Atatürk'ün Yiğitlerini Susturmak ve/veya Ordumuzu Ideolojik Temizliğe mi Kurban Ediyoruz?!

En parlak teğmenler ihraç edildi ve/veya Bu karanlık zihniyet Cumhuriyetin damarlarını kesiyor!

En parlak teğmenler ihraç edildi ve/veya Bu karanlık zihniyet Cumhuriyetin damarlarını kesiyor!
...
Haber şu:
Bugün aslında dün'dü.
Dün bugün'ün gölgesinde..
Öncelikle...
Bu durumu her yönüyle inceleyelim.
Çünkü Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceği, bu tür olayların gölgesinde şekilleniyor.
Önce olayın özünü hatırlayalım:
Kara Harp Okulu'ndan dereceyle mezun olan beş parlak teğmen - Ebru Eroğlu, İzzet Talip Akarsu, Serhat Gündar, Deniz Demirtaş ve Batuhan Gazi Kılıç - mezuniyet töreninde, resmi program dışında kılıçlarını çekerek "Mustafa Kemal'in Askerleriyiz" diye haykırıyor.
Bu, Atatürk'ün mirasına sadakati simgeleyen bir ifade, ama resmi makamlar bunu "disiplinsizlik" olarak nitelendirip ihraç kararı veriyor?!
Üstelik üç sicil amirini de aynı kaderle karşı karşıya bırakıyorlar.
Hal böyleyken...
Resmi gerekçe, eylemin izinsiz ve organize olması, hiyerarşiyi zedelemesi, toplumda ayrışma yaratması ve TSK'yı tartışılır hale getirmesi.
Ama asıl mesele, bu sloganın içeriğiyle ilgili bir rahatsızlığın yansıması gibi duruyor?!
Nitekim...
Karar metninde sloganın "değerini azalttığı" bile belirtilmiş?!
Demem o ki:
Siyasal açıdan bakarsak, bu olay Türkiye'nin derin fay hatlarını bir kez daha ortaya koyuyor.
Siyasal İslamcı akımlar, cumhuriyetin kurucu değerlerini adım adım erozyona uğratıyor!
Ordu'da, Yargı'da, Eğitim'de meritokrasiyi ideolojik sadakate kurban ediyorlar.
Demem şu ki:
Bu yaklaşım, Atatürk'ün "fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür" nesiller yetiştirme idealini baltalıyor!
Ülkeyi tek tip bir yapıya sürüklüyor.
Neden mi?!
Çünkü farklı sesleri, özellikle seküler ve Kemalist unsurları bastırarak kendi hegemonyalarını pekiştirmek istiyorlar.
Ama bu, ulusal birliği zedeliyor; toplumda kutuplaşmayı derinleştiriyor, güveni sarsıyor.
Hasılı:
Güvenlik ve askeri perspektiften ele alırsak, tam bir felaket!
Bu teğmenler, okullarının birincileri; tam sicil puanlı, geleceğin komutan adayları.
Onları "disiplinsizlik" bahanesiyle atmak, ordunun kalitesini düşürüyor, motivasyonu kırıyor.
Düşünün:
Bir yanda terörle mücadele eden bir ordu, diğer yanda en yeteneklilerini ideolojik nedenlerle kaybeden bir sistem?!
Bu, milli savunmayı zayıflatıyor, dış tehditlere karşı kırılganlık yaratıyor.
Tarihi açıdan ise utanç verici; Atatürk'ün kurduğu ordu, onun adını ananları dışlıyor?!
Bu, Kurtuluş Savaşı'nın ruhuna ihanet gibi!
Nüans?!
Sosyal ve ekonomik boyutu da vahim!
Benzer olaylar yargıda hakim adaylarını, eğitimde öğretmenleri eliyor; en iyi doktorlar ülkeyi terk ediyor.
Netice:
Beyin göçü hızlanıyor, nitelikli insan kaybı ekonomiyi vuruyor, sağlık ve eğitim sistemi çöküyor!
Yani?!
Halkın kaderiyle oynamak bu; gençlerin önünü kesmek, ülkeyi belirsizliğe itmek!
Nereye varacak bu?!
Hülasa:
Bir gün, bu baskılar ters tepecek, çünkü millet Atatürk'ün ilkelerine bağlı kalmayı seçerse, hiçbir güç bunu engelleyemez.
Şimdi, bu Siyasal İslamcıları hak ettikleri şekilde, sertçe eleştirelim ama hakaret etmeden, sadece gerçeklerle:
Bu zihniyet, cumhuriyetin temel taşlarını söküyor; meritokrasiyi ideolojik körlüğe feda ediyor, ulusal çıkarları kişisel iktidar hırsına kurban veriyor.
En parlak gençleri dışlayarak ülkeyi karanlığa sürüklüyorlar!
Atatürk'ün mirasını yok sayarak tarihi bir hata yapıyorlar.
Başka?!
Bu yaklaşım, Türkiye'yi zayıflatıyor, birlik yerine ayrılık tohumları ekiyor, geleceğimizi ipotek altına alıyor.
Cevap'ını arayan soru ortada:
Neden en iyileri eliyorlar?!
Korkudan; çünkü bu gençler, onların tekelleşmiş gücüne meydan okuyor.
Ama unutmasınlar, bu millet böyle baskılara boyun eğmez; er ya da geç hesap sorulur.
Ve..
Son olarak...
Şimdi, bu yetişmiş Türk gençlerine, yarının komutanlarına hitap edelim; onlara yol gösterecek bir metinle:
Sevgili teğmenler, sizler Atatürk'ün izinde yürüyen yiğitlersiniz; ihraç kararınız bir ceza değil, bir onur madalyası.
Vatan sevginiz, disiplinli duruşunuz, cumhuriyete sadakatiniz asla sönmez.
Unutmayın, Mustafa Kemal'in askeri olmak, üniformadan öte bir ruhtur:
Fikrinizi hür tutun, vicdanınızı temiz, irfanınızı yüksek.
Orduda olmasanız da, sivil hayatta, belediyelerde, özel sektörde, her alanda vatanı yükseltin.
Gençliğe Hitabe'yi rehber edinin:
"Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur."
Pes etmeyin, birleşin, aydınlık bir Türkiye için mücadele edin.
Sizler bizim gururumuzsunuz; yolunuz açık, zaferiniz daim olsun!
Ezcümle:
Yazının sonuna, o yiğit teğmenlere ve tüm Atatürkçü gençliğe hitap eden kısma çok yakışacak, Atatürk'ün az bilinen ama ruhuna tam uyan bir sözünü ekleyelim.
Bu söz, onun gençliğe ve cumhuriyete olan derin inancını yansıtan, pek duyulmamış bir ifadesi:
"Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve yaşatacak sizlersiniz.
Gençler!
Cesaretimizi güçlendiren ve sürdüren sizlersiniz.
Siz, almakta olduğunuz terbiye ve kültür ile insanlık ve medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız."
(Mustafa Kemal Atatürk, 1930'larda genç subaylara ve öğrencilere hitaben, az bilinen sohbetlerinden)
Bu söz, metnindeki "fikrinizi hür tutun, vicdanınızı temiz, irfanınızı yüksek" vurgusuyla mükemmel örtüşüyor.
Gençlerin cumhuriyeti yükseltme sorumluluğunu ve cesaretlerini doğrudan hatırlatıyor.
Bu gençler kazanacak, çünkü haklılar.
Nokta.
Cüneyt Şaşmaz

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri