9.Cumhurbaşkanımızı vefat yıldönümünde hatırlamak          

Şevket Bülent Yahnici

 DEMIREL'İN ANKARA VE ANKARALILIK SEVDASINA DAİR        

                                          
Şevket Bülent Yahnici

  Türk siyasetinde bıraktığı izler ve hatıralarla hatırlanmaması imkansız bir kişiliktir Rahmetli Demirel...Gerek kendisine taraftar olmuş, eski demokrat gelenekten gelerek, Adalet Partisi ve Doğru Yol Partisinde siyaset yapanlar ve oylarıyla destek olanlar; gerekse de politikalarının karşısında yer alarak, hayatları boyunca Demirel'e muhalif olmuş partiler ve vatandaşlar için de Demirel, inanıyorum ki, genelde hoşlukla, güleç yüzle, keyifle anlatılacak hatıralarla  anılacak bir tarih sayfası olacaktır.          

    Çünkü, siyasette rekabeti bir hizmet yarışı olarak algılayan; yanlışa varan işlerin sahibi olsa da memleket için kötü niyetle düşünüp hareket etmesi mümkün olmayan; insanlara hoşgörülü ve sevecen yaklaşmayı yol bilen siyasetçilere duyulan özlem artarak devam edeceğe benziyor. Çünkü, bu tarife uyan siyasetçi tipi gittikçe azalıyor...

     İşte 9. Cumhurbaşkanımız Rahmetli Demirel bu genel özelliklerinin dışında biz Ankaralılar için, Ankara'yı bir sevda olarak yaşayan hemşehrilerimiz için bir başka önem ve mana ifade eden bir kişilik oldu. O, Başkentimiz Ankara' yı en az biz Ankaralılar kadar/gibi sevdi, kucakladı, sahip çıktı... Denilebilir ki, Ankara'da oturan, Ankara'yı soluyan, hele hele Başkenti Ankara olan bir Ülkeye Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı yapmış bir kişinin Ankara'yı sevmek işi/gücü/görevi değil midir?..Öyle değil... Biz genel, olması icap eden bir sevgiden, ilgiden, hizmetten bahsetmiyoruz. Ne demek istediğimi en çok hemşehrilerimin anlayacağını ve takdir edeceklerini zannediyorum. Gazi Mustafa Kemal Ankaralı değildi. 27 Aralık 1919' da Ankara'ya ayak bastığı an itibariyle kendisini Ankaralı saydı, Ankaralı gibi hissetti, Ankaralı gibi düşündü ; Ankara'yı mücadelesinin ve ülküsünün merkez üssü yaptı."Ankara'nın ve Ankaralıların benim gönlümde müstesna yeri vardır" sözü  "BAŞKENT" - "ATATÜRK" - "ANKARA" - "CUMHURİYET"  kelimelerini aynileştiren bir inancın,düşünüşün sebebi olmuştur. Mustafa Kemal gibi,  yıllar sonra da Rahmetli Demirel bu düşünce ile duygulanmış; bunu inandığı değer hükümlerinin ortasına oturtmuş ve adeta bizlerle birlikte Ankaralılık ve Ankaracılık yapmıştır. Ankara Kulübü Derneğine üyeliği; Ankara ile ilgili faaliyetlere ilgisi; Ankara konserlerine, gecelerine katılımı; Seymen geleneğine merakı ve desteği; bizlerle beraber türkü ve oyunlarımızı izlerken ki heyecanı biz Ankaralılar için unutulmaz hatıralar olarak hep canlı kalacaktır.  

       

  Birçok Ankara gecemizde şeref konuğu olarak yer aldı. Kalede Ankara Evinde,Devlet Konukevinde, Türkocağı, Büyük Tiyatro sahnelerinde, otellerde yemekli gecelerimizde yer aldı, türkü dinledi, oyun seyretti. Rahmetliler Ünal Turkben'i, Attila Icli'yi, Rıfat Balaban ustayı çok buyuk keyifle dinlerdi. Buyuk Tiyatrodaki bir Ankara gecesinde "Sayın Cumhurbaşkanım,şimdi sizlere köy usulü,otantik haliyle kaşık oyunu seyrettirmek istiyoruz" demiştim. Arkadaşlarımız Seymen kıyafetlerini soyunup, kaşık oyunlarını sergilemişlerdi.Dakikalarca ayakta alkışladığını hatırlıyorum."Yahu ne güzel oldu,bir daha böyle bir şeyi nerde seyredeceğiz, sağ olun" diye iltifatta bulunmuştu. Yenimahalledeki Ankara Evinin temelini büyük bir heyecanla atmıştı.Ankara tarihinin,kültürünün yaşayacağı,yaratılacağı bir mekânın heyecanını en az bizim kadar ve birlikte yaşamaktaydı.Kendisine SeymenbaşI unvanı verdiğimiz, poşu bağladığımız törende keyiften dört köşeydi.  

   Biz Ankaralılar icin Demirel'in sayesinde yaşamış olduğumuz iki 27 Aralık anma programı unutulmaz nitelikte olmuştur. İlki TRT' nin organize ettiği "Cumhuriyet Treni" projesinin sonunda Ankara'ya gelis ve karşılamayı bir devlet töreni haline getirmesiydi. "Yücel Yener'le konuş,treni Ankara Garına 27 Aralık günü getirsinler,biz de orda olalım,sanki Atatürk ve arkadaşları gelmişcesine tören yapalım" dedi, uyguladık. Bütün kabine, kuvvet komutanları, yüksek yargı, bürokrasi herkes oradaydı. Unutulmaz bir 27 Aralık yaşamıştık, Demirel sayesinde... Bir de Çankaya'da kutlama hadisesi var. Dedi ki, bu köşkte Atatürk zamanında davul vurdu,zurna çalmadı mi, Seymenler pala değdirmedi mi, kılıç bıçak sallamadı mi, saz çalınıp türkü okunmadı mi, öyle ise biz de yapacağız". Yaptık. Gündüz törenler Köşkte yapıldı, Seymenler Köşkün bahçesini yıllar önceki gibi inlettiler... Demirel "hayatımın en keyifli gününü yaşıyorum" diyordu.Gece ise, Köşkün salonunu açtırdı, sahne ve salon düzeni kurdurdu, bine yakın yerli yabancı davetli Köşkteydi. Kendisi değil, ev sahibi adeta ben ve eşim idik.Tabii Bülent Kalıpçı ve bütün yöneticilerimiz...Rahmetli Denktaş'a Seymanbaşılık verdiğimiz poşu bağlayıp cepken giydirdiğimiz muhteşem gece...      

                                

       Ankaramızı Başkentlikle taçlandıran Atatürk sonrasında Rahmetli Demirel'in ilgi ve teveccühü de bizler için unutulmaz olmuştur. Onların da Ankaralıların gönlünde müstesna bir yeri var olacaktır!..

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.