Prof. Dr. Mustafa TÖZÜN
Bilâl-i Habeşî (r.a)
Bu yazımızda Ezan ve Müezzinler Piri Bilâl-i Habeşî (r.a) konusunu ele alacağız. Günümüz insanları için onun hayatından öğütler çıkaracağız.
Ezan:
Hicretin 1. Yılıydı ve ilk Müslümanlar namaza (salât’a) davetin nasıl olması gerektiğini konuşuyordu. İbn-i Zeyd rüyasında ezanı, ezanın nasıl okunulacağını görmüş ve Peygambere anlatmıştı. Hz. Muhammed (S.A.V.) de Bilâl-i Habeşî’ye (r.a) ezanı öğretti ve ilk ezan bir sabah namazında okundu. Miraç’ta Hz. Muhammed (S.A.V.) ezanı birinci gökte bir melekten dinlemişti (1, 2).
Türk İslam geleneği Türk müziğinin makamlarıyla ezanların okunmasını sağladı. İşte bu uygulama bugün Müzikoterapi dediğimiz tedavi yöntemine katkı sağlamak içindi. Ruhsal yönden namaza hazırlanış için önemli bir husustu:
Sabah ezanı: Saba makamı.
Öğle ezanı: Rast makamı.
İkindi ezanı: Hicaz makamı.
Akşam ezanı: Segâh ve nadiren Evic ve Rast makamları.
Yatsı ezanı: Uşşak ve Hicaz veya nadiren Rast makamları.
Ayrıca,
Cenazeler için ve Cuma öncesi okunan salâ: Hüseynî makamı.
**
Modern tıp öncesi kadim tıp bilgileri 4 temel element (Anasır-ı Erbaa) ve kuru-nemli, sıcak-soğuk özelliklerine dayanır ve bütün hastalıklar ve tedavileri bu bilgi temeliyle tanımlanırdı. Buna göre:
Saba Makamı: İsmini Arapça kökenli "ṣabā" kelimesinden alır. Bu kelime, Arapçada tazelik, gençlik ve özellikle "sabahleyin gün doğusundan esen hafif rüzgâr" anlamlarına gelir. Mevlevi tarzı. Şecaat, cesaret, kuvvet, rahatlık ve huzur verir. Seher vaktinde çok daha etkilidir. Genel olarak hüznü temsil eder. İşte bu nedenle sabah ezanı vaktinde uykuda değil ve ezanı duyuyorsak bu hüzünle karışık huzuru hissederiz.
Rast Makamı: Rast, Farsça'da "doğru" anlamına gelir. Gündüz ve salı günleri daha etkilidir; kemik, beyin ve yağlara iyi gelir. Fazla uyumayı önler, düşük nabzı yükseltir, özellikle çocuklarda denge sağlar. Akıl hastalıklarına yardımcıdır, sarı safra ile bağlantılıdır ve erkek karakter taşır. Tedavi değeri yüksektir, sefa, huzur ve rahatlık verir. Felç, baş, göz ve kas sorunlarında olumlu etki gösterir. Spazm çözücü özelliğiyle spastik ve otistik hastalarda kullanılır.
Hicaz Makamı: Hicaz bölgesinden adını alır ve sıcak bir etkiye sahiptir. Yatsıdan sabaha kadar etkisi en fazladır. Kemikler, beyin, çocuk hastalıkları, üro-genital sistem ve böbrekler üzerinde olumlu etkileri bulunur. Alçakgönüllülük hissi verir ve düşük nabzı yükseltir; göğüs bölgesi için de faydalıdır.
Segâh Makamı: Segâh kelimesi, Farsça kökenli olup 'se' (üç) ve 'gâh' (ayak, mertebe, zaman) kelimelerinden türetilmiştir. Türk müziğinde Segâh hem bir perde adı hem de bu perdeden karar alan, çıkıcı seyir izleyen birleşik bir makamın adıdır. Genellikle üçüncü mertebe veya üçlü pozisyonu ifade eder. Kuşluktan akşama kadar etkilidir. Hararetten meydana gelen şişmanlık, uykusuzluk, yüksek nabız, kalp, ciğer ve kas rahatsızlıklarına faydalıdır. Beyin nöronlarına etkisi vardır. Mistik duygular oluşturur. XIV. Yüzyıldan eskidir.
Uşşak makamı: Uşşak, aşıklar demektir. Fecirden kuşluğa ve günbatımından sonra etkili olan, kalp ve ayak rahatsızlıklarıyla nikriz ağrısına faydalı, gevşetici ve sevinç verici özelliğe sahip eski bir müzik makamıdır. Perşembe günüyle ilişkilidir, aşk ve mistik duyguları ifade eder, uyku ve istirahatte kullanılabilir.
Hüseyni Makamı: Hüseyin “Küçük sevgili” veya “Hüseyin ile ilgili” anlamına gelir Özellikle sabah saatlerinde etkilidir ve öğleden önce salâ’larda tercih edilir. Barış, rahatlık ve güzellik hissi verir; mide, kalp ve karaciğere olumlu etkileri olduğu düşünülür. Kendine güven ve kararlılık duygusu kazandırabilir, otistik ve spastik hastalara yararlı olabilir (3).
**
Ezan, çok önemli bir MÜZİK bilgisi, güzel ses gerektirir. Müezzin (Ezan okuyan kimse) aslında önemli bir müzik insanıdır. Ezan okunmasında İNSAN SESİ’nin duyulması esastır.
Bugün, Türkiye’de, Müzikoterapi, yönetmelik ile kabul edilen Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp uygulamalarından biri olarak kabul edilmiştir (4).
Ezan namaz kılma ruh halinde olan kişilerin işitmesinde SEVGİ ve HUZUR hissettirir. Vakte uygun makamda okunan ezan o vaktin gereği olan biyoritmi oluşturur. Ezanın namaz için bir araya gelmiş insanlara, vasıtasız insan sesiyle okunması doğru olanıdır.
Ezan Türkçe okunsa olur mu? “Ezan’ın anlamını bilmeden ondan yararlanamayız” düşüncesi ile Türkiye’de 1932-1950 yılları arasında ezan Türkçe okunmuştu. Şifa açısından konuyu ele aldığımızda: Sesin bir frekansı var. Bu frekans da olumlu ise çakralarımızda açılmalara, olumsuzsa blokaja neden oluyor. Bu nedenle dinleyen kişi Ezan’ın anlamını öğrenmeli, müezzin Ezan’ı özgün haliyle okumalı ki ezan şifa işlevini yerine getirsin.
**
Müezzinler Piri Bilâl-i Habeşî (r.a):
Bilâl-i Habeşî, Peygamberimizin ilk müezzini ve Kâbe’de ilk ezanı okuyan, ilk Müslümanlardan biridir. Bilâl bin Rebah Habeşî, Ebû Abdullah künyesiyle bilinir. Mekke’de 581 yılında doğmuş, Şam’da 641’de vefat etmiştir. Köle bir aileden gelmiştir. Babası Rebah, annesi Hamâme’dir ve Benî Cumha kabilesine mensuptur. Annesi Hamâme de Müslümandır ve işkencelere uğramıştır. Bilâl, İslam'ı Hz. Ebû Bekir sayesinde kabul etmiştir. Kabri Şam’daki Babü’ssagîr mezarlığındadır.
Uzun boylu, zayıf, siyah tenli ve gençken gür saçlı olan bu kişi, İslamiyet’in ilk dönemlerinde Müslüman olup inancına bağlılığıyla tanınmıştır. Müslümanlığını açıklayan ilk yedi kişiden biridir; o dönemde Arabistan’da yaygın ahlaksızlık ve zulüm hakimdi. Bilâl-i Habeşî (r.a) ile Hz. Ebû Bekir (r.a), Şam'a yaptıkları bir yolculuk sırasında dost oldular. Döndükten sonra Hz. Ebû Bekir'in gördüğü bir rüya sonucu Müslüman olması, Bilâl’in de İslam’a girmesine vesile oldu. Müslüman olan Bilâl, inanç mücadelesinde yalnız ve kararlı bir kahraman haline geldi.
Kölesinin Müslüman olmasını kabul etmeyen Ümeyye b. Halef işkenceye başvurdu. Öğle vakitlerinde Bilal’i (r.a.) kızgın güneş altında sırt üstü yatırdı, büyük bir kaya parçasını göğsü üzerine koydurdu, İslâmiyet’ten vazgeçerek Lât ve Uzzâ’ya tapmaya zorladı. Fakat o her defasında, “Rabbim Allah’tır; O birdir” diyerek bu dayanılmaz işkenceye imanıyla göğüs gerdi. Hz. Peygamber onun bu şekilde işkence görmesine son derecede üzülürdü. Hz. Ebû Bekir Müslüman olmayan Âmir adında güçlü siyahî bir köleyi vererek Bilâl’i, Ümeyye b. Halef’in elinden kurtardı ve azat etti. Hz. Ebû Bekir (r.a), bir müddet sonra Bilâl’in annesi Hamâme’yi de satın alıp azat etmiştir. Müşriklerin bu olup bitenleri anlaması mümkün değildir. Bir köleye verilen değer, İslam’ın temel ilkelerinden birinin o gün köleliğe, günümüzde ise sınıflı toplum yapısına olan karşı duruşunun bir göstergesidir.
Bilâl (r.a), Mekke’de Yemenli bir ailenin kızıyla ve Şam’da Ebu’d Derda’nın akrabalarından biriyle evlenmiştir. Onun bu evlilikleri, İslam’ın soya değil, takvaya dayalı şeref anlayışını öne çıkarmasının örneklerindendir. Hz. Peygamber (s.a.v.), Bilâl'i Mekke'de Ubeyde b. Hâris ile, Medine'ye hicretten sonra da Ebû Ruveyha Abdullah b. Abdurrahman el-Has'amî ile kardeş yaptı.
Bilâl, Bedir başta olmak üzere tüm gazvelere katıldı ve Mekke’nin Fethi sırasında Allah Resûlü’nün yanında yer aldı. Kâbe putlardan arındırılınca, Bilâl ezan okumak üzere damına çıktı ve bu eylem onun İslam topluluğundaki yüksek değerini gösterdi. On sene kadar Kâbe etrafında aşağılanma ve işkenceye maruz kalan bir köle İslam ile gönüllerde şerefli bir makama sahip oldu.
Hizmetleri: Bilâl-i Habeşî, Hz. Peygamber’in yanında sürekli bulunmuş, onun kişisel ihtiyaçlarını karşılamış, korumasını sağlamış, savaşlarda destek olmuş, resmi görevler üstlenmiş ve topluma emirlerini iletmiştir.
Resûlullah (s.a.v.)’ın vefatından sonra ayrılık acısına dayanamayan Bilâl-i Habeşî Hz. Ebu Bekir döneminde, fetihlerde görev alma talebinde bulunmuş ancak Ebu Bekir, Bilâl’in Resûlullah (s.a.v.) sonrası zor günlerde yanında, hizmette olmasını istemiştir. Ebu Bekir’den sonra Hz. Ömer zamanında da hizmetleri sürmüştür. Resûlullah (s.a.v.)’ın vefatından sonra ezan okumayan Bilâl, daha sonra üç kez daha ezan okumuştur. Bunlar: Şam seferinde Halife Hz. Ömer’in ısrarıyla okuduğu ezan, diğeri Kudüs fethedildiğinde Kudüs’te okuduğu ezan ve Medine’ye geldiğinde okuduğu ezandır. Bu son ezan Resûlullah’ı (s.a.v.) rüyasında görmesi üzerine olmuştur ve rüyada Resûlullah (s.a.v.) kendisine: “Bunca ayrılık yetmedi mi, yâ Bilâl? Hâlâ Kabrimi, ziyaret etmeyecek misin?” demiştir. Bu rüyanın üzerine ertesi sabah Bilâl-i Habeşî (r.a), son Ezânını Mescid-i Nebevî'de okur.
Bilâl-i Habeşî (r.a.), 638 yılında Suriye’yi İslam topraklarına katmıştır. O yıl savaşta yaralandığı yere halk bir makam yapmış, zamanla yıpranan bu türbenin yerine ise cami inşa edilmiştir; makam da caminin içinde yer almaktadır. Şam’da 641 yılında vefat etmiştir.
Bugün Türkiye'de Tarsus (Kırkkaşık’ta), Kilis (Yavuzlu Köyü’nde), ve Gaziantep'de makam kabirleri vardır. Hz. Peygamber’in (s.a.v.) Bilâl (r.a.)’in faziletini beyan buyurduğu hadîs-i şerîflerinden birisi şöyledir: "Cennet üç kimseye âşıktır: Ali'ye, Ammâr'a, Bilâl'e." (5-9).
Bilâl-i Habeşî’nin yaşam hikayesinden çıkardığımız öğütler:
- “Doğru” bilinir olduğunda, şahsi menfaatlerle yanlışı ve batılı savunmak İslam yolu (SebilAllah) değildir. Doğruyu, her türlü cefayı ve bedel ödemeyi kabul ederek savunmak, İslam yoludur.
- Başta “ırk” olmak üzere her türlü ayrımcılık İslam yolu değildir. Her türlü ayrımcılığa (dil, ırk, renk, cinsiyet vb.) karşı mücadele İslam yoludur.
- Soy bağı ile, mal varlığı ve makam sahibi olmak ile insanlar arasında fazilet sahibi olduğunu düşünmek İslam yolu değildir. Faziletin, iman ve takva sahibi olmak ve erdem ile kazanıldığını bilmek İslam yoludur.
- Sınıflı toplum yapısı İslam yolu değildir. Aynı mefkureye sahip olan kişilerin eşit haklara sahip ve paylaşımcı, adil bir düzende yaşaması İslam yoludur.
- Tufeyli (asalak) yaşam tarzı İslam yolu değildir. Kendi idrakiyle çevre ve doğa için, tüm insanlık için çalışmak, hizmet etmek, bilim ve sanat eserleri üretmek İslam yoludur.
Kaynaklar:
- Tözün, Mustafa. (2024). Kur’an’ın Ezoterik Yorumu-I (Besmele-Fatiha-Bakara). Gece Kitaplığı, Ankara, S.207-216.
- Kamiloğlu, R. (2010). Türk Kültüründe Ezan ve Makamları. Hikmet Yurdu, 3.2: 221-237.
- A. Raif Öztürk. Makamların Dili ve Ezan Makamları. https://dostbeykoz.com/makamlarin-dili-ve-ezan-makamlari (Erişim: 28.9.2023).
- T.C. Resmî Gazete. Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği. 27 Ekim 2014. Sayı: 29158.
- Yoksullara Yardım ve Eğitim Vakfı (YOYAV). Dr. İbrahim Ateş. Teni Siyah, Kalbi Kar Gibi Ak Adam Bilâl-i Habeşî https://yoyav.org.tr/teni-siyah-kalbi-kar-gibi-ak-adam-bill-i-habes (Erişim: 27.12.2025).
- Sarıkaya, A. Hz. Bilal-i Habeşi: Peygamberimiz'in İzinde 40 Sahabi/20 (Vol. 20). Beyan Yayınları.
- Kara, A., & Kara, H. (2024). Bilal-i Habeşi (ra)(Siyer Yayınları). Siyer Yayınları.
- Sabuncu, Ö. (2018). İslâm Tarihinde Ezanın Teşrîi ve İlk Müezzinler.
- Akbaş, M. (2014). Asrı Saadetin İlk Müezzinleri. Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 19(2), 1-17.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.