Gazim ne diyor?

Gazim ne diyor?

Vatan kahramanlarımız hayat hikâyelerini NGAZETE Gazi Ne Diyor; Köşe Yazarı Mustafa KURUBACAK’a anlatıyor

Jandarma komando Lütfü BÜYÜK

Sevgili Mustafa, öncelikle Selamün Aleyküm devrem. 

Ülkemizin sorunlarından bir tanesi de hakkı olduğu halde hakkını alamayan, terörle mücadelede yaralananların 1953 yılında çıkartılan bakanlar kurulu tarafından şaçma sapan yasa olan 1053 nizamname ve TSK sağlık yönetmeliği ile mağdur olan 18 bin gazimizin gazi olamaması.

Bu sorun ne zaman çözülecek? 

Kimse de bilmiyor. 

Hükümet yetkilileri ve bakanlar resmen bizimle alay ediyor. sıyrık diyor, uzuv kaybı yok diyor, onlar hafif yaralanma diye bizleri rencide ediyorlar.

Bu sözlü şiddettir. Rencide edici bir sözdür. 

Biz bu sözleri duyacak ne yaptık? 

Bu vatana, devlete, millete, bayrağa ve istiklal marşına sahip çıktık. 

Bu sözleri duymak için mi ?

Bende devletimin yasalarından dolayı, yönetmeliklere takılan, 3713 terörle mücadele sırasında yaralandığı halde, gazilik unvanı alamayanlardanım. 
Ama şu bir gerçek, Allah katında ben kutsal gaziyim. Yasalar ve SGK öyle demese de. 

Bende askerlik hayat hikâyemi tüm ülkeme ve dünyaya haberdar olması için yazıyorum.

Ben Lütfi BÜYÜK 1974/4 tertip olarak acemi birliğimi önce Manisa Kırkağaç ve sonrasında, usta birliğimi jandarma komando olarak, Siirt’in Eruh ilçesinde komando bölüğünde vatani kutsal görevimi yerine getirmeye başladım. 

Biz komando bölüğü olduğumuz için o civar bölgedeki karakolların güvenlik ve emniyeti biz jandarma komandolardan sorumluydu. 

Sırt çantamıza Türkiye’nin yükünü yükleyip Yol emniyeti, pusu, saatlerce ve günlerce süren intikaller. 

Sırtımızda yasam malzemeleri ve askeri tesisatlarımız çok ağır oluyordu.azami 40 ila 45 kilo arasında değişen sadece çantamız, silah ve hücum yeleği ayrı bir yük. İstemesen alma, hayatta kalmanı sağlıyor bu malzemeler. Bu şekilde birçok operasyona katıldım ve bende bir müddet sonra çift taraflı kasık fıtığı oluştu.

Ağrılarım artınca bölük doktoruma gittim ve benim hemem ameliyat olmamı söyledi. Beni Ameliyat olmam için Siirt askerî hastanesine sevk etti.

Hastanede başarılı kasık fıtık ameliyatı olduktan sonra bir müddet istirahat ettim.iyileştikten  sonra, yeniden komando bölüğüme geri döndüm. 

Bir müddet sonra yine operasyonlara gitmeye başladım. Heyecan kaldığımız yerden devam etmeye başladı benim için.

Ve yine bir gün bir ihbarı değerlendirmek üzere operasyon hazırlığına başladık. Gece dokuz gibi çıktık. Saatlerce yürüdükten sonra operasyon bölgesine geldik.

Sabahın ilk ışıkları ile korucu öncü timleri önümüzden gidiyordu. Bizde arazi taraması yapıyorduk.

Öncü tim bölücü terör unsurlarının mağarada yaşam malzemelerini bulmuştu.

Öncü birliklerimiz yaşam malzemelerini yakarken seslerimizden, duman ve ateş kokusuna uyanmış olmalılar ki, Bulundukları mağaralarında ve sonrasında bölücü teröristlerle çok şiddetli çatışma başladı.

Mesafede çok yakındı. Öyle yakındı ki havada el bombaları ve roketler yanı başımızdan geçiyordu. Hatta önümüze düşüyordu. Bizde öncü timdeki arkadaşlarımıza destek için hemen mevzi ala ala yardıma gitmeye başladık. Yine büyük bir kayaya mevzi aldım çatışma iyice şiddetlendi. 

İnan Mustafa tertibim; içimizde en ufak bir korku yok, tekbirlerle çatışmaya giriyoruz. 

Çatışma bölgesi çok dik ve dar bir vadiydi. Tam bir hamle yapayım derken hedefe baktım bir roket tam üstümüze geliyordu ve hemen mevzi aldım.

Mevzi aldığım yerin hemen yanına bir roket düştü, öyle bir patlamaydı ki kulaklarımın içinde büyük bir acı ve çınlama vardı.

Hiç bir şey duymuyordum ve bir müddet sonra kendime gelmeye başladım. Roket tam önümde kocaman bir çukur açmıştı. Kendime baktım, ayağa kalkayım mevzi değiştireyim dedim kalkamıyordum. 

Sağ ayağımdaki bot parçalanmıştı. Şarapnel parçası ayak bileğime isabet etmiş bot ile birlikte ayağımı parçalamıştı. 

Hareket ettiremiyordum. Biraz sürünerek çatışma bölgesinden uzaklaştım. Yanımdaki badi arkadaşım beni sırtına aldı ve timdeki sıhhiyenin yanına getirdi. Timdeki Sıhhiye doktoru botumu çıkardı. Ayak bileğinin sağ tarafı parçalanmıştı. 

Şarapnel parçası nedeniyle de hareket edemiyordum. Bana hemen serum taktı, bir müddet sonra da helikopter geldi beni ve diğer yaralıları aldı hastaneye götürdü.

Üzülerek söylüyorum bir subayımızda şehit oldu. Allah rahmet eylesin, mekânını cennet eylesin, ailesine ve çocuklarına sabırlar versin.

Siirt askerî hastanesine helikopter ile götürüldüm. Hastanede kemiğe saplanan şarapnel parçası çıkartıldı. Parçalı kırık olduğu için birde platin takıldı. Doktorun dediği sinirlerin tahrip olduğu için ayağın uyuşuk kalır dedi. Yirmi gün Siirt asker hastanede yattım. Çok ağrılarım oldu. 

45 günlük hava değişimine gittim. Hava değişimi bitmeye yakın yeniden hastaneye gittim oradan da beni gölcük askeri hastanesine sevk ettiler. Bir tek doktor beni muayene bile etmeden birliğine geri dön dedi, bende birliğime geri döndüm.

 Halen ayağım uyuşuk ve platin duruyor. Zamanla ve kış aylarında ayağımda şişlikler ve ağrı oluyor. 

Birliğimde yine ayağım şişiyordu, ayağıma bot giyemiyordum. Bot giyemediğim için terlikle dolaşıyordum. Bölük komutanım benim bu durumumu görünce geri hizmet olarak beni kontrolü telefona verdiler ve böylelikle askerliğimi tamamladım.

 Hiç askerden önceki gibi sağlıklı olamadım, hem sağlık açısından, hem psikolojik olarak, sağlıklı ne düşünebildim nede hareket edebildim.

 Rüyalarımda, zaman zaman aklıma geldiğinde aklımın durduğunu gözümün önünde hep çatışmalara giriyordum. O gün kendime gelemiyordum.

 Şunu da hep kendime sordum, ben bayrağımıza verdiğimiz rengin kanını verdim. 

3713 terörle mücadelede yaralandığım halde Gazilik unvanı alamıyorum.

Bu durum bende daha da derin bir üzüntü veriyor. Çoğu kişi bana sen niye gazi değilsin? diyorlar, bir cevap veremiyorum, bu beni kahrediyor.

Buradan sayın devlet büyüklerine sesleniyorum, artık bizi görün, artık bizi duyun ve hakkımız olan gaziliğimizi verin.

 Ben vatan ve bayrak uğruna yaralanıp gazi oldum. 

Neden gazi sayılamıyoruz?

Beni çok üzen bir durum ki birileri haksız yere çürük raporu alıp askere gitmezken birileri de kahramanca kutsal askerlik vazifesini yerine getirirken terörle mücadelede yaralanıyor ve sen gazi değilsin deniliyor.

 Ben Allah’ın kanunlarında gaziyim. 

1053 nizamname ve TSK sağlık yönetmeliğine göre gazi değilim.

19 bin gazilerimizin hakkı olan gazilik unvanının verilmesini temenni ediyorum.

Saygılarımla
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum