Canboray Soykan

Canboray Soykan

YA GENÇLER ?

Manasız kavgalarla enerjisini tüketen bir siyaset kurumu istemiyoruz

 

Pandemi günleri devam ederken evlere şenlik hadiselerin de sonu gelmiyor. Biliyorsunuz Sayın Cumhurbaşkanı Ramazan’dan sonra çifte bayram sinyali verdi vereli vakalarda ve ölümlerde müthiş bir düşüş yaşanıyor. Meğerse COVID-19, Sayın Cumhurbaşkanı’ndan çifte bayram müjdesini duymayı bekliyormuş. Diyorum ki keşke Sayın Cumhurbaşkanı bu demeci daha evvelden verseydi de 115,000 hastaya gelene kadar işi büyümeden başından çözseydik. Tabii ümmetin lideri olmak işte böyle özellikleri beraberinde kendiliğinden getiriyor. Bu virüs gudubeti dahi Sayın Cumhurbaşkanını dinlerken biz hala onu dinlemiyor ve onu eleştiriyoruz, ne hadsiziz değil mi ? Hadsizliği sürdürecek olursak biliyoruz ki iktidar ülkedeki ekonomik çöküntüyü bir nebze toplamak için piyasayı hızlıca aktif canlandırmak istiyor ve bu yüzden de normalleşme konusunda aceleci davranıyor. Dünya Sağlık Örgütü ise tüm ülkeleri tedbirli olmaya çağırıyor ve ‘’İnanın henüz en kötüsünü görmüş değiliz.’’ diye de ekliyor. Tüm samimiyetimle diliyorum ki böyle bir hataya düşülmez, vakalarda günlük 10 hastayı ve 3-5 ölümü görene kadar gevşememiz bizi tahmin etmek istemeyeceğimiz kadar korkunç neticelere sürükleyebilir. Uzmanlar önümüzde dalgalanmalar olacağını, salgının yavaşlıyormuş gibi görünüp belli dönemlerde alevleneceğini ve bu dönemlerde belki de şimdikinden çetin manzaralarla karşılaşacağımızı dillendiriyor. Bilim Kurulu oluşturulmasını nasıl takdir ettiysek, bugün Bilim Kurulu’nu iktidarın noteri haline getirme niyetini de eleştiriyoruz. Gün siyaset yapma, oy hesabı tutma, oportünist davranma günü değil. Madem Bilim Kurulu kuruldu, madem oradaki kıymetli bilim insanlarının donanımına ehemmiyet gösterildi o halde bırakalım da bu sürece onlar yön versin. O halde izin verelim de Bilim Kurulu, danışma meclisi olmaktan öteye geçebilsin ve birikimini bu ulusun geleceği için özgürce kullanabilsin. Bu ülkeyi yönetenlere bir genç olarak sesleniyorum, bari bugün bu lüzumsuz kavgaları bir kenara bırakın ve geleceğimiz için herkesi kucaklayın. Bari bugün kutuplaştırmayı, ayrıştırmayı, kamplaştıran dili bir kenara bırakın ! Biz artık bunlardan sıkıldık, bıktık, usandık ! Biz artık manasız kavgalarla enerjisini tüketen bir siyaset kurumu görmek istemiyoruz, biz akılcı ve seviyeli bir siyaset kurumu görmek istiyoruz ! Bunu bizlere, yarınların umudu olan gençlere borçlusunuz lütfen unutmayınız ! Lütfen unutmayınız !

Fırsat eşitsizliğinin ne alemde olduğunu gençlere sorunuz 

Laf gençlere gelmişken, sizce de gençler bu COVID-19 hengamesinde biraz göz ardı edilmediler mi ? Bu salgından her zümrenin payını aldığı aşikar hatta ekonomik durumu kötü olan vatandaşlarımızın perişan durumda olduğu da aşikar. Fakat size de gençlerin bu saydığım gruplardan bağımsız olarak değerlendirilmesi üzücü gelmiyor mu ? Elbette arzum ve hayalim bu ülkede gençler denince akıllara gelen tek sorununun ders ortalamaları olması lakin hem okuyup hem çalışan binlerce genç yok mu ? Veya ailesinin maddi desteğiyle okuduğu için evdeki maddi sıkıntıyı en başta hissedecek milyonlarca genç yok mu ? O halde bu telaşlı günlerde ihmal edilen gençliğin sorunlarını neden konuşmuyoruz ? Bir uzaktan eğitim meselesi var ki içi sizi dışı bizi yakar. Biliyorsunuz eğitime ara verilince YÖK, uzaktan eğitim konusunda karar verme serbestisini üniversitelere verdi. Verdi ama Türkiye’de karizmayı çizdirmeme kafası vardır hele ki atanmış olan rektörlerin karizmadan öte çizdirmek istemeyeceği koltukları vardır. Şimdi güya epey üniversite uzaktan eğitim yaparak bilişim devrimin timsali oluyor, oluyor da sayılı 10-12 üniversite bu işi hakkıyla gerçekleştirebiliyor. Bu altyapıyı sağlayamamış olan üniversitelerin inadı, öğrencileri zor duruma düşüyor. Altyapı müsaitken, öğrencinin imkanı olmamasına ne demeli peki ? İnternete erişemeyen, internete erişse elindeki cihaz yüzünden derslere doğru düzgün iştirak edemeyen binlerce genç var. Psikologlar bu dönemde müthiş bir odaklanma olamayacağını, dikkat dağınıklığı yaşanacağını ve bireylerin karantina günlerinde öyle düşünüldüğü gibi entelektüel atılımda bulunamayacağını anlatıyor. Bunlar konuşulurken kimi üniversitelerde yukarıda saydığım sebeplerle eğitimden zerrece verim almayı başaramayan gençlere devam zorunluluğu, çılgınca ödevler ve ahiret sorusu tadında soruları içinde barındıran online vizeler dayatılıyor. Bunlardan rahatsız olduğunu dillendiren gençlere de ‘’YÖK size hak verdi, buyurun dönemi dondurun o zaman.’’ cevabı veriliyor kimi üniversitelerde. Hatırlatırım ki sosyal devlet, zorda olan öğrencisine alternatifler ve iyileştirmeler sağlamakla mükelleftir. ‘’Biz böyle istiyoruz, işine gelmiyorsa koyver eğitimi.’’ Tarzında bir yaklaşımla ne yapabileceğinizi zannediyorsunuz ? Gençleri motive edeceğinizi yahut gözlerini korkutarak onları hizaya sokacağınızı mı zannediyorsunuz ? Uzaktan eğitim yapıyoruz diye caka satmadan önce siz bu hizmeti tüm öğrencilerinize götürmek zorundasınız, götüremediğinize iyileştirme veyahut alternatif sunmak zorundasınız. Gençler aba altından sopa gösterenlere değil ama sırtlarını sıvazlayıp zor zamanda onlara büyüklük yapanlara saygı duymasını iyi bilir hiç merak etmeyin. Lütfen övünmeden evvel, fırsat eşitsizliğinin bitip bitmediğini gözlemleyiniz. Fırsat eşitsizliğinin tarihe gömüldüğünü naralar atarak söylemeden evvel de lütfen gençleri muhatap alınız ve onlara sorunuz fırsat eşitsizliğinin ne alemde olduğunu.   

Siz yeter ki bu ulusu hak ettiği şekilde yönetin

Gençlere sorunuz derken amcası, dayısı, halası vesilesiyle kıyak görevlere getirdiğiniz partililerinizi kastetmiyorum biliniz, partinize yönetim kurulu atar gibi devlet kademelerine dizdiğiniz üyelerinizi kastetmiyorum biliniz. Sivas’ın Akçamescit köyünde nalbur Nedim’in üç numarası Hüseyin’i kastediyorum yırtık önlük giymek zorunda kalanı. Isparta’nın Ardıçlı Köyünde babasının bayraklara sarılı tabutunu karşılamış şehit evladı Filiz’i kastediyorum. Ankara’nın Sakarya Caddesinde garsonluk yaparken aldığı yevmiyeyle hocasının istediği kitabın ikinci elini almaya çalışan Mehmet’i kastediyorum, evet derslere mesaisi yüzünden geç kalıp azar yiyeni. İşte onlara sorunuz siz fırsat eşitsizliği neymiş, ne değilmiş, halen Türkiye’de var mıymış yok muymuş diye. Bu gençlerin kendi devletine güvenleri sarsılıyor bunu biliyor musunuz mesela ? KYK’daki hizmetlerden kimlerin yararlanıp kimlerin yararlanamayacağını halen somut kriterlere niçin ortaya koyamadığınızı sorgulayan binlerce genç var biliyor musunuz ? Esas alındığı iddia edilen kriterlerin gereklerini yerine getirmeyen kimilerine hizmet sunulurken, gerçekten müşkül durumda olanları devletin göremediğini düşünen binlerce genç var biliyor musunuz ? KYK Yurdu çıkmadığı için özel yurtlarla taahhütname imzalamak zorunda kalan ve bu taahhütnameye imza attığı için yokluk içinde halen taksit ödemek mecburiyetinde bırakılan binlerce genç var biliyor musunuz ? Özel üniversitelerin, hizmet veremediği şu günlerde dönemlik ödeme için öğrencilerin üstüne çullandığını biliyor musunuz ? Gençlerin uzun bir süre ilk defa, devletinden bu konularda bir yardım eli beklediğini biliyor musunuz peki ?  Bireyler, yazarlar, aydınlar, akademisyenler ve gazeteciler gençleri ihmal edebilir ama devletin gençlerini ihmal etme lüksü yoktur. Ben buradan önce kendi adıma daha sonra konuşup görüştüğüm, iletişim kurduğum, sohbet ettiğim tüm arkadaşlarım adına ve onların nezdinde tüm gençler adına sizlere fevkalade samimi bir çağrıda bulunuyorum. 

Tıpkı milyonlarca vatandaş gibi gençler de zor durumda, gençlerin de ailelerinin de bu dönemde devletten gelecek yardımlara ihtiyacı var. Haydi artık ‘’Ya gençler ?’’ diye geçirelim aklımızdan, geçirdikten sonra da aktardığım sorunlara makul çözümler getirmeye çalışalım. Bunu sadece AKP kadrolarıyla başaramayız, muhalefet partilerini, bilim insanlarını, STK’ları ve tüm farklı görüşlerden gençleri bu çözüm üretme aşamasına dahil edelim. İsraf devrini sona erdirelim, bir garip şatafatı ortadan kaldıralım, kendi vatandaşlarımızı ve kendi gençlerimizi düze çıkarmadan evvel uluslararası arenada façayı bozmayacağız diye şov yapıp gülünç duruma düşmekten vazgeçelim.

Gençlerimizin eğitim ve yurt masraflarının tamamını karşılamanızı beklemek ekonomik enkazın altında debelenirken olanaksız ama en azından gelin devlet olarak bu taşın altına elinizi koyun ödemelerin belli bir kısmını üstlenin, faturayı bölüşün. Gençlerimizin hepsine telefon, tablet veya laptop dağıtmanızı şahlanmış ekonomimiz hasebiyle sizden bekleyemiyoruz ama en azından gelin uzaktan eğitimdeki kıstaslar konusunda düzenlemeler yapın, gelin en kötü durumdaki gençleri objektif bir değerlendirmeyle tespit ettikten sonra onlara devlet olarak internet erişimi ve cihaz desteği sağlayın. Gelin anketlerde oy kovalayacağınıza gençlerimizin derdine ortak olun, devletin onları önemsediğini onlara hissettirin. Gelin şaşırtın bizi hatta sizi iyi hissettirecekse utandırın bizi, hizmetlerinizle ezip geçin ! İlk defa kavga etmeden, aşağılamadan, üstten bakmadan, germeden, kırmadan, insan ayırmadan, zıt kutuplara itmeden, propaganda malzemesi haline getirmeden bir iş yapın ve tüm gençlere sahip çıkın biz de izleyip mahcup olalım.

Siz bunları yeter ki başarın, siz yeter ki bu ulusu hak ettiği şekilde yönetin de varsın mahcup olan biz olalım, varsın memnuniyetsiz biz olalım, varsın kuru muhalefet biz olalım.

Siz yeter ki başarın…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.