Akşener: IMF'yle El Sıkışmak İçin Bunu Örtmek İçin Böyle Şeyler Çıkarılıyorsa...

Akşener: IMF'yle El Sıkışmak İçin Bunu Örtmek İçin Böyle Şeyler Çıkarılıyorsa...

Akşener, AK Parti'den ayrılan Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu'nun yeni parti kurma çalışmalarına ilişkin, Her iki arkadaşımızın da bir an evvel parti kurmalarını temenni ediyorum.

Bize geliyor anketler. O araştırmalardan, bizim partimizin oyu en son 10.6-11.1 gibi geldi. Sayın Babacan’a, kuracağı partiye gitmiyor bizim seçmenden.

AK Parti’den MHP’ye kayan seçmenin bir kısmı Babacan’a bir kısmı da Davutoğlu’na gidiyor'' açıklamasında bulundu.

Akşener, CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak ve eski Merkez Bankası Başkanı ve İYİ Parti milletvekili Durmuş Yılmaz'ın, IMF heyeti ile gerçekleştirdiği görüşmeyle ilgili de, 'Görüşme Hazine'nin bilgisi dahilinde yapıldı.

Yıllık, rutin bir ziyaret bu, gizli saklı bir şey değil. Durmuş Yılmaz'a para mı veriyorlar? Eğer arkadaşlarımız, yarın IMF'yle el sıkışmak için bunu örtmek için böyle şeyler çıkarılıyorsa çok yazık'' dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Habertürk'te Fatih Altaylı'nın sunduğu Teke Tek Özel programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.  

Akşener’in açıklamalarından satır başları şu şekilde:

(Yerel seçimler) 17 yıllık gitmez denen bir kanaatin yıkılmış olması, seçmenin 'biz istersek olabilir' şeklinde düşünmesinden dolayı umutluyum, memnunum.

Bu gerilimli, çirkin dilin kullandığı durumdan memnun değilim.Bugün Sayın Erdoğan AB'de bir konuşma yapıyordu. Herkesi için adalet, özgürlük, hukuk istedi. İnşallah dönüşte Türkiye'de bunu hayata geçirir.

Bu seçimi kazanan İstanbulludur. Biz bu hükümetin kulağını çektik. Ceketimi assam seçilim şeklinde bir seçmen saygısızlığı vardı. 31 Mart'ta kulak çekildi, 23 Haziran'da kulağı kopardı İstanbullu.

Bugün Sayın Erdoğan AB'de bir konuşma yapıyordu. Herkes için adalet, özgürlük, hukuk istedi. İnşallah dönüşte Türkiye'de bunu hayata geçirir.

2023'te sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçilme şansı yok. 25 yıl aktif politika yapmış biri olarak bunu söylüyorum. Bizim sayın Erdoğan'a ve AK Parti'ye yönelik itirazlarımız sürüyor. Burada bir değişiklik yok.

Sayın Erdoğan'ın diline, Cumhur İttifakı'nın sanki mitoz bölünme gibi iki eşit hücre şeklinde olmasına, kötü dillerine, ekonomideki gidişata, patron şirketi gibi Türkiye'nin yönetilmesine, dış politikadaki değerli yalnızlığımıza, 4.5 milyon Suriyeli sığınmacının ülkemizde bulunmasına, bunun olmasını sağlayan yanlış politikalara ve 1 yıl evvel 'kardeşim Esad', 1 yıl sonra 'katil Esed' olmasına itirazlarımız var.  

(Parlamenter sisteme dönüş tartışması) Bu ülke Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni taşıyamıyor. İyileştirilmiş, güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönmek için bir konsensüs aranıyorsa orada oluruz. Zannediyorum ki CHP de orada yer alır.

Ben bir bilim insanı olarak kişisel anlamda parlamenter sistemin değiştirilmesinin karşısındaydım. Bugünkü hükümet sistemi hiçbir bilimsel, hiçbir uygulanmış yeri yok. Bir tek Güney Amerika ile Afrika ülkelerinde uygulanan değişik bir şey.

Dış politikanın, Dışişleri Bakanlığı'nın bütün hafızası yok edildi. Peki ne oldu? Monşer de yok şimdi, kayboldu gitti.

(Ekonomi) Türkiye yönünü kaybetti. Ekonomide, günlük hayatımızda güven ekonominin patronudur. Güveni sağlayan işte ve dışta demokrasi, hukukun üstünlüğü. 250 TL'ye doldurduğunuz market alışverişlerinde arabanızı bugün 300-350 TL'ye dolduruyorsunuz.

İstihdam yaratamazsanız, iç talebi yaratmaya çalışıp, kaynak bulamazsanız, üretimden uzaklaştırırsanız, canınız istediği her yere üniversite açıp, mezunlarının iş bulamadığı binlerce çocuğa 'iş bulmak zorunda değilim' derseniz, Türkiye yönetilmez.

(Dış ilişkiler) Putin'in şimdilik dost olduğunu biliyoruz, şimdilik. Almanya'nın, İsrail'in dost mu, düşman mı olduğunu bilmiyoruz. Fakat, İsrail'in limanlarından alışveriş devam ediyor. Liderlerin ahbaplığı elbette güzel bir şeydir ama sadece liderlerin ahbaplığı üzerinden ilişkiler yürümez.

(Millet İttifakı) Biz çok zor şartlar altında kurulduk. Kesinlikle kurdurulmacağı söylendi, kurulduk. Kılıçdaroğlu'nun kendisine gittim ve 15 milletvekili istedim. O da çok demokratik bir tutum sergiledi ve bunu kabul etti. Kendisine tekrar teşekkür ederim. O olay ile başlayan bir Millet İttifakı oldu.

AK Parti-MHP ilişkileri) Türk milliyetçisi olduğunu ilan eden bir siyasi parti, Andımız'ın kaldırılmasına ilişkin araştırma önergesine çekimser oy verdi. Normalde tabanına rağmen yapamaz. Böyle bir et tırnak birikimi var AK Parti ve MHP arasında.

(30 Ağustos resepsiyonu) Ben 30 Ağustos Zafer Bayramı resepsiyonuna geçen yıl da katıldım. Geçen sene de tokalaştık. Geçen sene liderler oturmuştu, kendisi bizimle tokalaşıp gitti.

O günle bugün ne değişti? İnsanların bu kadar heyecanlanması, Türkiye'nin içinde bulunduğu ortamın kanıtıdır. Asıl biz tokalaşmasak haber olması gerekirdi. Ama Türkiye nezaketi unuttu.

Bu bir devlet töreni, bu törene icabet ettik. Dolayısıyla biz kutuplaşmaya itiraz eden bir partiyiz. Bu tür yerlerde gizli alışverişler olmaz zaten. Ama bir yayın kurumunun gazetecileri başıma çöktü. İlginç bir resim vardı orada.

(Emeklilikte yaşa takılanlar) "Biz EYT'lilerin hakkını gündeme getiren bir partiyiz. Bununla ilgili bir siyasi düzenleme Meclis'e gelsin elbette destekleriz. İşsizliğe çare bulunacak bir kanun gelsin elbette destekleriz. Milletin ihtiyaçlarına cevap verecek her türlü kanunu, teklifi elbette destekleriz.

CHP ile HDP arasında herhangi bir ilişki var mıdır ben bilmiyorum. Sayın Kılıçdaroğlu ile bu konuda bir konuşmamız olmadı. Sayın Kılıçdaroğlu bize "HDP artı Saadet gitmek istiyoruz" der. Biz o zaman fikrimizi 'Hayır' olarak söyleriz. Çünkü HDP'nin PKK ile olan iletişimi bizim hoş karşılayabileceğimiz bir şey değildir.

(HDP'li belediyelere kayyım atanması) Biz kayyum atandığı dönemde 17.00'de toplandık, 22.00'de metin çıktı. Ve o metni yayınladık. Dolayısıyla aynı noktada duruyoruz.

(TRT'nin Osman Öcalan röportajı yayınlaması) HDP'nin iktidarla olan ilişkisinin sürdüğüne inanıyorum. Öcalan'la ilgili 23 Şubat'ta söylemiştim 'iktidar görüşüyor' diye. Sonra mektup geldi, insan geldi, mektuba pul olundu, okutuldu, o da yetmedi, kardeşi Osman Öcalan, iki muhabir gönderildi, mülakat yapıldı. Benim, sizin, vatandaşın vergileriyle oluşan o televizyona biz çıkamazken Osman Öcalan mülakat verip, Cumhur İttifakı'na oy istedi.

Sayın Süleyman Soylu, Temel Karamollaoğlu ile benim Kandil'le sözleşme imzaladığımızı iddia etti. İftira ötesi bir çirkinlik. Kandil bir terör yuvası, terör yuvasını yönetenlerle bir sözleşme imzalamışsam, burada sizinle oturabilir miyim? Türkiye'nin bir ciddiyet, saygı problemi var.

Ben eski İçişleri Bakanıyım. Böyle bir ciddiyetsizlik olabilir mi? En az 300-400 bin silahlı kişi size bağlı. Bunu nasıl söylersiniz? Adalet Bakanı ve savcılar ne iş yapar?

(Diyarbakır'da eylem yapan anneler) Diyarbakır'daki annelerin her yere gitmeye hakkı var. Ama Türkiye Cumhuriyeti bakanları o merdivenlerde boynunu eğip oturamaz. Orası HDP binası.

İçişleri Bakanı orada çay kahve dağıtamaz, gereğini yapar. Ben anayım. Annelerin ciğeri yanıyor. Vay efendim oraya dikkat çekmek, HDP'yi rol icabı şeytanlaştırmak. Bu anneler rahat bırakılsa, bunların çocuklarıyla ilgili annelerin güvenlikleri sağlansa belki ilk defa vatandaşın PKK'ya karşı net bir sivil direnişi ortaya çıkardı.

Anneler elbette haklı. Söylediğim şey annelerin derdine çare olacak kişi İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı, emniyet, savcılık. HDP il başkanlığının içindeki insanların çocuklarını dağa kaldırdığını iddia ediyor bu anneler.

Adalet Bakanlığı ne yapar? Bu iddialar araştırılmaz mı? Siz HDP Diyarbakır İl Başkanlığı'nı PKK'nın elinde tutulan polis ve asker ailelerini oraya getirip onlara yalvartıyorsunuz, çocuklarınızın esir olduğunu onlara söylüyorsunuz. O anneler hepimizin üzerinden yakalarımızı tutma hakları var. Canı, ciğeri yanmış kadının ona laf söylemedim.

(Babacan ve Davutoğlu'nun yeni parti hazırlıkları) Her iki arkadaşımızın da bir an evvel parti kurmalarını temenni ediyorum. Türk siyasetinde aşırı kutaplaşma var. Yeni seçeneklerin, renklerin, çeşitliliğin olmasında büyük fayda var.

Babacan’ın partisinin İYİ Parti’nin tüm oylarını alacağı gibi bir tevatür var. Buna seçmen karar verir. Partiyi kurduğumuz zamanda bir araştırma şirketi 1.5’un üzerine çıkarmamıştı bizi, biz 9.5 aldık.

Bazı araştırma şirketlerine grup üyesiyiz. Bize geliyor anketler. O araştırmalardan, bizim partimizin oyu en son 10.6-11.1 gibi geldi. Çok ilginç MHP’nin oyları Sayın Babacan’a gidiyor.

MHP’nin gerçek oyu yüzde 4 görünüyor. Üstüne olan oylar AK Parti’den giden, AK Parti’ye itiraz eden Ali Bey’e gidiyor. Bizden ufak bir miktar oy Davutoğlu’na gidiyor.

CHP’den de ilginç bir durum var. Yüzde 3 CHP’ye oy vermiş seçmen bize gelmiş. 1.5 ise AK Parti’ye son iki seçimde oy vermiş seçmen. Bugün 11.6 oyumuz var. Sayın Babacan’a, kuracağı partiye gitmiyor bizim seçmenden. AKP’den MHP’ye kayan seçmenin bir kısmı Babacan’a bir kısmı da Davutoğlu’na gidiyor.

(IMF görüşmesi) IMF bu kadar şeytani bir örgütse Türkiye olarak içinde ne işimiz var? Çıkın. Görüşme Hazine bilgisi dahilinde yapıldı. Durmuş Yılmaz Türkiye’yi koruyan analizler verdi. Yıllık, rutin bir ziyaret bu, gizli saklı bir şey değil.

Durmuş Yılmaz'a para mı veriyorlar? Durmuş Yılmaz, 'ey iktidar IMF ile el sıkışın mı' diyorlar. Eğer arkadaşlarımız, yarın IMF'yle el sıkışmak için bunu örtmek için böyle şeyler çıkarılıyorsa çok yazık.

Türkiye'nin IMF masasına atadığı Raci Kaya isimli beyefendinin ortalığı yıkan bir açıklama okudum ben. O zaman oradan niye maaş alıyor bu arkadaş? Derhal ayrılsın.

Niye Hazine Müsteşarlığı'ndan tepki yok. Türkiye'nin ekonomi rontgenini çekmek için, sadece Türkiye için değil birçok ülkeye yapılan rutin bir şey bu. Bu seferkinin en önemli özelliği IMF'nin ikinci adamı gelmiş.

KAYNAK: HABERTÜRK

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler