Hibrit çalışma modeli neden yorucu?

Hibrit çalışma modeli neden yorucu?

Pandemiyle birlikte birçok insanın çalışma alışkanlıkları değişmiş durumda...

Pandemiyle birlikte birçok insanın çalışma alışkanlıkları değişmiş durumda. Pandemi öncesi ofisler çalışma hayatının merkeziyken, günümüzde birçok şirket uzaktan çalışma sistemini benimsedi. İnsanlar kafelerde, sahil kenarlarında ve kendilerini daha rahat hissettikleri evlerinde çalışmaya başladı. Özellikle uzun yıllar boyunca sadece ofiste çalışmış insanlara bu uygulama ilk aylarda çok cazip geldi.

Aşılamanın yaygınlaşmasıyla, firmalar uzaktan çalışma sisteminden hibrit çalışma modeline geçmeye başladı. Teoride bu model, hem işverenler için hem de çalışanlar için avantajlı gözüküyor; insanlar sadece belirli günlerde ofise gidecek, geri kalan günlerde evlerinden ya da istedikleri başka bir lokasyondan daha esnek ve kendilerini daha güvende hissettikleri bir şekilde çalışabilme imkanı bulabilecek. Peki model gerçekten göründüğü gibi mükemmel mi?

Hibrit modelin zorlayıcı yanları
Mayıs 2021’de yapılan bir çalışmaya göre, insanların %83'ü pandemiden sonra kalıcı olarak hibrit çalışma modeline geçmek istediklerini belirtmişti. Zamanla hibrit modelin popülerliği azaldıkça, insanların da bu konuya olan bakış açısı değişmeye başladı. Tinypulse’un yaptığı daha yeni bir ankette, katılanların %72'si hibrit çalışma modeli nedeniyle tükenmiş hissettiklerini belirtti. Bunun sebepleri arasında modelin bir bütünlük sergilememesi ve çalışanların rutinlerini bozmak zorunda kalması gösterilebilir. Endüstriyel organizasyon psikoloğu olan Elora Voyles, “Hibrit, günlük alışkanlıklarda sık sık değişiklik yapılmasını gerektirir ve bu yüzden hibrit düzende bir rutin bulmak zordur.” ifadesiyle bu düşünceyi destekliyor. Ayrıca psikolojik açıdan ev ve iş arasındaki sınırın ortadan kalkması, belirsiz çalışma saatleri gibi nedenler de insanları gün geçtikçe olumsuz yönde etkilemiş gözüküyor. Bu durum, çalışan verimliliğinin azalmasına ve yapılan işin kalitesinin düşmesine neden olacaktır.


Çalışmaktan çok yaşamak için tasarlanmış evlerimiz, bir anda sadece yuva olmaktan çıktı. Önce uzaktan çalışma ve şimdi de hibrit model ile birlikte insanların artık iki işyeri var. Farklı çalışma ortamları için planlamalar yapmak, önemli belgelerin en son nerede bırakıldığını hatırlamak, eşyalarını evde ya da ofiste unutmak… Tüm bu örnekler, çalışma ortamının sürekli değişmesinden kaynaklı yaşanabilecek olumsuzluklardan sadece birkaçı. Ayrıca, evden çalışılan günlerde iş araç gereçleri ve kaynakların sınırlı olması, evlerde geçirilen sürenin artmasıyla birlikte artan masraflar da çalışanları zorlayan faktörler arasında.

Hibrit modelin diğer bir olumsuz yanı ise insanların evde çalıştıklarında daha fazla baskı hissetmeleri. Birçok insan için ev ortamında çalışmak daha rahat gözükse de, çalışanlar kendilerini tam olarak ifade edemedikleri ve performanslarını yöneticilerine gösteremedikleri düşüncesiyle stres altında kalabiliyor. Hibrit modelin dezavantajlarından biri olan etkili iletişimin kurulamaması da çalışanları aşırı çalışma konusunda baskı altına alıyor.

Birleşik Krallık’ta yapılan araştırmada, katılanların %20'si "Her zaman hazır olmalıyım" düşüncesinde oldukları için zorluk yaşadığını belirtti. Bu durum, çalışanların farkında olmadan ofis dışında oldukları günlerde daha uzun saatler çalışmalarına ve daha az mola vermelerine neden olur. Bilgisayar başında yemek yeme alışkanlığının artması da bu durumu destekler nitelikte. Aynı zamanda evde çalışılan günlerde kısa bir mola vermek ve bilgisayar başından kalkmayı istemek kişinin kendisini suçlu hissetmesine yol açabiliyor.

Yöneticiler açısından hibrit çalışma modeli
Yöneticiler ve işverenler de hibrit çalışma modeli konusunda çalışanlarıyla aynı görüşte: Tinypulse tarafından yakın zamanda yapılan küresel bir araştırmada, yöneticilerin %80'inden fazlası hibrit bir düzenin çalışanlar için yorucu olduğunu belirtti. Hem tam zamanlı ofisten çalışmaya göre hem de tam zamanlı uzaktan çalışmaya göre, hibrit sistemin, çalışanları fiziksel ve duygusal anlamda daha çok yorduğunu düşünüyorlar.

Hibrit modelin olumsuzluklarına rağmen, bazı şirketler bu modelin alternatiflerini araştırıyor ve uzun vadeye yaymayı planlıyor. Bu görüşü savunanlar, doğru stratejilere ve konulara önem verildiği sürece hibrit çalışma modelinin kullanılmaya devam edilebileceği düşüncesinde.

Nasıl daha iyi olabilir?
İlk olarak hibrit modelin net olarak sınırlarının belirlenmesi gerekiyor. İngiliz Psikoloji Derneği üyesi olan Gail Kinman, “Hibrit birçok şekilde yorumlanabilecek geniş bir tanım: Haftada üç gün ofise gitmekten ayda bir defaya kadar. Hibrit çalışma hala iş dünyasının geleceği olabilir ancak üzerinde düzenlemeler yapılması gerekiyor.” diyerek kurumların hibrit çalışma ile ne anlatmak istediklerinin önemli olduğunu vurguluyor.

Aynı zamanda hibrit modelin kalıcı hale gelmesi için yöneticiler ve işverenler daha çok sorumluluk almalı. Yöneticiler, çalışanları ile yapacakları birebir toplantılar ve görüşmelerle hibrit modeli herkes için uygun hale getirmeli ve çalışanların beklentilerini karşılayarak motivasyonlarını artırmalı. Çalışanları sabit bir program üzerinde zorlamamalı ve bazı konularda kontrolleri onlara bırakmalı. Böylece insanlar kendilerini baskı altında hissetmez ve ortaya çıkan işin kalitesinde bir düşüş yaşanmaz.

Sonuç olarak çalışma şeklimizi değiştirmek için elimizde harika bir fırsat var. Ancak hibrit model sadece patronların dikte ettiği kurallardan ve çalışma saatlerinden ibaret olmamalı. Hem yöneticilerin hem de çalışanların söz sahibi olduğu bir sistem üzerine çalışılmalı. Pandemiyle birlikte popüler hale gelen hibrit model, önümüzdeki günlerde de gündemde olmaya devam edecek gibi gözüküyor.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler