Türkiye Sömürge Bir Ülke midir?

Türkiye Sömürge Bir Ülke midir?

Demokrasi ve Eğitim Stratejik Araştırmalar Merkezi (DESAM) Eğitim gündeminde en çok tartışılan konu haline gelmesi amacıyla “Türkiye’de Yabancı dilde eğitim Emperyalizmi” ve “İhmal Edilen Osmanlıca Meselesi” hususlarını ele aldı.

DESAM tarafından düzenlenen “19 Yıllık Ak Parti İktidarının Eğitimle İmtihanı!” başlıklı seminerlerinde konuşan DESAM Başkanı Gürkan Avcı özetle şunları söyledi;

İngilizce, Fransızca, Almanca, Rusça, Çince gibi yabancı dilde eğitim ayıbına Guyana, Madagaskar, Vietnam, Kenya, Liechtenstein, Belarus, Gana, Uganda….  gibi köleleşmiş sömürge ülkelerde rastlanılıyor.

YABANCI DİLDE EĞİTİME HAYIR! YABANCI DİL ÖĞRENİMİNE EVET!

Köklü, derin, inovatif, özgün ve engin bir eğitim tarihine sahip Türkiye’ye yabancı dilde eğitim politikası yakışmıyor, hem de hiç yakışmıyor! 200’ü geçkin dünya ülkelerine bakın. Hiçbir bağımsız, müstakil ve onurlu ülkede yabancı dilde eğitim ayıbına rastlayamazsınız. Türkiye, kendisine sömürge ülke ve muz cumhuriyeti görünümünü veren bu özentili, müptezel yabancı dilde eğitim utancından kurtulmalıdır, kurtarılmalıdır!

Yaşadıklarıma dayanarak söylüyorum ki vatandaşlarımızı geçtim aydınlarımız dahası kimi partilerimizin eğitim politikalarından sorumlu kişiler dâhil yabancı dilde eğitim ila yabancı dil öğreniminin pedagojik ve hatta politik farkındalığına, ayrımına ulaşmış değillerdir!

Ben şahsen, hususen ve alenen yabancı dilde eğitime karşıyım! Ama yabancı dil öğrenimini ise destekliyorum. Her liseyi bitiren gencimizin en az iki yabancı dili hakkıyla konuşmasını ve kâmil manada bilmesini gönülden istiyor ve teşvik ediyorum.

Sömürge ülkelerde olduğu gibi Türkiye örneğinde de yabancı dilde eğitimin uygulandığı dahası devletçe desteklendiği tüm ülkelerde eğitim sisteminin yozlaştığını, bilimsel gelişimin baltalandığını ve gençliğin eğitim aldığı dilin arkasındaki kültüre hayran, kendi değerlerini küçümseyen, kozmopolit bir ruhla yetiştiğini çokça görüyor ve an be an tanık oluyoruz.

YABANCI DİL DAYATMASI ÜZERİNDEN SOYULUYOR VE İŞKENCE EDİLİYORUZ!

Çocuklarımız ve gençlerimiz kolej ve üniversitelerde, akademisyenlerimiz bilimsel çalışmalarında yabancı dil dayatmasından dolayı adeta işkence çekiyor, çektiriliyor! Yabancı dilde eğitim veren okullar ve yabancı dil hazırlık sınıfları adı altında ‘kasıtlı olarak yoksul ve cahil bırakılmış halkımızın’ milyar dolarları ve milyonlarca saat mesaisi heba oluyor, heba ediliyor!

Yabancı dilde eğitimin bırakın üniversiteleri anaokullarına kadar destek gördüğünü, kamuoyunda özentiyle pohpohlandığını, popülist bir teveccühle yaygınlaştığını görüyoruz. Öte yandan yabancı dilde eğitim veren kimi kolej ve üniversitelerin başarısı büyük bir abartı ve süslü püslü argümanlar ile reklâm ediliyor, yüceltiliyor. Bu başarı yabancı dilde eğitim yapmalarından değil, seçme ve seçkin (!) öğrencileri almalarından ve okullardaki zengin/gelişmiş olanaklardan kaynaklanıyor. Diğer bir hususta yabancı dilde eğitimin özentili, taklitçi, batı hayranı bireyler yetiştirdiği ve beyin göçünü tetiklediği ve dilimizin, kültürümüzün gelişmesini engellediği vahim gerçeğidir.

Başta Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan ve Milli Eğitim Bakanı Sayın Selçuk olmak üzere tüm muhalefet partilerimizin lider ve eğitim sözcülerine sesleniyorum! Yabancı dilde eğitimin zararlarının pedagojik ve politik olarak da, kültürel asimilasyon olarak da masaya yatırılması ve bir an önce bu aymazlığa dur denilmesi gerekiyor!

 Bu konuda Cumhurbaşkanlığı makamınca akademisyenler, eğitim uzmanları, dilbilimciler, pedagoglar, yetkin ve ilgili STK’lar ve aynı zamanda veli ve öğrencilerin bir araya geldiği çalıştaylar maharetiyle kangren haline gelmiş bu parazit sorunun birçok cephesiyle derinlikli bir şekilde masaya yatırılması ve ivedilikle rehabilite edilmesi gerekmektedir.

 MEVCUT ŞURA KARARLARI NİÇİN UYGULANMIYOR?

Ak Parti yetkililerine sesleniyorum! On sene önce 2010 yılında düzenlenen 18. Milli Eğitim Şurasında şahsımın önerisiyle kabul edilen ve Şura kararı haline gelen “Yabancı dilde eğitimin yasaklanması ve eğitimin tüm kademelerinde derslerin Türkçe anadilde yapılması” maddesi niçin halen hayata geçirilmedi!?

 Eğitimde yabancı dilin kullanılmasının olumsuz pedagojik sonuçları dışında birçok sosyal, siyasal, psikolojik hatta iktisadi sorun doğurduğu da sabit bir gerçektir. Çocuklar birden bire yabancı bir dilde eğitimle karşılaşınca birçok travmatik durum oluşuyor. Dil bir iletişim aracı olmanın yanında aynı zamanda akademik gelişimde de önemli bir araçtır. Dil ile bilim ve eğitim arasında sıkı bir ilişki bulunmaktadır. Eğitim dili insanın kimlik kazanmasında, kültürel değerleri içselleştirmesinde, düşünsel yaratıcılığında önemli bir işleve sahiptir.

 OSMANLICA MESELESİ UNUTULDU!

1928'de Harf Devrimi'yle Osmanlı alfabesi kaldırılmak yerine Osmanlı alfabesine ek olarak Latin alfabesi de tedrisatımıza eklenseydi hiç kuşkusuz ki işte o zaman vizyoner, müspet bir devrim yapılmış olurdu! Bu itibarla ve telafi anlamında Osmanlıcanın, ilköğretim sıralarından itibaren seçmeli ders olmasının, eğitim sisteminin zaruri bir ihtiyacı ve milletin öz vicdanının gereği olduğuna kati olarak inanıyorum.

 Osmanlıca, kesinlikle çocuk ve gençlerimize ders olarak okutulmalı ve öğretilmelidir. Eğitim sistemimizin kapılarını milli tarihine, özüne ve köküne açmak gerekiyor. Bu eğitimimizi en az medeni ve muasır dünyayla bütünleştirmek kadar önemlidir. Çocuk ve gençlerimizin, hâsılı milletimizin tarihiyle ve kadim kültürüyle arasındaki duvarı yıkacak yegâne reformlardan birisi de Osmanlıcanın ders olarak okutulmasıdır. Türk eğitim sisteminin temel, yaygın, derin ve tarihi sorunlarla karşı karşıya olduğunu biliyoruz. Kadim medeniyetinin ve şanlı tarihinin öz birikimine ulaşmak, ‘Büyük Türkiye’nin eğitim hedeflerinden birisi olmalıdır.

 MEVCUT ŞURA KARARLARI NİÇİN UYGULANMIYOR!?

Ancak bundan tam 6 sene önce 2014 yılında yapılan 19. Milli Eğitim Şurası’nda  önergesini vererek ve Şura alt komisyonları ile genel kurulunda savunmasını yaparak Şura kararı alınmasını sağladığım ‘Osmanlı Türkçesi’nin liselerde/okullarda ders olarak okutulması” kararının da yeterince hayata geçirilmediğini ve siyasi rantlara feda edildiğini üzüntüyle görüyorum. Çocuklarımızın ali menfaatini ve milli eğitimimizin milli pedagojik vizyonunu merkeze alarak çıkmasına vesile olduğum bu Şura kararının sözde değil özde bilfiil hayata geçmesini istiyor ve Ak Parti yetkililerden ivedilikle yetkin adımlar atılmasını bekliyorum.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler