1453 NUMARALI ODANIN SIRRI

Kerime Yıldız yazdı: 1453 NUMARALI ODANIN SIRRI

Bizim oralarda, “Parayı köpeğin boynuna as; ‘köpek ağa geliyor’ derler” diye bir söz var. Bir de “geçim şaşkını” diye bir deyim var. Geçim şaşkını, denize düşen gibidir. Her şeye sarılır. Para için her kapıya gider. Boynunda para asılı olana da.

AK Parti iktidarı, artık bir geçim şaşkını. Para için her kapıyı çalıyor. Medine müdâfii Fahreddin Paşa’ya hırsız diyen BAE ve Ramazan’da Müslüman kanı dökmekten zevk alan İsrâil’den sonra, Kaşıkçı’nın kâtili olan Türk düşmanı Suudlar bile dostumuz oldu.

17 Şubat 2022 târihli yazımda, Suudlara laf etmenin “ekolojik para dengesi”ni nasıl bozduğunu; onlara edilen lafların nasıl yalatıldığını, Network filmini örnek göstererek gazeteciler üzerinden anlatmıştım. Aynısı, iktidarlar için de geçerli. Ka’be imamı Abdülkadir Sudeysî, Nevyork’ta ne demişti? “Suudi Arabistan ile Amerika, dünyânın iki kutbudur.” Elbette Suudi Arabistan, kutup falan değil. Suudlar, patrona haracını verdikçe iktidarda kalacak bir ortak, o kadar!

Târih okuyan biri olarak AK Parti’nin Suudilerle dostâne(!) ilişkilerine çok fazla takılmıyorum. Şu an ağzına geleni sayan CHP’liler, bir zahmet Atatürk dönemindeki ilişkilerimize, krallar gibi ağırlanan Faysallara bir bakıversinler! AK Parti’nin sorunu, artık neredeyse günlük kararlar alarak istikrarsız bir diplomasi sergilemesi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta iki günlük Suudi Arabistan ziyâretinden dönerken uçakta gazetecilerin sorularını cevaplamış. Bir gazeteci şöyle sormuş:

"Târihe meraklı olduğunuzu biliyorum. Sizin diğer devletlerin bakış açısıyla ilgili tahlilinizi merak ediyorum. Biz M.Ö. 3000’lerden itibaren târihe damga vurmuş bir milletiz. Hunlar, Göktürkler ve devâmında hep devlet kurduk ve dünya târihi biz olmadan yazılamaz. İslâm târihi kezâ öyle. Bu ziyâretle ilgili şöyle bir şey dikkatimi çekti: Sizin Suudi Arabistan’da kaldığınız odanın numarası 1453’tü. Yâni şunun farkındalar. Biz İslâm dünyâsında da kutlu fethi gerçekleştiren milletiz. ‘Fâtih’in torunu geldi.’ dediler belki. Ayasofya’yı açmanızla birlikte tabi ayrı bir heyecan dalgası yükseldi. Şunu acaba artık net bir şekilde görebiliyorlar mı? Türkiye olmadan temeli sağlam bir medeniyet kurulmaz. Artık bir şekilde sizce anladılar mı? Yâni artık biz olmadan olmuyor. Onlar da bunun farkında mı acaba?"

Soruyu soran her kimse, ya târih câhili ya da Suudiler tarafından güzel ağırlanınca târihi unutmuş. Mezkûr gazeteci Suudileri biraz tanısaydı, dedeleri Abdullah b. Suud’u asan Sultan 2. Mahmud’u unutmadıklarını bilirdi. Târihi kendince yorumlayan gazeteci, hâfızamızla da dalga geçiyor. Ayasofya câmiye çevrildiğinde Arabistan yönetiminde herhangi bir heyecan dalgası olmadığı gibi, Arabistan basınında Erdoğan karşıtı haberler çıktığını bilmiyor olamaz.

Bakalım, Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu soruya ne cevap vermiş:

"Oda numarasını o mesajı düşünerek yapmışlarsa tevâfuk olmuştur. İnşallah biz, ecdâdımızın yolunda aynı kararlılıkla gidebiliriz, onların elde ettikleri başarıları biz de aynı şekilde elde edebiliriz. Tabii târihin izini sürdüğünüz sürece başarıya ulaşırsınız. Ama târihin izini kaybederseniz siz de kaybolursunuz. Biz şu anda bu izi sürmeye devam ediyoruz ve ilham kaynağımız orası. Oradan aldığımız ilhamla da yolumuza devam ediyoruz.”

Anladığım kadarıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan, Arabistan’ın kralından da kralcı olan gazetecinin zorla aldığı mesajı almamış. Elbette, bu soru-cevap faslı, bizim kamuoyundaki tansiyonu düşürmeye, seçmeni uyutmaya yönelik bir kurgu.

Bana göre Suudlar, sâhiden, “Türkiye olmadan temeli sağlam bir medeniyet kurulmaz.” mesajı vermek isteselerdi, Erdoğan’a, 1517 numaralı odayı tahsis ederlerdi. Yâni Osmanlı Devleti’nin Haremeyn’in hâdımı olduğu târihi.

Geziye katılan gazetecilerden Şebnem Bursalı, “Mekke'de bulunduğumuz her an ve Başkan Erdoğan'ın tüm programlarında en üst düzey ağırlanan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve heyeti olarak gurur duymamak mümkün değil. Kral Selman'ın dâvetlisi olan Başkan Erdoğan, hem kral hem de Veliaht Prens Muhammed bin Selman tarafından çok özel ilgi gördü.” diye yazdı.

Ayıptır yâhû! Suudi Arabistan Kralı Türkiye’ye geldiğinde havaalanında karşılayan Erdoğan’ı, Cidde havaalanında Mekke Emiri karşıladı.

Heyette bulunan “ekolojik para dengesi” kurbanı gazeteciler, gururlarını kurtarmak için devlet parasıyla yaptıkları umrenin fotoğrafını paylaşma yarışına girdiler. Vallâhi laz fıkrası gibi! Para için Suudilerin ayağına git ama umreye say!

Umre yapmak zorunda kalan bir gazeteci hanımın sosyal medya hesâbındaki umre pozunu görünce aklıma bir fıkra geldi. Bir millî görüşçü, beynamaz bir ülkücüyü, zorla namaza götürmüş. Ülkücü, “Ama kılmayı bilmiyorum” demiş. Millî görüşçü, “Ben ne yaparsam onu yap” diye tenbih etmiş. Câmiye girip namaz kılmaya başlamışlar. Millî görüşçü, ettehiyyatü okurken şehâdet kısmında işâret parmağını kaldırınca ülkücü, “O kadar da değil” diye kurt işâreti yapıvermiş.

Son derece modern olan gazeteci hanım da başını örtmüş, siyahları giyinmiş ama Hristiyanlar gibi iki elini birbirine yapıştırıp duâ pozu vermiş. Hocaefendileri artık nasıl el verdiyse dinlerarası dialog, kilisede de Ka’be’de de peşlerini bırakmıyor. (Geziye katılan başörtülü gazetecilerden biri, geçmişte fetösever olduğu zaman kilisede aynı pozu vermişti.)

Gelelim başlığa…

Osmanlı düşmanı, ABD ve İngiliz dostu olan, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanını havaalanında karşılama gereği duymayan Suudlar, 1453 numaralı odayı Erdoğan’a tahsis etmekle, “Hoş geldin Fâtih’in torunu!” demek istemiş olabilirler mi?

İmkânsız!

E ben de olsam, muhteşem mâzîsiyle övünen can düşmanım Osmanlı torunları para için ayağıma gelmişse muhteşem günlerine atıf yaparak tadını çıkarırım.

OSMAN KAVALA MESELESİ

Gezi olaylarında Erdoğan’dan yana oldum. Akşener’e, Davutoğlu’na yapılan operasyonlara, İmamoğlu seçilince İBB seçiminin iptal edilmesine karşı çıktım. Demokrasiye, hukuka inanan birisi olarak bedenen ve rûhen karşı durduğum Gezi olayları hakkındaki hukuksuz yargılamalara da karşıyım. Gezi olaylarını ve 15 Temmuz darbesini finanse eden dış güçlere itaat ederek kırılan gururumuz, kendi insanımızı kurban ederek kurtarılamaz.

Gezi’yi destekleyen Numan Kurtulmuş AK Parti’de; Perinçek ve Bahçeli Cumhur İttifakı’ndayken Gezi’ye taraf olan herhangi birinin iktidarı indirmek suçuyla yargılanması, başlı başına bir skandaldır zâten!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri