Alp Kırıkkanat

Alp Kırıkkanat

ABD-İran Gerilimi

ABD’nin, İran Kudüs Gücü Komutanı Tümgeneral Kasım Süleymani’yi hedef alarak onu bir suikastla Irak’ta öldürmesi ve buna karşılık olarak İran’ın Irak’taki ABD üslerine yaptığı füze saldırısı; Orta Doğu’nun bir anda hareketlenmesine neden oldu. Karşılıklı tehditler, intikam mesajları ve bazı askeri tertiplenmeler, bütün dünyada bir endişe yarattı. Süleymani’nin kumanda ettiği Kudüs Gücü, açık kaynaklarda, Devrim Muhafızlarının bünyesinde bir yapı olarak gösterilmekte ve ülke dışındaki askeri-istihbari operasyonlar ile balistik füze gibi stratejik programları yürüten bir teşkilat olarak tanımlanmaktadır. Buradaki mesele bir suikastla başlamış olup, Başkan Trump bu suikastı resmen kendisi üstlenmiştir. Bu da çok alışagelmiş bir durum olmamakla birlikte, azil ve seçimler kapsamında bu durumu kendisine bir avantaj olarak görmüş olabilir. Peki, ABD bu suikastı neden yapmış olabilir? Bunu anlayabilmemiz için, suikast öncesi açık kaynaklara yansıyan bir kısım bilgilere göz atılması gerektiği kanaatindeyim. Bu açık bilgilere bakıldığında, ABD’nin Süleymani’den uzun bir süredir rahatsız olduğu ortaya çıkmaktadır. Diğer yandan, İran iç siyasetinde de Süleymani’den rahatsızlık duyan bir kesimin olduğunu söyleyebiliriz.

Temel olarak güvenlik ve istihbarat faaliyetlerini yürüten Süleymani ve benzeri kişilerin bu kadar ön planda olması, amiyane tabiriyle, ‘‘star’’ olacak şekilde sahnede görülmesi; zaten istihbarat prensiplerine uyan bir husus değildir.  Bu anlamda söz konusu suikasta giden süreci, 18 Kasım 2019 tarihinde The New York Times gazetesi ve The Intercept adlı internet sitesi tarafından yayımlanan haberlerden anlayabiliriz diye düşünüyorum. Süleymani’nin öldürülmesinden yaklaşık 1,5 ay kadar önce yayımlanan bu haberler; o dönem için bir kısım açık yerli kaynaklar tarafından, İran’a yönelik yaptırımların arttığı bir süreçte, ABD’nin İran karşıtı politikasına bir zemin olarak sunulduğu şeklinde değerlendirilmekteydi.

Bu haberlerde, İran’ın Irak’taki önemli kurumlar üzerindeki istihbarat faaliyetleriyle ilgili olarak, yaklaşık 700 sayfalık çok geniş kapsamlı Batı kaynaklı istihbarat belgeleri konu edildi. Doğruluğunun teyit edildiği iddia edilen bu sızdırılmış belgelerin, İran istihbaratının 2014 ve 2015 yıllarında Irak’ta yürüttüğü faaliyetleri içeren çok sayıda mesaj ve rapordan oluştuğu ifade edilmekteydi. Bu tip belgelerin fabrikasyon olma olasılığını da her zaman dikkate almakla birlikte, bu açık haberin; suikast öncesinde, İran için bir uyarı niteliği taşımakta olduğu söylenebilir. 

Bu belgelerde, İran’ın Irak’taki nüfuz faaliyetleriyle birlikte, Ortadoğu’daki kilit adamı olarak belirtilen ‘‘…Kasım Süleymani’nin sahaya indiği…’’ ifade edilmektedir. Demek ki Süleymani son 5-6 yıldır açıktan sahneye çıkmış gözükmektedir. Belgelerde Süleymani’nin, Irak’taki etkin Şii grupların desteğini kaybeden Başbakan Abdülmehdi'nin makamını korumasında etkili olduğu ve Irak’ta petrol, inşaat ve altyapı projelerini almak için rüşvetler verdiği de öne sürülüyor. Bununla birlikte, Irak’ın savunma ve istihbaratının tamamen İran’a teslim edildiği yönünde iddialar yer almaktadır.

Bu kapsamda, o dönem için raporlarda ilginç anekdotlara da yer verilmektedir. Örneğin, eğer doğruysa, o dönem itibarıyla Irak Savunma Bakanlığı istihbarat yetkililerinden olduğu öne sürülen Tuğgeneral Hatem El-Maksusi’nin İranlı bir yetkiliye; “Irak ordusunun tüm istihbaratı sizin istihbaratınız sayılır. Neye ihtiyacınız olduğunu söyleyin, gerekeni sağlayayım” dediği de iddialar arasındadır.  

Belgelerde, ‘‘…İran'ın asıl hedefinin, diğer stratejik amaçlarla beraber Irak'ın parçalanmasını ve bağımsız bir Kürdistan'ın kurulmasını önlemek…’’ olduğunun ifade edilmesi ayrıca dikkat çekmektedir. Ancak, Süleymani’nin özellikle Suriye’de Türkiye karşıtı grupları organize ettiği ve hatta Türkiye’de 1990’lı yıllarda görülen bir kısım siyasi cinayetlerde parmağı olabileceği de açık kaynaklara yansımış bir husustur.

Diğer bir kısım farklı açık kaynaklarda ise Süleymani’nin, İran içindeki bir kısım siyasi mesele ve çekişmeler içinde de kendini göstermekte olduğu iddialarına yer verilmektedir. Örneğin, eski Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’ın, kendi dönemindeki yardımcısının yolsuzluk suçlamasıyla hapis cezasına çarptırılmasına sessiz kalmakla suçladığı Süleymani'yi, aralarındaki iş ilişkilerini açıklamakla tehdit ettiği açık kaynaklara yansımıştır. Bununla birlikte, Süleymani muhafazakârlar tarafından sevilse de sokaktaki vatandaşın kötü giden ekonomiden Devrim Muhafızlarını sorumlu tuttuğu ifade edilmektedir. Bu grubun 2020 yılı savunma bütçesinden aldığı payın İran Silahlı Kuvvetlerinin yaklaşık iki misli olduğu söyleniyor. Kulis bilgilerine dayandırılan bir kısım iddialarda ise; ekonomik sorunları bahane eden Devrim Muhafızlarının yakın geçmiş dönemde Ruhani yönetimine karşı darbe girişiminde bulundukları ancak, Hamaney’in buna izin vermediği ifade edilmektedir. Bir diğer önemli açık bilgi ise, Süleymani’nin kamuoyu nezdinde Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’le kıyaslanıyor olmasıdır. Zarif’in halk, Süleymani’nin ise rejim nezdinde popülaritesinin önde olduğu ifade edilmektedir. O takdirde, darbe girişimi ve popülarite haberlerini doğru kabul ettiğimizde, Süleymani’nin darbe yapılacak tarafta olduğu düşünülebilir. Bu olasılık karşısında, Devrim Muhafızlarının da bölünmüş olabileceği ihtimali dikkate alınmalıdır.

Tabi, Süleymani’nin sadece Irak ve İran’da değil, Orta Doğu’nun birçok yerinde aktif ve tempolu bir faaliyet içinde olduğu bilinmekteydi. ‘‘…Kasım Süleymani’nin sahaya indiği…’’ bilgisi, Ekim 2019 açık kaynak bilgilerinde İran’ın ABD karşısında meşru yollardan bir sonuç alamaması karşılığında ortaya sürdüğü bir kart olarak değerlendirilmekteydi.

Suikast öncesi ABD basınına sızdırılan belgelerin haber yapılmasından önce İran, temmuz ayında, 17 ABD casusunun yakalandığını duyurmuştur. Diğer yandan, İranlı rejim muhalifi olduğu söylenen eski ajan Masoud Molavi Vardanjani isimli şahıs, 14 Kasım’da İstanbul’da sokak ortasında öldürülmüştür. Vardanjani’nin Telegram sitesi üzerinden, İran’daki yolsuzluk iddiaları ve ekonomik sıkıntılarla birlikte, Devrim Muhafızları ve istihbarat örgütlerine ait gizli bilgileri faş ettiği iddia edilmekteydi. Bu cinayetten tam 1 gün sonra ise, İran’da 304 kişinin hayatını kaybettiği benzin zammı protestoları başlamıştır.

Ancak, ABD’nin Süleymani’yi Irak’ta öldürmesi; son dönemde İran’ın Irak üzerinde yürüttüğü faaliyetler kapsamında daha bir manidar durum yaratmıştır. Çünkü ABD’nin, Lübnan’dan başlayan Suriye ve Irak üzerinden İran’a kadar uzayan Şii zincirini kırma hedefi olduğu bilinen bir gerçekti. Fakat bu şekilde tanımlanan kuşak, sadece belirtilen bu eksen üzerinde değil, Orta Doğu’nun en kritik noktalarında da kendini belli eden bir fenomene dönüşmüştür. Bu, tabi ki İsrail’in güvenliğine de etki eden bir faktördür. ABD belirtilen bu zinciri kıramadığı gibi, özellikle Yemen’de görülen İran destekli Husi faaliyetleri kendisi açısından çözülmesi zor bir problem halini almıştır.

Nitekim, İran’ın karşı füze saldırısı sonrasında krizin yatışma eğilimi ortadayken; Süleymani’nin öldürüldüğü gün, ABD tarafından, bu defa Yemen’de, bir başka suikast girişiminde bulunulduğu ortaya çıkmıştır. Kudüs Ordusunun bir diğer önemli ve etkili isimlerinden biri olan Abdul Reza Shahlai’ye, başarısız bir suikast girişiminin olduğu açık kaynaklarda yer almıştır.

Demek ki İran’ın dış istihbari operasyonel gücünün beyin takımına seri halde bir müdahale düşünülmüş. Bu durum, belki de daha farklı yerlerde ve daha fazla sayıda bir kısım önemli görülen kişilerin de o gün için hedef alınmış olabileceği ihtimalini ortaya çıkarmaktadır. O takdirde, aleni hale gelen bu örtülü çekişmenin tüm azametiyle devam edebileceği ön görülebilir.

ABD bu suikast teşebbüsleriyle, Devrim Muhafızlarının İran’ın halk tabanındaki hoşnutsuzluğundan istifade ederek, dışarıdaki önemli adamların ortadan kaldırılmasını istemiş ve aynı zamanda bu eylemlerin İran’ın Orta Doğu’daki faaliyetlerinin engellenmesine katkıda bulunabileceğini düşünmüş olabilir. Ancak bu son durum karşısında gerilimin, İran muhalefetine olan yansımaları ve iç siyasetindeki olası değişimleri üzerindeki etkilerini anlayabilmek için makul bir süre daha gözlem yapmak gerekir diye düşünüyorum. Cevabı açık birçok soru ortada durmaktadır.

Örneğin, Başkanlık seçiminde Donald Trump’ın rakibi Hillary Clinton’ı açıkça desteklediğini beyan eden ve daha sonra karşı cinse taciz iddiaları, Meksika ilişkileri ve daha birçok konuda Trump’ı hedefe koyan The New York Times gazetesinin söz konusu istihbarat belgelerinin yayımlanmasında ön alması; akıllara birçok soruyu getirmektedir. Eğer bu belgeler, bazı açık yerli kaynaklarda ifade edildiği gibi, ABD’nin Irak’ta artan İran nüfuzunu hedef alan hamlelerine alan açıyorsa; Trump’a açıktan muhalefet eden bir gazete, suikast öncesinde bu bilgileri neden yayımlamış olabilir?

Nitekim suikastın ardından, ABD Temsilciler Meclisi, 1973 tarihli Savaş Yetkisi Yasası uyarınca Başkan Trump'ın İran'a yönelik askeri eylemlerine kısıtlama getiren karar tasarısını onayladı. Diğer yandan azil süreci devam ediyor. Trump’ın görevden alınışının hızlandırılması için İran’la oynanacak bir oyun, çok fazla risk taşımaktadır. Üstelik bu durum, bölgede ABD karşıtlığının artmasına, İran’ın kendi içinde birliği sağlama çabalarına, nükleer anlaşmadan tamamen çekilmesine ve Irak parlamentosunun ABD kuvvetlerinin ülkeden çıkmasını istemesine neden olmuştur.

İran’ın şu ana kadar gösterdiği füze saldırısıyla sınırlı tepkisi, ABD’nin karşı savunma sistemleriyle müdahale etmemesi, İran’ın Ukrayna uçağını yanlışlıkla vurduğunu açıklaması; acemi bir kör dövüşünü mü yoksa bir danışıklı dövüşü mü ortaya koymaktadır? An itibarıyla gözlemlenen İran-İsrail suskunluğu da manidar gözükmektedir.

Netice itibarıyla, Süleymani ve olası benzeri kişi ya da kişilere ABD tarafından aynı gün içerisinde suikast girişiminde bulunulması; geçmiş dönemden bu yana, ABD ve İran arasında yüksek tempoda sürdürülen ve artık aleniyete dökülmüş örtülü faaliyetlerin bir sonucu olarak değerlendirilebilir. İki ülke de bu durumun, sıcak bir çatışmaya dönmesini arzu etmiyor gözükmektedir. O zaman bu kadar risk neden alındı? Süleymani’nin her iki tarafı da rahatsız edebilecek tavırları olabilir düşüncesi hâkim olmaya başlarken, aynı gün için bir diğer suikast teşebbüsünün ortaya çıkmış olması; ihtimalleri daha farklı bir boyuta taşımaktadır. Şahsi kanaatim, ortada hala açıklanması gereken birçok soru olduğu ve sağlıklı bir değerlendirme için bir müddet daha beklenilmesi gerektiğidir.

İran’ın ABD’yi hedef alabilecek olası misillemelerinin bir kısmı, ülkemiz topraklarında vuku bulabilecek bir potansiyeli taşımaktadır. Şimdilik zor gibi gözükse de ABD-İran geriliminin olası bir çatışmaya yönelmesi karşısında politik olarak gösterilecek bir tarafgirliğin, ülkemiz açısından olumsuz neticeleri olabileceği de ortadadır. Her gün yeni ve farklı bilgiler ortaya çıkmaktadır. Bu toz duman içerisinde, sadece açık kaynaklar üzerinden, şimdiden yapılacak kesin yorumların; bizi bir tarafa yönlendirme riski taşıyabileceğini dikkate almalıyız. Diğer yandan, bölgedeki bu yüksek gerilimin devam etmesi durumunda; ABD’nin, ülkemize yönelik yaptırım tehditlerinin sürdürülebilirliği de kendi kamuoylarında farklı şekilde sorgulanabilecektir diye tahmin ediyorum.

Kaynaklar:

‘‘İran Devrim Muhafızları kimdir? Devrim Muhafızları Ordusu'nun (DMO) görevi nedir?’’, Takvim Gazetesi, 03 Ocak 2020, https://www.takvim.com.tr/guncel/2020/01/03/iran-devrim-muhafizlari-kimdir-devrim-muhafizlari-ordusunun-dmo-gorevi-nedir?paging=2 (09 Ocak 2020).

Alaca, Metin, Aydoğan, Bekir, ‘‘Sızdırılan İran istihbarat belgeleri ne anlama geliyor?’’, Anadolu Ajansı, 21 Kasım 2019, https://www.aa.com.tr/tr/analiz/sizdirilan-iran-istihbarat-belgeleri-ne-anlama-geliyor/1651819 (09 Ocak 2020)

Zraick, Karen, ‘‘Leaked Iran Cables: Key Findings From Secret Documents’’, 18 Kasım 2019, The New York Times, https://www.nytimes.com/2019/11/18/world/middleeast/iran-iraq-cables.html

(09 Ocak 2020)

‘‘A Spy Complex Revealed’’, The Intercept, 18 Kasım 2019, https://theintercept.com/2019/11/18/iran-iraq-spy-cables/ (09 Ocak 2020)

‘‘Ruşen Çakır anlattı: Türkiye açısından Kasım Süleymani suikastı’’, Para Analiz, 05 Ocak 2020,

 https://www.paraanaliz.com/2020/guncel/rusen-cakir-anlatti-turkiye-acisindan-kasim-suleymani-suikasti-42404/ (10 Ocak 2020)

Ahıshalı, Mustafa Melih, ‘‘İran'ın 'Süleymani' hamlesi ne anlama geliyor?’’, Anadolu Ajansı, 03 Ekim 2019, https://www.aa.com.tr/tr/analiz/iranin-suleymani-hamlesi-ne-anlama-geliyor/1601170

(10 Ocak 2020)

‘‘Ahmedinejad "Yardımcılarının Tutuklanmasını" Protesto Etti’’, Son Dakika, 30 Mart 2018, https://www.sondakika.com/haber/haber-ahmedinejad-yardimcilarinin-tutuklanmasini-10707744/

(10 Ocak 2020)

‘‘İran savunmasında Devrim Muhafızları Ordusu büyük payı kaptı’’, A Haber, 11 Aralık 2019, https://www.ahaber.com.tr/dunya/2019/12/11/iran-savunmasinda-devrim-muhafizlari-ordusu-buyuk-payi-kapti (10 Ocak 2019)

Starr, Barbara, Cohen Zachary, Browne, Ryan, ‘‘US unsuccessfully targeted another Iranian military official on same day as Soleimani’’, CNN Politics, 10 Ocak 2020, https://edition.cnn.com/2020/01/10/politics/us-yemen-iran-operation/ (10 Ocak 2020)

‘‘İran'dan "17 ABD casusu" açıklaması’’, Haberler, 22 Temmuz 2019, https://www.haberler.com/iran-dan-17-abd-casusu-aciklamasi-12266774-haberi/ (10 Ocak 2020)

Yetkin, Murat, ‘‘İstanbul’da öldürülen İranlı ajan ve İran’daki protestolar’’, 28 Kasım 2019, https://yetkinreport.com/2019/11/28/istanbulda-oldurulen-iranli-ajan-ve-irandaki-protestolar/

(10 Ocak 2020)

Kurşun, Muhammet, ‘‘İran'da benzin zammı protestoları 2019'a damga vurdu’’, 25 Aralık 2019, https://www.aa.com.tr/tr/dunya/iranda-benzin-zammi-protestolari-2019a-damga-vurdu/1683498

(10 Ocak 2020)

‘‘New York Times’tan Trump’a hodri meydan’’, Vatan Gazetesi, 15 Ekim 2016, http://www.gazetevatan.com/new-york-times-tan-trump-a-hodri-meydan-995584-dunya/

(10 Ocak 2020)

‘‘Trump ile New York Times arasında ‘Meksika anlaşması’ kavgası’’, TRT Haber, 10 Haziran 2019, https://www.trthaber.com/haber/dunya/trump-ile-new-york-times-arasinda-meksika-anlasmasi-kavgasi-418622.html (10 Ocak 2020)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum