28 Şubat’tan 15 Temmuz’a

Türkiye tarihine “post modern darbe" olarak geçen ve toplum ile siyaset üzerinde derin postal izleri bırakan 28 Şubat'ı geride bırakalı 21 yıl oldu.

Türkiye'nin 15 Temmuz ‘Matruşka Darbesi’nden önceki son askeri müdahalesi olan 28 Şubat, 1997'de Necmettin Erbakan ve Tansu Çiller hükümetinin silahlı kuvvetler tarafından istifaya zorlanmasıyla yaşandı. 27 Mart, 27 Mayıs ve 12 Eylül darbelerinin aksine, askerler 28 Şubat'ta yönetime bizzat el koymadı. Bunun yerine medya üzerinden bir savaş verildi. Askerlerin hükümeti görevden zorla almaması da 28 Şubat'ın "post-modern darbe" olarak anılmasına yol açtı. Askerlerin deyimiyle "demokrasiye balans ayarı" yapıldı.

İşin ilginç yanı 15 Temmuz kalkışmasını yapan FETÖ de, 28 Şubat’ın en önemli aktörlerindendi. Demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçen 28 Şubat darbesi özellikle dindar kesimleri hedef alırken, üniversiteler başta olmak üzere tüm kamu kurumlarında başörtüsü yasaklandı. Yasağa uymayan öğrenciler okullarından uzaklaştırıldılar ve atıldılar. Binlerce kamu görevlisi de ihraç edildi. FETÖ elebaşı Fetullah Gülen de 28 Şubat sürecinde yanlarında saf tuttuğu darbecilerin haklı olduğunu belirten açıklamalarıyla gündeme geldi. Bugün daha net görünen 28 Şubat’ın en çok FETÖ yapılanmasının önünü açtığıdır.

Fetullah Gülen’in desteklediği 28 Şubat darbesinin , FETÖ’nün TSK’daki kadrolaşmasının önünü açtığı da ayrı bir gerçektir. Yani bugünün 15 Temmuz’unun temelleri 28 Şubat’ta atılmıştı demek yanlış olmaz. Dindarların devletten atıldığı kadrolara o gün artık kripto FETÖ’ cüler yerleşiyordu. ’İrticai faaliyetler ‘den çok sayıda subayı ordudan attıran komutanlardan Albay Şahin Kuyucu (Aynı zamanda Batı Çalışma Grubu kurucusu) 15 Temmuz’dan sonra FETÖ bağlantısı sebebiyle TSK’dan ihraç edildi. Yani savaş çok büyüktü.

Dönemin önemli figürleri arasında sadece askerler yoktu. Müslüm Gündüz ve Fadime Şahin’lerin üstlendikleri görevleri insan bugün daha net değerlendiriyor. Çünkü bugünün de Fadime Şahinleri ve Müslüm Gündüzlerinin olduğu artık bir gerçektir. Öte yandan artık tüm Türkiye’nin üzerinde hemfikir olduğu konu, her müdahalenin ardında NATO ve ABD’nin olduğu gerçeğidir. Her iki darbeyi ayrıştıran detay ise, 28 Şubat’ta (o günün şartlarında) siyasilerin teslimiyeti söz konusuyken, bugün siyasi otorite 15 Temmuz kalkışması olarak adlandırılan benim 15 Temmuz Matruşka Darbesi dediğim yeni darbede ise siyaset yapanlar karşı tarafı teslim almıştır. Ve 15 Temmuz ertesinde önce askerlerin tasfiyesi gerçekleşmiştir.(Ve 28 Şubat sonrası devletin tüm kadrolarına yerleşmiş bürokratlar) Sakın yıllarca halkın korkutulduğu, Batı Çalışma Gurubu’nun varlık sebebi, ‘irtica-i darbe’ gerçekleşmiş olmasın. (!)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.