REEL YA DA SANAL EKONOMİ

Ekonomik çevrelerde Neo-Liberal Sistem adıyla tanımlanan borç ve tüketim ekonomisi, dünya ülkelerini kontrolsüz kapitalizme dönüştürmüştür. Kontrolsüz kapitalizm piyasalara hakim olduktan sonra, 2008 yılında morgage kriziyle patlak vermiş ve hükmünü günümüzde de sürdürmektedir. Dünya ekonomik yıkıma sürüklenirken, etkin çevreler çözümü hala kapitalist sistemde aramaktadırlar.  Çünkü onları bu yöne iten güç her yönüyle çok etkili bir güçtür.
    
Bu nedenlerle; çözüm için reel ekonominin güçlendirilmesi yerine, finans sektörü fonları, aracı kurumlar, bankalar, borsalar vb.lerinin oluşturduğu ''Sanal Ekonomi'' diye tabir ettiğimiz enstrümanlar tercih edilmektedir. Halbuki etkili çözüm, üreten, pazarlayan, istihdam yaratan, milli ekonomiye katkısı gözle görülür elle tutulur değerleri ortaya koyan ''Reel Ekonomi''ye ağırlık verilip, bu konudaki yatırımların teşvik edilmesiyle sağlanabilir.
    
    Ancak, şu hususu da gözardı etmemek gerekir ki; Sanal Ekonomi'nin kısa süredeki getirilerinin cazibesi, getirilerinde vergi yükünün olmaması, mevduatı olanların kolaycılığı seçmesi gibi etkenler tasarruf sahiplerini üretime yönelik Reel Ekonomi'ye yatırım yapmak yerine, borsa, döviz, hazine bonosu ve altın gibi Sanal Yatırım dörtgeni içine sıkıştırmıştır.
    
    Bu süreç içinde ülkemizin yaşadığı ekonomik durumu değerlendirecek olursak, bizde de ''Sanal Ekonomi''nin ''Reel Ekonomi''ye tercih edildiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu tercihin yarattığı vergi kaybı yanında ülkemizde benimsenip, uygulanmasına başlanan yap-işlet-devret gibi yanlış yatırım modelinin aşırı ekonomik yükünü Türk Hazinesi bütçe gelirleriyle karşılayamaz hale gelmiştir. Buna bir de ısraf ekonomisinin yükü ilave edildiğinde, bütçe'nin gider kalemi daha da artış göstermiştir.
    
    Öte yandan; TEKEL, Türk Telekom, TÜPRAŞ, PETKİM ve bir kısım enerji tesisleri ile diğer karlı ve devlet hazinesine gelir getirici Kamu İktisadi Teşebbüslerinin yok pahasına satılmaları da ülke hazinesini istikrarlı, sürekli ve öz kaynak niteliğindeki parasal kaynaklardan mahrum bırakmıştır. Bütçe gelirlerinin, bütçe giderlerini karşılayamaz hale gelmesi ülkeyi ilave kaynak arayışına mecbur kılmış, iç ve dış kaynaklardan borç temininde yaşanan zorluklar, hükümeti vergilerin arttırılmasına yöneltmiştir. Bu nedenle şimdilik motorlu taşıt satışlarından alınan Özel Tüketim Vergisi artırılmıştır. Ancak bu uygulama otomotiv sektöründe daralmaya neden olacağından, oransal bazdaki vergi artışı mutlak değer olarak bütçe gelirlerine beklenen ölçüde yansımayacaktır.
    
    Son iki dönem bütçesinin gelir gider dengesine bakacak olursak; ocak-temmuz-2020 ayı itibariyle bütçe gelirleri bir önceki yılın aynı dönemine göre; %9,2 oranında 45.523 milyon lira artışla, 541.940 milyon lira olarak gerçekleşirken, aynı dönemde bütçe giderleri %20,6 oranında 116.274 milyon lira artış göstererek, 681.374 milyon lira olarak gerçekleşmiştir. Bu durum kaynak ihtiyacını artırdığı için, yönetimi çare aramaya yöneltmiştir. Borçlanma ve ilave vergiler de yetersiz kalınca Merkez Bankası kaynaklarına başvurma zorunluluğu doğmuştur. Nitekim Ağustos-2019 ayı itibariyle Merkez Bankasının piyasaya para arzı, 640 milyar lira iken, bu rakam 2020 yılının aynı döneminde yaklaşık %90 oranında bir artışla, 1.210 milyar liraya yükselmiştir.Dikkat çeken bir husus da mal ve hizmet üretiminde aynı oranda bir artış söz konusu olmadığına göre, bu para elbette enflasyon artışına sebep olacaktır.
    
    Sonuç itibariyle; vergiler arttı, emisyon hacmi arttı, dış yükümlülükler arttı buna karşın mal ve hizmet üretiminde, kamu yatırımlarında kayda değer bir artış olmadı. Öyle ise; bu paralar nereye gitti. Akla gelen ihtimaller; devletteki ısrafın, lüks tüketimin artması yanında, kamu yatırım harcamalarının, yeterince rekabet yaratılmadan yapılan ihaleler nedeniyle artış göstermesi olabilir. Yazının başında da değindiğim gibi ''Reel Ekonomi'' yerine ''Sanal Ekonomi'' ön plana çıkarılırsa, ülkenin genel durumunda bu gibi olumsuzlukların yaşanması kaçınılmaz olacaktır.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum