Bu önerilere dikkat! Bel ve boyun ağrılarının yüzde 90'ı ameliyatsız tedavi olabiliyor

Bu önerilere dikkat! Bel ve boyun ağrılarının yüzde 90'ı ameliyatsız tedavi olabiliyor

Bel ve boyun ağrılarını yaşamayan yoktur. Öyle ki bu ağrılar hareketliliği kısıtlayabilir ve ilerleyen süreçte de kişinin yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilir...

Bel ve boyun ağrılarını yaşamayan yoktur. Öyle ki bu ağrılar hareketliliği kısıtlayabilir ve ilerleyen süreçte de kişinin yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilir. Doktor Fizyoterapist Bünyamin Haksever, bu ağrıların altında yatan sebeplerin yüzde 90'ının mekanik problemlerden kaynaklı olduğunu; yani fıtıkla alakalı olmadığını söyledi

Masa başında uzun saatler çalışmak, tüm gün bilgisayar kullanmak, yanlış pozisyonlarda durmak ve egzersiz hareketlerini hatalı yapmak; bel ve boyun ağrılarının artmasına neden olsa da Doktor Fizyoterapist Bünyamin Haksever'e göre, bel ve boyun sağlığının en büyük düşmanı; hareketsizlik, stres, strese bağlı diş sıkma, sağlıksız beslenme ve düzensiz uyku.

TÜRKİYE'DE 8 SAATİMİZ OTURARAK GEÇİYOR

Haksever, "Bel veya boyunda oluşan ağrıların tümünün sebebi fıtık kaynaklı değildir. Eskiye oranla daha hareketsiz bir yaşam tarzı sürüyoruz. Örneğin, Türkiye'de günlük ortalama 8 saat oturmayla geçiyor. Normalde vücut hareket etmeye, enerji üretmeye ve bu enerjiyi tüketmeye göre adapte edilmiştir. Ancak siz bu yapıyı uzun süre hareketsiz tutarsanız dokular daha dayanıksız hale gelir. Bu nedenle hastalar bize geldiğinde 'oturuyordum masadan kalkarken aniden belim tutuldu' şikayetleriyle gelebiliyor. Hiçbir şey yapmadan bu ağrıların oluşmasının sebebi dokuların dayanıklılık kapasitesinin azalmasıyla alakalıdır. Uzun süre hareketsiz kalındığında dokuların dayanıklılığı azalır ve vücut ufacık bir hareketi bile tehdit olarak algılayarak buna yönelik koruyucu spazmlar oluşturur. Bu nedenle bahçelerde çalışan veya köylerde çalışan insanlar daha ağır işleri yapmalarına rağmen daha dayanıklıyken sadece masada oturan kişilerde bel veya boyun fıtığı oluşabiliyor. Bunların altında tamamen hareketsizlik yatıyor. Hareketsizliğin üstüne bir de stresli bir yaşam sürünce işin içinden çıkılamıyor" dedi.

STRES KAYNAKLI DİŞ SIKMA BOYUN AĞRISINI TETİKLİYOR

Haksever, araştırmalardan elde edilen bulgulara göre yüksek stres altında çalışan kişilerde boyun fıtığı oluşma riskinin daha fazla olduğunu aktararak, şunları söyledi: "Stres kaynaklı diş sıkma problemlerinden dolayı boyuna binen yük ve basınç artıyor. Böylece fıtıklar daha kolay bir şekilde ortaya çıkabiliyor.

20-30 YAŞINDAN SONRA SPOR YAPMAYA KARAR VERENLER DİKKAT!

"Her şeyin fazlası zarardır" diyen Haksever, egzersiz ve sporun da fazlasının zararlı olduğunu ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti: "Özellikle 20-30 yaşına kadar hiç spor yapmamış ama artık sağlıklı yaşam için spor yapmaya başlayanlar risk altındadır. Spor bir alışkanlıktır, çocukluktan itibaren yapılması gereken bir yaşam biçimidir. Eğer çocukluktan beri buna uyum sağlarsanız, dokularınız da ileriki yaşlarınızdaki yüklenmelere hazırlıklı olacaktır. Ama 30 yaşına kadar sedanter (hareketsiz) bir yaşam tarzını benimseyen kişi, haftanın beş günü ağırlık çalışmaya başladığında dokuları buna hazır olmadığı için sakatlanma ve yaralanma riski daha fazla olacaktır. Bu noktada ise bireylerin yapmamaları ya da dikkatli yapmaları gereken hareketler şunlardır:

- Dead lift,
- Alt abdominal bölgesini çalıştıran çakı hareketi,
- Bel çukurunu artıran ve azaltan hareketler.

Özellikle spora yeni başlamış ya da orta seviyede olan kişilerin bu hareketleri yapmamaları veya yapacaklarsa da hafif kiloyla ve bel çukurunu artırmadan yapmalarıni öneren Haksever, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hareketin aşırı ve zorlayıcı bir biçimde yapılması önerilmiyor. Öte yandan kas ve eklem ağrısını ayırt edebilmek gerekiyor. Hareketi yaparken kaslardaki hafif yanmalar göz ardı edilebilirken, eğer devam ediyor ve acıya, batmaya dönüşüyorsa o hareketlerin üzerine gidilmemelidir. Aksi takdirde çözümsüz sorunlara yol açabilirler."

Doktor Fizyoterapist Bünyamin Haksever

Doktor Fizyoterapist Bünyamin Haksever

"BAĞIRSAĞINIZ MUTLU DEĞİLSE BEL ÜZERİNDEKİ BASINÇ ARTAR"

Bel fıtığına karşı hareket etmenin çok önemli olduğunu belirten Haksever, "Hareket etmediğimiz için dokuların kan dolaşımı bozulur ve dokuların dayanıklılığı azalır. Hareket edilmediğinde bağırsak da çalışmadığı için sindirimimiz bozulur. Bu nedenle vitaminlerden faydalanamayız. Vücudumuz besinlerden, B vitamini, B12, D vitaminden yeterince faydalanamaz hale gelir. Bundan ötürü belde yük artar, kabızlığı da beraberinde getirir. Kişiler karınlarına dokunduğunda genel bir sertlik ve ağrı hissediyorlarsa bu kişilerde bağırsak problemi oluşma riski olduğunu söylemek mümkündür. Bağırsağınız mutlu değilse belinizin üzerindeki basınç daha fazla olacaktır bu da bel tutulmalarına, bel fıtıklarına veya sinir sıkışmalarına zemin hazırlayacaktır.

Doğru beslenme bağırsak florasının düzgünlüğünü sağladığı için beslenme düzenimize de dikkat etmeliyiz. Bağırsağımızın mutlu olması bizim için en önemli faktörlerden biridir. Çünkü endorfin yani mutluluk hormonunun yüzde 80'i bilinenin aksine beyinde değil bağırsakta salınmaktadır" diye konuştu.

"BEL VE BOYUN AĞRILARININ YÜZDE 90'I AMELİYATSIZ TEDAVİ EDİLEBİLİYOR"

Bel ve boyun problemlerinin yapılan literatürsel çalışmalara göre yüzde 90'ının ameliyata gerek kalmadan tedavi edilebildiğini kaydeden Haksever, şunları söyledi: "Manuel terapi teknikleri, osteopati teknikleri ve çene eklemi gevşetme teknikleriyle (temporomandibular eklem tedavisi) kasları gevşetiyor ve eklem mobilizasyonunu sağlayarak tedavileri yapabiliyoruz. Yani öncelikle kasları gevşetiyoruz ki eklemler daha rahat hareket edebilsin. Ardından eklem pozisyonlarını düzeltiyoruz. O bölgeye kan gidebilmesi için kan dolaşımını rahatlatıcı teknikler uyguluyoruz. En son olarak da sinir sisteminde parasempatik aktivasyonu artırdığımızda kişinin vücudu beklemeye başlıyor ve iyileşmeyi sağlamış oluyoruz. Bizim görevimiz vücudun kendi kendini iyileştirme cevabını desteklemek ve açığa çıkarmaktır."

OSTEOPATİ SEANSI HAFTADA BİR KEZ UYGULANIYOR

Haksever, tedavinin toplamda ortalama 4-6 seans olduğunu ve haftada bir kez uygulandığını aktararak, vücutta bir cevap oluşturulduğunu, ardından vücudun kendini iyileştirmesini takip ettiklerini söyledi.

Vücuda kendini iyileştirmesi için bir hafta müsade ettiklerini vurgulayan Haksever, "Sonraki hafta yeniden tedavi yapıyoruz. Osteopati seansları haftada bir 30-45 dakika uygulanıyor. Avrupa'da da bu seanslar haftada bir veya iki haftada bir 30-45 dakika şeklinde uygulanıyor. Her gün vücuda uygulama yaptığınızda, vücut kendini iyileştirmeye zaman bulamıyor ancak vücuda doğru dokunduğunuzda size doğru cevabı veriyor. İşin sırrı iyi bir anatomi ve fizyoloji bilgisinden geçiyor. Bu bilgiler olduğunda vücutta nereye dokunmak gerektiğini ve vücudun nasıl cevap vereceğini bilebilirsiniz. Bu teknikler bütüncül bir yaklaşım içeriyor. Tedaviler, fonksiyonel kişiye özel ve bütüncül olmalıdır. Tedavilerde işin sırrı budur" dedi.

TEDAVİ SONRASI AĞRILAR YENİDEN ORTAYA ÇIKABİLİR Mİ?

Haksever, yaşam tarzını değiştirmenin önemli olduğunu söyleyerek, "Eğer kötü bir vücut duruşu, yoğun stres, kötü bir beslenme ve uyku düzeniniz varsa bu ağrılar geri dönebilir. Öte yandan siz kötü bir yaşam tarzını benimsiyorsanız bu hem yaşam kalitenizi kötüleştirir hem de sağlığınızın diğer yönlerini de olumsuz şekilde etkilemiş olur. Bu nedenle hayatımızın her yönünü buna adapte etmeliyiz" şeklinde konuştu.

BEL VE BOYUN AĞRILARINDAN KORUNMAK İÇİN ÖNERİLER

Haksever, hayatın her aşamasında kişiyi zor durumda bırakan bel ve boyun ağrılarına karşı şu önerilerde bulundu:

- American College of Sports Medicine (ACSM)'ın verilerine göre ortalama olarak haftada en az 3-4 gün yaklaşık 45-60 dakika orta seviyede egzersizler (mümkünse aerobik ve hafif dirençli) yapılmalıdır.
- Nefes egzersizleri yapılmalı. Gevşeme için, nefesin 2 saniyede alındığı ve 4 saniyede yavaşça verildiği diyafram nefesi öneriyoruz. Bu, otururken, araba kullanırken bile her pozisyonda yapılabilir. Bu sayede diyaframı çalıştırarak gevşeme sağlanabilir.
- Sağlıklı bir beslenme için Akdeniz diyeti benimsenmelidir.
- Süt, gluten, şeker benzeri rafine yiyecekler kısıtlanmalıdır.
- Günlük uyku süresi ortalama 6 saat ve üstü olmalıdır.
- Aşırı stresli ve kaygılı durumlar bu tür ağrıları tetikleyen en önemli faktörlerdendir. Uzak durulmalıdır.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler