Büyük İngiliz Oyunu ve Türkiye’nin Jeopolitik Sınavı?

Cüneyt Şaşmaz

Türkiye, jeopolitik konumu gereği yüzyıllardır büyük güçlerin oyun tahtasında bir aktör olagelmiştir.

Sadettin Tantan’ın 10 Temmuz 2025’te X platformunda paylaştığı son tweet, bu gerçeği bir kez daha gözler önüne seriyor.
https://x.com/sadettintantan/status/1943401584924250360?s=46
Tantan’a göre, İngiliz derin devletinin bölgedeki etkisi hâlâ devam ediyor.
Pashinyan ve Aliyev’in Abu Dabi’deki görüşmelerinden Türkiye’nin Suriye politikasına kadar uzanan bir çizgide, tarihsel planların izleri sürülebiliyor.
Ancak Tantan, bu oyunun bozulması için iç birliğin şart olduğunu ve siyasi iradenin stratejik akıl sergilemesi gerektiğini vurguluyor.
Peki, bu iddia ne kadar gerçekçi?!
Türkiye, 1. Dünya Savaşı’ndan bu yana süregelen bu “Büyük İngiliz Oyunu”nu nasıl okuyabilir?!
İç dinamikleriyle buna nasıl karşı durabilir?!
Bu makale, Tantan’ın görüşlerini tarihsel ve güncel bağlamda analiz ederek, Türkiye’nin önünde duran sınavı masaya yatırıyor.
...
Tantan’ın tweetinde bahsedilen “Büyük İngiliz Oyunu”, 1. Dünya Savaşı’nda şekillenen Sykes-Picot Anlaşması’na kadar uzanır.
Britanya, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünden sonra Orta Doğu’yu kendi çıkarları doğrultusunda yeniden şekillendirmiş,
Petrol kaynaklarını kontrol altına almış ve bölge devletlerini birbirine karşı manipüle etmiştir.
Web kaynaklarında yer alan bilgilere göre, Britanya’nın stratejik tasarımı;
Hindistan’a uzanan iletişim hatlarını güvence altına almak ve Rusya ile Fransa gibi rakiplerini dengelemek üzerine kuruluydu.
Bu planlar, günümüzde bile Türkiye’nin çevresindeki çatışmalarda yankılanıyor:
Ermenistan-Azerbaycan barış görüşmeleri, Suriye’deki vekalet savaşları ve Türkiye’nin bölgedeki rolü, bu tarihsel mirasın bir yansıması olabilir mi?!
...
Tantan’ın Pashinyan ve Aliyev’i Abu Dabi’de masaya oturtan aktör olarak İngiliz derin devletini işaret etmesi, dikkat çekici bir hipotez.
Carnegie Endowment’un analizine göre, Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki barış süreci, 2020 savaşının ardından hâlâ kırılgan.
Bu görüşmelerin bir üçüncü tarafça koordine edilmesi, Britanya’nın bölgedeki dolaylı etkisini artırabilir.
Ancak bu iddia, somut kanıtlarla desteklenmeden spekülasyon olarak kalmaya mahkûm.
Yine de, Türkiye’nin bu süreçte dış aktörlerin oyunundan bağımsız hareket etme kapasitesini sorgulamak, jeopolitik realiteyi anlamak için kritik.
...
Tantan’ın tweetinde en çarpıcı nokta, Türkiye’nin dışarıdan yıkılamayacağı, ancak içerideki birliğin bozulması halinde risk altına girebileceği tespiti.
Bu, son yıllarda Türkiye’nin yaşadığı siyasi kutuplaşma ve mülteci krizi gibi iç dinamiklerle örtüşüyor.
X’teki yorumlarda, bazı kullanıcılar mültecilerin ülkeyi karıştırma potansiyeline dikkat çekerken, diğerleri siyasi elitlerin “taşeron” rolüne vurgu yapıyor.
Bu görüşler, Tantan’ın “küresel örgütlerin taşeronları” ifadesiyle uyumlu.
Özellikle Suriye politikası ve mülteci akını, Türkiye’nin iç dengelerini zorlayan bir faktör olarak öne çıkıyor.
Ayrıca, Tantan’ın erken seçim çağrısı, mevcut siyasi sıkışmışlığın aşılması için bir çıkış yolu olarak sunuluyor.
Ancak bu öneri, Türkiye’nin ekonomik ve sosyal istikrarsızlık risklerini de beraberinde getirebilir.
İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin yayınlarında vurgulandığı üzere, Türk siyaseti artık global ve yerel dinamiklerin kesişiminde şekilleniyor.
Bu bağlamda, erken seçim bir çözüm mü, yoksa kutuplaşmayı derinleştirecek bir adım mı olur, henüz belirsiz.
...
Tantan’ın “siyasi iradenin stratejik akıl ortaya koyması” gerektiği yönündeki vurgusu, Türkiye’nin önünde duran en büyük sınavı özetliyor.
Dış aktörlerin etkisi, yalnızca güçlü bir diplomasi ve askeri kapasiteyle değil, aynı zamanda içerdeki toplumsal dayanışma ile dengelenebilir.
Tarihi örnekler, Osmanlı’nın son dönemlerinde iç bölünmelerin dış müdahaleleri kolaylaştırdığını gösteriyor.
Günümüzde de, sosyal medya tartışmalarında görülen öfke ve çaresizlik, bu birliğin ne kadar kırılgan olduğunu ortaya koyuyor.
Türkiye’nin tehditleri bertaraf etme gücü, Tantan’ın da belirttiği gibi, tartışmasız.
Ancak bu gücün etkili olabilmesi için, siyasi elitlerin kişisel çıkarlar yerine ulusal menfaatleri merkeze alması şart.
Erken seçim gibi radikal bir adım, bu dönüşümü tetikleyebilir, ancak halkın desteği ve ortak bir vizyon olmadan başarı şansı düşük.
Öte yandan, Britanya’nın güncel politikalarında Türkiye’ye yönelik doğrudan bir “oyun” olduğuna dair somut deliller sınırlı.
Bu nedenle, Tantan’ın iddiası daha çok bir uyarı olarak okunmalı: Dış tehditler kadar, iç dinamikler de göz ardı edilmemeli.
...
Sadettin Tantan’ın tweeti, Türkiye’nin jeopolitik geleceğine dair bir alarm zili.
İngiliz derin devletinin tarihsel planlarının günümüze uzanan izleri, bölgesel çatışmalar ve iç siyasi dinamikler üzerinden yeniden şekilleniyor olabilir.
Ancak asıl mesele, Türkiye’nin bu oyunu bozma kapasitesinde yatıyor.
Bunun için stratejik akıl, iç birlik ve halkın iradesiyle hareket eden bir siyasi irade gerekiyor.
Tantan’ın “yurt bizim, sahip çıkacağız” sloganı, bu sorumluluğu her bir bireye hatırlatıyor.
Şimdi, bu çağrıya kulak vermek ve geleceği birlikte inşa etmek için bir fırsat var.
Yoksa, tarih tekerrür mü edecek?!
Cüneyt Şaşmaz

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.