Cüneyt Şaşmaz yazdı: RÖVANŞ HAARP'i/2

Cüneyt Şaşmaz yazdı: RÖVANŞ HAARP'i/2

Cüneyt Şaşmaz yazdı: RÖVANŞ HAARP'i/2

Çanakkale'de "tarih" yazdık, destan!
(Damat Paşa) Enver'de o "stratejik" akıl olsaydı, üç yıl sonra tek kurşun atmadan, İstanbul teslim olmazdı.
O da Alman denizaltı ile terk etmek zorunda kalmazdı payitaht'ı.
Diğerleri İngiliz denizaltı ile daha sonra...
18 Mart 1915, basit bir tarih değildir.
Sadece "Türk Milleti" için değil, "İnsanlık" için atılmış büyük bir adımdır.
O adım'ın ardından, 19 Mayıs 1919 ve 23 Nisan 1920 tarih'i geldi.
"Laik" Dünya'nın çivi'si 29 Ekim 1923'te Anadolu'da çakıldı.
Geçmiş'ten her şey alınır, bugün'ün sorun'ları için kopya çözüm alınmaz!
Bugün'ün sorunlarını çözmek için çağ'ın ruhu'na uygun düşen stratejik akıl şart.
Mustafa Kemal aynı zamanda bir Osmanlı Subayı idi.
Mümkün olsaydı, Osmanlı kurtulurdu.
Ne var ki, içeriden o kadar derin çürümüş ki, tasfiye oldu.
Bir metrekaresine 6500 mermi düşen Gelibolu Yarımadası’nda şehit düşenleri saygı ile anıyorum.
...
Çanakkale Savaşı, Türkiye'de ve dünyada ne denli etkili olduysa, Mustafa Kemal de Çanakkale Savaşları üzerinde o denli etkili olmuştur.
Çanakkale Savaşı, aynı zamanda "çöken, borç üzerinden teslim alınan" bir ülkenin delege savaşıdır.
Yunanistan'ın bugünkü durumu ne ise o günkü "Payitaht" benzer hikaye!
Britanya'nın savaş gemilerini, Çanakkale'den geçirtmemek için Almanlar, Türkler'i kullandı, cepheye sürdü.
İngilizler ise Çanakkale'yi geçmek için Anzaklar'ı gemilerle boğaz'a taşıdı!
İngilizler amaçlarına ulaşsaydı, Rusya, Sykes Picot'nun parçası olarak pozisyonunu koruyacaktı.
Ne var ki, kaybettiler.
Hasılı:
Gazi, "Anzaklar ile Türkler, Çanakkale'de koyun koyuna yatıyor" derken, altını çizdiği hususlardan yeki budur.
Çanakkale Savaşı, Türk'lere, Mustafa Kemal Atatürk'ü kazandırmıştır.
'Milli Mücadele'de öne çıkmasını, Samsun üzerinden "Direniş"in liderliğine giden yolu açmıştır.
Bu yönü ile de önemlidir.
Nitekim...
W.S. Churchill, "yüksek telif" arpası, hileli poker mangırı üzerinden, Almanlar tarafından yemlenmiş, t'avlanmıştır.
Donanma Komutanı WSC, bu sebepten, "Savaş gemileri"ndeki askerleri, yanlış yerden yalçın kayalıkların dibinden karaya çıkartmıştır, Alman'ın tam istediği gibi yapmıştır.
Bu yanı ile de önemlidir.
Alman'ın "kontrollü kaos" ya da nasıl savaştığını göstermesi açısından, önemli bir örnektir.
Alman "şans"a inanmaz, tüm ihtimallerin içinden geçmeden savaş'a girişmez.
WSC, "Siyon kartı" üzerinden süreç'te yer almıştır, hazcıdır, konformisttir, rahat yaşamayı sevdiği için Londra üzerinden Alman'ın hesabına çalışmıştır.
Türkiye'de Enver Paşa ne ise Londra'daki WSC benzer hikaye.
Enver Paşa "namuslu" bir askerdi, Churchill...
Vs vs.
...
Yarbay rütbesinde bir subayın (Mustafa Kemal) çok önemli sonuçlar doğuran büyük bir savaşta belirleyici düzeyde etkili olması sıradışı bir olaydır.
İngiliz Tuğgeneral Cecil Faber Aspinall, bu durumu, İngiltere resmi tarihinde, "bir tümen komutanının, üç ayrı yerde, tek başına giriştiği harekatlarla; bir savaşın, hatta bir ulusun kaderini değiştirecek büyüklükte bir zafer kazandığı tarihte pek enderdir" sözleriyle dile getirmiştir.
Türkiye’de, yeterince incelenmeyen, üstelik çoğu kez çarpıtılan Çanakkale Savaşı ve Mustafa Kemal olgusu, neden ve sonuçlarıyla ve en küçük ayrıntısına dek, Batıda incelenmiş, askeri-politik uygulamalarda edinilen deneyimler, 20'nci yüzyıl boyunca kullanılmıştır.
Türkiye Çanakkale’yi unuturken, Batı hiçbir zaman unutmamıştır.
...
Çanakkale Savaşı sonrası dağıtılan bildirilerde zaferi kazanan komutanın adı yoktu?!
Yahya Kemal, İleri gazetesi sahibi Celal Nuri’ye, "Birinci sayfaya Mustafa Kemal’in bir resmini koysanıza; zaferin sahibini milletten saklamak, böyle bir zafer kazanan insanı yüceltmemek milli bir günahtır" dedi.
Celal Nuri, Mustafa Kemal'in arkadaşlarından bir fotoğraf buldu.
Gazetenin birinci sayfasına koydurdu; haberi elleriyle yazdı.
Tam baskıya girecekti ki, Polis Müdürü Bedri’nin adamları gazeteyi bastı.
Enver Paşa’nın selamını getirmişlerdi:
"Başarı askerindir.
Kişiyi sivriltmeye gerek yoktur!"
Celal Nuri fotoğrafı ve yazıyı çıkardı.
Aradan 100 yıl geçti…
Bugün kimileri Mustafa Kemal adını söylemeden Çanakkale Savaşı anlatıyor!
Peki…
Mustafa Kemal, Çanakkale'de insanları kıskandıracak kadar neyi başarmıştı?!
...
Gelibolu Yarımadası’nda bugün küçük bir mermer anıtın yükseldiği
Kemalyeri, Mustafa Kemal’in Arıburnu savaşlarını yönettiği yere verilen addır.
Kimi Türk tarihçisi, Kemalyeri için "Mustafa Kemal’in gerçek doğum yeri" der.
Türk halkı onu Kemalyeri’nde tanıdı, Conkbayırı’yla yüceltti, "Anafartalar’ın yenilmez komutanı" olarak ona duygulu ve içten bir saygıyla bağlandı.
Türk halkı için, yurdu kurtaran, "ölümden korkmaz" kahraman; asker için, kendisiyle birlikte en önde savaşan ve asla yenilmeyen, "kurşun işlemez" bir komutan; subay için, iyi yetişmiş bilgili bir asker, usta bir savaş tasarımcısı ve "güvenilir bir komutan"dır.
Çanakkale’de oluşan bu imgeyi, Harp Akademisi eski komutanlarından Orgeneral Ali Fuat Erden (1882-1957), "Mustafa Kemal, Türk milletinin Çanakkale Savaşlarında bulduğu en gerekli insandır" biçiminde dile getirir.
Çanakkale savaşı başladığında, deniz-kara işbirliği konusunda bilgi ve deneyimi olan tek subay oydu.
Dönemin aydınları, Çanakkale'den haberler geldikçe, yalnızca iyi yetişmiş bir komutanla değil, çok gereksinim duydukları ve belki de yıllardır bekledikleri, ulusal bir önderle karşılaşmakta olduklarını düşündüler..
"1915 de, İstanbul’un kurtuluşunu büyük ölçüde ona borçlu olduklarını" öğrenmişler, onun ülke geleceğinde önemli bir yeri olacağını anlamışlardı.
Bu anlayış, ilerdeki Kurtuluş Savaşı’yla Cumhuriyet Devrimleri’nin dayandığı inanç ve güvenin temelini oluşturacak, onu "vatan kurtarıcılığından yeni bir devletin kuruculuğuna" götürecektir.
...
Çanakkale’de ortaya çıkan Mustafa Kemal imgesinin nasıl oluştuğunu anlamak için, orada nelerin yapıldığını ve neler yaşandığını bilmek gerekir.
Çanakkale Savaşları ile ilgili açıklamalar yaptığı Ruşen Eşref’e imzalayarak verdiği (24 Mayıs 1918) fotoğrafın arkasına; "Her şeye karşın kuşkusuz ki bir aydınlığa doğru yürümekteyiz. Bende bu inancı yaşatan güç, yalnız sevgili ülkeme ve ulusuma duyduğum sınırsız sevgim değil, bugünün karanlıkları içinde, yalnızca yurt ve gerçek sevgisiyle ışık saçmaya ve aramaya çalışan bir gençlik gördüğümdendir..." diye yazmıştı.
Sabaha karşı çıkartmaya başlayan düşmanın, Conkbayırı’ndan tepeye doğru ilerlediğini gördüğünde, ana çıkarmanın yapılmakta olduğunu anladı ve hemen harekete geçti.
Conkbayırı’nın önemini biliyordu.
Fransız Tarihçi Benoit Mechin’in daha sonra yazdığı gibi, "İstanbul'un kilidi Çanakkale Boğazı, Çanakkale Boğazı’nın kilidi ise Conkbayırı’ydı; burayı ele geçiren, İstanbul’u ele geçirecekti".
25 Nisan’da başlayan ve 16 Mayıs’a dek 21 gün süren Conkbayırı savunması, tarihin gördüğü en kanlı savaşlardan biridir.
Saldırının ilk günü; düşman durdurulmuş, Kabatepe çıkarması başarısız kılınmış ve düşmana ağır kayıplar verdirilmişti.
Saldırıyı gerçekleştiren Kolordu Komutanı General Birdwood, 25 Nisan akşamı İngiliz Kuvvetler Komutanı General Hamilton’a başvurmuş ve çıkartmanın durdurularak "bütün askerlerin geri çekilmesini" istemişti.
Hal böyleyken...
Mustafa Kemal, komuta yeteneği ve ortaya konan direnme gücü bakımından olağanüstü bir gün olan 25 Nisan 1915 için, Ruşen Eşref’e şunları anlatır:
"Yirmi dört saatten beri aralıksız süren savaş, askeri çok yormuştu.
Verdiğim bir emirle saldırıyı kestim.
Ancak vatanı kurtarmak için, kazanılmış olan hattı güçlendirmekten ve ne olursa olsun bırakmamaktan başka çare yoktu.
Bu nedenle gereken şu emri verdim:
Benimle birlikte burada savaşan bütün askerler bilmelidirler ki, bize verilmiş olan namus görevimizi tümüyle yerine getirmek için, bir adım geri gitmek yoktur.
Rahatlık uykusu aramanın, yalnız kendimizin değil, bütün milletin sonsuza kadar rahattan yoksun kalmasına neden olacağını, hepinize hatırlatırım".
...
Bir yıl önce, Balkan Savaşı’nda, "bir nefeste bir vilayeti bırakıp dağılan" bir ordu yerine, dünyanın en büyük askeri gücüne karşı, "savunduğu toprağın bir karışı için, bir taburunun kanını bir nefeste kurban eden" bir orduyla karşılaşmışlardı:
"Herkes, bulunduğu taşa, toprağa; elleri, ayaklarıyla sarılmış, ölüyor ama tutunduğu yeri bırakmıyordu".
Gözleriyle gördükleri büyük değişim, "bir komuta mucizesi mi, yoksa anlaşılması olanaksız bir bilinmezlik miydi?"
İki savaş arasında orduda görülen direnç gücü ve savaşkanlık ayrımı, birçok insan için, anlaşılması olanaksız boyuttaydı.
Ancak, kuşkusuz bir bilinmezlik olayı değildi.
Türk halkında varlığını her zaman sürdüren yurt savunma güdüsü, yönetim yeteneği yüksek, bilinçli ve atılgan komutanlık istenciyle buluşunca, Çanakkale’deki direnişi ortaya çıkarmıştı.
Aynı sonuç, dört yıl sonra yapılamaz denilen Anadolu direnişinde alınacak; Kurtuluş Savaşı’yla, büyük güçlerin Türkiye'ye yönelik plan ve uygulamaları, Çanakkale’de olduğu gibi geçersiz kılınacaktır.
Hasılı:
Türk'üz, tarihte yaşayan Atatürk'lerin emanet'inin bekçisi'yiz!
Milyon'da 1'iz, tarih'te yaşayan Atatürk'lerin emanet'ine sahip çıkan Milyon'lardan 1'isiyiz!
Ezcümle:
Mustafa Kemal Atatürk her daim "Plus ultra"!
Şahika'daki Türk, Atatürk.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler