Nuray Başaran yazısı: BAE İLE YAPILAN ANLAŞMA VE  BİLİNMEYENLER : (1) ANADOLU’DA ‘GO’ OYUNU MU?

Nuray Başaran yazısı: BAE İLE YAPILAN ANLAŞMA VE BİLİNMEYENLER : (1) ANADOLU’DA ‘GO’ OYUNU MU?

Nuray Başaran yazısı: BAE İLE YAPILAN ANLAŞMA VE BİLİNMEYENLER : (1) ANADOLU’DA ‘GO’ OYUNU MU?

Go, tahta üzerinde oynanan iki kişilik bir strateji oyunu. Çin kökenli olmasıyla birlikte bütün Doğu Asya'da tanınır ve oynanır.

Go oyununun amacı kuşatmaktır; alanlar kuşatmak ve bunları kuşatırken de rakibi kontrol altında tutabilmek için rakibi kuşatmak. Oyunun mutlak amacı rakibinizden daha fazla alana sahip olmaktır.

Bu da nereden çıktı demeyin. Son sözümüzü en baştan söyleyip bir bir açıklayacağım.

Zira sıkı durun:

BAE ile Türkiye arasında yapılan anlaşmanın perde arkasındaki esas ülke Çin.

Türk Varlık Fonu’ndaki çok önemli şirketleri ve stratejik lisansları şu anda Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Veliaht Prensi El Nahyan üzerinden aslında Çin satın alıyor.

Bir önceki yazımda Varlık Fonu şirketlerinin Çin fonları tarafından alınacağına dikkat çekmiş ve Çin’in borçlarını ödediği Pakistan örneğine dikkat çekmiştim.

Peki neden bunu dert etmeliyiz?

En basitinden Büyük Türk Hükümdarı Bilge Kağan bile , ‘Çin konusundaki uyarımızı taşa bile yazdık ki ,Türkler yok olmamak için okusunlar’ diye bitirmiş de ondan.

Madem tarihi uyarılar ile başladık oradan biraz daha devam edip bugüne gelelim:

‘Orhun Abideleri’nin Kuzey yüzünde aşağıdaki metin var:

Çin milletinin sözü tatlı, ipek kumaşı yumuşak imiş. Tatlı sözle, yumuşak ipek kumaşla aldatıp uzak milleti öylece yaklaştırırmış. Yaklaştırıp, konduktan sonra, kötü şeyleri o zaman düşünürmüş. İyi bilgili insanı, iyi cesur insanı yürütmezmiş. Bir insan yanılsa kabilesine, milletine, akrabasına kadar barındırmaz imiş. Tatlı sözüne, yumuşak ipek kumaşına aldanıp çok çok, Türk milleti, öldün; Türk milleti, öleceksin! Güneyde Çogay ormanına, Tögültün ovasına konayım dersen, Türk milleti, öleceksin! Orda kötü kişi şöyle öğretiyormuş: Uzak ise kötü mal verir, yakın ise iyi mal verir diyip öyle öğretiyormuş. Bilgi bilmez kişi o sözü alıp, yakına varıp, çok insan öldün! O yere doğru gidersen Türk milleti, öleceksin! Ötüken yerinde oturup kervan, kafile gönderirsen hiç bir sıkıntın yoktur. Ötüken ormanında oturursan ebediyen il tutarak oturacaksın. Türk milleti, tokluğun kıymetini bilmezsin. Acıksan tokluk düşünmezsin. Bir doysan açlığı düşünmezsin. Öyle olduğun için beslemiş olan kağanının sözünü almadan her yere gittin. Hep orda mahvoldun, yok edildin. Orda, geri kalanınla, her yere zayıflayarak ölerek yürüyordun. Tanrı buyurduğu için, kendim devletli olduğum için kağan oturdum. Kağan oturup aç, fakir milleti hep toplattım. Fakir milleti zengin kıldım. Az milleti çok kıldım. Yoksa bu sözümde yalan var mı? Türk beyleri, milleti, bunu işitin! Türk milletini toplayıp il tutacağını burda vurdum. Yanılıp öleceğini yine burda vurdum. Her ne sözüm varsa ebedî taşa vurdum. Ona bakarak bilin.’

Ayrıca:

Orhun Abideleri'nin, Bilge Kağan Anıtı'nda da Türk Milleti, Çin'e karşı dikkatli davranmaları konusunda uyarılmış.

O anıttaki Türk Milletini uyaran cümleler de şöyle:

“Beyleri, milleti ahenksiz olduğu için, aldatıcı olduğu için, Çin milleti hilekâr ve sahtekâr olduğu için, küçük kardeş ve büyük kardeşi birbirine düşürdüğü için, bey ve milleti karşılıklı çekiştirttiği için, Türk milleti il yaptığı ilini elden çıkarmış, kağan yaptığı kağanını kaybedivermiş. Çin milletine beylik erkek evlâdını kul kıldı, hanımlık kız evlâdını cariye kıldı. Türk beyler Türk adını bıraktı. Çinli beyler Çin adını tutarak, Çin kağanına itaat etmiş. Elli yıl işi gücü vermiş. Doğuda gün doğusunda Bökli kağana kadar ordu sevk edi vermiş. Batıda Demir Kapıya ordu sevk edivermiş. Çin kağanına ilini, töresini alı vermiş. Türk halk kitlesi şöyle demiş: İlli millet idim, ilim şimdi hani, kime ili kazanıyorum der imiş. Kağanlı millet idim, kağanım hani, ne kağana işi, gücü veriyorum der imiş. Öyle diyip Çin kağanına düşman olmuş. Düşman olup, kendisini tanzim ve tertip edemediğinden, yine tâbi olmuş. Bunca işi, gücü vermediğini düşünmeden, Türk milletini öldüreyim, kökünü kurutayım der imiş.”

Metnin her iki kısmı da, günümüzde hakların ekonomik olarak kaybedilme riski bakımından çok manidar.

Ne yazık ki bugün BAE’nin ön yüzünde olduğu 10 Milyar Dolarlık varlık alımının arka yüzünde Çin var.

Nasıl mı?

Bakalım:

Alımı yapan (görünen yüzündeki) fon: ADQ (Abu Dhabi Developmental Holding Company )

ADQ Varlık Fonunun Yönetin Kurulu Başkanı H.H. Shekin Tahnoon Bin Zayed Al Nahyan.

Şeyh Tahnoon bin Zayed, BAE'nin yeni kraliyet sorun gidericisi ve ulusal güvenlik danışmanı- ve belki de bir sonraki büyük patron!

Fiili BAE hükümdarı Muhammed Bin Zayed'in kardeşi, hassas dış politika dosyalarını ve kapsamlı bir iş portföyünün yönetimini düzenliyor.

Şeyh Tahnoun, eski ABD Başkanı Donald Trump'ın danışmanı ve bağış toplayıcısı Thomas Barrack'ın lobi skandalında yer aldı . Barrack aleyhindeki iddianameye göre, kendisini Körfez ulusunun bir yabancı ajanı olarak kaydetmeden BAE hükümeti ve kraliyet ailesi adına eski yönetime lobi yapmakla suçlandı.

Ekim 2021'de Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICIJ), Muhammed bin Rashid Al Maktoum ve Hazza bin Zayed Al Nahyan'ın yanı sıra Tahnoun bin Zayed'in adından da bahseden 11.9 milyondan fazla belgeye dayanan bir rapor yayınladı . Rapor, Ulusal Güvenlik Danışmanının bir İngiliz Virgin Adaları şirketine sahip olmak için kayıt dışı “hamiline yazılı hisseler” kullandığını ortaya koydu .

Peki buna bir de BAE’de Çin’in gizli askeri üssü’nü ekleyelim mi?

Hindistan İstihbarat Servisi’nin ortaya çıkardığı gerçekler yarınki yazımızda.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler