemaatçilerle, neo- liberaller,  bu partide kendilerine yer bulabilmişler ve partinin geleneksel ideolojisi olan Kemalizm’e karşı dayanışma içinde zaman zaman işbirliğine yönelmişlerdir.

Partinin isminde HALK kavramı olmasına rağmen, sendika ve sivil toplum kuruluşları dışlanmış, halktan uzak duran egemen çevreler ve sermaye kesiminin temsilcileri, yıllarca bu partinin listelerinden milletvekili olmuşlardır.

Türkiye Cumhuriyeti’ni tehdit eden çok önemli bir dış tehdidin tescilli cemaat temsilcisi bu partiden meclise girmiş ve Atatürk karşıtı düşüncelerini, Atatürk’ün partisinden meclis çatısında seslendirmekten çekinmemiştir.

Devleti kuran Atatürk’ün partisinin böylesine çelişkiler içine sürüklenmesi, partinin doğal destekleyicilerini -Atatürk Cumhuriyeti ve ulusalcı toplum kesimleri- farklı partilere yönelmek zorunda kalmış ya da Cumhuriyetin temel ilkelerine sahip çıkmış bir Atatürkçü tavırla,  yeni partiler oluşturmak ve siyasette etkinlik sağlamaya yönelmişlerdir.

Türk devletinin kuruluşundan bu yana geçen 100 yıllık zaman diliminin içinde; Türkiye Cumhuriyeti temel ilkelerinden uzaklaştırılırken,  Atatürk’ün partisi de Atatürkçü çizgiden kaydırılarak,  farklı emperyal projelerin uygulayıcısı konumuna getirilmiştir.

Bugün gelinen aşamada; eylemlerle bu olumsuz sürecin en üst seviyede yaşanması; bu partinin Atatürk ilkelerine sahip çıkarak ve toparlanarak iktidara gelmesinin yolu kesilmeye çalışılmaktadır.

Bugün bir yandan siyasal İslam ele geçirdiği devlet ile diğer tarafta Atatürk ilkelerinden uzaklaşan Cumhuriyetin kurucu partisi aynı anda varlıklarını sürdürürken,  birbiriyle birleşmesi gereken Türkiye’nin kaderini değiştiren bir yapı ile bir araya gelerek – Türkiye’ye sahip çıkmaktadırlar.

Bu nedenledir ki Ankara’da kapalı kapılar ardında; ‘CHP’Yİ BEKLEYEN AZİZ SON’ toplantıları yapılmaktadır. O toplantılarda;  CHP’nin artık sürecini doldurduğu, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyette, partisinin sürekli muhalefette kalmasının kabul edilebilir olmadığı, hatta bugüne kadar kurucusu nedeniyle siyasi arenada diğer partiler ile arasında haksız rekabet olduğu konuşulmaktadır. Atatürk’ün devletin Baba’sı olduğu ve dolayısıyla CHP’nin de bir baba olarak çocuklarıyla kavga edip durduğu,  bu nedenle vakfa dönüştürülerek hayatına devam etmesinin daha uygun olacağında hemfikir ciddi bir grup var. CHP’nin tarihteki bu mümtaz yerine çekildikten sonra,  çağdaş Enderun olması tartışılırken;  ezilmiş ve sömürülmüş halkların en yetenekli çocuklarının alınıp geleceğin lider kadrolarının yetiştirilmesi görevinin burada yapılmasına kadar detaylar konuşuluyor.

Buna bir de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İş Bankası hamlesini eklemekte fayda var diye düşünüyorum.

Bu nedenle önümüzdeki ay yapılacak olan parti kurultayı;  Atatürk’ün partisinin toparlanması ve eskiden olduğu gibi Atatürk dönemindeki gibi etkili olması açısından fırsattır.

Bugünkü CHP yönetimi;  ya bu gerçekleri görerek yeniden partinin kuruluş felsefesi ve temel ilkelerine sahip çıkarak bir siyasal hayatın boşluğunu dolduracak.  Ya da emperyalizmin bu coğrafyaya yönelik plan ve projelerine yeniden bu parti de kullanılarak sürüklenecektir.

Türk ulusu önümüzdeki dönemde devlete ve ülkeye sahip çıkabilmesi için;  Atatürk’ün partisinin toparlanması ve ilk yapılacak genel seçimlerde yeni bir programı ortaya koyarak, Türkiye Cumhuriyeti ulusunun ilelebet payidar kalmasına yardımcı olacaktır.

Bugünkü yönetimin CHP’nin cenaze levazımatçısı konumuna düşmemesi için,  bu partinin özüne dönerek kendini yenilemesi gerekmektedir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri