2025'in Küresel Satranç Tahtası?!

AKP'nin "ŞAKÜL"ü hala kayıp mı?! Ya da AKP, "KÜRESEL AKIL"a uydu, "RÜZGÂR" ekti, şimdi "FIRTINA" mı biçecek?! Ve/Veya ABD & ÇİN & RUSYA, TÜRKİYE üzerinden hangi "ARKA PLAN" oyununu kuruyor?! Kaht-ı Rical mi?!

AKP'nin "ŞAKÜL"ü hala kayıp mı?!
Ya da
AKP, "KÜRESEL AKIL"a uydu, "RÜZGÂR" ekti, şimdi "FIRTINA" mı biçecek?!
Ve/Veya
ABD & ÇİN & RUSYA, TÜRKİYE üzerinden hangi "ARKA PLAN" oyununu kuruyor?!
Kaht-ı Rical mi?!

...
"Rüzgâr eken, fırtına biçer!"
İngiliz atasözü
...
AKP'nin 'Mutlu' Medyası ve sıkılan canlar...
AKP'nin 23 yıllık iktidarında medya, adeta bir "yandaşlık senfonisi"ne dönüştü.
"Havuz medyası"nın manşetleri, sosyal medya trolleri ve "algı operasyonları" tam gaz çalışsa da,
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hâlâ canı sıkkın!
Devlet, tepeden tırnağa "tek ses" olmuş,
Muhalifler ya susturulmuş ya da "dijital pranga"larla etkisiz hale getirilmiş.
Peki, bu "her şey kontrol altında" havasında, Erdoğan'ı mutsuz eden ne?!
Zaman tünelinden bir fıkra ile durumu açıklayalım:
1980 öncesinde, hali vakti yerinde ama mutsuz bir adam doktora gider.
"Ne yapsam mutlu olamıyorum!" der.
Doktor sorar:
"Hangi haber kaynaklarını takip ediyorsun?!"
Adam cevaplar:
"X platformunda muhalif hesaplar, birkaç bağımsız site..."
Doktor gülümser:
"Hah, işte sorun bu!
Takip listeni değiştir, sadece 'resmî' kanalları oku, bak nasıl mutlu olacaksın!"

Erdoğan'a da aynısını mı önersek?!
Sabah, Yeni Şafak, A Haber, TRT, X'teki "mavi tikli" yandaş hesaplar...
Ama nafile!
Çünkü güneş balçıkla sıvanmıyor.
Küresel rüzgârlar, sümenaltına itilen gerçekleri bir bir ortaya saçıyor.

Peki, her şey "mükemmel" giderken, Erdoğan'ı, İmamoğlu'nu, Özel'i ya da yeni 'ekip'i kim dövüyor?!
Ekim 2025...
Dünya, yeni bir kaosun eşiğinde.

ABD-Çin-Rusya ekseninde "ekonomik savaşlar" kızışıyor.
Yapay zekâ, enerji krizi ve iklim felaketleri üzerinden saflar netleşiyor.
Bir yanda Çin'in "Kuşak ve Yol" hamleleri, diğer yanda ABD’nin "İndo-Pasifik" stratejisi.
Rusya ise Ukrayna sonrası "enerji kartı"nı masada tutuyor.
Türkiye'nin safı mı?!
İşte asıl mesele bu!
Erdoğan'ın moral bozukluğu boşuna değil.
Türkiye, bir yandan NATO'nun "sadık müttefiki", diğer yandan Rusya ve Çin’le "denge diplomasisi" peşinde.
Ama bu 'denge', küresel güçlerin "Türkiye'yi hizaya getirme" planlarıyla çatışıyor.
Sanal platformda yankılanan "bağımsızlık" nutukları, Washington-Pekin-Moskova üçgeninde kayboluyor.
Sıcak soru şu: AKP Devlet mi oldu?!
Elcevap: ?!
AKP, devlet mi?!
Hayır, hâlâ bir siyasi parti!
Peki, Türk Devleti 'dinci' bir devlet mi?!
Asla!
Anayasa’nın değişmez maddeleri hâlâ yerinde.
Ama siyasal İslamcılar, "türban"ı bir "siyasal flama" gibi sallamaya devam ediyor.
Öte yanda, "Kürt açılımı"nın yerini alan 'federasyon' talepleri,
Anayasa’yı "kurucu unsur" tartışmalarına sürüklüyor.
Demokrasi, çoğunluğun tahakkümü demek değildir!
Bilakis, azınlıkların haklarını koruyan bir rejimdir.
AKP'nin 23 yıllık iktidarı, devleti 'dinci' bir çerçeveye oturtamaz.
Türkler, Kürtler, Aleviler, Sünniler, Hristiyanlar, Yahudiler...
Hepsi bu topraklarda Anayasa’nın eşit vatandaşlarıdır.
"Türban" serbest, ama "siyasal türban" bir darbe sembolü!
Atatürk Türkiyesi, bu topraklardaki her birey ve topluluk için hâlâ en büyük koruma kalkanı.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu 2025’te hâlâ "devlet adamı" sorumluluğuyla hareket ettiğini söylüyor.
Ama AKP medyası ne diyor?!
"Asker, siyasete karışmasın!"
X platformunda "mavi tikli" troller, TSK'nın her açıklamasını "darbe paranoyası"na çeviriyor.
TÜSİAD'ın yeni başkanı, "Bu üslup yakışmıyor!" derken,
Emekli generaller, "TSK susarsa kim konuşacak?" diye soruyor.
Bir de 'sümenaltı' meselesi var.
TSK, "devletin bekası" için elindeki bilgi ve belgeleri "yetkili makamlarla" paylaştığını söylüyor.
Peki, neden bu belgeler hep 'sümenaltı'?!
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın "terörle mücadele" nutukları, X'te alkışlanırken, arka planda neler dönüyor?!
"F tipi" yapıların Emniyet ve Yargı'daki gölgesi hâlâ mı sürüyor?!
Sorular havada, cevaplar sümenaltında!
2025'te dünya, yeni bir "eksen savaşları"nın göbeğinde.
ABD, Çin'e karşı "teknolojik üstünlük" peşinde.
Rusya, enerji kartıyla Avrupa'yı sıkıştırıyor.
Türkiye ise "bağımsız dış politika" iddiasıyla bu fırtınanın ortasında.
Ama sanal medyada yazılanlara bakılırsa, "Londra ekseni"nden Türkiye'ye bakanlar, "Türkiye'de darbe dönemi bitti" diyor.
Peki, Washington-Pekin-Moskova ekseninden bakınca ne görülüyor?!
AKP, "Küresel akıl"a uyarak "rüzgâr" ekti.
Ama şimdi, 'fırtına' biçme vakti mi?!
Hatip Dicle'nin 2010'daki 'tehdit' söylemleri, bugün farklı aktörlerle, farklı platformlarda yankılanıyor.
"Arka plan" pazarlıkları, X’te sızan 'belge'lerle mi açığa çıkacak?!
Bakmak ve görmek, hâlâ iki farklı eylem!
Ezcümle:
AKP'nin 'demokrasi'yi bir 'araç' olarak kullandığı bu konjonktürde,
TSK hâlâ Anayasa'ya ve evrensel hukuka bağlı bir duruş sergiliyor.
Ama soru şu: "Pozisyon çok, gol neden yok?!"
Küresel tsunaminin göbeğinde, Türkiye'nin 'bağımsız' duruşu ne kadar sürdürülebilir?!
Washington, Pekin ya da Moskova'dan bakınca, AKP Türkiyesi'nin geleceği ne vaat ediyor?!

Cüneyt Şaşmaz

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri