Mustafa Kemal Atatürk;
Osmanlı İmparatorluğu’nun küllerinden modern Türkiye’yi yaratan bir general,
Vizyoner devlet adamı ve 20. yüzyılın en etkili liderlerinden biriydi.
Osmanlı’nın çöküşü sırasında vatanını savunan, ardından ulus-devlet inşa eden bu eşsiz figür,
Yalnızca bir asker değil, aynı zamanda stratejik bir düşünür ve modernleşmeciydi.
Albay Austin Bay’ın sürükleyici biyografisi Atatürk’ün Savaşı,
O'nun askerî kariyerini merkezine alarak bu karanlıkta parlayan yıldızı gün ışığına çıkarıyor:
Gençlikten Çanakkale’ye: Stratejik Zekânın Doğuşu!
Mustafa Kemal, genç bir askerî öğrenci olarak kendini askerlik tarihi ve stratejiye adamıştı.
Libya, Çanakkale ve Birinci Dünya Savaşı’nın Türk-Rus cepheleri,
O'nun yeteneklerini sergilediği sahneler oldu.
Çanakkale’de, 25 Nisan 1915’teki Müttefik çıkarmasını püskürten komutan olarak tarihe geçti.
Alman askeri danışmanı Otto Liman von Sanders’in anılarında belirttiği gibi;
“Düşmanın hazırlıkları mükemmel olmakla birlikte tek kusuru çok eski keşiflere dayanmasıydı.
Ayrıca Türk askerinin direnme gücünü iyi hesaplayamamışlardı.”
Mustafa Kemal’in keskin zekâsı, derin içgüdüsü ve örgütleme dehası burada kendini gösterdi.
27 Mayıs’ta Alman Demir Haç Nişanı’yla ödüllendirildi; 1 Haziran’da ise albaylığa terfi etti.
Andrew Mango’nun portresinde genç Mustafa Kemal, mağrur ve dik kafalı bir subay olarak çizilir:
“Liderlere karşı saygı duymuyordu.
Hepsiyle tartışıyordu.”
Enver’i aceleci, Cemal’i çabuk fikir değiştiren, Talat’ı hantal bulan bu keskin eleştiri tarzı,
Mizahdan yoksun olsa da stratejik netlik sağlıyordu.
Lakabı “Kemal” – Osmanlıca “mükemmel” anlamına gelen – büyük olasılıkla
Yurtsever şair Namık Kemal’e duyduğu hayranlıktan geliyordu;
Onun şiirleri ve tiyatro oyunları, genç Mustafa’yı entelektüel ve siyasi olarak şekillendirmişti.
- Balkanlar’dan Sarıkamıș’a: Dersler ve Uyarılar
Birinci Balkan Savaşı, Osmanlı için “Parçalayarak Yenmek” (Defeat in Detail) başlıklı bir felaketti.
Edward J. Erickson’un analizi, kuvvetlerin azar azar harcanmasını klasik bir yenilgi nedeni olarak tanımlar.
Enver Paşa’nın Napolyonvari hırsları, Sarıkamış’ta küçük düşürücü bir yenilgiye yol açtı.
Hew Strachan’ın yalın gözlemi çarpıcıdır:
“Enver’in gerek kendi gerek Türkiye açısından hırsları Napolyonvari olmakla birlikte
Yetenekleri en azından komutan olarak ona benzemiyordu.”
Mustafa Kemal, Eylül 1914’te Salih Bozok’a yazdığı mektupta uyarmıştı:
“Hedefimizi belirlemeden seferberlik ilan ettik.
Bu çok tehlikeli (...) askeri açıdan Almanya’nın durumuna baktığımda,
Hiçbir surette savaşı kazanacağından emin değilim...”
Bu öngörü, onun stratejik vizyonunu kanıtlıyordu.
- Kurtuluş Savaşı: Telgraf Telleri Üzerinde Bir Zafer
19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basan Mustafa Kemal,
Padişahın temsilcisi olarak İstanbul’dan ayrılmıştı.
Ancak İngiliz kıskacından gizlice kaçtığı rivayetleri de yaygındı.
Gerçekte, padişahın izniyle gitmiş olsa da Doğu Anadolu’daki eylemleri,
Damat Ferit’i “kandırdığı” iddiasını doğruluyordu.
Telgraf, onun modern silahıydı.
Yolda çantasıyla telgraf ofislerine girip çıkan Mustafa Kemal, emirler veriyor, beyannameler düzenliyor;
Baskı altındayken bile zekice, özlü mesajlar yazıyordu.
Daha sonra “Kurtuluş Savaşı’nı telgraf telleri sayesinde kazandığını” söyleyecekti.
Savaşı üç aşamaya bölen tarihçiler;
Millet Meclisi’nin kuruluşu (19 Mayıs 1919-23 Nisan 1920),
Başkomutanlık (23 Nisan 1920-5 Ağustos 1921),
İzmir’in kurtuluşu (5 Ağustos 1921-9 Eylül 1922) onun planlamasını övüyor.
Andrew Mango’ya göre; “Mustafa Kemal, Rauf (Orbay), Ali Fuat (Cebesoy), Karabekir ve Refet (Bele)
Türk Kurtuluş Savaşı’nın askeri planlamasını yapan ilk kişilerdi.”
Filistin cephesinde Allenby’dan öğrendiği taktiklerle,
Düşman hattını “bire karşı beş üstünlük”le dağıtan bir “balyoz” kullandı.
1927 Nutku’nda vurguladığı gibi:
“Savaş derken; sadece iki ordudan değil, bütün bir Türk milletinden bahsetmek gerekir.”
- Dostlar ve Zıtlıklar: İsmet İnönü ile Tamamlayıcılık
Ordu Komutanlığı sırasında Albay İsmet (İnönü) Bey’le kurduğu dostluk, stratejik bir tamamlayıcılıktı.
“Mustafa Kemal kuzeyse, İsmet İnönü onun mükemmel güneyini oluşturuyordu.
(...)
Saplantılı, titiz, ciddi ve başkalarının fikirlerine önem veren biriydi.”
Milisleri güvenilmez bulan Mustafa Kemal,
Aralık 1920’de Büyük Millet Meclisi’nin düzenli ordu emrine sokma kararını destekledi.
- Miras: 21. Yüzyılda Hâlâ Sürüyor
Clausewitz’in “Savaş Üzerine”deki “paradoksal kutsal üçlü”sü; ilkel şiddet, şans oyunu, politika aracı
Atatürk’ün halk-devlet-ordu bütünlüğünü yansıtır.
El Kaide gibi gruplar, onun 1924’te dünyevi-dini otoriteyi ayırmasını “Allah’ın takdirine karşı gelmek” saydı;
Halifeliği küresel ölçekte yeniden kurma hedefi koydular.
Ancak Atatürk’ün reformları, global terör karşısında yeniden ilgi çekiyor.
Victor Davis Hanson, Bay’ın biyografisini “orijinal ve tam vaktinde” bulur;
Eski muharip Bay, kendi tecrübeleriyle empati kurarak;
Osmanlı’nın küllerinden anka gibi yükselen Türkiye’yi anlatır.
Günümüzün muhafazakâr yükselişiyle karşılaştırması, eseri güncel kılar.
- Alıntılarla Onaylanmış Bir Deha
Andrew Mango:
“Değişen bir dünyada değişimin yazarlarına dair söylenebilecek yeni bir şey her zaman vardır.
Austin Bay, Mustafa Kemal’i daha iyi anlamamızı sağlıyor.”
Stephen Kinzer:
“Atatürk’ün 20. yüzyılın en başarılı devrimcisi olmasını sağlayan niteliklerini vurgulayıp ete kemiğe büründüren bir anlatı.”
New Criterion:
“Heyecanlı..
Etkileyici..
Atatürk’ün askerî kariyerini ustalıkla gözler önüne seriyor.”
MHQ:
“Türkiye demokrasinin önderinin aynı zamanda askerî bir deha olduğunu gösteriyor.”
George Gawrych’in tezinde vurgulandığı gibi, zeka ve vicdan, Atatürk’ün tutkusunun temel taşlarıydı.
10 Kasım 1938’de, 57 yaşında aramızdan ayrılan bu lider, Clausewitz’in sözünü doğrular:
“Bir savaşın kesin sonu bile nihai olarak görülmemelidir.”
Atatürk’ün Savaşı Yirmi Birinci Yüzyıl'da da sürüyor:
“Bundan sonra olacaklar için size ihtiyacım var.”
Mustafa Kemal Atatürk
Cüneyt Şaşmaz