Kadın-9

Her biri tarihimize katkıda bulunmuş olan birbirinden değerli kadınlarımızdan olan “İlk Kadın Pilot Bedriye Tahir Gökmen” ve “İlk Kadın Savaş Pilotu Sabiha Gökçen” Hanımefendileri bu bölümde tanıtmaya çalışacağım.

  • İlk Kadın Pilot: Bedriye Tahir Gökmen
    “İlk Kadın Pilotumuz” olan Bedriye Tahir Gökmen, tarihte pek az kişinin bildiği oldukça buruk bir hikâye ile karşımıza çıkıyor.

Türkiye Cumhuriyet’inin kuruluşu ve yapılan devrimlerle çağdaş dünya düzenine kavuşarak, özgürleşen Türk kadını, Mustafa Kemal Atatürk’ün sayesinde hayallerini gerçekleştirmek için fırsat bulmuştur.
Bedriye Tahir nam-ı diğer Gökmen Bacı, bu sayede dönemin Türkiye’sinde hiçbir kadının cesaret edemediği bir işe heves etmişti.

Uçmak istiyordu Bedriye
12 erkek öğrencinin olduğu Vecihi Sivil Uçuş Okulu’nun kapısından girdiğinde herkes çok şaşırmıştı.

Ancak Vecihi Hürkuş onu görünce çok sevinmiş ve hemen kaydını yapmıştı.

Bedriye memurdu ve annesiyle birlikte yaşıyordu.
Derslere 1932 yılında başlamış, zor da olsa okulun aylık 1000 liralık taksitini ödeyecekti.

Sabahları 05.30’da okula gidiyor, sonra koşarak 8.30’da işe yetişiyordu.
Hafta sonları tüm zamanını okulda geçiren “İlk Kadın Pilot Adayı Bedriye Tahir” doğal olarak gazetecilerin de ilgisini çekmişti. 1933’te verdiği röportajında heyecanını şöyle dile getiriyordu:
-Çocukluğumdan beri kuşların uçuşlarını, kanat çırpıntılarını, dönüşlerini dikkatle seyrederdim. Tayyareleri seyrederken tatlı bir heyecan duyar ve bu insanlar ne mesut, ben de böyle uçsam, diye düşünürdüm. Benim nazarımda tayyareciler insanlığın fevkinde büyük kudret sahibi, bambaşka birer varlıktı. Gazetelerde tayyareciliğe ait en küçük bir yazıyı bile kaçırmazdım. Bütün emelim bir kerecik olsun tayyareye binmekti. Tayyareci her zaman havada uçmaz. Benim rüyamda uçmadığım gece hemen hemen yok gibidir. Tayyarecilik öyle tatlıdır ki, bu mesleğe intisab eden bir daha ayrılamaz.

...ve başarısı cezasız kalmadı!

Çalıştığı şirkettekiler Bedriye’yi çekemedikleri gibi etmedikleri de kalmamış, “Katiplik edeceksen et, havacı olacaksan çık git!” demişlerdi.

Maddi sebeplerden dolayı işini bırakmayı göze alamayacağından söylenenlere kulaklarını tıkamıştı. Gelin görün ki şirkettekiler işi daha ileri götürerek, ceza kesmeye kalkmıştı.

Hava Kurumu bu durum karşısında devreye girmiş, elçiler göndermişti ve böylelikle cezası silinmişti.


Bedriye 1933 ve 1934 yıllarında toplam 246 uçuş gerçekleştirmiş ve 19.14 uçuş saatine ulaşmıştır.

1933 Ağustos’unda bröve almaya hak kazanmış, Vecihi Hürkuş’un başvurusu üzerine brövelerin onaylanması için 1934’te Hava Kuvvetleri Müsteşarlığı’ndan bir heyet okula gelmişti.

Tabi tutulduğu yazılı sınavda başarılı olan Bedriye Tahir’in sınav sırasında kullanacağı okulun tek faal uçağı Kalamış Koyu’nda kırıma uğramış ve sınav yapılamamıştı.
Oysa Bedriye Tahir, eğitimi sırasında başarı ile uçan 6 öğrenciden biriydi. Sınavı bu nedenle ertelenmiş ve diplomasını alamamıştır. Sınav heyeti ise bir daha sınav için gelmemiş, Vecihi Sivil Tayyare Mektebi de bir süre sonra maddi sebeplerden kapanmıştır.

Havacılık okulundaki Abdurrahman Türkkuşu, Bedriye’ye “Gökmen Bacı” lakabını takmıştı. Bedriye de böylelikle 1934 yılında çıkan “Soyadı Kanunu” ile “Gökmen” soyadını almıştır.

Bedriye Tahir Gökmen havacılık uğraşı nedeniyle çok tepki almış, engellemelerle karşılaşmıştı. Önce aylığı kesilmiş sonrasında ise işinden çıkarılmıştı.


Bedriye Tahir Gökmen hakkında bu aşamadan sonrasındaki bilgiler ne yazık ki oldukça sınırlı olup, özellikle 1934 yılı itibari ile hayatı bilinmemektedir.

İlk Türk Kadın Pilot” olarak havacılık tarihindeki yerini alan Bedriye Tahir Gökmen, Cumhuriyet döneminde matbuatta yer bulmuş ve 1933 yılında, üç farklı yayında kendisinden bahsedilmiştir. Ayrıca kendisini izleyen bir İngiliz gazetecinin “Türkler gökyüzüne herkesten önce kadının gücünü gösteriyor” ifadesini sarf ettiği bilinmektedir.

29 Temmuz 1933 tarihinde yayınlanan Cumhuriyet Gazetesi’nde (Bir Tayyarecinin Anıları - Vecihi Hürkuş kitabından) Bedriye Tahir Gökmen’in şu ifadeleri yer almıştır:
-Benim rüyamda uçmadığım gece hemen hemen yok gibidir. Bir tayyarecinin bindiği her vesaiti nakliye onun için tayyaredir ve o vesaiti nakliyenin her hareketinde tayyareci, tayyaresinde imiş gibi kendi kendine kumanda eder. Tayyarecilik öyle tatlıdır, öyle caziptir ki bu mesleğe intisap eden bir daha ayrılamaz. Tayyarecilikteki ülküm iyi bir tayyareci olmak, Türk kadınlığının bu sahada da diğer milletlerden geri kalmayacağını göstermek ve memleketimde tayyareciliğin ihyası için çalışmaktır.

27 Ağustos1933 tarihli Milliyet Gazetesi’nde ise “Türk Kadınından İlk Pilot!” başlıklı haberde Bedriye Hanımdan “İmtihana girenler arasında ilk Türk kadın pilotumuz olan Bedriye Hanım da vardır” şeklinde bahsedilmiştir.

15 Kasım 1933 yılında yayınlanan Havacılık ve Spor Dergisi’nde, Gündüz Artan tarafından “Bedriye Gökmen Bacı” başlığı altında bir makale yayınlanmıştır. Makalede bir fotoğrafının da yer aldığı Bedriye Hanım hakkında şu ifadelere yer verilmiştir:

Şu temiz bakışlı, şu tertemiz gülümseyişli, şu dimdik duruşlu genç kızın resmine bakınız; takkesini nasıl afili yanlamış. Saçlarını nasıl sadelemesine koyuvermiş! Boyun şalını nasıl fiyakalı ilmikleyip sarkıtmış! Bu kız, Greta Garbo’nun et ve pomat kokan pis bir filminden duygulandığı için böyle durmuyor. Bu kız Türk göklerinin en üstünde gökçülük imtihanı veren ve tam numara ile Türk toprağına inen ilk Türk kızıdır. Bakışı da, gülümseyişi de, fiyakası da, afisi de, kurumu da bizden yana ona helal olsun.”

  • İlk Kadın Savaş Pilotu: Sabiha Gökçen (1913-2001)
    Sabiha Gökçen, 22 Mart 1913 tarihinde Bursa’da Mustafa İzzet Bey ve Hayriye Hanım’ın altıncı çocuğu olarak dünyaya gelmiştir.
    Babası Hafız Mustafa İzzet Bey, Bursa Vilayet Baş Katibi olup, “Jön Türk” olduğu gerekçesiyle Bursa'ya sürülmüştür.
    Anne ve babasını küçük yaşta kaybeden Sabiha, ağabeyi Neşet ile büyümüştür.
    12 yaşındayken (1925) Hünkar Köşkü'nde Mustafa Kemal Atatürk ile tanışmayı başaran Sabiha, okumak istediğini söylemiştir.
    Mustafa Kemal Atatürk, Sabiha'yı evlat edinerek Ankara'ya götürmüş ve tüm bakımını üstlenmiştir.
    Sabiha, Çankaya İlkokulu, Arnavutköy Amerikan Kız Koleji, Üsküdar Amerikan Lisesi ve Türk Kuşu Sivil Havacılık Okulu'nda öğrenim görmüştür.

Eğitim hayatında son derece başarılı olan Sabiha, rahatsızlığı sebebiyle okul hayatını yarım bırakmıştır.
Heybeliada ve Viyana'da tedavi gören Gökçen, Fransızca öğrenmek için Paris'te yaşamıştır.

Mustafa Kemal Atatürk, soyadı kanunundan sonra Sabiha'ya “göklere bağlı” anlamına gelen “Gökçen” soyadını vermiştir.

Türkkuşu'nun açılış törenine katılan Sabiha Gökçen, izlediği planör gösterisinden etkilenerek havacılık tutkusuna kapılmıştır. Hayallerini gerçekleştirme kararı alan Sabiha Gökçen, 1935 yılında Türk Hava Kurumu'na bağlı olarak açılan “Türk Kuşu Sivil Havacılık Okulu”nda planörlük eğitimine girmiştir.
Gökçen, yedi erkek öğrenciyle birlikte Kırım'a gönderilerek altı aylık “yüksek planörcülük” eğitimini Koktebel Yüksek Planör Okulu'nda tamamlamıştır.
Yurda döndükten sonra 1936'da Eskişehir Askeri Hava Okulu'na girmiş, burada av ve bombardıman uçaklarıyla başarılı görevler yaparak adeta ustalaşan Gökçen’e Atatürk, “belki de dünyada ilk askeri kadın pilot olacaksın” demiştir.
Eskişehir Havacılık Okulu'nda bombardıman uçaklarıyla görevlere katılmış, 1937 yılında Türk Hava Kurumu’nun yetiştirdiği “İlk Kadın Pilot” olması nedeniyle kurumun “9 numaralı Murassa (iftihar) Madalyası” ile ödüllendirilmiştir.


Sabiha Gökçen, Dersim Harekâtı'nın hava saldırısı safhasında yer alarak “Dünyanın İlk Kadın Savaş Pilotu” unvanını kazanmış, 1937 yılında Ege ve Trakya'da gerçekleşen askeri manevralara katılmıştır.
Gökçen, 1938’de Atatürk'ün isteği üzerine tek başına yaptığı Balkan turuyla ününü Avrupa’ya yaymıştır

Sabiha Gökçen, 1938’de orduya alınamadığı için Türkkuşu’nda “başöğretmenliğe” atanmış, 1955'e kadar bu görevini başarıyla sürdürmüştür. Türkkuşu’nda kendisi gibi pilot olmak isteyen öğrencilere ilham kaynağı olmayı hedeflemiştir.

Sabiha Gökçen, Hava Okulu'nda görevli “askeri coğrafya ve topoğrafya öğretmeni Kemal Esiner'le evlenmiştir. 1940 yılında Üsteğmen Kemal Esnier'le evlenen Gökçen, eşine kendi soyadını vermiştir. Ne acıdır ki evliliğinin 3. yılından sonra ise eşini kaybetmiştir.

Hayatı boyunca toplam 22 değişik hafif bombardıman ve akrobatik uçakla uçan ve birçok ödülün sahibi olan Sabiha Gökçen, 1991 yılında Uluslararası Havacılık Federasyonu Altın Madalyası’nı almıştır.

1996 yılında Amerika’da düzenlenen Kartallar Toplantısı’nda dünya havacılık tarihine adını yazdıran 20 havacıdan biri seçilen Sabiha Gökçen, bu ödüle layık görülen “İlk Kadın Havacı” olmuştur.


Türk Hava Kurumu Yönetim Kurulu Üyeliği yapmış olan Gökçen, son uçuşunu 83 yaşındayken Fransız pilot Daniel Acton eşliğinde Falcon 2000 uçağıyla yapmıştır.


Göklerin Kuşu” unvanıyla adını tüm dünyaya duyurmayı başarmış olan Sabiha Gökçen, 88 yaşındayken Gülhane Askeri Tıp Akademisi Hastanesi’ne (GATA) kalp yetmezliği şikâyeti ile kaldırılmış ve tedavi görmüştür. 22 Mart 2001 tarihinde aramızdan ayrılmıştır.

Hayatını havacılık eğitimine adamış olan Sabiha Göçen, Türkiye Cumhuriyeti'nin gururu olarak yaşatılmaya devam etmektedir.

…devam edecek

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.