SON HAFTA…

Önümüzdeki Pazar günü bu saatlerde,  hep beraber sandığa gidip bizi yerelde yönetecek olan kişileri seçeceğiz….

Gelin görün ki,  bu seçimin kampanyası ve yankıları bize yerel seçimden çok daha ötede bir iklim yaşatıyor. Ki, bunu anlayabilmek için liderlerin mitinglerindeki söylemlerine ve diline bakmak yeterli.

Karar vermek için ise son bir haftamız. 

O nedenle, N Gazete olarak bazı kamu kurumlarında ve bakanlıklarda ülkemizin ‘bekaa’sına dönük gerçekleşen yanlış uygulamaları dile getirmek için başlattığımız ‘dosya yazı dizilerimize’ seçim sonuna kadar ara verdik. 

Zira,  hem seçimi etkilemek hem de de bu seçim gürültüsünde bu gerçeklerin heba olmasını istemiyoruz. 

Çünkü söz konusu yanlışlar,  bu ülkenin ‘bekaa’sını  tehlikeye sokan yanlışlar….  Ve son 16 yıldır adeta ısrarla yapılmış.. Bir bir yazacağız.  Ama seçimden sonra. Korkmadan! Çünkü bu ülke hepimizin.  Ve bizim gidecek başka bir ülkemiz yok.

1 Nisan sabahına dair çok değişik senaryolar var. Bunları da bu hafta yazacağım. 

Fakat görünen o ki, bu seçimde halk kitleleri alternatif arayış içinde. Sadece iktidar değil, seçmen de yorulmuş durumda. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da kabul ettiği ‘metal yorgunluğu’  ise, Ak Parti’yi sadece fiziken değil,  ruhen de kaplamış görünüyor. Elbette 16 yıllık iktidarda da bu da çok doğal. Ancak bu seçimin doğal olmayan yanları çok fazla. 

Zira adı ‘yerel’ olan seçimlerin sahnedeki aktörleri, genel siyasete hükmedenler. Belli başlı iller dışında bir çok ilde bizler adayları değil, genel başkanları sahnede görüyoruz. 

Bu konuda en yüksek performans Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’da. Zira referandum oylamasında olduğu gibi, Erdoğan günde 2-3 miting yapıyor. Yine televizyonlar son zamanlarda adaylardan daha çok parti genel başkanlarını konuk ediyorlar. Onlar da ilginç demeçler veriyorlar. Örneğin MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin son Habertürk TV röportajı gibi…

Bu röportajdaki önemli vurgulara değinmeden önce liderlerin üslup sorununa değinmekte de fayda var diye düşünüyorum. 

Zira Türkiye içerdeki üslup sorunu nedeniyle içerde giderek kamplaşıp parçalara ayrılmakta, dışarda da yalnızlaşmakta.  Oysa bölgedeki gelişmeler, yeni bir savaşı her geçen gün daha da yakınlaştırırken;  siyaset hem içerde hem de dışarda düşmanları çoğaltma lüksüne sahip değil.  Siyaset ve ‘devlet aklı’,  karşı karşıya olduğumuz iç ve dış sorunları çözmeyi güçleştirici argümanları kenara bırakıp,  bütünleşmeyi sağlayıcı argümanları devreye sokmalı.

Siyasetçilerin görevi, ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmak değil, ne pahasına olursa olsun  milletin hukukunu, Cumhuriyeti, demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını, fikir, inanç ve teşebbüs hürriyetini korumaktır.

Bu çerçevede,  bugün seçim havasında meydanlarda karşı lidere sallanan ‘parmaklar’ ve tehditler,  yarın alt kitlelerde de karşılık bulursa,  bunun bedelini kim nasıl ödeyecektir?  Bu arada eğer parmak sallanıp tehdit edilen kişiler belirli suçları işlemişse,  bunun ilan edilme yeri seçim meydanları değil, ‘Adalet Saraylar’ı olmalıdır. Mahkemeler karar verip gereğini yapmalıdır. En azından hukuk devletinde beklenilen budur. Ya da bir belediye başkan adayına dönük yapılan, ‘çekilmelidir’ çağrıları, ne kadar hukuki ve gerçekçidir?

Bu konuda YSK, son söz sahibi mercii değil midir? Bizler YSK’nın kararları tartışılamaz ve yargılanamaz diye biliyoruz. Bu değişti mi? Mansur Yavaş’a, ‘çekil’ diyenler ne biliyor? Ellerinde neler var? Bunları bir an önce açıklamalıdırlar? Ya da yargıya teslim etmelidirler. Yoksa koca koca liderler, ‘seçim kazanmak için manipülasyon yapıyorlar’ demek zorunda bizi bırakmamalılar.  Seçmen yarıştaki herhangi bir aday ile ilgili şüpheye düşürülmemelidir. Hatta onların görevleri şüpheleri ortadan kaldırmaktır. Bu nedenle liderdirler.

Aslına bakarsanız, yazımın son paragrafını MHP Lideri Devlet Bahçeli de son çıktığı TV Programında, ‘Mansur Yavaş çekilmelidir’ cümlesini sarf ettiği için yazdım. 

Zira siyaset ve devlet tecrübesi yüksek olan Bahçeli’nin bu çağrısını önemsememek olmazdı. Ama gelin görün ki, bugün  - son hafta- bu konuda cevap bekleyen sorular daha da artmıştır. Bu sorulara cevap verilmesi tüm Türkiye’nin olduğu kadar, tüm Ankaralıların hakkıdır. Neden Mansur Yavaş çekilmelidir? YSK nerededir? Ne demektedir? 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.