YOLLAR AYRILIRKEN BÜYÜK OYUN

Uzun moladan sonra merhaba.

Hem okuduğum Hukuk Fakültesi’ndeki sınavlarım , hem de özel bazı konulardaki yoğunluğum nedeniyle yazılarıma bir süre mola vermek durumunda kaldım.

Ama hayat da siyaset de, dünyadaki gelişmeler de devam ediyor. Belirsizlikler var, belirlenenler var.

Malum Macron yeniden Cumhurbaşkanı oldu. En sıcak gelişme ve netlik kazanan durum bu olsa gerek.

Ancak belirsizliklerin hala çok olması gelecek okumalarını hala zorlaştırırken, mevcut durumda neler olduğuna bakarak neler olabileceğini tahmin etmek mümkün.

O zaman bakalım:

Malum sadece neo-liberalizm değil, küreselleşme de iflas etti. Çeyrek asır sonrasında küreselleşmenin iflası da, her devleti yeniden durum değerlendirmesi yapmaya mecbur bıraktı.

Ve bu noktada büyük devletler, yeni küresel projeler ile ortaya çıktı.

Böylece 20.yüzyıldan beri gelen eski ittifaklar da, bu süreçle geride kaldı.

ABD’deki İngiliz ve İsrail kavgasının derinleşmesiyle dünya dengeleri yeniden şekillenme sürecine girdi.

Ortadoğu’da Atlantik-Avrupa çekişmesi, bu gelişmelerin yön değiştirmesine sebep olarak , dünyanın belirsizleşme sürecine düşmesine yol açtı.

Şimdiye kadar birlikte hareket eden ABD-İngiltere-İsrail üçlüsünün , Atlantik siyasetleri belirlenirken ters düşmeleri, dünya sorunları üzerinde farklı çıkarlara sahip oldukları için , yeni dönem daha kaotik duruma geldi.

Büyük devletler, gelişmiş devlet ve istihbarat yapılarıyla, dünyadaki gelişmeleri yakından izlemek, anında müdahale edip siyasi boşlukları anında doldurarak geleceğe dönük çalışma imkanına sahip.

Ancak gerçek şu ki, zaman içinde bu durumun değerlendirilmesiyle büyük devletler de eski ittifaklarıyla ters düştüğü ve yolların ayrıldığı bir durumla karşı karşıya.

Çin-Hindistan ve Türkiye bu gelişmelerden en çok etkilenen ve etkilenecek olan yeni siyasal aktörler olarak uluslararası arenadalar. Bu nedenle de bu ülkeler, yeni jeopolitik girişimler ve stratejiler ile öne çıkarken, bizler de eski siyaset bakışıyla bugünü anlamakta zorlanıyoruz.

O nedenle hep birilerine , ‘neler oluyor?’ sorusunu soruyoruz.

Peki bu şartlarda yeni durum nedir? Nasıl şekillenir?

Öncelikle belirtmekte fayda var ki; uluslararası politika , disiplini ve müeyyidesi olmayan bir alandır.

Bu nedenle devletler, yeni koşullarda çıkarlarına daha fazla sahip çıkmak için eskisinden farklı yollara yönelirler.

Bu durum, dünyada kaotik ortamın genişlemesine, bu nedenle de yaygın savaş stratejisinin devreye girebileceği ihtimali açısından da, insanlığın geleceği açısından da tehlikeli bir duruma gelebilmektedir.

Tek tek ele alırsak:

İNGİLTERE; Brexit ile Avrupa dışına kaydı. Yeniden sömürgelerine döndü. Ortadoğu ve Akdeniz’de ABD ile karşı karşıya geldi.

İSRAİL: Kuruluşuna kadar önemli gelişmeleri, kendi merkezli olarak yönlendirdi. Bunu da daha çok büyük devletlerdeki lobileri aracılığıyla yönlendirdi. Bu nedenle de ABD’nin bir iç çekişme yaşamasına sebep oldu.

Tam da bu noktada, ABD sırf Ortadoğu’da İsrail’i kontrol edebilmek için Rusya’yı Suriye’ye davet etti.

Ortadoğu’da İsrail, hem İngiltere, hem de ABD ile karşı karşıya kalınca, bu sefer Netenyahu’nun Çin gezileri başladı.

İsrail, Çin’de ABD ve İngiltere’de olduğu gibi kendisine bağlı lobiler oluşturarak , siyonizmin yayılması ve Büyük İsrail’in kurulması çizgisinde oldu.

Bu aşamadan sonra Donald Trump döneminde , Rusya ile ilişkilerini geliştiren ABD, yeni dönemde Avrupa’nın kontrolü için Rusya ile ilişkiye girdi. Ve Çin’in önünü kesmek üzere, ilan edilen İpek Yolu üzerindeki bütün devletlerde İSTİKRARSIZLIK örgütlenmesi oldu.

Bunun ilk adımı olarak da, Myanmar’daki askeri darbe oldu.

Ve Myanmar üzerinden Çin batıya yöneldi . Pakistan’ın dış borçlarını ödeyerek yeni İpek Yolu’nun Kuzey hattını garanti altına almak istedi.

Kuzey Hattı , Pakistan üzerinden Ukrayna’ya çıkıyordu. Bu noktada da Rusya, Ukrayna’ya müdahale etti.

Diğer tarafta ; Amerika- İsrail ve Avrupa ülkeleri ile karşı karşıya kalınca; İngiltere’yi yanına çekerek baş düşmanı Çin’e karşı Avustralya merkezli yeni NATO (Avustralya-UK-USA)devreye girdi.

Diğer taraftan İngiltere’nin Avrupa’dan kopuşu , AB’yi çok ciddi boyutlarda sarstı. AB ülkelerinin kendi başlarının çaresine bakması yönüne sürüklendiği aşamada , İngiltere, Fransa ve İtalya’nın NATO örgütüne karşı çıkarak bir AB ordusuna yöneldiğini gördük.

Böyle bir süreç yaşanırken; bu gelişmelerin uzantısı olarak bir gün, bir gece yarısı ABD silahları, tankları ve ordusuyla gelip Yunanistan’ın ortasına yerleşti.

Böylece ABD yeni dönemde , AB’yi kendi haline bırakmayarak, Türkiye’yi de içine alan bir bölgesel yapılanmaya yönelip, Almanya-Fransa-Rusya ve Çin’in önünü kesen bir yeni yapılanma arayışına girdi.

Bu aşamada Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması, yeni dönemde Balkanlar’da, Karadeniz ve Ortadoğu’da eskisinden çok farklı bir yapı ile , ABD’nin yine NATO üzerinden bölgede yeni yapılanma içinde olduğunu gördük.

Yeni dönemde dünyanın alternatif büyük gücü olarak lanse edilen Çin, 1.5 milyarlık nüfusu ile dünyaya yayılmaya yöneldiği aşamada, Asya ve Avrupa’ya yöneldiği- özellikle Londra-Pekin- hattındaki yeni İpek Yolu’nun Pakistan üzerinden Ortadoğu ve Orta Asya’ya ve daha sonra Karadeniz ve Doğu Avrupa’ya yönelerek , Londra-Pekin hattını tamamlama gayretinde olduğundan , bu bölgedeki tüm ülkelerin geleceği ile ilgili İpek Yolu’nu garanti altına alarak bu bölgeleri kendi kontrolüne alma noktasında hazırlık yaptığı görülmektedir.

Böyle bir süreç içinde, dünyanın çeşitli kıtalarında belirecek anlaşmazlıklarla, sıcak çatışma ve anlaşmazlıkların yeryüzüne yayılıp, öncelikle Ortadoğu ve Orta Asya, Akdeniz , Karadeniz, Doğu Avrupa ve Pasifik Okyanusu muhtemel savaş alanları olarak dünyanın gündemine oturmaktadır.

Bu gelişmeler dikkate alındığında ; tarihin tekerrürden ibaret olduğunu, tarihte gördüğümüz bir çok gelişmenin yeniden gündemde olduğunu söyleyebiliriz.

Türkiye böylesi bir karışık bir durumun, tam ortasındaki merkezi coğrafya olarak önümüzdeki dönemde, devletlerarası bu oyunu kendi çıkarları ve Türk milletinin ulusal güvenliğini dikkate alarak, hem kendi çıkış yolunu, hem de dünya barışını gerçekleştirecek yeni dünya düzeni stratejisini, kararlı bir şekilde uygulayarak, her türlü savaş senaryosuna karşı direnecektir.

Bu çerçevede her büyük devlet gibi, kendi oyununu oynayarak ve kendi ulusal çıkarları için daha adil bir dünya düzeni oluşumu doğrultusunda , Türkiye kendi oyununu oynayarak, devletlerarası oyunda da ön planda olacaktır.

Son söz olarak;

Türkiye ile oynarsanız; Türkiye de kendi oyununu oynayarak kendi yönünü belirler!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.