SU ŞEBEKE ŞEFLİĞİNDEN BAŞKANLIĞA GİDEN BAŞARI HİKAYESİ  KASTAMONU BELEDİYE BAŞKANI TAHSİN BABAŞ N GAZETE’YE KONUŞTU

SU ŞEBEKE ŞEFLİĞİNDEN BAŞKANLIĞA GİDEN BAŞARI HİKAYESİ KASTAMONU BELEDİYE BAŞKANI TAHSİN BABAŞ N GAZETE’YE KONUŞTU

KASTAMONU BELEDİYE BAŞKANI SAYIN TAHSİN BABAŞ İLE ÖZEL BİR RÖPORTAJ GERÇEKLEŞTİRDİK

30 YILLIK DENEYİMİ İLE ‘BELEDİYE’NİN TOZUNU YUTTUKTAN’ SONRA KASTAMONU BELEDİYE BAŞKANI OLAN SAYIN TAHSİN BABAŞ İLE TÜRKİYE’DE BELEDİYELERİ VE BELEDİYECİLİK ANLAYIŞINI KONUŞTUK.

 

Yerel seçimler öncesi, ‘rakibi olmadığını’ söyleyen Belediye Başkanı, ,görevdeki 5 yıllık süresi dolmadan 1.016 projeye imza atmış.

 

‘Paranın geçmediği tek yer’ sloganı ile ‘Sosyal Market’ler kurmuş, kartlara yükelenen puanlarla halka giyecek ve yiyecek yardımı yapılmış.

 

Çocuk Trafik Eğitim Parkı Projesi ile Cumhurbaşkanından bizzat ödül almış, yaşlı bakım hizmetlerini ücretsiz olarak sunmuş vizyoner bir Belediye Başkanı vardı karşımızda.

 

Ama ‘Projelerin büyüğü küçüğü olmaz.’ diyerek, ‘önemli olanın halkın gönlünü kazanmak’ olduğunu vurguluyor. Bilimsel belediyecilik anlayışını geliştirmek için su hidroliğinden kamu yönetime okumalar, araştırmalar yapıyor,

 

Teknokent ve Türkiye’nin ilk Hologram Merkezi’ne bütçe ayırıyor, gençlerin teknolojiyle iç içe büyümesini tavsiye ediyor.

 

Kastamonu tarihi ve kültürel yerlerine de ilk kez yatırım yapan Sayın Babaş, Kültür Bakanlığı ile ortak çalışmalar yürütüyor, tarihi dokuyu korumak adına tarihi konakları kentsel dönüşüm ile değil,  mevcut haliyle yapmak istiyor.

 

Kastamonu için en büyük hedefini ise Kastamonu’yu kültür ve turizm şehri haline getirmek olduğunu söyleyen Belediye Başkanına biz sorduk , o cevapladı.

 

NURAY BAŞARAN


 

‘HALK BİR ŞEY SÖYLÜYORSA BOŞUNA SÖYLEMEZ.’

 

Nuray BAŞARAN : Siz, Belediye’nin deyim yerindeyse ‘tozunu yutmuş’ bir Belediye Başkanısınız. Hikayeniz çok ilginç. Belediye çalışanından Belediye Başkanlığına gelen bir başarı hikayesi var. Yeniden aday mısınız?

 

Tahsin BABAŞ : Evet, tabi. Yeniden adayım. Ben yaklaşık 32 yıldır belediyede çalışıyorum.5 yıla yakın bir süredir de Belediye Başkanlığını yapıyorum.

 

Nuray BAŞARAN : Belediye’de hangi birimlerde çalıştınız?

 

Tahsin BABAŞ :Belediyede ilk olarak Belediye Başkanlığı’nda başladığım görev, Su Şebeke Şefliği idi. Daha sonra Kurucu Su Kanalizasyon İdaresi Müdürlüğü-KASKİ Müdürlüğü, daha sonra Fen İşleri Müdürlüğü. Yani bu görevlerde bulundum. Hepsinde de bulundum.

 

Nuray BAŞARAN : Hiç hayal eder miydiniz Su Şebekesi Şefi olduğunuz dönemde Belediye Başkanı olabileceğinizi? Böyle bir hayaliniz var mıydı ? Hani yıllar önce o gün belediyede işe başladığınızda  Başkan’ı görüp, ‘Bir gün o koltukta otururum’ demiş miydiniz?

 

Tahsin BABAŞ :Ben idealistim biraz. Çok çalışırdım yani. Belki o zaman düşünmemiş olabilirim ama yaptığım çalışmalarla bunu demek ki benliğimde hissetmişim. Yani, çalışmak çok önemli orada.  Çalışıyorsunuz. Bir de bakıyorsunuz ki halka hizmet çok iyi bir durum. Yani zevk veriyor. Ben çalıltığımdan, halka hizmet ettiğimden hep zevk aldım. Gerçekten de belediyecilikten zevk alıyorum. Öyle sıkılmıyorum, usanmıyorum. Gerçekten bu. O nedenle de devam etmek isterim. Bu işi de biliyorum.


Nuray BAŞARAN : 30 yıl sonra geldiniz, ilk kez Belediye Başkanı seçildiniz. Onun hikayesi nasıl oldu? Size teklif mi ettiler? O zaman herhalde Fen İşleri Müdürüydünüz bildiğim kadarıyla.

 

Tahsin BABAŞ :Tabi ki. Benden önceki Belediye Başkanı’mız, 2. yılında hastalandı. Kalp krizi geçirdi. Ondan sonra da ben o süre zarfında çalışmalarımı daha da arttırdım. Toplum beni benimsemişti. Daha hız vererek O’nun yokluğunu aratmadım. O nedenle de 2014 seçimleri öncesinde benim bir Belediye Başkanı olmam yolunda böyle bir temayül Kastamonu’da oluştu. Tabi bir gün de AK Parti’den bana teklif geldi. Ben de teklifi değerlendirdim. Memurluk görevimden istifa ettim. Özellikle AK Parti’den olmayı çok istiyordum. Tayyip Bey’in, Sayın Cumhurbaşkanı’nın vizyonunu ve misyonunu çok benimsiyordum. O’nun vatanseverliğini, ülkücülüğünü her zaman…

 

Nuray BAŞARAN :Siz aslında ülkücü bir camiadan geliyorsunuz, aynı zamanda.

 

‘BUGÜN HERKES ÜLKÜCÜ OLMALI’

 

Tahsin BABAŞ : O terim sadece kişilere has değildir, o terim herkese hastır. Bugün herkes ülkücü olmalı zaten. Vatanına, milletine sahip çıkmalı diye düşünüyorum.

 

Nuray BAŞARAN :Tayyip Bey’de de onu gördünüz...

 

Tahsin BABAŞ :Tabi. Bir de bende daha iyi hizmet yapabileceğim kanısı vardı. O nedenle de kabul ettim ve aday oldum, seçildim.

 

Nuray BAŞARAN :Peki, o koltuğa siz geçtikten, oturduktan sonra, bir de tabi siz koltuğun diğer tarafındaydınız. İki taraf arasındaki farkı sorsam ne dersiniz?

 

Tahsin BABAŞ : Fark şöyle. Tabi ben açık söyleyeyim. Çok sahacı bir insanım. Fen İşleri ve KASKİ Müdürlüğü yaptığım dönemde halka daha çok dokunurdum. Her gün halka dokunduğum için mutluydum. Şimdi Belediye Başkanlığı’nda programlar var, yapmanız gereken protokoller var. Bu nedenle o kadar dokunabildiğimi söyleyemem. Hiçbir düğünü, hiçbir cenazeyi, hiçbir şeyi kaçırmıyorum ama. O zaman Fen İşleri’ndeyken direkt evine giriyordun. Onun çatısına çıkıyordun. Onun tuvalet borusunu yapıyordun. Suyunu tamir ediyordum. Bahçesine çiçek dikiyordum. Bunlar biraz daha sahada kendini gösteren işlerdi.

 

‘KASTAMONU’DAKİ EVLERİN %70’İNE BİZZAT GİRDİM’

 

 

Nuray BAŞARAN :Başkan olmadan önce Kastamonu’da yüzde kaç eve girmiştiniz? ‘Bütün evlere girdim.’ diyebilir misiniz?

 

Tahsin BABAŞ :Genelde yani çoğuna girmişimdir. %70’in üzerindedir. 30 sene. Bir türlü girdim illa ki. Suyu akmadı girdim. Kanalizasyonu olmadı girdim. Ne bileyim? Yağmur suyu girdi, ,sel aldı girdim. Dolu vurdu girdim.

 

Nuray BAŞARAN :İnsanlar sizi zaten tanıyordu.

 

Tahsin BABAŞ :Tabi tabi tanıyordu. Çoğu kısmı tanıyordu.

 

Nuray BAŞARAN :Bu çok büyük avantaj olsa gerek.


Tahsin BABAŞ :Tabi oldu. Özellikle Fen İşleri Müdürlüğü zordur ama ben sevilen bir Fen İşleri Müdürü’ydüm. Herkes Fen İşleri Müdürlüğünü sevmez. Ama ben çok sevildiğimi zannediyorum.

 

Nuray BAŞARAN :Neden sevmez? Sizi niye seviyordu?

 

Tahsin BABAŞ : Her istediklerini yaptıramadıkları için sevmezler. Ama ben her dediklerini yapardım, buna inanın, her dediklerini. Halkın dediği benim için önemliydi. ‘Halk bir şey söylüyorsa boşuna söylemez.’ derdim. Onu bir türlü yapmaya gayret gösterirdim.

 

Nuray BAŞARAN :Nasıl yapabiliyordunuz? İmkanlar mı el veriyordu yoksa siz halk istediği için imkanlar mı yaratıyordunuz?

 

Tahsin BABAŞ :Tabi imkanlar ölçüsünde. Tabi imkanları  da yaratıyorduk, imkanları daha çoğaltıyorduk. Halkın istediği o kadar çok da bir şey değildir. Onu da söyleyeyim. O nedenle halkla ilişkilerim iyiydi.

 

Nuray BAŞARAN : ‘Halka daha az dokunabiliyorum’ dediniz başkan olduktan sonra. Zaman mı yetmiyor, yoksa çok mu törensel bir görev başkanlık?

 

Tahsin BABAŞ :Yine dokunuyorum, eskiden daha çok dokunuyordum ama o zaman direkt içine girebiliyordum. Sorunları direkt halleden bir kişiydim. Şimdi Belediye Başkanıyım, talimat vererek hallediyorum. O zaman direkt kendim hallediyordum. Yani hemen gidiyordum, bakıp hallediyordum. Bunu söylemeye çalışıyorum. Dokunmak derken dediğim bu.

 

Nuray BAŞARAN :Şimdi de arada böyle ‘Bunu kendim halledeyim’ tavrınız var mı?

 

Tahsin BABAŞ :Var olmaz mı? Müthiş.

 

Nuray BAŞARAN :Müdürlerden önce kendinizin gittiği işler oluyor mu mesela?

 

Tahsin BABAŞ : Tabi  tabi, gidiyorum. Mesela yağmur yağsın, çizme ayağımda ben bodrumdayım. Bunu yapıyorum ve çok seviyorum. Hemen anında müdahale etmeyi, olayları, problemleri yerinde çözmeyi seviyorum.

 

Nuray BAŞARAN :Peki, bu halkı elde etme ve dokunma noktasında avantaj. Herhalde Başkan olduktan sonra da başkanların belediyeyi yönetme noktasında da sıkıntıları oluyor. Sizin geçmiş 30 yıllık tecrübeniz, bunu da herhalde olumlu yönde etkiliyordur. Belediyeyi tanıma, bilme, hesap, kitap noktasında ; nerede kim ne kadar çalışıyor, çalışmıyor? Bu noktalarda da herhalde sizi yanıltmak zor olsa gerek.

 

Tahsin BABAŞ :Kesinlikle. Zaten Fen İşleri ve KASKİ Müdürü iken mevcut personelin çoğunun işe alımında etkili olmuşumdur. Onların çoğu, %99’u tanıyordu. Herkes benim orada çalıştığım insanlardı. Onları yönetmek bana daha kolay geldi. Yapıyı biliyordum. Bugün belediyeciliğin iyi bir bütçeleme olduğunu biliyordum. Bütçe de çok önemlidir. Dengeleyemezseniz çok sıkıntı çekersiniz. Çünkü sizden yukarıda o işi halledecek kimse yok Belediye Başkanı olarak. İlla ki maaşı da siz ödeyeceksiniz, bütün işleri de siz yapacaksınız. O parayı da siz bulacaksınız. Bütçeyi idare edeceksiniz. En önemli şeylerden biri bu. Bütçe, özel bütçe olduğu için belediyenin bütçesi, dengeli, gerçek olmalı, ona göre de bütçe açık vermemeli yaptığınız işlerde. Yoksa ileriki zamanlarda ciddi manada sıkıntı duyuluyor.

 

Nuray BAŞARAN :Herkes bütçeden şikayetçi. Sizin bütçenizle ilgili bir sıkıntınız var mı? Yoksa siz dengeyi koruyabiliyor musunuz?

 

Tahsin BABAŞ :Yok. Ben dengeyi korudum.

 

Nuray BAŞARAN :Yeterli mi size verilen bütçe?

 

Tahsin BABAŞ :Bize verilen bütçeyi kendimiz veriyoruz biz. Kimse bize bütçe vermiyor. Sadece biz biliyorsunuz, toplanan vergilerden belli bir payımızı alıyoruz. Onun dışındaki bütün bütçelemeyi belediye olarak biz yapıyoruz. Meclisimiz var, Encümen’imiz var.

 

Nuray BAŞARAN :Ben destekler noktasında diyorum. Merkezi hükümetten, İller Bankası’ndan vesaire.

 

Tahsin BABAŞ :Onlar zaten hakkımızı veriyor. Bütün belediyelere haklarını veriyor. Tabi onu düzgün kullanmanız lazım. Ciddi manada personel gideriniz var. Bütçe çok önemli.  Belediye Başkanlığı’nı iyi yönetmenin kurallarından biri de bütçeyi iyi yönetmek.


‘TÜRKİYE’DE EN AZ BORCU OLAN BELEDİYE BENİM’

 

Nuray BAŞARAN :Siz onu nasıl ayarlıyorsunuz, mesela personel, yatırım noktasında bir Belediye Başkanı olarak?

 

Tahsin BABAŞ :En az borcu olan belediye benim Türkiye’deki belediyeler arasında.

 

Nuray BAŞARAN :Ne kadarı personele ayrılmalı bütçenin? Ne kadarı yatırım olmalı? Çünkü siz 30 yıl geçmişi olan ve ‘Belediye’nin tozunu yutmuş’ bir Başkan’sınız.

 

Tahsin BABAŞ :Artık o bütçenizi kendiniz yapıyorsunuz arkadaşlarınızla.

 

Nuray BAŞARAN :Başarılı bir Belediye Başkanı bunu nasıl yapmalı?

 

Tahsin BABAŞ :Biz öncelikle tabi personel illa ki istihdam ediyoruz. Onları hiç sıkıntıya sokmadan bugüne kadar ödemelerini de tıkır tıkır yaptık. Onun yanında yine yatırımlara önem vermeli. Bütçenin büyüğünü yatırıma ayırmalı diye düşünüyorum ben.

 

Nuray BAŞARAN :Mesela doğru bir belediyecilikte kaçta kaçını yatırıma ayırmak gerekir?

 

Tahsin BABAŞ :Bütçenin %40’ını ayıracaksınız yatırıma. Kesinlikle. Hatta %50’lere kadar gelmek daha iyi. Ben 50 diyorum. Bütçenin %50’sini kesin yatırıma ayırmalısınız.

 

Nuray BAŞARAN :Başkan olduğunuzda Kastamonu’nun size göre ilk üç problemi neydi? Şimdi baktığınızda yeni dönemde ilk üçteki önceliğiniz ne?

 

Tahsin BABAŞ :Tabi ki Kastamonu’da problem olabilecek işlerin çoğunu, ben eski olduğum için yani eskiden içindeydim bunun, çoğu kolay oldu. Problemlerin çoğunu özellikle aştık. Yollarımızı yaptık. İçme suyu problemimiz yok. Kanalizasyon problemimiz yok. Onun yanında çok güzel parklar yaptık. Problem şuydu: anlaşılan bir trafik sorunu vardı. Onun da çoğu kısmını hallettik. Otoparklar yapmaya başladık. Çok görünürde şu anda Kastamonu’nun bir problemi yok. Temizlikte Türkiye birincisi olduk. Temizlikte çok iddialıyız. Tabi temiz bir şehirdir Kastamonu. Artı en büyük noksanlığı, tarihi kültürel değerlerine benim Belediye Başkanlığı’m öncesi hiçbir yatırım yapılmamıştı. Yatırım yapılmamıştı. Ben yatırımımı oraya yönlendirdim. Konakları yapıyorum, restorasyon yapıyorum, sokakları yapıyorum. Buradan da ciddi manada bir ‘turizm ili’ haline gelmeyi amaçlıyoruz. Bu benim için çok önemli.

 

Nuray BAŞARAN :Ne kadar korunmuş durumda ‘Eski Kastamonu’ size göre ?

 

Tahsin BABAŞ :Gördüğünüz sit alanının tamamı korumada. Bozulan kısımlarını da biz yeniden yapıyoruz.

 

Nuray BAŞARAN : Neden tekrar adaysınız?

 

Tahsin BABAŞ :Ben belediyecilik yapmayı seviyorum. Birincisi sevdiğim için. Bu önemlidir yani. Durup dururken aday olunmaz. Gerçekten belediyeciliği severek yaptım 32 sene. Yine de seviyorum. İnsanlara hizmet etmeyi seviyorum. Mesela şöyle bir şey düşünebilir miyiz? Bana diyorlar ki ‘Tatile gidiyoruz’. Ben de diyorum ‘Tatile gidiyorum.’, ‘Nereye?’, işte ‘Şu mahalleye’. Orada halkla oturmak bana tatil gibi geliyor. İşte çalışırken onları izlemek. İnanın buna. Bunları ağzım söylemiyor, kalbim söylüyor. Latife değil bunlar. Ben burada çalışmaktan zevk alıyorum ve eskiden de öyleydim devlet memuruyken de. Herkes Cuma, Cumartesi, Pazar bir yerlere giderdi. Ben Pazar günleri çalışmayı çok severdim. Niye? Hoşuma gidiyor. Neden gidiyor, biliyor musunuz? Şöyle bir şey yaptığında, şuraya koyduğunda, onun sana verdiği zevk her şeyden önemli. Bir tane parka bir lamba takılır, ben ona gece yarısı bakmaya giderim. Niye? Çok merak ederim. O ne kadar yakışmış? Memlekete ne değer katmış? İnsanların ondan faydalanmasını izlemek beni mutlu eder. Bu da büyük bir değer. İlla ki gidip denize girmek insanları mutlu etmez.

 

Nuray BAŞARAN :Denize girmiyor musunuz yani?

 

Tahsin BABAŞ :Yok. Ben genelde çalışıyorum böyle. İnanın buna. Herkes için illa ki bir mutluluk vardır. Benim için mutluluk çalışmak. Çalışmak dediğim şunu söylerler ya : ‘taş üstüne taş koymak’. Onun bir nebzesini yapmak. Ondan çok mutlu olurum. Mesela bugün bir yol yaptım diyelim. Onun mutluluğuyla oradan geçen arabaları seyrederim. Mesela sokak hayvanlarının peşinden koşarım. Onların mutluluğuna bakarım. ‘Onlarla ilgili ne yapabiliriz?’ diye düşünürüm. Kuş konakları koyarım. Buradan geçen göçmen kuşlara konak koyarım, onları beslerim. Kedilere bakarım. Çok güzel bir hayvan barınağı yaparım. Oradaki köpeklerle ilgilenirim. Her şey Belediye’de. Mesela ilkbaharda larva yaparım belediyeci olarak . Bu sinek-böceği önlemek için larva. Bunu üzerime önlüğü giyer, yaparım. Çok zevk alırım.

 

Nuray BAŞARAN :Hala yapıyor musunuz?

 

Tahsin BABAŞ :Yapıyorum, yapıyorum. Geçen sene yaptım. Resimlerim de var. Belediyecilik illa ki sade fiziksel yapılar yapmak değildir.

 

Nuray BAŞARAN :Çok isteyip de yapamadığınız şeyler var mı Kastamonu’da? ‘Şunu da yapsam rahat edeceğim’ dediğiniz şeyler var mı?

 

Tahsin BABAŞ :Var.

 

Nuray BAŞARAN :Mesela?

 

Tahsin BABAŞ :Mesela, ne isterim biliyor musunuz? Bana deseler ki '2.000’e yakın Kastamonu’ nun tescilli binası, konak’. Şimdi yanlış olmasın da. ‘Sen cennete mi gitmek istersin?’ deseler, giderim bunu isterim.

 

Nuray BAŞARAN :Neden?

 

Tahsin BABAŞ :Bu memlekete bir fayda sağlayacağını bildiğim için. Bu memleketin kurtuluşunun orada olduğunu bildiğim için. Şimdi şu anda şuradaki bu bütün konaklar restore edilmiş, bir fonksiyon yüklenmiş olsa, hiçbir şeye gerek yok bu memlekette. Müthiş bir refah artışı sağlanır. Müthiş bir turizm oluşur. UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’ne adımız yazılır. Oradan herkes bakar, bakar. Kastamonu sürekli bir şekilde refah seviyesinde yaşar gider.

 

Nuray BAŞARAN :Yapamamanızın sebebi herhalde ekonomik?

 

Tahsin BABAŞ :Yapıyoruz ama o kadar hızlı yapamıyoruz yani. Tabi ekonomik. O kadar şeyi birden yapmanız mümkün değil. Ciddi manada bir kaynak.

 

Nuray BAŞARAN : Hep böyle muhalif partilerden belediye başkanları ekonomik sıkıntı çektiğini düşünürler. Biz de iktidar partisinin belediye başkanlarının o sıkıntıyı yaşamadığını düşünürüz. Siz yaşıyor musunuz böyle bir sıkıntı?

 

Tahsin BABAŞ :Ben yaşamıyorum. Yaşamıyorum ama bu dediğim projeler çok büyük projeler. Mesela ben iktidar partisinin gücünü en iyi kullananlardan birisiyim. Nasıl? Burada 250 ev yapıyorum. Kalkınma Bakanlığı’ndan bunun fonunu aldım, kullanıyorum. Ama birden bitirmek istersen çok yüksek fonlar lazım. Onu biz talep bile edemiyoruz. Çünkü herkes biliyor o kadar büyük fonun bir ile hemen kısa zamanda verilemeyeceğini veya bulunamayacağını. Ama gönlün istiyor.

 

Nuray BAŞARAN :İstihdam her şehrin önemli sorunu ve genç bir nüfusumuz var. Sizde durum nedir? Bunu nasıl giderebiliyorsunuz, giderebiliyor musunuz?

 

Tahsin BABAŞ :Bizde işsizlik %3’lerde falan. Ama şu var istihdamdaki anlayış değişti. İnsanların hepsi bir resmi kurum niteliğinde istihdam istiyor. Onu karşılayamıyoruz biz.

 

Nuray BAŞARAN :Neden? Yarın güvencesi için herhalde. Yoksa siz daha yüksek ücret verdiğiniz için mi?

 

Tahsin BABAŞ :Bir iş garantisini orada gördükleri için. İkincisi rahat ettikleri için. Bu insanların rahat etmek istedikleri için olduğunu düşünüyorum.

 

Nuray BAŞARAN :Rahattan kastınız daha az çalışmak mı?

 

Tahsin BABAŞ :Daha az çalışmak. Tabi kesinlikle. ‘Ben rahat edeyim.’ anlayışı.


Nuray BAŞARAN :Mesela sizin belediyenizde çalışanlar daha mı az çalışıyor? Rahat mı ediyorlar?

 

Tahsin BABAŞ :Tabi düzgün bir mesaileri var. Mesai saatlerinde çalışıyorlar. Cumartesi Pazar izinleri var. Bu kurum İş Kanunu’nu uygulayan bir nitelikte. Özel sektör, daha çok üretime yönelik, işi aksatmadan yapmayı ortaya koyar. Mesela ben bir yol yaparken, bir çalışma yaparken özel sektör niteliği ile kamu kurumu niteliği arasında çok fark vardır. Kamuda bugün sabahleyin saat 8.30’da göreve başladınız, 9.00-9.30’ta iş yerine vardınız. 11.00-11.30’ta tekrar dönmek zorundasınız. 1-1,5 saat sabahtan. Niye? Mesai öyle söylüyor. İş Kanunu öyle söylüyor.

 

Nuray BAŞARAN :Yani siz İş Kanunu’nu uyguluyorsunuz.

 

Tahsin BABAŞ :Uygulamak zorundayız. Herkesin uygulama zorunluluğu var. Bugün özel sektörün de öyle bir  özelliği yok. Ama özel sektör belli bir iş almıştır. O işi üretebilmek için bunu dengeleyebilir.

 

Nuray BAŞARAN :Belki ceza ve ödül noktasında farklılıklar var.

 

Tahsin BABAŞ :Ceza ve ödül noktasında çok farklılık yok. Biz sadece insanlarımızdan belirtilen saatlerde çalışmasını istiyoruz, o kadar. Özel sektör de bunu istiyordur ama randımanlı çalışılabilmesi için her bir işin kendine göre bir çalışma yöntemi var. O bakımdan farklılık oluşur.


‘KADIN KOOPERATİFLERİ İLE DÜNYAYA AÇILACAĞIZ’


Nuray BAŞARAN :Mesela yeni dönemde kadınlara ne diyeceksiniz? Gençlere ne diyeceksiniz?


Tahsin BABAŞ :Bakın kadınlara söylediğim ve Türkiye’de de yaptığım önemli bir şey var. Kadın Kooperatifi kurdum Kastamonu’da.


Nuray BAŞARAN : Öyle mi? Bu nasıl bir şey? Biraz açabilir miyiz?

 

Tahsin BABAŞ :Öncelikle İsrafı Önleme Vakfı ile bir protokol yaptık. Mikro kredi dağıtıyoruz. Yani şu gördüğünüz mahallelerde oturan bayanlarımıza, özellikle bu yöreye ait ürünleri yapanlara, diyelim ki çarşaf bağı, dantel, iğne oyası, sepet bu gibi yöreye ait şeyleri yapanlara kredi veriyoruz 1.000 TL ile 7.000 TL arasında.

 

Nuray BAŞARAN : Aziz Akgül’ün projesi mi?

 

Tahsin BABAŞ :Evet, evet.

 

Tahsin BABAŞ :Ve onlardan çok az miktarlarda ödemeleri suretiyle geri alıyoruz. Bunları ürettiriyoruz. Buradan aldığımız malı da kooperatif yöntemiyle direkt üreticiden tüketiciye ulaştırmak suretiyle bu insanları, kadınlarımızı çalışma hayatına sokuyoruz.

 

Nuray BAŞARAN :Kaç kişiyi böyle istihdama dahil ettiniz şu anda?

 

Tahsin BABAŞ :Şu anda 250’yi geçti.

 

Nuray BAŞARAN :Aziz Hoca’nın ilk projesini ben yazmıştım Akşam gazetesinde. Ben röportaj yapmıştım onunla. Çok güzel bir proje o.

 

Tahsin BABAŞ :İşte biz onu devam ettiriyoruz. Aziz Hoca geldi buraya. Biz burada onunla görüştük. Üretim açısından mükemmel bir proje. Evinde oturan kadını üretime sokuyorsunuz. Bu kadar güzel bir şey var mı?

 

Nuray BAŞARAN :Satışlar ne noktada? Orada ciroyu vesaire takip edebiliyor musunuz?

 

Tahsin BABAŞ :Kadınlar Kooperatifi’mize burada çok güzel iki katlı bir konak tahsis ettik. Orada muhasebeleri var, 7 kişilik bir yönetimi var. İnternet üzerinden satışları var. Belediye olarak biz de ortağız. Ben de bunu destekliyorım. Şehirde, bazı yerlerde satış reyonları yaptık. Burada ürünlerimizi satıyoruz. Hem pazarlarda satıyoruz. Kadınlarımızın bu şekilde üretimine katkıda bulunduk. Ayrıca Hüma Hatun Kadınlar Konağı’nı kurduk. Orada da şunu yapıyoruz kadınlarımıza. Özellikle Halk Eğitim kurslar düzenliyor, ben de oraya yerini veriyorum. Orada takı kursumuz var, örgü kursumuz var, Kuran kursuna kadar. Sadece kadınlar girebiliyor oraya. Her türlü işlerini görebilecekleri konaklar yaptık. Ayrıca bir bölgede de kadınlarımız için Fitness Salonu açtık. Şu anda 500’e yakın kadınımız üye. Ve onların fitness ile ücretsiz spor yapmalarını sağlıyorum. Elimden geldiği kadar kadın derneklerine, kadın programlarına destek veriyorum. TEMA’nın çoğu bayan, onlarla çalışıyorum. Kadınlarımızın taleplerini genelde her ölçüde karşılamaya özen gösteriyorum.

 

TÜRKİYE’DEKİ İLK ‘HOLOGRAM MERKEZİ’NİN EVİ KASTAMONU, ÜNİVERSİTESİ’NDE TEKNOKENT KURACAK


Nuray BAŞARAN :Bir de Kastamonu’da önemli bir üniversite var Kastamonu Üniversitesi. Tıp Fakültesi yakın zamanda hayata geçti. İletişim Fakültesi bu dönem açılıyor bildiğim kadarıyla. Sayın Rektör’ümle konuştum. Bir de ortak bir Teknokent projeniz var.O da yeni dönemde en önemli alanlardan birisi Türkiye’de,teknokent. Bu işbirliğini biraz açabilir misiniz? Ne zaman hayata geçecek? Nasıl bir proje? Belediye bunun neresinde?

 

Tahsin BABAŞ :Üniversitemiz ile her konuda ortak çalışmaya gayret ediyorum. Üniversiteyi gerçekten benimsiyorum. Hatta bu sene üniversitenin öğrencisiydim. Yüksek lisansımı Kastamonu Üniversitesi’nde tamamladım.

 

Nuray BAŞARAN :Öyle mi? Hangi bölümde?

 

Tahsin BABAŞ :Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi. Yüksek lisansımı orada başarıyla tamamladım.Hocama sorabilirsiniz. Derslere iyi çalışan bir öğrenciydim ben. Hiç aksatmadım ve imtihanlarda iyi sonuç aldım.

 

Nuray BAŞARAN :Bence bu bile tek başına haber. Tebrik ediyoruz sizi.


Tahsin BABAŞ :Teşekkür ederim. Başka yere gitmedim. Kastamonu Üniversitesi’nde olmasını istedim yüksek lisansımın. Şimdi doktorayı da burada yapmayı planlıyorum.

Üniversitemiz gerçekten çok güzel. 30.000’e yakın öğrencisi var. Bölgedeki en iyi üniversitelerden biri olabilir,olma yolunda.Tabi çok yatırım da yapıyoruz. Yatırımları da destekliyoruz. Mesela bu sene bir antrenman salonu yaptım üniversite kampüsüne. Gidin bakın, en çok çalışan yer de orası. Çocuklarına ferdi sporlar öğretmek isteyen anneler o salona geliyorlar. Orada üniversitemiz çok güzel bir şekilde destek oluyor.

 

Nuray BAŞARAN :Teknokent yetişecek mi yerel seçimlere?

 

Tahsin BABAŞ :Teknokent, tabi yetişir. Teknokent’e biz üniversitemiz ile bir paydaş olduk. Bizim de belli bir hissemiz var.

 

Nuray BAŞARAN :Sayın Cumhurbaşkanı da çünkü teknoloji yatırımlarına çok önem veriyor biliyorsunuz.Dünyadaki bütün teknoloji şirketlerinin ciroları çok yüksek. Ve biz o konuda gerideyiz.

 

Tahsin BABAŞ :Bence de önem verilmesi lazım. Ve ben o konuda çok eksik olduğumuzu hissediyorum. Şunu istiyorum ben. Teknokentlerde olsun teknoparklarda olsun illa ki çocuklarımızı bu teknoloji ile oynatmamız, onlarla zaman geçirmesini sağlamamız, gençlerimize kadar bunları yapmamız lazım.

Mesela benim burada Türkiye’de ilk kez yaptığım bir ‘Hologram Merkezi’ vardı. Orada Kastamonu’yu tanıtıyorum 3 boyutlu güzel bir sistemle. Bütün öğrencilerimizi oraya getiriyorum ücretsiz.

Üniversitemiz ile her yönüyle çalışmaya gayret ediyorum. Mesela orada çocuklarımıza, üniversite öğrencilerimize katkı sağlamak açısından sabahları bütün öğrencilerimize çorba ikramımız var Belediye’nin. Öğlenleri nohutlu pilav, yerine göre etli pilav, tavuklu pilav veriyoruz. Öğrencilerimizin kampüs içerisindeki ulaşımını ücretsiz sağlıyoruz. Onunla ilgili otobüslerimiz var. Öğrencilerimize özellikle yurtlarında LİG TV’sinden tutun da her türlü imkanı sağlamaya gayret gösteriyorum. Yine öğrencilerimizin gitmek istedikleri Kastamonu tarihi kültürel yerlerine ulaşımı konusunda onlara araçlarımızı veriyoruz,  onları götürüyoruz, onları gezdiriyoruz tarihi yörelere. Çanakkale’sinden tutun da Türkiye’nin değerli, değer gören yerlerine talep ettikleri zaman ücretsiz gönderiyoruz.


 

İSTİHDAM KARİYER MERKEZİ, İŞ VE İŞÇİ ARASINDA KÖPRÜ KURUYOR

 

Nuray BAŞARAN :Vatandaş en çok neyi talep ediyor belediye olarak sizden? Kastamonu halkı?

 

Tahsin BABAŞ :İstihdam. %3 olmasına rağmen bu. Şu istihdam yani kamuda istihdam. Yanlış anlamayın. Bizim özel sektörde, İstihdam Kariyer Merkezi’miz var belediye olarak. Burada çalışan elemanlar var. Buraya herkesi kaydediyorum. Ve gidiyorum, firmayla görüşüyorum. ‘Bu kardeşim boyacı. Sen burada boya işi yapıyorsun. Boyacıya ihtiyacın var mı?’ diyorum. Varsa hemen onları alıyorum ve bu arkadaşı oraya yönlendiriyorum.

 

Nuray BAŞARAN :Bir nevi İş ve İşçi Bulma Kurumu gibi. Tabi onun gibi çalışıyorsunuz.

 

Tahsin BABAŞ :Bununla ilgili İş ve İşçi Bulma Kurumu ile ortak protokol yaptık. Bunları da sağlamaya çalışıyorum.


HAYALİMDEKİ KASTAMONU: KÜLTÜR VE TURİZM ŞEHRİ

 

Nuray BAŞARAN :Size göre Kastamonu bir turizm şehri mi kültür şehri mi? Ya da siz nasıl bir Kastamonu yaratmak istiyorsunuz?

 

Tahsin BABAŞ :Kültür ve turizm şehri.

 

Nuray BAŞARAN :Çünkü Ilgaz gibi önemli bir merkez var.

 

Tahsin BABAŞ :Kültür ve turizm şehri.


Nuray BAŞARAN :Hayalinizdeki Kastamonu bu.


Tahsin BABAŞ :Kesinlikle. Kültür ve turizm şehri.


Nuray BAŞARAN :Doğanın verdiği bir avantaj var sizde evet.

 

Tahsin BABAŞ :Kültür turizmi dediğimizde manevi turizm de dini turizm de hepsi içine giriyor. Kastamonu evliyalar diyarı.Şeyh Şaban-ı Veli burada meftun. Türkiye’deki, Anadolu'daki 4 manevi direkten biri.Hacı Bayram-ı Veli, Hacı Bektaş-ı Veli gibi dört tane değerden biri.


Nuray BAŞARAN :Yeterince biliniyor ve işleniyor mu bu?


Tahsin BABAŞ :Biliniyor ve işleniyor. Mayıs ayının ilk haftasını Evliyalar Haftası yapıyoruz. Kültür Bakanlığı programına geçen yıl biz aldırdık Numan Bey’in sayesinde. Devlet programı haline dönüştü. Bizim için manevi turizm, dini turizm de çok önemli yer teşkil ediyor. Bir sürü evliya var. Onların yaptığı çok güzel eserler var. Yine kültür açısından tarihi evler var, konaklar var,hanlar var, hamamlar var, medreseler var. Kalesi, M.Ö. 700’lü yıllara kadar inen bir kale. Bizanslılar’dan kalmış ama tarihi bir niteliği de var. Şu anda biz orayı da restore ediyoruz gördüğünüz gibi. Kastamonu’nun el atmadığı işi kalmadı.1016 tane proje yaptık ekibimle, teşkilatlarımla, meclisimle uyumlu bir şekilde çalışarak, tabi halkla da istişare ederek. O da çok önemli. Her projeyi halkla istişare ediyoruz.


5 YIL DOLMADAN 1016 PROJE


Nuray BAŞARAN :5 yıl içinde mi bu 1016 proje?


Tahsin BABAŞ :5 yıl olmadı daha, evet.

 

Nuray BAŞARAN :Yeni dönemde hedefiniz ne? Kaç proje var mesela?

 

Tahsin BABAŞ :Yeni dönemde hedefim daha çok. Tamamen bu tarihi kültürel dokuya eğilmek. Benim hedefim belli. Benim başka bir hedefim yok başka bir vizyonum da yok. Vizyon bu. Bu da en doğru şey. Buradan sapılırsa eğer Kastamonu en büyük zarara uğrar.

 

Nuray BAŞARAN :Kastamonu iç turizm ve dış turizm açısından payını alabiliyor mu sizce yeterince? Çünkü sizin bir de doğanın getirdiği kış turizmi avantajınız var. Orası iyi değerlenebiliyor mu acaba?


Tahsin BABAŞ :Kastamonu, 12 ay turizm yapılabilir bir yer. Dağ turizmi var. Bugün Ilgaz Dağı’nda kış turizmş, oradan geliyoruz Araç Yaylaları’nda yayla turizmi mükemmel. Daha sonra yine gastronomi. Kastamonu’da 810 çeşit yemek var. Mükemmel bir turizm unsuru. Kanyonlarımız var, şelalelerimiz var. Horma Kanyonu, Ilıca Şelalesi. Yine Paflahonya’nın başkenti Pompiopolis, Kastamonu’da, Taşköprü’de. Bugün İnebolu’da İstiklal Yolu. Orası da manevi değeri olan bir yerdir. Oranın aşı boyalı evleri mükemmel bir tarihtir. Cide’de hiç Gideros’u gördünüz mü? Dünya harikasıdır. Bana sorsanız dünya harikası derim. Kastamonu’da yaz turizmi denilince Cide’den Çatalca’ya gidiş 172 kilometredir. 172 kilometre sahil yolu olan bir ilden bahsediyoruz. Mesela Küre ve Ilgaz Milli Parkı olmak üzere iki tane milli parkı var.Doğa mükemmel.


Nuray BAŞARAN :Yeterince dışarıya, dış turizme açılmış durumda mı sizce? Eksiği var mı Kastamonu’nun?


Tahsin BABAŞ :Yok,yeterince değil.


Nuray BAŞARAN :İç turizm mi daha çok ?

 

Tahsin BABAŞ :İç turizm. Ben şunu da söylüyorum. Her şey bence para demek de değil. Onun da altını çiziyorum. İlla ki bütün kaynakları biz kullanacağız diye de bir şey yok. Şu anda elimizde mükemmel bir kaynağımız var. Ama hepsini de biz kullanamayabiliriz. Bizim çocuklarımız da gelecek. Onlar da bazı kaynakları kullanacaklar. Her şeyi de doyum noktasına ulaştırmamak lazım Türkiye’de,Anadolu'da. Zaman zaman, arz talep dengesini kurarak bu işleri yapmak gayretindeyiz. Bugün ben şunu diyorum: Arzını karşılayamayacağım kadar talep istemiyorum. Niye? O zaman bir memnuniyetsizlik oluşur. O nedenle ben her şeyin arz talep dengesine göre büyümesini talep edenlerdenim.


‘RAKİBİM YOK’

 

Nuray BAŞARAN :Parti sizi aday gösterdi. Karşınızda rakip görüyor musunuz? Aday gösterilmeniz halinde, ‘Seçilirim’ diyebiliyor musunuz? Yüzde kaçla seçilirsiniz?


Tahsin BABAŞ :Şu anda,benim bildiğim,bir rakibim yok. Halk benden daha iyi yapacak biri olduğuna inanıyorsa ben de onun yanındayım. Çünkü ben bu memleketin çocuğuyum. Olabilir, insanlık hali, bir sürü meziyetli insanlar var, belki daha iyisini yapabilir. Kısır döngü içerisinde de değilim. Görüşüm bu. ‘İlla ki ben olayım’ diye bir bencilliğim yok. Hiçbir zaman ‘ben’le hareket etmedim, çalışma hayatında da, burada da. ‘Ben’i hiç kullanmam, ‘Ben bunu yaptım.’ kelimesi çok yanlış, ‘biz’ ve ‘bizler’ yani ekip.

 

Nuray BAŞARAN :Bir dönem çalışma arkadaşlarınızdı onlar, kaçta kaçı hala çalışma arkadaşlarınızdan oluşuyor Belediye’nin?

 

Tahsin BABAŞ :Genelde %90’ı.


Nuray BAŞARAN :Şimdi onların patronusunuz bir nevi Başkan olduğunuz için. Onlar sizden memnun mu?

 

Tahsin BABAŞ :Memnun. Dün akşam bir ikisi geldi, dedi ki, biliyorum partisi de değişik. ‘Ben o partiye giderim, onlarla hareket ederim ama sandığa sizinle giderim’ Bunu söyledi bana, ben de size aktarıyorum.



‘BETONLA DEĞİL ÜRETİMLE BÜYÜYELİM’

 

Nuray BAŞARAN :Bu yeni ekonomik kriz ve diğer Türkiye’nin şartları, belediye seçimlerinde AK Parti’yi zor durumda bırakır mı?

 

Tahsin BABAŞ :Tabi ki insanlarımız bubun bilincindeydi. Türkiye’de ekonomik sıkıntı da o kadar var diyemeyiz. Biz çok daha rahat bir ortam istiyoruz çalışmadan. Benim gördüğüm şu anda en önemli yapacağımız şey üretmek. Üreterek tüketmek. Bunu sağlıyorsak ekonomik zorluğu aşarız.

 

Nuray BAŞARAN :Nasıl, üretim var mı? Gerçi tarım konusunda Taşköprü’nün sarımsağı çok meşhur. O ‘tarımda gerileme’ burada da var mı?

 

Tahsin BABAŞ :Var.

 

Nuray BAŞARAN :Hangi anlamda?

 

Tahsin BABAŞ :Üretimde. Hep betonla büyümeye çalışıyoruz. Betonla büyümeyi değil de üretimle büyümeye çalışmayı arzuluyorum ben.

 

Nuray BAŞARAN :Neler yapıyorsunuz mesela?

 

Tahsin BABAŞ :Bugün çiftçilerimizi köylerine geri göndermeye çalışıyoruz. Hiç kimse kalmadı köylerde, üretim yok.

 

Nuray BAŞARAN :Olabiliyor mu o?


Tahsin BABAŞ :Tabi. Orada imkanları çoğaltırsanız.

 

Nuray BAŞARAN :Siz mesela nasıl bir yöntem uyguluyorsunuz Kastamonu’da?

 

Tahsin BABAŞ :Ben belediye olarak değil de devlet olarak dedim. Tarım politikalarında sosyal güvence verilebilir. İnsanların çoğu zaten bir sosyal güvence için şehirlere geliyorlar. Orada sosyal alanlar oluşturulabilir. Bence üretime katkı sağlanmalı. Üretimde sübvanse sağlanmalı. Mesela şunu yapmalıyız: Bir tane yumurta veriyorsa adam, bir tane de biz sübvanse etmeliyiz.Devlet,illa ki o ürünü görmeli, o ürünü görmeden sübvanse sağlanmamalı diye düşünüyorum. Desteği, katkıyı oraya vermeli. Mesela bir bulgur üreticisinin, Siyez bulguru bizim için çok önemli biliyorsunuz, 1.000 yıllık bir ürün,onu üretene ve getirene ver desteği.


Nuray BAŞARAN : O Siyez bulgurunu siz koruyabiliyor musunuz belediye olarak?

 

Tahsin BABAŞ :Koruyoruz. Koruduk.


Nuray BAŞARAN :Neler yapıyorsunuz bu konuda?


Tahsin BABAŞ :Şu anda onun hiç genetiği değiştirilemedi.1.000 yıldır doğal bir ürün olarak devam ediyor.

 

Nuray BAŞARAN :Başka Kastamonu’da Siyez bulguru dışında, bildiğim kadarıyla sarımsak var Taşköprü’de.

 

Tahsin BABAŞ :Tabi, çok şey var. Kastamonu’nun bir sürü ürünü var. Tosya’da sarı kılçık pirinç, dünyaca meşhur,şeker oranı düşük. İhsangazi’de Siyez bulguru, Taşköprü sarımsağı mükemmeldir. Doğanyurt’ta kestane balı. Her yörenin kendine özgü doğal bir ürünü var. Bunlar iyi değerlendirilmeli. Biz bu hafta Perşembe günü Antalya'da Yöreks Fuarı’nda Kastamonu çekme helvasına coğrafi işaret alıyoruz,tescillettiriyoruz yani. Bunlar çok önemli. Mesela şeker pancarı. Bizim buradaki fabrikamız tamamen şeker pancarından şeker üreten bir fabrika. Satılmadı bizimki, devam ediyor.


Nuray BAŞARAN :Yurt dışında ‘marka şehirler’ dediğimiz şehirler yaratılıyor. Bu konuda yeni dönemde bir çalışma düşünüyor musunuz, Kastamonu markası?

 

Tahsin BABAŞ :Biz markayız zaten. Kimliği olan bir şehiriz. M.Ö.50 ile 70 yılları arasına inen bir şehirde başka bir marka aramaya gerek yok. Zaten marka olmuşuz biz. Bizim markamız, Kastamonu markasıyla Kastamonu,buradaki özgü nitelikleriyle bir markadır zaten. 812 çeşit yemeği var. Onun dışında şu aşağıda gördüğünüz Acem Hanı’nı Gastronom Han yapıyoruz, onun da çalışmaları devam ediyor. Orada bütün ürünlerimizi, yemeklerimizi sergileyeceğiz.


Nuray BAŞARAN :Belki oradan dünyaya da açılmak mümkün olur?

 

Tahsin BABAŞ :Tabi. Kadınlar Kooperatifi yoluyla bunu yapıyorum ben. Gelecekte ciddi çalışmaların temellerini attım. Onları biraz tamamlamak istiyorum. Açıkçası bu şekliyle bırakmaya benim içim elvermez.


Nuray BAŞARAN :En büyük hayaliniz ne Kastamonu için?

 

Tahsin BABAŞ :Kastamonu’da kültürel turizmi canlandırarak Kastamonu’nun refah seviyesini arttırmak. Benim en büyük amacım bu. Bu çok önemli bakın. Bizim için kurtuluş yolu, kültürel turizm. Onun alt yapısını yapmak, en büyük arzum. Şimdi teleferik hattı yapıyoruz burada. Bunlar hep kültürel turizmin, kültürel dokunun ayağa kaldırılması amacıyla. Bütün bu sit alanıyla çevirdiğimiz evlerin hepsini, ben mevcut haliyle yapmak istiyorum,kentsel dönüşümle değil. Şimdi şuradan bana diyor ki, ‘Şu mahallede kentsel dönüşüm yap.’ Tamam diyorum, ‘Burası kaç katlı?’, ‘İki katlı, üç katlı’, ‘Ee?’, ‘Sen yine iki katlı üç katlı yap.’Ben sana bunu yaparsam, orası kentsel dönüşümle yapıldığı zaman villa olur. Ben bu doğal dokuyu bulamam. Şimdi şuradaki evleri yıkalım, oraya yeniden yapalım. Planlı yapacaksın değil mi buraları? Hepsi birer villa olacak. O zaman nerede kaldı bizim o doğal doku?



SOSYAL PROJELERDE TÜRKİYE BİRİNCİSİ : KASTAMONU

 


Nuray BAŞARAN :Başka söyleyeceğiniz bir şey var mı benim unuttuğum?


Tahsin BABAŞ :Bir de şunu söyleyeyim. Sosyal projelerde Türkiye birincisi olmuştum ben. Sayın Cumhurbaşkanımız, bütün belediyeler arasında bizi birinci seçtiler. Ödülümü Cumhurbaşkanımızdan geçen sene aldım ben Çocuk Trafik Eğitim Parkı ile sosyal proje ile. Çok güzel bir park yaptım.


‘Paranın Geçmediği Tek Yer’: ‘Sosyal Market’


Nuray BAŞARAN :Yeni sosyal projeleriniz var mı yeni dönem için?


Tahsin BABAŞ :Tabi. Ben sosyal proje çok üretiyorum. Özellikle ihtiyaç sahiplerine yönelik ‘sosyal market’imiz. Türkiye’de bire gelir. İnanın buna. Ben iddialıyım. Bir gelin görün denetleyin. Vakfını kurduk. Krediden para çımmadan ihtiyaç sahiplerinin işlerini muntazam görüyoruz.


Nuray BAŞARAN :Nasıl görüyorsunuz?

 

Tahsin BABAŞ :Onlara kredi kartı gibi kart verdik. İhtiyaç sahibi olduğunu ama tescillemesi lazım.Onu bulmak zor. Ben şu anda 200 kişiyi zor buldum Kastamonu’da.


Nuray BAŞARAN :Ne kadar limitli bir kart veriyorsunuz?

 

Tahsin BABAŞ :Bütün ihtiyaçlarını karşılayacak kadar. Gıda ve giyecek. Yiyecek, giyecek, o gibi sosyal yardım


Nuray BAŞARAN :O kartla gidip alışveriş mi yapıyorlar?

 

Tahsin BABAŞ :O karta puan yüklüyoruz. Oradaki malzemeler de puanlı. Ne alırsa puanından düşüyoruz.Sıcak et veriyoruz mesela, giyim eşyası veriyoruz.

 

Nuray BAŞARAN :Belki o koliler dolusu ihtiyacı bilmeden giden paketlerden daha faydalı.

 

Tahsin BABAŞ :Kesinlikle öyle değil. Kendi gelip alıyor ihtiyacını, öyle değil.


Nuray BAŞARAN :Belli marketlere mi anlaşmalı, her yerle mi?


Tahsin BABAŞ :Hayır. Kendimizin var.Belediye’nin kendi marketini oluşturduk. Ürünleri oraya alıyoruz. Oradan geliyoruz. Kredi kartını görünce kartında kredi varsa kapı açılıyor, içeri giriyor, alışverişini yapıyor, çıkıyor.


Nuray BAŞARAN :Sadece onlar için…


Tahsin BABAŞ :Sadece onlar için.

 

Nuray BAŞARAN :Adı ne bu projenin?

 

Tahsin BABAŞ :Sosyal Market :‘Paranın Geçmediği Tek Yer’ yazar.


Nuray BAŞARAN :Daha fazla alışveriş yaparsa nasıl oluyor?


 

Tahsin BABAŞ :Fazlasını yaparsa, bir dahaki ayından kesiyoruz. Mesela bir bütçemiz var. O bütçeye göre her ay kredi limitlerini belirliyoruz. ‘Sana şu kadar kredi veriyoruz’ diyoruz. O kadar alışveriş yapıyor.

 

Nuray BAŞARAN :Ne kadar alt limit-üst limit?

 

Tahsin BABAŞ :Biz genelde bir ailenin bir aylık ihtiyacını görecek krediyi veriyoruz. Yaklaşık 200 TL civarında.

 

Nuray BAŞARAN :Alt limit mi? Üst limit mi?

 

Tahsin BABAŞ :Eşit veriyoruz biz. Talep ederlerse onun değerlendirmesini yapıyoruz. Tabi buraya girmek kolay değil. Buraya girmek için kişi başına düşen gelirinizin 400 TL altında olması gerek. 400 ve 405.Onun üstündeyse alamıyoruz buraya yani biz.Benim dahi etki edemediğim tek birim. Burası tam bir kurumsal. İnanın, ‘Şuraya verin’ desem, vermesi mümkün değil. Çünkü her şey orada yazılmış, çizilmiş. Vakfı var, kuramsallığı var.


Nuray BAŞARAN :Gelirken giderken de kimse görmüyor herhalde? İnsanlar kendi başlarına marketten alıp gidiyorlar.

 

Tahsin BABAŞ :Tabi. Markete gider gibi. Hiç kimseyi rencide etmedir, şudur, budur, yok. Bir de şunu yapıyorum. Benim çok güzel bir evde yaşlı bakım hizmetlerim var. Orayı da görmenizi isterim. Özel tespit ettiğimiz yaşlılarımız var. Bunlar bakıma muhtaç. Çoluğu çocuğu kimsesi yok. Biz bunları tespit ediyoruz ve evinde düzenli her şeyiyle banyosundan kuaförlük hizmetlerine kadar bakıyoruz.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler