Birliktelik mi Karşıtlık mı?

Alp Kırıkkanat

Geçtiğimiz hafta yabancı açık kaynaklarda ilginç bir haber yayımlandı. Gemi makinaları üretimi alanında dünyaca şöhrete sahip önemli bir Alman firması ile diğer bir Alman şirketinin Fransa’daki şubesinin Çin Deniz Kuvvetlerinin bir kısım unsurlarına monte edilmek üzere gemi makinesi ihracatı yaptığına dair bir araştırma raporu konu edildi. Raporu hazırlayan Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (Stockholm International Peace Research Institute-SIPRI) isimli bir kuruluş. Bu konuları takip edenler açısından bu durumun sürpriz olan bir tarafı yok. Bunlar bilinmeyen şeyler değil. Benzer haberler, daha önceki yıllarda da açık kaynaklarda farklı şekillerde sunuluyordu. Örneğin 2013’de yayımlanan bir haberde, Çin’e ihraç edilen Alman gemi makinaları, Fransız sonarları, satıhtan havaya atılan güdümlü mermileri ve İngiliz jet motorları ile havadan erken ihbar radarlarıyla ilişkiliydi. Bunu da yine aynı merkez, yani SIPRI’nın raporu iddia ediyordu. Ancak şimdiki haber ise meseleyi daha farklı bir duruma taşımış oldu. Pasifik’te Çin’e karşı oluşturulmaya çalışılan blokta bazı Avrupalıların bu tehdidi besliyor şeklindeki görüntüsü büyük ortağı zora sokmaya başlar bir hal aldı. Diğerlerinin yanında Almanya’nın tek başına bu şekliyle gündeme getirilmesi de ilginç tabi. AB’nin 1989’daki Tiananmen olaylarından sonra Çin’e başlattığı, ancak bir kesimce bağlayıcılığı hala tartışmalı olan, ambargoya rağmen Almanya’nın Çin’e gemi makinaları ihracatında yıllar içinde istikrar sağlamış olması, şimdilik bu ülkenin ön plana çıkmasına neden olmuş olabilir.

Aslında konu edilen geniş hacimli gemi makinaları ihracatının saklanabilecek bir yanının da olmayacağını düşünüyorum. Zaten şirketlerin yetkilileri de özellikle denizaltılar için makine ihracatının kesinlikle durdurulduğunu ifade ederek bir anlamda durumu ikrar etmiş oluyorlar.

Üstelik yıllardır ihraç edilen gemi makinaları, Çin Deniz Kuvvetlerinde epeyce yaygın bir kullanım alanı bulmuş gözüküyor. Örneğin, Luyang III sınıfı fırkateynler ile Song sınıfı denizaltıların ana makinalarının Alman menşeili olduğu belirtiliyor.

Ortaya konan tehdit ve buna dair açığa çıkan ilişkilerde oluşan çelişkileri anlamadan, dünyanın bu bölgesine ait sağlıklı bir değerlendirme yapmak zor olsa gerek. Almanya bu anlamda bilinen misallerden sadece biri.

Bu ve benzeri haberlerin, uluslararası ilişkilerde salt siyah ve beyaz ayrımını ortadan kaldıran çarpıcı örnekler olduğunu değerlendiriyorum. Ortak bir siyaset üretmekte zorlanan AB üyesi bir kısım ülkelerin siyaset ve ticareti kimi zaman bir arada bazen de karşıt pozisyonlarda yürüttükleri görülüyor. Bir önceki AUKUS konulu yazımda da bu konuya bir miktar değinmiştim. Fransa’yı Avustralya’da nükleer denizaltı ihalesinde sürklase edenlerin dünyanın dengelerini değiştirecekleri iddia ediliyordu. Oysa denge değiştireceklerden İngiltere’nin, eğer doğruysa, örneğin 7 yıl öncesinden Çin askeri gözetleme uçakları için Çin’e havadan erken ihbar radarlarını temin etmesini nasıl açıklayacağız?

Bu çelişkiler karşısında insan soramadan edemiyor. Savunma endüstrisinin yaratacağı ekonomik faydalar için gerçek dışı riskli siyasi mizansenler mi ortaya konuluyor yoksa gerçek ancak dişli bir rakibin bir kısım özellikleri mi abartılıyor? Yaratılan tehdide ve bu tehdide karşı koyması beklenenlere ayrı ayrı silah ve/veya malzeme satmanın bir yolu da bu herhalde. Pasifik bu kapsamda silah pazarının yeni gözdesi olmuş bir bölge durumunda. Avustralya, Endonezya ve Bangladeş şimdiden önemli müşteri ülkeler arasında yer almaya başladı. Satıcılar ise tehdit gördükleri Çin’i arka kapıdan destekliyorlar. Çin bu konuda rahat. Eylem ve sonuçlara odaklanmış pragmatik bir ülke. AB üyesi çok yönlü satıcılar, Çin’in kendi coğrafyalarından olan uzaklığı ve Avrupa’daki yatırımları nedeniyle ABD’nin tehdit ve yaptırımlarına pek aldırış etmeyen bir görüntü çiziyorlar. ABD’nin yarattığı ve bazen de sebep olduğu ortamlardan olabildiğince faydalanmaya çalışıyorlar. ABD’nin bunun farkında olduğunu düşünüyorum.

Bence Amerika açısından burada iki sorun var.

Birincisi, Amerikan deniz gücünün ticari filo tarafı Çin’in gerisinde kalırken askeri güç tarafının, hala devasa boyutta olsa bile, Çin karşısında aşınma kaydeden bir yanı olduğu da bir vaka. Bunu, Pasifik özelinde, Amerikan 7.Filosunda karşılaşılan olaylar teyit ediyor. Bunu açık kaynaklara dayalı olarak son üç yıldır yaptığım analizlerde belirtmiştim. Üstelik şimdi bazı kaynaklarda, Amerikan ticaret filosunun zayıfladığına dair bir kısım parametreler yayımlanıyor. Amerikan gemi inşa sektöründeki zafiyetlerin önünün alınması isteniyor. Üstelik Pasifik’teki AUKUS gibi iddialı projelerden bahsedilirken; tedarik zincirlerinin işlerliği ile gerektiğinde bir kara gücünün intikalini sağlamaya yardımcı olacak Amerikan bayraklı ticaret gemilerinin sayı ve yaş sorunları tartışılmaya başlandı.

İkincisi ise Amerika olarak Pasifik’te istediğin kadar harp gemisi dolaştır. Ama ticari ve askeri açıdan ekonomik faydayı Çin tarafı sağlıyor. Üstelik müttefiklerin bazıları da bu anlamda Çin’in değirmenine su taşıyor. Aynı partnerler Pasifik’te büyük küçük bölge ülkelerinde silah pazarı elde ettikleri gibi diğer ticari alanlarda da özellikle Çin’deki yatırımlarını katlayarak artırma çabası içindeler.

Aslına bakarsanız müttefik ya da değil oyun kurucular kendi aralarında aynı anda doğrusal ve/veya paradoksal bir ilişki denklemi içinde mücadele ediyorlar.

Netice itibarıyla olaylar; taraflara ait iç içe geçmiş birliktelikleri ve çelişkileriyle, farklı ve ilginç bir senkronizasyonu ortaya koyuyor. Diğer yandan bu sistemde zayıfların pek bir şansı bulunmuyor. Tehdit algılamaları karşısında güçlülerin evrenine girildiğinde; olası yörünge sapmalarının getireceği hayal kırıklıkları pek fazla hesaba katılmıyor. Bu durumdan komşumuz Yunanistan’ın çıkaracağı çok dersler olmalı. Tabi bölgemizdeki durum biraz daha farklı. Ancak yaratılan tehditler karşısında buna karşı koyma ihtiyacı hissedenler açısından durum değişmiyor.

Kaynaklar:

‘‘German engine technology found in Chinese warships - report’’, Deutsche Welte DW, 06 Kasım 2021, https://www.dw.com/en/german-engine-technology-found-in-chinese-warships-report/a-59740301 (07 Kasım 2021)

Lague, David, ‘‘Special Report - Chinese military's secretto success: European engineering’’, Reuters, 19 Aralık 2013, https://www.reuters.com/article/cnews-us-breakout-submarines-special-rep-idCABRE9BI0PD20131219 (07 Kasım 2021)

Palma, Porimol, ‘‘Bangladesh to buy 5 naval ships fromUK’’, The Daily Star, 07 Kasım 2021, https://www.thedailystar.net/news/bangladesh/news/bangladesh-buy-5-naval-ships-uk-2223701 (07 Kasım 2021)

Strangio, Sebastian, ‘‘ Indonesia Clinches Deal for 8 Italian-Made Frigates’’, The Diplomat, 16 Haziran 2021, https://thediplomat.com/2021/06/indonesia-clinches-deal-for-8-italian-made-frigates/ (07 Haziran 2021)

Greenwood, Jeremy, Emily, Miletello, ‘‘Op-Ed: The U.S. Needs More Merchant Ships to Counter China’’, TheMaritime Executive, 05 Kasım 2021, https://maritime-executive.com/editorials/op-ed-the-u-s-needs-more-merchant-ships-to-counter-china (07 Kasım 2021)

Tahsin, İlhan, ‘‘Savaş Gemisi Almak İçin Para Toplayacaklar!’’, Birlik Gazetesi, 04 Eylül 2020, https://birlikgazetesi.org/savas-gemisi-almak-icin-para-toplayacaklar/ (07 Kasım 2021)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.