BİZİ KAPLUMBAĞA DA GEÇER

Orhan Selen

Türkiye’nin günümüzdeki  durumunu anlatan çok güzel bir öykü var.

Bizi bizi anlamazsak bizi kimse anlamaz.

Türk ve Japon şirketleri arasında bir kürek yarışı düzenlenmesine karar verilir.

Her iki takım da bu yarışı kazanabilmek  için çok sıkı bir hazırlık dönemi geçirirler.

Yarış günü geldiğinde iki takım da çok iddialı görünmektedir.

Yarış başlar ve Japonlar  1000 metre farkla kazanırlar.

Bu sonuç Türk takımını sarsmış ve üzmüştür.

Türk şirketi yarışın böyle açık ara kaybedilmesinin nedenlerini araştırır.

Uzun ve yorucu araştırmalardan sonra  durum anlaşılır..

Japon takımında 8 kişi kürek çekmekte 1 kişi dümencilik yapmaktadır.

Türk takımında ise  1 kişi kürek çekmekte, 8 kişi dümencilik yapmaktadır.

Türk takımı bu ağır yenilginin altında kalamayacağından  derhal yeni bir yapılanmaya gidilir.

1 dümenden sorumlu genel müdür, 3  dümen müdürü, 3 bölgesel dümen müdürü, 1 dümencinin performansından sorumlu genel koordinatör ve 1 kürekçi yarışa hazırlanır.

Japonlardan tekrar yarışma tarihi alınır.

Yeni yapılanma ile kendilerine gerekli ders verilecektir.

İkinci yarış çok hızlı başlar ve Japonlar bu kez 2000 metre farkla kazanırlar.

Bu sonuç Türk şirketinin yönetim kurulunu fena halde kızdırır.

 Yarışın kaybedilmesinden sorumlu kürekçi derhal işten kovulur.

Dümen organizasyonundaki müdürlere yarışmaya katkılarından dolayı ikramiye verilir.

Olağanüstü toplanan şirket genel kurulu Japonların bizim takımı nasıl geçtiklerini ortaya çıkarmak için bir araştırma komisyonu kurulmasına oy birliği ile karar verir.

Medyaya bir demeç veren şirket yönetim kurulu başkanı şöyle konuşur:

- Japonların bizi nasıl geçtiğini anlayamadık. Birinci yarış  için rastlantı diyebiliriz ama ikincisi için çok iyi organize olmuştuk.

İkinci yarışta bir hile olduğunu düşünüyoruz, bunu bulup ortaya çıkaracağız.

Konuklarımıza karşı  nezaket göstererek yarışma komitesine itiraz  etmedik.

Yapılan araştırma sonucuna göre oluşturacağımız yeni yapılanmayla bu kez yarışı mutlaka biz kazanacağız.

Bu öykü AKP– CHP –MHP-İYİ Parti  dörtgenine uyarlanabilir.

2011 genel seçiminden sonra  çok sayıda seçim yolsuzluğu ortaya atıldı.

Bunların içinde çok ciddi olanlar bulunuyordu ama  CHP ve MHP  yeterince ilgilenmediler.

Seçmen sayısındaki iniş çıkışlar, artmalar azalmalar ciddiye alınmadı.

Muhalefet  mecliste birkaç sandalye fazla almanın çabası içinde cılız çıkışların ötesine geçmedi.

Yargı  hukukun üstünlüğünü savunacağına yasaların  çemberi içinde kalmayı yeğledi.

AKP iyi organize olmuş bir siyasi örgüttür.

Nitelik niceliği yaratır.

Niteliksiz nicelik kargaşadır.

CHP ve MHP’nin iç yapılarında neler yaşandığını bilen var mı?

MHP başkanının dönüşündeki hız çok sayıda gezegeni kıskandırıyor.

AKP’nin demokrasi istemediğini iddia edenler  demokrasiyi istiyor mu?

Siyaset bir yarıştır.

Bu yarış dürüst ve ahlaklı olmalıdır.

Hukuksuz ve adaletsiz bir siyasette ahlak da yoktur.

Türkiye ayrıntılara takılmış takılmış yuvarlanıyor.

Yürünmesi gereken yolda yuvarlanmak yıpranmayı da birlikte getirir.

Her yarışı da Japonlar  açık farkla kazanırlar.

Türkiye’nin kendi rotasını çizmesi gerekir.

ABD,RUSYA, ÇİN, AB üzerinden gidersek  ortada Türkiye kalmaz.

Türkiye’nin kendi rotasını çizip izleyecek yeni bir siyasi iradeye ihtiyacı var.

Meclis devreden çıkarken millet de devreden çıkarılmıştır.

Bunlara seyirci kalan ve hatta alkış tutan medyanın da geleceği oldukça karanlık görünüyor.

Geçmişin pisliği pişmanlıklarla kapatılamaz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.