Sandık Geliyor, Maskeler Dökülüyor: Rönesans mı, Son Kandırılma mı?!

Sandık Geliyor, Maskeler Dökülüyor: Rönesans mı, Son Kandırılma mı?!

Fırtınaların Eşiğinde ve/veya Erken Seçimle Rönesans mı, Yoksa Bir Kez Daha Kandırılmak mı?!...

Fırtınaların Eşiğinde ve/veya Erken Seçimle Rönesans mı, Yoksa Bir Kez Daha Kandırılmak mı?!...
"Ben isteseydim derhal askeri bir diktatörlük tesis eder ve memleketi öyle idareye kalkardım.
Fakat ben istedim ki milletim için modern bir cumhuriyet kurayım.
"Mustafa Kemal Atatürk'ün 1930'larda bir sohbet sırasında sarf ettiği bu söz, demokrasiye olan sarsılmaz inancını ve otoriter tuzağa düşmeme iradesini yansıtan bir manifesto.
Bugün, Türkiye'nin siyasi ve ekonomik konjonktüründe yankılanan bu ifade, adeta bir ayna:Güçlü liderlik ile halk iradesi arasındaki o ince çizgi, fırtınalı bir denge oyununa dönüşmüş durumda.
Dolar 42.60 TL'yi aşmış, enflasyon %40'larda seyrediyor, ekmek 15 lira, emekli maaşı 17.500 TL.
Ekrem İmamoğlu hapiste, gençler pasaport kuyruğunda, sokaklar "Hükümet istifa" çığlıklarıyla inliyor.
Ve hâlâ "Erken seçim yok" diyorlar.
Yalan.
Bu analizde, Türkiye'yi salt bir "kriz ülkesi" olarak değil, zorlukların gölgesinde fırsatların filizlendiği bir Rönesans eşiğinde okuyacağız.
Ama bu Rönesans, ancak milletin sabrı taşmadan, sandıkla taçlanırsa gerçek olur.
Yoksa, bir kez daha kandırılmak mı?!
- İç Siyaset:
Kutuplaşmanın Zirvesinde Maskeler Dökülüyor:
Türkiye'nin iç siyaset sahnesi, 2024 yerel seçimlerinin depremiyle hâlâ sarsılıyor.
CHP'nin %37,8'lik zaferi, Özgür Özel'in liderliğinde muhalefeti konsolide etti; ancak İmamoğlu'nun Mart 2025'te "terör ve yolsuzluk" suçlamalarıyla tutuklanması, iktidarın "kontrolü koruma" refleksini tetikledi.
Bu hamle, Erdoğan'ın 22 yıllık iktidarının en kritik sınavı:
Bir yanda AKP-MHP ittifakı, "terörsüz Türkiye" söylemiyle DEM Parti'yi yanına çekme manevrasıyla güçlenmeye çalışıyor; öte yanda Zafer ve İYİ Parti gibi aktörlerin engellemeleri, muhalefet bloğunu geciktiriyor.
Anketler, CHP'nin %35-39 bandında seyrettiğini, AKP'nin %29-33'te eridiğini gösteriyor.
MHP %4,8-7'ye gerilemiş, baraj altı riskiyle yüzleşiyor; DEM %9-10'la altın değerinde.
Erken seçimde ittifaksız gidilirse, CHP tek başına 240-250 vekil çıkarır, muhalefet bloğu 320'yi geçer.
Bu kutuplaşma, X'te ve sokaklarda "putperestlik" ithamlarından "diktatörlük" suçlamalarına uzanan bir zehirli ok gibi dolaşıyor.
Atatürk'ün "milletim için" vurgusu burada devreye giriyor:
Güç, cumhuriyetin modernliğini erozyona uğratmadan kullanılmalı.
Ama İmamoğlu'nun tutuklanması gibi adımlar, basın özgürlüğünü baltalıyor; Human Rights Watch'un 2025 raporunda vurgulandığı üzere, AB üyelik sürecini tıkıyor ve ekonomik reformları "güven" ekseninde felç ediyor.
Sokak kaynıyor:
Emekli mitingleri, kadın yürüyüşleri, üniversite boykotları...
Bu enerji sandığa yönelirse, kimse tutamaz.
CHP'nin 2 Kasım 2025 çağrısı artık slogan değil; Anayasa'nın 78. maddesiyle teknik olarak mümkün:
360 vekil oyu yeter, ve o 360 oy masada.
Erken seçim artık "ihtimal" değil, zorunluluk.
Bahçeli'nin anketlerdeki çöküşü (%4,8), milliyetçi tabanı "Öcalan Meclis'e gelsin" sözünden sonra çıldırttı; tek çıkış yolu, erken seçimi zorlayıp AKP'yi enkaza çevirmek. DEM'in 57 vekili anayasa değişikliğinin kilidi:
AKP+MHP=315, eksik 45'i DEM "Hayır" derse sandık gelir.
Özgür Özel net:
"En geç Kasım 2025'te sandık kurulmazsa, biz kurarız."
Senaryolar net:
- 2026 Mart (%65 ihtimal):
Bütçe görüşmelerinde emekli ve asgari ücret isyanı patlar, Bahçeli rest çeker.
- 2026 Mayıs-Haziran (%25 ihtimal):Ramazan sonrası ekonomik paket çökerse, Erdoğan kendi alır kararı.
- 2027'ye direnme (%10 ihtimal):
Mucize bir toparlanma veya Suriye zaferi kurtarır, ki ikincisi de riskli.
Erken seçim, "olur mu?!" değil, "ne zaman?!" sorusu.
Ve o "ne zaman" çok yakın.
Millet, Atatürk'ün az bilinen sözünü hatırlasın:
"Milletin sabrı taşarsa, hiçbir takvim onu durduramaz."
- Ekonomi:
Satranç Tahtasında Kaldıraç mı, Yoksa Çöküş mü?!
Ekonomik cephe, stratejik bir satranç tahtası.
Enflasyon %40'larda, büyüme %3,6-4'ü aşmış; savunma sanayii ihracatı rekor kırıyor.
Ama doların 42.60'ı delmesi, Ocak'ta 35'ten 10 ayda 7 lira tırmanması, Hazine'yi boşaltıyor.
2026'ya 50 lirayı görürsek şaşırmayalım.
Erdoğan'ın "faizci"lere direnişi, 2023-2027 arası 9 trilyon TL faiz yüküyle bedel ödetse de, multipolar dünyada kaldıraç.
OECD, 2025 büyümesini %3,6'ya revize etti; ama enflasyon %34,5'e yükselecek, işsizlik %8,4'te kalacak.
Asgari ücret isyanı, emekli mitingleri...
Bu, "kara günler geride kaldı" iddiasını yalanlıyor.
Eleştirel bakalım:
İktidar, ekonomik paketlerle oyalıyor; ama kutuplaşma, güveni eritiyor.
Erken seçim, bu satrançta hamle sırasını millete verir.
Yoksa, 2027'ye direnme, mucize değil felaket olur.
- Dış Politika:
Parlak Kart mı, Yoksa Leverage mı?!
...
Dış politika, Türkiye'nin en parlak kartı.
Erdoğan'ın "stratejik belirsizliği", Ukrayna'dan Gazze'ye, Şam'dan Pekin'e uzanan ustalık eseri.
Suriye'de 8 Aralık "yeni başlangıç", Kürt güçleriyle kırılgan anlaşmayı riske atsa da, tampon bölge hâkimiyetini pekiştiriyor.
Hamas'la arabuluculukta Trump'ın övgüsü, Erdoğan'ı "vazgeçilmez" kılıyor; ABD-Çin rekabetinde Ankara "köprü".
Doğu Akdeniz'de Yunanistan gerilimi, Libya'dan Kafkasya'ya "mavi vatan" doktriniyle dengeleniyor
.Karadeniz gazı ve TANAP, Rusya-Çin eksenine karşı Batı bağımlılığını azaltıyor.
Ama Gülen cemaati "temizlikleri", diaspora ve Batı'da "otoriterleşme" algısını körüklüyor.
NATO'nun "sorunlu müttefiki"nden multipolar "denge unsuruna" evrilmek, risk değil kaldıraç.
Suriye'de Esad sonrası entegrasyon, Ukrayna'da Montrö rejimiyle Karadeniz güvenliği...
Türkiye, barışın mimarı olabilir.
Ama bu zaferler, iç reformlara dönüşmezse boş laf kalır.
Ezcümle:
Hazır mıyız, Milletim?!
Türkiye fırtınaların eşiğinde değil, tam ortasında; ama bu Rönesans, ilim ve akılla - Atatürk'ün mirasıyla - zaferle taçlanacak.
Yeter ki, "milletim için"i unutmayalım.
Erken seçim, maskeleri dökecek; sandık, modern cumhuriyeti kurtaracak.
Muhalefet, İmamoğlu'nun sembolik direnişiyle birleşirse, 2026 bir dönüm noktası olur.
İktidar, dış zaferleri iç adalete dönüştürürse, kara günler gerçekten geride kalır.
X'teki fırtınalar - Konya'nın "Türklük" tartışmasından Erdoğan'ın insan hakları programına - nabzı tutuyor:
Birlik, yoksa bölünme.
Değerli okurlar, Atatürk'ün o sözü bugün gerçek oluyor:
Güç, diktatörlük değil, cumhuriyet için.
Erken seçimle uyanın, millet!
Hazır mıyız?!
Sandık geliyor, maskeler dökülüyor.

Cüneyt Şaşmaz

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler