Kerime Yıldız yazdı: BU KÂĞIDI HATIRLIYOR MUSUNUZ?

Kerime Yıldız yazdı: BU KÂĞIDI HATIRLIYOR MUSUNUZ?

Kerime Yıldız yazdı: BU KÂĞIDI HATIRLIYOR MUSUNUZ?

Cumhur İttifakı’na yakın köşe yazarları, Altılı Masa’ya demediklerini bırakmadılar. Hakâret ettiler, dalga geçtiler, “yuvaya dönün” diye yalvardılar. Erbakan’ın Ecevit ile koalisyonunu ve AK Parti karşıtlığını örtbas edip, “Hocanıza ihânet etmeyin” dediler. Meral Akşener masaya resti çekince etekleri zil çaldı ama çok kısa sürdü. Masa daha da güçlendi.

Bunlardan biri, son yazısında iki ittifak arasında kıyâs-ı akîm yapma cesâreti gösterdi.

Cumhur İttifakı’nın içinde, Allah’a secde etmeyi gericilik olarak gören bir tâne bileşen yokmuş. İbâdetini hakkıyla yapmayanlar bile, dindar insanlara saygılı siyâsî kimliklermiş. (Demek ki bakara-makara saygı ifâdesiymiş) AK Parti, MHP, BBP, muhtemel katılımcı Hüdapar ve Yeniden Refah Partisi de böyleymiş. Cumhur İttifakı’nın içinde, sosyalist, marksist kafadan bir kişi göstermemiz çok çok çok zormuş.

Ya Millet İttifakı’nın bileşenleri nasılmış?

Saadet, DEVA, Gelecek ve DP’nin, devâmında bir-iki kişi hâriç İP’in kadrosunda dindar insanlara saygısızlık edecek pek kişi yokmuş. Ama ya CHP teşkilatında? Özellikle de HDP’de. CHP ve HDP’de bir çırpıda onlarca ateist, sosyalist, marksist isimleri sayabilirmişiz.

Cumhur İttifakı’nı destekleyen medya organlarında, evet müstehcen fotoğrafları henüz bünyelerinden atamayanlar varmış. (Sabah’ı, Takvim’i, Akşam’ı kastediyor olmalı) Ama hiçbirisinde, dindar insanlara “gerici, yobaz” diye hakâret eden ne haber görebilirsiniz ne de bir köşe yazarı. (Yuh senin midene!)

Ya Millet İttifakı’nı destekleyen medya organları nasılmış? Milli Gazete’de olmayabilirmiş ama açalımmış Sözcü’yü, Cumhuriyet’i, Birgün’ü. Hemen her gün, “gerici-yobaz-cumhuriyet düşmanı” ifâdeleri ile dindar insanlar tahkir ediliyormuş. “Mescid düşmanlığı, câmi düşmanlığı, örtü düşmanlığı” yapılıyormuş.

Tüm bu kıyaslamalardan sonra Cumhur İttifakı mı Millet İttifakı mı sorusunu sormaya gerek yokmuş. (Ali Karahasanoğlu-Yeni Akit)

Var Ali var!

Dinle bak hukukçu Ali!

15 Temmuz sonrasında bir Anadolu vilâyetinde yurdum insanına misâfir olduk. Evin büyük oğlu, 4 ay hapis yatmış. Suçu, cemaat dersânesine tüp götürmek. Adamın mesleği ne dersin? Tüpçü. Âile, oğullarını kurtarabilmek için AK Partili ve MHP’li avukat bulamamış. CHP karşıtı olmalarına rağmen sonunda CHP’li bir avukata râzı olup oğullarını kurtarmışlar.

Sen şimdi bu yazdıklarının, o âilede, onlar gibi binlerce mağdur âilede ve dahî vicdânı bu mağduriyeti kabul etmeyenlerde bir karşılığı var mı sanıyorsun?

Oğlunun başına gelenleri ağlayarak anlatan anneye, “Teyze 2019’da yine AK Parti’ye verecek misin?” diye sorunca, “O iş geçti galli!” demişti. Bunun üzerine “O iş geçti galli” başlıklı bir yazı kaleme alıp İstanbul’un kaybedileceğini haber vermiştim.

Başlıkta kastettiğim beyaz kâğıdı hatırlıyor musun? Sen hukuk okumuş adamsın, unutmaman lâzım. 2017 Aralık ayını unuttuysan bir yuh daha! “Mor beyin” desem o güzel beyninde bir çağrışım yapar mı?

Beraat eden bylock mağduru yaşlı bir adam, cebinden çıkarıp oğluna uzattığı beyaz kâğıda şu üç ismi yazdırmıştı:

“Ali Aktaş, Koray Peksayar, Tuncay Beşikçi”

Bu avukatlar sâyesinde binlerce mağdur hapisten çıktı ama sen alkışlamak yerine, görmemeyi tercih ettin. “Mağdur yok!” diye çemkirenler, daha doğrusu, “ne kadar mağdur, o kadar kaos” projesine gizliden gizliye hizmet edenler yalancı çıktılar ama sen, tek kelime yazmadın.

“Aman dikkat! Mağdurlar var!” diye feryat ettiğimizde, “Vurun ha!“ yazıları yazarak kirli geçmişlerini kapatanlarla bir olup saldırdın. Şimdi utanmadan, sıkılmadan yine onlarla bir oldun, iktidara oy istiyorsun. Vermeyen muhâfazakârları hâin, hattâ neredeyse dinsiz ilân ediyorsun. Sen kimsin ya?

AK Parti, namaz ve başörtüsü dostu ise niye bu kadar namazlı niyazlı, başörtülü insan hapse girdi, işinden atıldı? İyi ki îdam yok. Olsaydı kaç Şalcı Bacı’ya kıyılırdı acaba? Bunun cevâbını, Şalcı Bacı hatırlatması yapan hukukçu bacınız versin. Çocuklarıyla aynı dersâneye giden çocukların ve anne babalarının hayâtı karardı ama ona bir şey olmadı. İşinden atılan, hapse giren başörtülüler, CHP zulmünden mi nasiplendiler? 15 Temmuz sonrasındaki Mccartyzmi iyi analiz eden bir hukukçuya sordum. "En aşağı elli Şalcı Bacı çıkardı." dedi.

Sakın ha, “Ama onlar….” demeye kalkma Ali! O zaman daha dün, “helâl olsun bacım” diye övdüğün pelikancığın fetöcü geçmişinden başlar; Gülen’i, hâşâ Peygamberimize benzeten Şevki Yılmaz’dan, “Gülen gelsin, affedilsin” diye gazetende yazan Ravza’nın babasından çıkarım.

Sus artık! O iş geçdi galli!


VEHBİ’NİN, “ULUSAL RİSK KALKANI” SONUÇ RAPORU

Vehbi kim mi? Külliye’nin Sümbülzâde Vehbi’si.

Önce bilmeyenler için Vehbi’yi anlatayım. Pâdişah, Vehbi’ye, “Öyle bir şiir yaz ki birinci mısrâda seni öldürmek isteyeyim; ikinci mısrâda affedeyim.” demiş. Bunun üzerine Vehbi, meşhur pornografik şiirini yazmış.

Sanki Erdoğan da Murat Bardakçı’yı karşısına almış, “Sen çeneni tutamazsın. Bâri yaptığın hatâların ardından kendini affettir!” demiş.

Vehbi, daha evvelki kazâların altından sıyrıldı çıktı ama, “Kızılay’a kan vermem” dediğinde, “Eyvah bunu kan temizler” dedim. Dolmabahçe’de 7,5 saat süren “Ulusal Risk Kalkanı” toplantısı imdâdına yetişti.

Efendim, Vehbi’nin yazdığına göre toplantı çıkışında bir târih profesörü, “Pâdişahlar arasında bilime en fazla meraklı olan Fâtih Sultan Mehmed idi ama o bile ulemâ ile yedi buçuk saat boyunca bir arada olmamıştı.” demiş. Sanki o dönemde yaşayıp saat tutmuşlar. Fâtih döneminde günlerce süren münâzaraları bilen İlber Ortaylı, Feridun Emecen ve Erhan Afyoncu’nun bunu diyeceğini zannetmiyorum. Yok dedilerse Bardakçı, açıkça hangisinin dediğini yazmalıydı. Ya bu cümle söylenmedi veya söyleyen, gelecek tepkileri tahmin ettiğinden adının yazılmasını istemedi.

Öyle veya böyle, Vehbi, Erdoğan’a, “Zât-ı âliniz, Fâtih’i geçti” diyerek ikinci mısrâda başını kurtardı.

“Tamam da bütün bunlar adama, “Sümbülzâde Vehbi” demeyi gerektirmez.” derseniz haklısınız. Yalaka demeyi gerektirir. Vehbi dememin sebebi başka. Depremden önce Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis hakkında yazdığı yazıdan alıntı yapmaya edebim müsaade etmiyor. Açın okuyun. Ben okuyunca, “harbî sapık!” dedim. O günden beri adını Vehbi koydum.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler