Bahçeli'den Susamam Açıklaması: Çok Tehlikeli Şeyler, Rap Adına Türkiye'de Darbe Yapmaya Heveslenen İnsanlar Türer

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, son dönemde gündeme gelen 'Susamam' ilgili rap şarkısıyla ilgili açıklamalarda bulundu.

Bahçeli, şarkıyla ilgili olarak "Çok tehlikeli şeyler, rap adına Türkiye'de darbe yapmaya heveslenen insanlar türer" ifadelerini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi'ni (MHP) izleyen gazetecilere bir yemek organizasyonu düzenleyen Bahçeli, burada soruları özetle şöyle yanıtladı:

NEHİRLERİN DEBİSİNİ YÜKSELTMEK LAZIM

Yeni parti hazırlıkları

Çok partili siyasi hayata geçtiğimiz günden bu yana yüzü aşkın siyasi parti kuruluşu oldu. Bunlardan bazıları kendi kendisini kapattı, bazıları anayasa mahkemesi tarafından kapatıldı.

Bazıları ise sonuç almamakla beraber tabela olarak kaldı. Çok değişik alanlarda siyasi hayatta yıldız olabilecek toplumda önemli önderlik görevini üstlenebilecek çok kişi bu siyasi tıkanıklık ve siyasette yeni oluşumlara ihtiyaç var kavramları altında ezdiler.

Kimler var derseniz, Aydın Menderes, Cem Boyner var. Cem Uzan var. Say sayabildiğin kadar. Ama bunların hiçbirisi siyasette olamadı. Bunlar hiç tükenmiyorlar. Siyaset yenilenmiyor ama bunlar kendilerini yeniliyorlar.

Onları yakinen takip ediyoruz. Sadece bazı çevreler siyasi iktidarı yıpratmak maksadıyla bu yeni oluşumlardan bahsediyorlar.

Siyaset tıkanmıştır niye tıkansın? Ama siyasetin tıkandığı dönemde de en sessiz kalan insanlar bunlardır.

Suyun durulmasını bekliyorlar. Darbe sonrası yeniden siyasi hayata dönüşte bir yer bulabilir miyim çabası içerisinde oluyorlar.

Siyaset bu anlayıştan sıyrılmalı. Artık fikri kristalize olmuş siyasi partiler var. Bunlar demokrasinin güçlü akım ve alanlarıdır. Burayı güçlendirmek lazımdır.

Yani bir bunlar siyasetin iktidara talip olan nehirleridir. Bu nehirleri küçük dereciklere, çaylara parçalamak yerine nehirlerin debisini yükseltmek lazımdır.

Taş yerinde ağırdır" diyerek yerinde kalmalarında fayda var. Yok siyasi iktidarın bir takım çevrelerin projesi olarak kendilerini o projenin figüranları haline getirip geriletmeye ihtiyaç yok. Yani böyle bir şey yapsalar ne olur bir siyasi partinin iktidarını engellemek için çaba göstermiş olurlar.

SİYASETİ AYRIK OTLARINDAN TEMİZLEMEK LAZIM

Amaç Cumhur İttifakı mı?

O gizlenmiş hedef. Gizlenmiş hedeflerini açığa vurmakta güçlük çekiyorlar. Ama figüranlar belli oluyor.

Yeni oluşumda ülkücü isimler

MHP yediveren gülü gibi. Yolda geçerken o gülden bir parça alıp götürmek isteyenler oluyor. Kimisi kokluyor, kimisi eziyor, kimisi atıyor. Bizde o kadar büyük adamlar kendi partisinde kalır.

Kendi partisinde yer bulamayanların, büyüklüğünü tartışarak bir başka partide büyük adam olmaları mümkün değildir.

Olamıyorlar. MHP bünyesi içerisinde belli arayışlarda olup sonuç alamayanların yeni arayışlara girmeleri de tabiidir.

Onu engelleyecek güç yoktur bu nefsi bir harekettir. Kopuşlarda liberal olacaksın. Kalışlarda idealist olacaksın. İYİ Parti ile ilgili davetimizi yaptık. Ama 39 milletvekilinden gelen henüz yok.

Gelme işareti veren de yok. Bizim de 'ille bize geleceksiniz' diye ısrarımız da yok. Bazı şeyleri zamana bırakıyoruz.

Herkes her şeyi görsün diye. Siyasetin ayrık otu olarak kendimi görüyorum diyorlarsa bizim bahçeden çıksın da nereye gidiyorsa gitsinler. Ayrık otu tarlayı kurutur. Ayrık otları tehlikelidir. Siyaseti bu ayrık otlarından ayıklamak lazımdır.

Meclis aritmetiğinde değişiklik

O kadar rakamı bulacaklarına ihtimal vermiyorum. Ne yapacaklar görmek lazım.

KOZMİK ODA'YA FETÖ'YÜ SOKAN KİMDİR?

Bülent Arınç'ın sözleri

Nefsiyle hareket eden bir siyasal yapı gözüküyor karşımızda. Biz Bülent Arınç Bey'e saygı duyarız ama Bülent Arınç Bey'i kabulde zorlanıyoruz.

Türkiye'yi sıkıntıya koyacak davranışlarda artık Bülent Arınç Bey bir kenara oturmalı ya Bursa'ya, ya Manisa'ya yerleşmeli. Hukukçu hukuku reddediyor, siyasetçi olarak da kapsam dışı davranışlarla siyaseti tıkıyor.

Şimdi herkes günü saati geldiği zaman sorar: Kozmik Oda'ya FETÖ'yü sokan kimdir? Hangi gerekçelerle, hangi rollerle kim neyi üstlendi oraya soktu. Ondan sonra Türkiye ne hale geldi.

Genelkurmay'ın kozmik odasına girildiği dönemde üzerinde bunun tartışması yapılan bir kişinin bu davranışlarını tasvip etmiyorum, doğru bulmuyorum.

Kendisine zarar vermenin ötesinde terörle mücadelede önemli katkılar sağlandığı bir süreçte AK Parti'yi baltalıyor. Bunu doğru bulmuyorum.

Yani Pençe-1, Pençe-2'nin olduğu bir dönemde kala kala bir İstanbul İl başkanı olan hanımefendinin cezası konusunda siyaset üretip öbürüne sessiz kalmasını anlamak mümkün değil.

Onun için kendisine olan saygımı yitirdiğimi ifade ediyorum. Sözlerine katılmam. O günden bugüne kadar bildiklerini saklayıp Canan Hanımefendi için kamuoyunu meşgul eden bir anlayışı kabul edemem.

Hali hazırda bildiği birisi varsa, savcıların hepsini teker teker dolaşsın bildiği ne varsa elinde ne bulunuyorsa versin. Bundan sonra Bülent Arınç Bey'in yapacağı budur ortalığı karıştırmak değildir.

Türkiye'nin şu kritik eşiğinde AK Parti'yi geriye itecek, böldürecek, tartıştıracak bir zemini düşünmek o zeminin oluşmasına katkı sağlamak ABD'ye, İngiltere'ye ayrıca da FETÖ, PKK'ya örtülü bir şekilde hizmet etmekten başka bir anlam taşımaz.

Mevcut hükümeti ABD'ye karşı savunmalılar. Bolton ile Türkiye'yi boğdurmamalılar. Biz bunu yapıyoruz ve o sebepten dolayı da AK Parti'ye desteğimizi devam ettiriyoruz.

İKTİDARI DAHA FAZLA SEVMEYE BAŞLIYOR

Diyarbakır'daki annelere devlet kapısı çağrısı

Devlet nerede? İP partisine bakarsan Devlet MHP'de.. Pençe-1'de kim var, Pençe-2 de, Pençe-3'te kim var. Mehmetçikler dağın başında ne yapar? Sınırda bu kadar asker niye bulunur.

Bunları arıyorsan devlet oralarda. Kalkıp HDP'nin kapısında 'Bunlar devletin yanına varsın' diyorsun.

Şimdi soruyorum, devlet olmasaydı HDP'nin kapısında hangi anne bulunabilirdi. HDP'nin önündeki her anne terörün bitmek üzere olduğu bir mücadelenin cesaretlendirdiği analardır.

HDP'nin önünde evlatlarını istiyorlar. Bugün evladını isteyen yarın milletini ister, milletini ister yarın devletini ister. Bu tür lafları söyledikçe insan iktidarı daha fazla sevmeye başlıyor.

KIRIK SANDALYE ŞARKISI DİNLEYECEĞİZ

Belediye Başkanları toplantısı

Belediye başkanları toplantısı çok isabetli olmuştur. Bana göre Cumhurbaşkanı çok sabırlı hareket ediyor.

Hepsini bir araya getirdi, 'taşları dökün' dedi. Kimin kucağında ne taş varsa oradaki 29 belediye hangi taşı kim attı gördüler.

Bu siyasi bir birikim ve zekanın sonucudur. Önce 11 kişi olarak CHP'ye gidip, strateji belirleyip toplantıya gidenler açığa düşmüşlerdir.

Kafalarında ne varsa açıkça söylemek durumunda kalmışlardır. Ümit Besen'in bir tane kırık masa şarkısı vardı, şimdi zannediyorum kırık sandalye şarkısı dinleyeceğiz hep beraber.

Yenikapı'da sergilenen araçlar

Yenikapı'da geleceği yönlendiren bir ruhun yeşermesi için çaba gösterilirken 1700 araba ile orayı örtmenin bir anlamı yok. Varsa fazla bir araba al, at, sat, istediğini yap.

Sergilemenin ne manası var. Bunlar siyaset olmaktan çıkmalıdır, bizi üzen budur. ABD 50 bin TIR silah vermiş, sizi hala oyalıyor.

Bunlarla ilgili ağzınızdan bir cümle çıkmıyor. 1700 araba nere 50 bin TIR nere. Biraz da bu konuları düşün.

Yeni göç dalgası

Bundan sonrasını artık Avrupa düşünsün. Belçika, Hollanda onların çok daha güzel yaşayacakları yerler.

Buyursunlar. Burada kalkıp Avrupa'nın çığırtkanlığına kulak asıp, 'nereye gönderiyorsun' diye Türkiye'de iktidarı eleştirmek doğru bir şey değil.

Kapıyı açıp göndermek bir cesaret işidir. Alacak olanda bu cesaret varsa gönder demesi lazım.

BU KONUDA İDAM GETİRİLMELİDİR

Kadın cinayetleri

Tüm üniversitelerin bunun üzerinde ciddi bir şekilde durması gerekiyor. Toplumda bu tür davranışların yaygınlaşmasının, sosyolojik, psikolojik sebeplerini gündeme getirmek gerekir.

İkinci olarak da mümkün olduğu kadar önleyici tedbirler alınması gerekir. Üçüncü olarak bunu teşvik edecek davranışlardan uzak kalınmasıdır.

Televizyon yayınlarında sabahtan akşama kadar kadın cinayeti, çocuk istismarını tekrarlamanın bir manası yok.

Bu aynı zamanda bir eğitim meselesidir. Bu ciddi bir konudur. Bu ciddi konuyu bilimsel yönden ele alacaksınız.

Fırsatı önümüze geliyor, 1 Ekim. 1 Ekim'de bu konular üzerinde durmak lazım, cezayı artırmak lazım.

1.5 yaşındaki çocuğu öldüren insanı, buna insan gözüyle nasıl bakacaksın ki, idam olmadığı için adamı serbest bırakacaksın veya cezaevinde besleyeceksin. Artık toplumsal olarak bu konuda bir mutabakatımızın olması lazım.

İdam getirilmeli mi?

Eskiden beri görüşümüz budur. Bunu da getirmek lazımdır. İdam olmazsa bu işlerden nasıl vazgeçecekler.

Toplumsal olayları yakından takip edebilecek kurumlar var Türkiye'de. Bunlar görevini yapmıyor.

Üniversitedeki bilim insanları bunu yapmıyor. Televizyonlardaki programlara bunlar davet edilmiyor.

İÇ SAVAŞ NASIL ÇIKAR

Erdoğan düşerse Türkiye düşer mi?

Erdoğan düşerse demek Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi çökerse demektir. Ondan sonra ne olacağını tahmin edebiliyor musunuz? İç savaş nasıl çıkar, karşılıklı olaylar nasıl olur, hangi parti ne yapar... Bugün için bizim söylemek istediğimiz şey Türkiye'nin normalleşmesi lazım. Türkiye üzerindeki kuşatmalar karşısında Türkiye'yi korumak lazım.

BİZ O KONUDA KARARLIYIZ

Af gündeme gelecek mi?

Biz o konuda kararlıyız. Dışarıda bir tane rap şarkısı içerde bin tane bilmem ne... Türkiye yarın nereye gidecek. Siyasetçi olarak bunları ölçeceksin, biçeceksin. Ona göre de hareket edeceksin.

Onun için yasa geldiği zaman bizim arkadaşlarımızın hazırlıklarını 49 milletvekili olarak önereceğiz.

Çıkartma imkanını bulabilirsek çıkartacağız. Bulamazsak parlamentodaki partiler kendi aralarında uyum sağlasın çıkartsın diyeceğiz. Yol gösterici görevimizi yapacağız inşallah.

REVİZYONU UYGUN BULMUYORUM

Kabine revizyonu söylentileri

Ben uygun bulmuyorum. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi bir yılı da çok az bir süre aşmıştır.

Böyle bir ortamda yeni bir sistemi yerleştirmek için çaba sarf edileceği yerde, 'Bakanlar Kurulu'nda şunlar değişsin' gündemini taşırsanız muhalefet unsurları olarak, siz de 'muhalefetin bu isteğine cevap veriyorum' der iseniz iki yanlışı birlikte yaparsınız. İki yanlıştan da bir doğru çıkmaz.

Bir; daha hizmeti yeni kavrayan Bakanları bir senede kaldırıp atamazsınız. İkincisi böyle bir yola girdiğiniz vakit aynen Yeniçeri ocağı gibi 'İstemezük' derler. Hangi bakan bir şey söylemişse muhalefet 'İstemezük' der.

Ne yapacağız her gün Bakan mı değiştireceğiz. Onun için kararlı olmak lazım. İki yanlıştan bir doğru çıkmıyorsa tek doğru üzerinde yürümekte yarar vardır.

Bu kadar net. Ama bu bizim işimiz değil. Biz sözümüzü söylüyoruz. Buna karar verecek olan siyasi iktidardır. Yapar yapmaz onların bileceği iş.

Bana göre yanlış olur. Bakanlardan hangilerini niye beğenmiyorsunuz. Herkes bir şey söylüyor. Kimisi 'damat' kimisi bilmem nedir diyor.

Bunlardan bakan değişir mi? ABD damatları nerede, İngiltere başbakanın kardeşi nerede? Orada olduğu zaman demokrasi dorukta bizde olduğu zaman rezillikte böyle şey olur mu? Onun için sabırlı ve kalıcı olmak lazım.

CHP'den Faik Öztrak istedi diye Bakan değiştirilecekse biz hep beraber olarak toplanırız CHP'nin önünde, 'Faik'i istemiyoruz' deriz. Ne yapacak Faik Öztrak.

SUSAMAM ŞARKISI ÜZERİNE

Susamam rap şarkısı

Ben her şeyi takip ederim. Paragraf paragraf orada ne amaçlandığını biliyorum. Eğer o rapi yeni yetişen nesil bütünüyle parça parça kabul ederse her parçayı yönlendiren çevre Türkiye'yi karma karışık hale getirirler.

Rap adına Türkiye'de darbe yapmaya heveslenen insanlar türer. O rapi iyi okumak lazım. Yazacak başka şey mi bulamadılar. Haydi söylemede becerileri var, yazmadaki becerinin onlardan olduğu kanaatinde değilim.

O kadar sosyolog, psikolog, sosyal ve ekonomik yönden birikimi olan insanlar o kavramları yan yana getiremez.

Birileri hazırlamış vermiş. Sen de rap okuyorsun al oku demiş. Onlar çok tehlikeli şeyler. Bazıları sanat uğruna Türkiye'yi kurban etmeye çalışıyorlar. Onlara dikkat etmek lazım.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri