SUÇ ve CEZA!?

SUÇ ve CEZA!?

SUÇ ve CEZA!?

Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol!
Gazetecilik mesleğini yapan kişi, başka işte çalışamaz deniliyor ya, menfaat çatışması olmasın diye.
Günümüz medyasından gazetecilik dışında her iş yapıldığına göre, PR, emlak komisyonculuğu, reklamcılık, eyyamcılık vb.
Matruşka BOP demek "istihbarat savaşları" demek.
BOP'ta medya istihbarat'ın oyuncak'ı oldu ise bir başka nüans?!
Öncelikle...
Gazetecilerin profil'leri çıkartıldı.
Kim, hangi zaaf'a sahip!
Zafer Mutlu, Ertuğrul Özkök gibi isimlerin profil'leri, 2000 öncesinden çıkartıldığından, eski alfa isimler'de pek sıkıntı çıkmadı.
"Para odaklı" olanlar, çok para ile t'avlandı.
Erdal Şafak görevden alındı, yollandı, çalmadık kapı bırakmadı, görevine iade edildi.
Para'dan ziyade kariyer merkezli idi.
Sabah'ın en uzun süreli yöneticilerinden tek'i oldu.
Yılmaz Özdil, para merkezli idi.
Amaç'a giden yol'da kullandılar, kitap telifi vb üzerinden coşturdular.
ROK falan ne gazeteci ne de başka bir şey.
Fatih Portakal, İsmail Küçükkaya, İrfan Değirmenci vb ne kadar isim var ise bir o kadar da çıkartılmış profil var.
Nüans?!
İlk yarı bitti, ikinci yarı başladı ise "virüs tatili" kapsamında takım'ların hali ortada!
Karar'a yollanan "takkeli yazarlar"ın da profilleri var, pek farklı değil.
Önce para, ikinci sırada hazcılık geliyor.
Güç merkezli, kariyer merkezli vb.
Kullanılanlar, market'teki reyon'lar gibi, gaz alanlar, gaz verenler reyonu.
Demem o ki:
Kayan eksen kapsamında, eksen'i kıran'larAllah'la Atatürk'le aldatan GDO'lu köşeler de ortada!
Hem "Neo Fetret Devri" hem de "Neo Lale Devri" artık "The End"!
Başlık'ları açtık, yazı'ya geçelim:
 
Öncelikle...
Yılmaz Özdil'in 6-7 milyon'luk (TL mi Dolar mı belli olmayan) villa'sı.
Karşı mahallenin gazetecileri yerden yere vurdu, kimi de kolpa'dan racon kesti.
Özdil'in sizden ne farkı var ya da siz Özdil'den ne kadar farklısınız!?
"Korkma" deyip "Kolpa" yapa yapa bugünlere gelmediniz mi?!
Tekel, Telekom vb hangisinin hesap'ını sordunuz!?Gazeteci milleti içinde kıskançlık dozu yüksektir, diğer şöhret familya'da olduğu gibi.
Haber atlatanı da kıskanır, mal, mülk, para zıplatanı da, patron'a, güçlü varsıl'a yakın olanı vb.
İyi güzel de, hapishaneleri kim boşalttı!?
İhale yasası kaç defa değişti, kim neden değiştirdi!?
Suç ve Ceza!?
Erdoğan, "İstanbul'da silüeti bozan binaların tepesi traşlanacak" dedi, netice?!
Adalet'in ayak'ı topal'dır, ne var ki, BOP'ta görüldü ki, prangalı.
Kalkınma deseniz, borç'la, üretmeden büyüdük, lüks tüketerek zenginleştik.
Yılmaz Özdil de bu dönem'in popüler, gaz aldıkça zengin'leşen gazeteci'si.
Görünen o ki, Yılmaz Özdil yazdıkça siyasi iktidar varlık'ını korumuş, buna karşılık da adı geçen yazar zenginleşmiş.
Bal tutan parmak'ını yalar misali ülke "parmakyalayanlar cumhuriyet'ine" döndü ise recm kapsamında her iki taraf da birbirini taş'lasın.
Eski solcular ya da siyasal İslamcılar gibi takıntılı değilim.
Düşman ya da rakip ölünce, meydan'ın kendilerine kalacağını düşünenlerin halleri tek tek ortada!
Demirel, Erbakan, Türkeş, Ecevit, Özal vb isim üzerinden liste'yi uzatmak mümkün.
Söz konusu olan dönek'lik ya da polemik ise bir başka ip'teki cambaz oyunu!
Birand gitti, yeri doldurulabildi mi?!
Oktay Ekşi de başyazar'dı.
Ekşi'yi kovan, kovduran sistem/istihbarat, Engin Ardıç'ı, Ertuğrul Özkök'ü himayesine almış ise...
Nüans?!
BOP'ta, sadece Erdoğan'a muhalefet etmek ve/veya gaz alıp BOP'a kim can verdi ise ihya edilmedi mi?!
Barlas için bir dönem "Tüccar gazeteci" denilirdi.
Ne var ki, 2007 sonrasında gördük ki, Çölaşan dahil kim varsa dut yemiş bülbül'e döndü.
Sustu.
Korktu.

Soner Yalçın "dönmedi" ise hem muhalefet edip, hem de nasıl orantısız zenginleşmeyi başarmış?!
Süreç'te, Yılmaz Özdil, hem çok kazanan gazeteci oldu, hem de yayınevi sahibi.
Kimsenin parasında, şöhretinde değiliz.
Ne var ki, sistem kevgir'e dönmüş ise...
Kitap sipariş etmek başka iş, sipariş kitap'ı yazmak başka iş, yayınlanan kitap'ı sattırmak, gündem yapmak başka...
Demem o ki:
Matruşka BOP'un final'inde, İngiliz Yahudisi network ile Alman Yahudisi network, aynı dere'nin suyundan içmişler, şimdi uzaktan birbirlerine yeşil'lenmeye çalışıyorlar.
Kolpadan "atışma" üzerinden polemik yürür mü ya da köşeler okunur hale gelir mi?!
Hıncal Uluç bu iş'in usta'sı, sataşmalarına cevap veren var mı?!
Demem şu ki:
Avukatlık'tan bizim mesleğe "yazar" olarak geçen İlhan Selçuk'a arkadaş beğendiremiyorsa "Odatv"nin devrimci okur'u, o v'akit bir başka enstantane:
İlhan Selçuk'un bir başka arkadaşı Farmason İnan Kıraç.
Kıraç'ın bir diğer arkadaşı AB'den II. Cumhuriyetçi Hasan Cemal.
Fatih Altaylı'nın kıdem'i yetmiyor İnan Kıraç ile arkadaşlık yapmaya.
Ne var ki, Altaylı da Kıraç'ın yardımcısı Sinan Genim ile abi/kardeş.
Engin Ardıç da Fransız, Mehmet Ali Birand da, Uğur Mumcu da, Nazlı Ilıcak da.
Çetin Altan, Hasan Cemal, Erdal Şafak, Ertuğrul Özkök vb.
Liste'yi uzatmak mümkün.
Pedal basmaz isen bisiklet gider mi, hem de yokuş yukarı!?
Hasılı:
"O başbakan ise ben de başyazar'ım" diyen Barlas ve AltanSelçuk'un ortak nokta'sı; "eski dönem"in gazetecileri olmaları ve/veya İngiliz Yahudisi network'ün uzantısı.
Odatv ise "yeni dönem" Alman yahudisi network'ün uzan'tısı.
Su'yun özenle bulandırıldığı ortamda, sistem hem robot, hem de metal yorgun'u.
Matruşka BOP'un operasyon'larına gazeteci mi dayanır!?
28 Şubat süreç'inin "iliştirilmiş mağdur gazetecileri" vardı, isim liste'sini tekrar etmek yersiz lakırdı.
Bir dönem'in şöhret kadro'su yorgun ve de "inandırıcılığı"nı kaybetmiş.
Barlas da yaş'landı ama neticede ak'landı.
Ulusalcı "şöhret" kalem'ler Barlas'ın izinden gitmiş, İlhan Selçuk'un değil.
Soner Yalçın dahil.
Odatv bu nokta'nın altını çizebilirdi.
İnan Kıraç da kıdem'i itibariyle, birçok gazeteci'nin sicil amir'i.
Ezcümle:
"3 Y" kapsamında Ak Parti'yi ya da Erdoğan'ı eleştirenler de "orantısız zenginleşmiş" ise Gökçek olmasa muhalefet'i kim yapacak?!
Nasılsa unutur okur ise hikaye, Ertuğrul Özkök'e değil, ona o yazıları yazdıranlara kızmak gerekmez mi?!
Müşteri velinimet ise okur'u hem de bu çağ'da kim "enayi" olarak görür, kaybeder.
Gökçek, "istersem Sözcü'de yazarım" dedi, ses veren çıktı mı?!
Sonra görüldü ki, başyazar Rahmi Turan'ın köşesi üzerinden yazıyor, minik kuş'u üzerinden "kulis"te cirit oynatıyor.
BOP'ta, istihbarat üzerinden "Tanrıcılık" oynandı.
Kibir'in dibine vurdu kimi alfa istihbaratçılar.
İstihbaratçılık bir meslek, gazetecilik de öyle.
Her gazetenin yazar'ı, aynı zamanda yatırım'ıdır, saygınlığının parçası'dır.
Derebeylik olmaz.
Önce ikaz edilir, uymaz ise ağırlığına göre yazar'lar ile yollar ayrılır.
Nasrettin Hoca'nın "fare" geçtiği için "yol olmasın" diye kestiği "sakal" misali.
Kaldı ki, "fetret" dönemlerinde, bazı yazarlar gazeteyi kaçırırlar ya da yönetimine boşluktan kaynaklı el koyarlar, davul başkasının boynunda asılı, tokmak ise...
Yönetim ister ise yazar ama kafaya göre oryantal "kaptan"lık olmaz.
Bu da ego'nun fesadı kibir'den kaynaklı bir başka maraz.
Şeytan dürtse de, bahtının rüzgarına kapılmamak elzem.
Usta gazeteci Hıncal Uluç, işi biliyor ise baş'a geçmeli ya da kukla yönetici modellemeleri örnek'lerinde olduğu gibi kuklacı olarak kukla'sını yönetmeli.
Aynı anda iki doğru olmayacağına göre, "Korkma"dan "Kolpa" yapa yapa bugünlere gelinmedi mi?!
Kim uğraşacak şimdi siyasi iktidar'la, onun arka planı ile ise hikaye:
İstiklal Marşı "Korkma" diye başlıyor, "Kolpa" diye değil.
Bir zamanlar "Kalem kırmak" diye bir "duruş" vardı.
İstihbarat, "medya"yı amaç'a giden yol'da kullandı, diğer ülkelerde de kullanıyorlar ama mesafe her daim önemli.
Odatv üzerinden bir dönem yazar'ları ya da yöneticileri yönlendirdiler ama meslek'in inceliklerine hakim olmayınca, bir sürü batık mevkute.
Hal-i pür melalimiz ortada.
Sözün özü:
Kanmak istemeyeni hiçbir mantık kandıramaz ise görünen ve anlaşılan o ki, ray'dan çıkanlar gönüllü olarak yol'dan çıkmış...

Kaynak: SUÇ ve CEZA!? - Cüneyt Şaşmaz

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler