PERİNÇEK: “AK PARTİNİN TÜRKİYE’Yİ YÖNETTİĞİ DÖNEM BİTTİ”

PERİNÇEK: “AK PARTİNİN TÜRKİYE’Yİ YÖNETTİĞİ DÖNEM BİTTİ”

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek , Türkiye ve dünya gündemine ilişkin  NGazete.com imtiyaz sahibi Nuray Başaran Demir’in sorularını cevapladı.

'Tek başına AK Partinin Türkiye’yi yönettiği dönem bitti. Bundan sonra AK Parti tek başına Türkiye’yi yönetemez. Koalisyon kaçınılmaz.' diyen Doğu Perinçek, Türkiye'nin çıkış yolunun Erdoğan'ın Türkiye koalisyonunu kurmasından geçtiğini söyledi.

Son zamanlarda tartışılan siyasi ayakla ilgili olarak ise; ' Siyasi ayak açık;  Ahmet Davutoğlu, Abdullah Gül ve Babacan. Siyasi ayak bunlar. Tayyip Erdoğan onları çiğ çiğ yemek istiyor fakat onları koruyan güçler var. CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi.' diyen Perinçek şöyle devam etti:

İşte Atatürk olsa ezer geçer fakat Atatürk olamadıkları için, bir de kendi içlerinde onların uzantıları var. Mesela şu hesabı yapıyorlar; ' ben bunun üzerine gidersem benim içimden de 20- 30 milletvekili diğer tarafa geçerse, meclisteki dengeler değişirse, Türkiye ya erken bir seçime götürülürse falan' gibi. Benim gördüğüm Sayın Cumhurbaşkanı,  cezai açıdan bile bu grubun üzerine yürümeyi, hapse atmayı da düşünüyor. Bunu yaptığı zaman ne olacak? Kendi içinde neler olacak? Muhalefetin onlarla tamamen yapışması hangi süreçleri ateşleyecek?  İşte bu hesapları yapıyor.

Mesela şimdi siyasi ayağın üzerine git diyorlar. Kılıçdaroğlu diyor bunu fakat Kılıçdaroğlu bizzat o siyasî ayakların içinde. Abdullah Güllerle falan bir ortak cephe içindeler. Amerika’nın iktidar projesinde birlikte yürüyorlar. Siyasi ayağın üzerine git diyor fakat o siyasî ayak Kılıçdaroğlu’nun en yakın müttefikleridir.

Bu arada bölgedeki gelişmeler çerçevesinde, Türkiye'nin doğru politikaları ile daha güçleneceğini de söyleyen Perinçek, ' Suriye ile ilişkiyi Rusya üzerinden kurduğunuz zaman, Rusya’yı güçlendiriyorsunuz. Siz doğrudan Suriye ile iletişime geçseniz böyle bir duruma düşmezsiniz

Birinci ticaret ortağımız Rusya, ikinci ticaret ortağımız Çin. Yani Kemalist devrimi tamamlayacağımız bağımsız, üreten bir Türkiye kuracağımız iklim Avrasya’dadır. Yenidünya medeniyeti de oradan yükseliyor

Rusya ile Amerika bir cephede buluşmaz. Çok kutuplu dünyaya baktığımızda buluşmayacak merkezler var. Mesela Rusya ile Amerika buluşmaz. Çin ile Amerika da buluşmaz. Bizim güveneceğimiz müttefik Rusya, İran, Irak, Suriye’dir. '

whatsapp-image-2020-01-17-at-01-07-17.jpeg

Evet bu ilginç ve özel tespitlerin yapıldığı sohbeti aynen yayınlıyoruz.

işte o sorular ve o cevaplar:

“AMERİKA’NIN KAYBETTİĞİNİ GÖRÜYORUM”

Nuray Başaran Demir : Hafter ateşkesi tek taraflı olarak bitirdiğini söyledi . En güncel konu olarak oradan başlarsak , Hafter’in ateşkesi bozması Türkiye’nin planlarını ne derecede etkileyecek? Tam da asker de gönderdiğimiz bir dönemde bu durum bizim için bir tehdit oluşturur mu?

Doğu Perinçek : Ateşkes daha tam bozulmadı. Hafter 2 gün süre istedi. Hafter üzerinde Amerika ve Fransa etkili oldu. Doğu Akdeniz’de Türkiye ile Rusya bir beraberlik sağladılar, bir eksen oluşturdular. Bir anlamda ağırlıklarını koydular. Tabi bu Amerika’yı çok rahatsız etti. Ve Hafter üzerinden bunu bozmaya çalıştı. İki gün daha bekleyelim.  Ben açıkçası Amerika’nın kaybettiğini görüyorum.  Batı Asya’da, Doğu Akdeniz’de daha tam kaybetmedi ama. Doğu Akdeniz’de Türkiye,  Rusya işbirliğinin yanına Suriye ve Mısır’ı da alır. Almaya doğrudan gidiyor zaten, Amerika’nın o bakımdan Libya’da ki planlarının da çok etkili olmayacağı bir döneme gidiyoruz.

Nuray Başaran Demir : Hafter’i ne kadar Rusya desteklese de,  geçmişine baktığımızda CIA' e uzanan bir hikâye var. Bizim Rusya olan ilişkimiz Hafter’i ikna edebilecek mi?

Doğu Perinçek : Rusya Hafter’i destekliyor diye bir durum söz konusu değil. Büyük devlet olarak Rusya,  her yerde olmaya, her sepete bir yumurta koymaya çalışıyor. Putin de açıklama yaptı; ' Wagner Rusya’yı temsil  etmemekte. Rusya’nın çıkarlarını gözeten ve çalışan bir kuruluş değildir' dedi. Bence şimdi öyle bir beraberlik oluştu ki , Rusya ile Türkiye arasında onun için şimdi Türkiye,  Rusya’nın Hafter üzerindeki etkisini Libya’da'ki süreci yönlendirmek açısından bu beraberliği kullanacak. Yoksa, ' Türkiye Serrac’ın yanında, Rusya Hafter’in yanında' diye bir durum yok. Hafter şu anda gördüğüm kadarıyla Fransa ve Amerika tarafından destekleniyor. O'na yapıcı değil,  bozucu roller verilmeye başlandı. Bir süre önce Libya’nın kaderinde önemli bir isim gibi gözüküyordu.  Şimdi Türkiye Rusya ile birlikte hareket etmeye başlayınca, Hafter’in payına bozgunculuk düşmeye başladı. Am bu ne kadar gider bakacağız.

Türkiye Rusya birlikteliğinin Doğu Akdeniz’e bir düzen getireceğini görüyorum. Amerika’nın yanında olan bir İsrail ve Yunanistan var ama ağırlıklı güç Türkiye, Rusya, Suriye, Mısır, Libya.  Bu güç de Doğu Akdeniz’de belirleyici olur.

“SURİYE’DE ÖNEMLİ GELİŞMELER YAŞANIYOR”

Nuray Başaran Demir : Putin’in son ziyaretinde gördük ki,  bu ilişki bundan sonra daha sıkı devam edecek. Ama Putin Türkiye'ye gelmeden hemen önce Suriye'ye gitti ve Esat ile görüştü. Suriye ve Esat ile ilişkimiz görünen o ki Putin ve Rusya üzerinden yürütülüyor. Her ne kadar  Hakan Fidan Suriye İstihbarat sorumlusu ile görüşse de doğrudan bir görüşme yok. Siz de bunu zaman zaman dile getiriyorsunuz. En son durum nedir bu konuda?

Doğu Perinçek : Ali Memluk ile Suriye İstihbarat Sorumlusu ile görüşerek 9 maddelik bir çerçeve çizdiler. Orada en önemlisi bizim açımızdan , Suriye’de PKK/YPG/YPD’ye karşı işbirliği.  Bizi en çok ilgilendiren gelişmeler yaşandı. Türkiye ve Rusya beraber olunca , bu beraberliğin içerisinde Suriye de, İran da oluyor. Akıllı bir siyasette bu sığ olur.

“VATAN PARTİSİ GİBİ BİR HÜKÜMETİN OLMASI GEREKİYOR”

Nuray Başaran Demir : Suriye ile doğrudan bir diyaloğa ihtiyaç var mı yoksa bu şekilde iyi gidiyor mu?

Doğu Perinçek : Biz neden kapı komşumuz ile Rusya üzerinden bir iletişim kuruyoruz?

Nuray Başaran Demir : Sizce neden kuruyoruz?

Doğu Perinçek : Bizim hükümetimizin çok vahim yanlışlığı. Çünkü böyle bir durumda, orada siz Rusya’ya çok büyük kozlarda veriyorsunuz. Yani Suriye ile ilişkiyi Rusya üzerinden kurduğunuz zaman, Rusya’yı güçlendiriyorsunuz. Siz doğrudan Suriye ile iletişime geçseniz böyle bir duruma düşmezsiniz. Mezhep eksenli politikalar iflas etti bölgemizde. Amerika Şii-Sünni blokları kurmaya kalktı,  olmadı kuramadı. Bizim ülkemiz de buna teslim olmadı. Mezhep eksenli politikaları Türkiye de reddetti, kabul etmedi. Bakın şimdi Astana'ya bakalım, Sünni ağırlıklı  Türkiye, Şii ağırlıklı İran ve Hristiyan ağırlıklı Rusya var ve  ne mezhepler aynı  ne dinler.  Ama beraberler. Bir Sünni bloku kuramadı Amerika. Bizde halen bazı Suriye savaşından kalan maalesef bazı bağlantılar var. Türkiye hükümeti sağlam adımlar atarak o bağlantılardan kurtulamıyor. Suriye, 14 Eylül’de çok önemli bir af çıkarttı. 'Bugüne kadar işlenmiş suçları affediyorum' dedi. Türkiye’nin Suriye’yi terk etmesi lazım yoksa Suriye içerisindeki şu veya bu grubu ve bir kısmını maalesef El kaide falan da geçmişte ilişkileri olan güçler, yani burda kapsamlı bütünsel stratejiyi kuramadığı için,  hükümet aylardır bir takım eski iç savaştan kalan bazı ilişkiler var- vazgeçilmesi gereken ilişkiler- onlara demek ki zamanında bir takım taahhütlerde bulundu isek karşı taraf bunu da karşılıyor. Burada Vatan Partisi gibi bir hükümet olması gerekiyor. Mesela Sisi düşmanlığı, Mısır düşmanlığı.

“MISIR’DA ÇOK ELVERİŞLİ KOŞULLAR VAR”

Nuray Başaran Demir : Mısır düşmanlığına karşı mısınız?

Doğu Perinçek : Tabii ki karşıyım. 3 sene evvel Rahmetli komutanımız Soner Polat başkanlığında, Eski Savunma Bakanı Barlas Doğu ve birkaç arkadaşımız Mısır’a giderek yöneticilerle görüşmelerde bulundu. Orada çok elverişli koşullar var Türkiye için. Burada sorun Türkiye’den kaynaklanıyor Mısır’dan değil.

“YENİDÜNYA MEDENİYETİ AVRASYA’DAN YÜKSELİYOR”

Nuray Başaran Demir : Dış politikada duygusallık olmaz, ülkelerin çıkarları söz konusudur. Biraz önce söylediğiniz gibi yumurtaların hepsi de tek sepete konmamalı. Gelinen noktada, Türkiye- Rusya yakınlaşmasındaki gelişmelere ve bölgesel durumlara baktığımızda bu ilişki doğru olmakla birlikte çok dikkatli olmamızı gerektiren bir durum olduğuna dair görüş de hakim. Zira bazı çevreler, Rusya ile dış politikada sürekli birlikte hareket etmenin amiyane tabirle, ' Ayı ile yatağa girmek' olarak değerlendiriyor. Buna katılır mısınız?

Doğu Perinçek : Biz olaylara Türkiye merkezli bakıyoruz. Yani bir tane hedefimiz var. Türkiye’nin toprak bütünlüğü ve terörden temizlenmesi, üretim devriminin yapılması. Önümüzdeki gündem bu. Her şeye bu açıdan bakıyoruz.  Türkiye Atlantik oluşumu içerisinde olunca ne oldu? Parçalanma ile yüz yüze geldi. Borçlanma ekonomisi ile battı. Atlantik sisteminin bize vaat ettiği ve getirdiği yer bu. Buradan çıkış,  Türkiye zaten o sürece girdi. Yani vatan bütünlüğünü sağlamakta,  Avrasya’da teröre karşı başarılı mücadelede, Avrasya ve Batı Asya ilişkilerinde  üretim ekonomisi ancak Asya ile mümkün.  Birinci ticaret ortağımız Rusya, ikinci ticaret ortağımız Çin. Yani Kemalist devrimi tamamlayacağımız bağımsız, üreten bir Türkiye kuracağımız iklim Avrasya’dadır. Yenidünya medeniyeti de oradan yükseliyor. Çin, Hindistan yazılım alanında söz sahibi ülkeler. Bu Türkiye merkezli bir bakış açısıdır. Bir Rusya sepetine yumurta koyayım, bir Amerika sepetine yumurta koyayım, bunu büyük devletler emperyalist politikalar gereği yapabilir ama Türkiye büyük bir karar sürecine girdi. Atatürk dönemine benzer köktenci, kararcı, cesur siyaset izlemek durumunda. Yoksa sepetlere yumurta dağıtarak olmaz. Türkiye’nin bağımsız ve bütünlüğüne bütün yumurtaları koymak lazım. Bağımsızlık, bütünlük ve üretim.

Bakın Rusya ile ilişkilerde Türkiye hiçbir zaman Rusya’nın denetimine girmez. Neden? Bakın projeksiyonlar yapıyorlar, karadan ışık göndermeler vs. 2030 yılında Türkiye Dünya’nın 5. büyük ekonomisi olacak. Rusya 8. ekonomisi oluyor. Türkiye ile Rusya arasında bir fark yok ki,  birbirinin denetimine girsin. Türkiye öyle ufak tefek bir ülke değil. Rusya ile ilişkilerinde,  Amerika ile ilişkilerinde olduğu gibi arka planda Amerika bizi yönetecek,  ona benzer Rusya bizi yönetecek bir durum yok.

“RUSYA’NIN BAŞ DÜŞMANI AMERİKA’DIR”

Nuray Başaran Demir : Rusya’nın arka plandaki Amerika ilişkileri, İsrail ilişkilerine bakınca ; bizim biraz daha dikkatli olmamız gerekmiyor mu?

Doğu Perinçek : Rusya ile Amerika birbirine yaklaşmaz. Bunlar Amerikan merkezli yayılan propagandalar. Rusya’nın baş düşmanı Amerika’dır. Amerika’nın bugün Dünya’da 2 baş düşmanı vardır;  Rusya ve Çin. Yani , 'Rusya ile Amerika iş birliği yapıyor' şeklindeki bütün tahliller geçersizdir. Aralarında ateşkes olur, geçici anlaşmalar olur. Son zamanlarda aralarında diyalog olabilir, diyalog yanlış bir şey değildir. Diyalogsuz hiçbir şey olmaz. Diyalog başka bir şey,  ittifak başka bir şey. Rusya ile Amerika bir cephede buluşmaz. Çok kutuplu dünyaya baktığımızda buluşmayacak merkezler var. Mesela Rusya ile Amerika buluşmaz. Çin ile Amerika da buluşmaz. Bizim güveneceğimiz müttefik Rusya, İran, Irak, Suriye’dir. Devletler süreçlere kendi müdahalelerini katarak bakmak zorunda. Yani biz objektif devlet olarak diyelim,  Türkiye devleti olarak süreçlerin dışında aktör değiliz, kurucu değiliz,  gazeteci gibi süreci değerlendiriyoruz. Diyelim, Mısır şöyle Mısır’ı değiştirmek de  benim görevim. Mısır Hafter’i destekliyor, Mısır Amerika’ya yakın bir durumda ama Türkiye’nin elinde öyle koz ve olanaklar var ki , Mısır’ı yanına çekebilir.

Mesela Mısır’ın kıta sahanlığı, yetki alanları konusundaki menfaatleri Türkiye ile buluşuyor, Güney Kıbrıs işle buluşmuyor. Siz Güney Kıbrıs’ın etrafına 200 millik bir kıta sahanlığı çizerseniz,  orada küçücük bir adanın güneyi- o da avuç içi kadar yer -bütün Doğu Akdeniz onun oluyor.

“TÜRKİYE BİR KARAR VERMELİ; KIRIM AMERİKAN TOPRAĞI MI? RUS TOPRAĞI MI?”

Nuray Başaran Demir : Güney Kıbrıs dediğiniz için soruyorum; Rusya’nın da Güney Kıbrıs’ta İngiltere ile bir birlikteliği mevcut. Bize karşı orada muhalif değil mi?

Doğu Perinçek : Çok eskiden gelen bir şey bu.  Doğru politika bunu bozar. Mesela biz Rauf Denktaş ile buluştuk, ondan sonra Ruslarla buluştuk. Ne olacaktı? 50 milyar Dolar Rus sermayesi,  Güney Kıbrıs’tan Kuzey Kıbrıs bankalarına girecekti. Rauf Denktaş Moskova’da bir devlet başkanı gibi ağırlanacaktı. Bunu konuştuğumuz zaman Rauf Denktaş, ' bu her şeyi bozuyor' dedi. Bu olay, 'Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni o kadar sağlam bir konuma getiriyor ki 'dedi.  50 milyar dolarlık Rus sermayesi KKTC bankalarına geliyor. Rusya KKTC ile ilişkileri geliştiriyor falan.

Biz ne yaptık?  Mesela 20 gün önce Abhazya’ya gittik, Abhazya Meclisi ile hükümeti ile ortak bir bildiri yayınladık. Orada ne var? Abhazya KKTC’yi tanıyacak, Türkiye Abhazya’yı tanıyacak, Rusya KKTC’yi tanıyacak ondan sonra ne oluyor?  Kırım’ın Rusya toprağı olduğunu kabul edeceğiz, Azarbaycan’dan Karabağ’dan Ermeni işgalinin kalkması yönünde Rusya ağırlık koyacak diye ortak bildiri çıkartıldı. Burada Ruslarla da anlaştık. Türkiye orada şöyle bir karar verecek Kırım Amerikan toprağı mı? Rus toprağı mı? Türkiye eğer, ' Amerikan toprağı 'derse , Türk Akımı projesi olmaz.

13 Kasım 2018 tarihinde imzalanan anlaşma ile Amerika – Ukrayna arasında Türk Akım projesi ve Kuzey Akım projesinin engellemeye yönelik bir tehdit oluşturacaklarını Dünya’ya duyurdu. Amerika ve Ukrayna, Türkiye ve Rusya’ya enerji dâhil her konuda karşı duruyor.

Sonra Zelinski’yi buraya getiriyorsunuz buraya bir televizyon soytarısını.  O da çıkıp , iki  Cumhurbaşkanının olduğu yerde, ' şimdi sizi Ukrayna’nın şehitleri için 1 dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum' diyor. Bu dünyada görülmemiş bir olaydır. Bizimkiler , -Tayyip Erdoğan dâhil herkes - saygı duruşuna geçiyor. Böyle bir emri vaki olur mu?

Şimdi Türkiye bizim yaptığımız gibi müdahil olursa, Abhazya’daki gibi KKTC’yi tanıma noktasında bir ortak bildiriye imza attırıyoruz. Yanımızda KKTC Özel Büyükelçisi Hüseyin Macit Yusuf’u götürüyoruz. Onunla Abhazya Cumhurbaşkanı’nı görüştürüp KKTC Başbakanı Ersin Tatar ile görüştürüyoruz. Bu işin içerisinde Rusya’da var. Siz müdahil olursanız her şey doğru yöne çevrilebilir.

Mesela İstiklal Savaşında, - 1921 Ekim ayında Fransa’yı ekim ayında ikna ediyorsunuz Atatürk olarak-  Ankara’da Ankara İtilafnamesi imzalayıp Fransa’yı devre dışı bırakıyorsunuz. Fransa gelmiş Antep’i, Adana’yı işgal etmiş. Onu bir defa oradan atıyorsunuz,  sonra da diyorsunuz ki , 'gel bak İngiltere’den senin menfaatlerin farklı,  gel anlaşalım ' diyorsunuz. Burada sürece müdahale ediyorsunuz ve karşı bloğu bölüyorsunuz.

Şimdi mesela Doğu Akdeniz’e nasıl müdahale edersiniz? Mısır’a dersiniz ki , 'Güney Kıbrıs’ın sen 200 millik karasularını kabul ettiğin zaman Mısır’ın denizlerde hükmü olmuyor.' Aynı şey Suriye için de geçerli.

Çin’e dersin ki , 'Kıbrıs’ın Amerika ve İngiliz üssü olmasına ne diyorsun?' Hemen der ki, 'Hürmüz boğazından benim enerji kaynaklarım geliyor. Hürmüz Boğazını tehdit eden bir Amerika'yı  ben istemem. Peki sen? O zaman Kuzey Kıbrıs’ta Türkiye’yi destekleyeceksin.'

“SURİYE KONUSUNDA ÇOK GEÇ KALDIK”

Nuray Başaran Demir : Türkiye Akdeniz'e müdahil olmada geç kaldı mı?

Doğu Perinçek : Tabi geç kaldı. 2014 yılına kadar izlenen o kadar büyük yanlışlar var ki. 2011 yılında ki Kürt açılımı, Ermeni açılımı, FETÖ ile birlikte bir hükümet kurulmuş. Türk Ordusu'nu, Vatan Partisi'ni hapse atıyorsunuz, Suriye’ye Amerika ile birlikte terör ithal ediyorsunuz, o kadar vahim yanlışlar var ki... Düşmanlarla birlikte kendine karşı müdahil oluyorsun. 2014 – 2015 ten itibaren Türkiye başka yola giriyor. Vatan Partisi'nin Türkiye’nin önüne koyduğu siyasetler hâkim olmaya başlıyor. İyi ama orada da ayak süren tavırlar var.

Suriye konusunda çok geç kaldık. Bir yandan sövüyorlar, bir yandan da görüşmeler falan. Suriye ve Mısır ile ortak paydamız var. Biz Suriye’de terörü bitirirdik aslında.

“PKK, FETÖ VE AMERİKA’YA KARŞI SAYIN ERDOĞAN’IN YANINDAYIZ”

Nuray Başaran Demir : 15 Temmuz sonrası Sayın Erdoğan ile yakınlaşmanız oldu. Sizi Erdoğan'ın yanında, 'Devlet aklı' olarak gören bir grup da  var. Bunları Erdoğan'a söylemiyor musunuz? Hatta Erdoğan bizim çizgimize geldi demiştiniz. Erdoğan sizin çizginizden şimdi uzaklaştı mı?

Doğu Perinçek : Biz Sayın Cumhurbaşkanımız ile PKK ya karşı, FETÖ’ye karşı, Amerika’ya karşı beraberiz, Rusya ile İran’la ittifakta, Çin ile işbirliğinde beraberiz.  Bunların hepsi doğru. Vatan Partisi'nin programı bunlar. Bundan önce AK Parti tam tersi bir politika izliyordu. Vatan Partisi Türkiye’nin önündeki süreci o kadar doğru görmüş ve yorumlamış ki, müdahil olmasaydık yanlış politikalar Türkiye’yi sıkıntıya sokardı.

Nuray Başaran Demir : Suriye dışında ayak sürünen politikalar var mı?

Doğu Perinçek : En çok Suriye sonra Mısır, Ekonomi. Bakın ekonomide Türkiye iflas noktasına gelmiş. 1980'de Turgut Özal ile kurulan dünya ile bütünleşen ekonomi iflas etmiş,  borca batmış, bunun içinde debelenerek çıkış yolu aranıyor. Kararlı şekilde bundan vazgeçip bir üretim ve devrim programına geçilmesi lazım. Burada da eski ağırlık ve tortular var.

Nuray Başaran Demir : Bunları söyleyemiyor musunuz Sayın Erdoğan’a?

Doğu Perinçek : Söylüyorum

Nuray Başaran Demir : Peki, söylediğimizde karşı bir duruş mu var?

Doğu Perinçek : Sayın Cumhurbaşkanımıza bunları söylemiyoruz ama onlar bizim söylediklerimizi, İzliyorlar tabi ki bunun etkileri de oluyor. Tabi ki yüz yüze gelip, ' bunu böyle yap' demiyoruz. Nezakete de uymaz böyle birşey.  Ama bizim programlarımızı, çözümlerimizi izliyorlar.  Ve zaten hayat getiriyor oraya onları.

“TÜRKİYE SÜRECE ÇOKTAN GİRDİ”

Nuray Başaran Demir : Türkiye çok kutuplaşmıştı ve kutuplaşmış toplumlar da fabrika ayarlarına döner. Gelinen noktada da Türkiye'nin tekrar Atatürk istikametine yöneldiği açık. Siz de Kemalist bir devrimden bahsediyorsunuz. Sizin Kemalistler için tanımınız nedir? Kemalist devrimin içinde neler var? Neden Türkiye böyle bir şeye ihtiyaç duydu? Neler olacak bu gidişata göre?

Doğu Perinçek : Kemalist devrim, bağımsızlık.  Dervişler, müritler ülkesi olamaz yani.  Kemalist devrimin bağımsızlık ve toprak bütünlüğü tarafı var. Bir millileşme süreci var. 2. Programı ise Kemalist devrimin; halkçı -devletçi bir ekonomi inşa etmek ve aynı zamanda feodal yani geçmişte kalan çağların, örneğin şeyhlikler, müritlikler, cemaatler tarikatlar, bunları temizlemek var. Zaten Türkiye o sürece girdi. 2014'ten sonra bizim Silivri duvarlarını yıkmamızla başlayan sürece bakarsanız,  her şey Kemalist Devrimi tamamlama yönündedir. Zaten dışarıdan bakanlar da Amerikan, Alman gazeteleri falan , 'Yeşil Kemalist oldu Erdoğan'  diyorlar. Buna benzer şeyler yapıyorlar. Onlar bizim iç politikamızda olmadıkları için daha nesnel süreçleri izleyebiliyorlar.

“FETÖ’DE SİYASİ AYAK : GÜL, DAVUTOĞLU, BABACAN’DIR”

Nuray Başaran Demir : 15 Temmuzdan sonra FETO ile ciddi bir mücadele başladı ama siyasî ayak hala tartışma konusu.  Ki bir kaç gün önce Sayın Devlet Bahçeli de,  siyasi ayağa tekrar bir el atılması gerektiğini hatırlattı. Siz bu konuda neler söylemek istersiniz?

Doğu Perinçek : Siyasi ayak açık;  Ahmet Davutoğlu, Abdullah Gül ve Babacan.  Siyasi ayak bunlar. Tayyip Erdoğan onları çiğ çiğ yemek istiyor fakat onları koruyan güçler var. CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi. İşte Atatürk olsa ezer geçer fakat Atatürk olamadıkları için, bir de kendi içlerinde onların uzantıları var. Mesela şu hesabı yapıyorlar; ' ben bunun üzerine gidersem benim içimden de 20- 30 milletvekili diğer tarafa geçerse, meclisteki dengeler değişirse, Türkiye ya erken bir seçime götürülürse falan' gibi. Benim gördüğüm Sayın Cumhurbaşkanı,  cezai açıdan bile bu grubun üzerine yürümeyi, hapse atmayı da düşünüyor. Bunu yaptığı zaman ne olacak? Kendi içinde neler olacak? Muhalefetin onlarla tamamen yapışması hangi süreçleri ateşleyecek?  İşte bu hesapları yapıyor.

Mesela şimdi siyasi ayağın üzerine git diyorlar. Kılıçdaroğlu diyor bunu fakat Kılıçdaroğlu bizzat o siyasî ayakların içinde.  Abdullah Güllerle falan bir ortak cephe içindeler.  Amerika’nın iktidar projesinde birlikte yürüyorlar. Siyasi ayağın üzerine git diyor fakat o siyasî ayak Kılıçdaroğlu’nun en yakın müttefikleridir.

“FETÖ İLE MÜCADELEDE HÜKÜMET BAŞARILIDIR”

Nuray Başaran Demir : Abdurrahman Dilipak geçen hafta bir yazısında, Tayyip Erdoğan'ın yeni bir kabine kuracağından ve belki yeni partilerin kurulamayacağından bahsetti. Türkiye kabinesi gibi bir tanımda bulundu. Ama Babacan da,  Şubat ayında  partisini kuracağını, logosunun- adının hazır olduğunu artık yavaş yavaş kamuoyu ile paylaşıyor.  Bir siyasi ayak operasyonu olur mu? Bu partilerin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Doğu Perinçek : Öncelikle ben FETÖ'ye karşı mücadelenin beklenmedik ölçüde başarılı olduğunu görüyorum. Yani çoğu insan hapislere tıkıldı. Ağır cezalar veriliyor. 5-6 yıl önce Türkiye’de konuşulduğunda kimse böyle bir şey beklemiyordu.

Nuray Başaran Demir : Fakat hapiste  masumların da olduğu söyleniyor. Davalar da böyle olunca,  biraz sulandırılıyor biliyorsunuz.

Doğu Perinçek : Onlarla da ilgileniyorum fakat bu söylemin şöyle bir tehlikesi var. Bu söylem FETÖ üzerine yürünmesini engelliyor. Samimi olarak da söyleyen var. Biz şunu artık özellikle bugün vurguluyoruz, bu iş yalnız zabıtayla, polisle, mahkemeyle çözülmez. Türkiye’nin ekonomik, kültürel  bir dönüşüme de ihtiyacı var. Tarikatlar, cemaatler, insanların beyinlerini yıkamış bir şekilde ama bir taraftan Türk insanını Atatürk gibi çağdaş, milletini devletini seven bir ideoloji ile donatmamız lazım.

Siz bir yandan FETÖ ile mücadele edip, bir yandan da onunla aynı kaynakları referansları paylaşıyorsanız, bu mücadele gider bir yerde duvara dayanır. Bugün o aşamaya geldik ki, FETÖ ile mücadele sırf mahkeme hapishane yöntemleri ile değil aynı zamanda Türkiye’de çok köklü bir aydınlanma seferberliği ile düzenlenmeli. Türkiye’nin başı dik, aklı ve vicdanı hür bir aydınlanmaya da ihtiyacı var.

“BU ÖYLE BİR DİNAMİT Kİ, EN SONUNDA ERDOĞAN’I DA ÖNÜNE KATIP GÖTÜRECEKTİR.”

Nuray Başaran Demir : Peki, Tayyip Bey bu söylediğiniz sebepler doğrultusunda bir korku yaşarsa?  Bu mücadele ne kadar olur ya da eksik kalır?

Doğu Perinçek : Az evvel söylediğim bu ideolojik seferberlik ve aydınlanmayı,  o siyası ayağa dokunmaktan daha önemli görüyorum çünkü toplumu değiştirmemiz lazım.

Abdullah Gül'ü hapse attın , Babacan'ı hapse attın ama toplum hala tarikat cemaat ağlarında yaşıyor. Toplumu değiştirmemiz lazım. Fetullah Cemaatinin içindeki ilişkilere bakıyoruz. Yani baktığınızda salyalı bir adamın peşinden bizim toplumumuz budalaca gidiyor. Bu kabul edilecek bir şey değil. Hangi ideoloji ile gidiyor? Atatürk’ün yaptığı gibi toplumu değiştirmek zorunda. Bazıları değiştirmiyorsa toplum orada kalmaz birileri çıkar yine değiştirir. Yani bu toplumun ihtiyacı. Hayat bize neyi dayatıyor?  Sürekli olarak Atatürk Devrimini önümüze koyuyor. Bu öyle bir dinamit ki,  en sonunda Erdoğan’ı da önüne katıp götürecektir.

Erdoğan kalkıyor ne diyor? Türkiye 1400 yıl öncenin kanunları ile yönetilmiyor. 1400 yıl önce ne vardı? Kur’an-ı Kerim vardı, dini hadisler vardı. İslami kesim şimdi bunu söylüyor, ' sen ne diyorsun?' diyor.

Türkiye’nin ihtiyaçları ve toplumun dinamiği , en sonunda buna direnmek isteyenleri de önüne katıp götürüyor. Şimdi düşünün, siz Türkiye’nin başında olacaksınız ve Türkiye’yi böleceksiniz, bölemezsiniz.

Türkiye’nin başında olup Türkiye’yi tekrar tarikat ve cemaatlerin ağına teslim edeceksiniz, edemezsiniz. Türkiye’nin yarattığı bir birikim ve dinamik var. Buna meydan okumak kimsenin harcı değil.

“PKK İLE İŞ BİRLİĞİ YAPAN BİR CHP’NİN İKTİDAR YOLLARI SONUNA KADAR KAPALIDIR.”

Nuray Başaran Demir : Peki diyelim ki, bu şartlarda sebep ne olursa olsun siyasi ayağa dokunulmadı ve yeni partiler kuruldu. Yeni partiler ne kadar başarılı olur? Beklentiniz nedir?

Doğu Perinçek : Benim gördüğüm, Tayyip Erdoğan’ı indirme projelerinde yüzde 2-3 oylarla CHP, İYİ Parti, HDP (PKK), Abdullah Gül, Davutoğlu, Babacan böyle bir blok.  Bu bloğa 2-3 oy Ak Parti'den kopartıp katabilir miyiz hesabındalar. Bu mücadeleyi kazanamazlar.

Amerika gelip Ankara’yı askeri açıdan ele geçirirse,  mücadeleyi CHP kazanır. Ama Türkiye,  bölünmeyi kabul etmez. Türkiye’ye dayatılan program ; HDP/PKK ile Türkiye’yi bölme programıdır. CHP için iktidar şansı sıfırdır.

Şöyle olabilir;  Amerika nasıl Bağdat’ı ele geçirdi orda kendisine uygun Hükümet kurdu.  Suriye’ye yapmaya çalıştı olmadı. İran’a diş geçiremedi. Amerika’nın planı bir başkenti almak ve adamlarını orada oturtmak, CHP’nin bunu parlamenter yönden yapamayacağı ortaya çıktı.

Diyeceksiniz ki bir yerel seçim oldu.  İstanbul da dahil olmak üzere,  AK Parti baş aşağı doğru gitti. Toplumun reflekslerini hesaba katmak gerekiyor, vatandaş HDP/PKK, CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi iş birliği ile iktidar olacağı gördüğünde bu işe izin vermez. Bunu askeri yoldan yaparsanız yine tepelenir. Amerika gelip,  2002'de  işte biliyorsunuz meşhur Milenyum chalange yapmıştı Amerika.  1000 yılın meydan okuması Kıbrıs'tan başlıyordu. Ondan sonra Amerika, 96 saatte Türkiye’yi işgal ediyordu. Doğu Akdeniz'de başlayan bir kapışma,  Amerika İsrail donanmalarını yendi ve oradan geldi işgal ettiler falan, o da olmaz. Türk donanması da yenilmez, Türkiye de yenilmez. Dolayısıyla bütün patileri toplayıp da birbirine çarpsan bunların İktidar şansı yoktur.

Bu arada her şey olduğu yerde durmuyor. Vatan Partisi bu süreçte çok hızlı büyüyor. Bir tek karşı tarafa bakmayalım, bir de Türkiye’ye bakalım. Türkiye tarafında da harekete geçen dinamikler var. Türkiye tarafında da kendini savunma refleksi var, ordusu var, polisi var. Yani şimdi Suriye’nin, Irak’ın kuzeyini elinde tutamayan Amerika,  gelip de  bu ülkeyi mi eline geçirecek? PKK ile iş birliği yapan bir CHP’nin İktidar yolları sonuna kadar kapalıdır.

“AK PARTİNİN TÜRKİYE’Yİ YÖNETTİĞİ DÖNEM BİTTİ”

Nuray Başaran Demir : Bir de şöyle bir durum var; bunu  vatandaşa nasıl anlatacaksınız? Zira  ortada bir de 17 yıllık iktidarda  yolsuzluk, usulsüzlük, yandaşlık adına yıpranmış bir iktidar partisi var.

Doğu Perinçek : Tek Başına AK Partinin Türkiye’yi yönettiği dönem bitti. Bundan sonra AK Parti tek başına Türkiye’yi yönetemez. Koalisyon kaçınılmaz.  Son seçimlerde şunu gördük İstanbul, Adana, Antalya, Mersin bütün kıyılar, Türkiye’nin endüstri merkezleri, Marmara'sı Akdeniz’i vs. Ne dediler? AK Partiye, ' bir dur arkadaş!' dediler.

“PKK İLE FETÖ İLE İŞBİRLİĞİ VATAN HAİNLİĞİDİR”

Nuray Başaran Demir :Ortada iktidar partisinin bir yıpranmışlığı varken karşı bloğa oy veren yüzde 49'luk seçmene bu durumu nasıl anlatacaksınız. Keza geçtiğimiz seçim kampanyasındaki gibi karşı bloğa oy verenleri 'vatan haini' olarak itham etmek ne kadar doğru bir yaklaşım?

 Doğu Perinçek : PKK ile FETÖ ile işbirliği; vatan hainliğidir. Atatürk Ankara’ya çıktığı zaman arkasında kaç kişi vardı? Süreç vatandaşı hareketlendiriyor. Biz Türk Milletine güveniyoruz.Bu millet, PKK ile iş birliği yapana kesinlikle iktidar yolunu açmaz.

FETÖ'nün 2014 öncesi ve sonrasına bakarsak, 2015 kalkışmasını kaç kişi öngörebilirdi? Bir tek Vatan Partisi.

Kanka oldular FETÖ ile. Türkiye ile Rusya işbirliği yapacak. Türkiye Amerika kontrolünden çıkabilir mi? Türkiye Amerika’ya kafa tutacak dense kaç kişi inanırdı.

TSK kalkacak , İsrail -Amerika koridorunu ayıracak. Sınır duvarları yıkılacak. 30 sene buralarda kalacağız diyorlardı.

Yani onun için,  Türkiye’nin dinamiklerini hesaba katmak lazım. Türkiye’nin bağımsız yaşama iradesini hesaba katmak gerekiyor. Borç batağında boğulmama iradesini göstereceğimize inanıyorum

“TÜRKİYE’YE HÜRRİYET DEĞİL OTORİTE LAZIM, DİSİPLİN LAZIM”

Nuray Başaran Demir : Erken seçim ön görüyor musunuz?

Doğu Perinçek : Erken seçim de olabilir. Koşullar ve ekonomik koşullar erken seçimi dayatır. Türkiye’nin AK Parti tarafından tek başına yönetilemeyeceğini görüyorum.

Nuray Başaran Demir : Milli Mutabakat Hükümeti ne kadar yakın?

Doğu Perinçek : Hükümetin ismi önemli değil. Sayın Cumhurbaşkanının bu sürece vereceği bir tek cevap vardır;  böyle bir hükümet kurmak. Ben insanların karar verme yetenekleri, bakış açıları, ufuklarındaki darlıklar, sınırlar falan,  o açıdan bakmıyorum. Türkiye’nin ihtiyaçları açısından bakıyorum. Ben süreçleri şöyle tahlil ediyorum. Türkiye diye bir şey var. Bu Türkiye. Tayyip Erdoğan’ın dudakları arasında değil. 2014'den sonrası bize neyi gösterdi ? Türkiye var. Atatürk devrimi var. Bunlar halen Türkiye’nin yoluna çizebilen en önemli faktörler. Esas belirleyici etkene baktığımız zaman şunu görüyoruz. Türkiye burada zorlukları paylaştıran, geniş tabanlı, halk üzerinde otorite kurabilecek olan (Türkiye’ye Hürriyet değil otorite lazım, disiplin lazım) bir hükümet lazım. Bu hükümeti kuramayan, Türkiye’yi yönetemez. Zorluklara hükmeden bir hükümet lazım. Bu benim kanaatim,  öngörüm. Tayyip Erdoğan niye Samsun’a çağırıyor? Niye birden Atatürk vurguları artıyor?

Nuray Başaran Demir : AK Parti hükümeti ülkeyi çok kamplaştırdığı için böyle bir hükümetin kurulması ne kadar mümkün olur sizce?

Doğu Perinçek: Böyle bir Hükümet Vatan Partisi olmadan bir defa olmaz, MHP, CHP ile hükümet kurulur. Devlet adamlığı ve liderlik budur. Cumhurbaşkanının yapması gereken budur. Bu öyle bir taktik hamledir ki CHP’yi de mutlaka içine almak gerekir. Bu hamle hükümete direnen unsurları çok olumsuz noktalara itecektir.

“AMERİKA İLE SAVAŞ, 24 TEMMUZ 2015' DE BAŞLADI”

Nuray Başaran Demir : Peki, bu şartlarda böyle bir hükümet kurulursa FETÖ’nün siyasi ayağıyla korkmadan mücadele edilebilir mi?

Doğu Perinçek : Tabii ki bunun bir programı olacak. Arkadaşlar, ' ben sizi Türkiye’nin terörden kurtulması, vatan bütünlüğü, Doğu Akdeniz'de haklarımıza sahip çıkma ve üretim ekonomisini inşa için göreve çağırıyorum. Savaş içindeyiz.  Şu anda zaten Amerika ile savaş halindeyiz.' denmeli. 

Ki bu savaş 24 Temmuz 2015'de başladı. Ankara ve İstanbul’da FETÖ ile kanlı savaş yapıldı. Ermeni soykırımı yasası, Türkiye silah kullanmaması için bir baskı idi. Psikolojiyi artırıp PKK rahatlıkla güçlensin, hendek kazsın politikası idi. Kazandığımız mevzilerin farkında değiliz ülke olarak. Biz Avrupa İnsanları Mahkemesinde 3 dava kazandık. Bu önemli idi. Mahkeme kararı yoksa soykırım yoktur. Soykırıma mahkemeler karar verir başkanlar, yöneticiler karar veremez. Biz Soykırım yok dedik ve beraat ettik.

Biz Erdoğan’ın yanında durmuyoruz bu yanlış anlaşılmasın Sayın Erdoğan bizim yanımızda duruyor. FETÖ ile birlikte idi şimdi karşısında, PKK ile açılım yapıyordu şimdi karşısında, Rusya’nın karşısında Amerika’nın yanında idi şimdi tam tersi. Bunlar hep bizim siyasetimiz.

“TÜRK DEVLETİ ŞİMDİ VAR”

Nuray Başaran Demir : Son zamanda büyük bir kesimde, ' Devlet var mı ki aklı olsun?' diye bir algı var.

Doğu Perinçek : Bence Türk Devleti şimdi var. Bakın Türk Devleti olmasa FETÖ’yü ezebilir miyiz? Fırat Kalkanı ile Amerikan koridorunu ezip geçebilir miyiz? Barış Pınarı Harekâtını yapabilir miyiz? Bunları yapan hep devlet. Amerika’ya kafa tutabilir miyiz?

Nuray Başaran Demir: Bir de yeni sistem. Hem oturmadığı konusunda büyük bir görüş hakim. Hem de sizin söylediğiniz bit Türkiye koalisyonu ülkeyi aynı sistem ile mi yönetecek?

'ATIN ÖNÜNE ARABA KOYMAMAK LAZIM'

Doğu Perinçek: Cumhurbaşkanlığı sistemi geldi, tıkandı.  Onlar da yaptığı yanlışın farkına varıyor. Parlamenter sisteme mutlaka geri dönülecektir. Bu kaçınılmazdır. 1876 yılından gelen oturmuş bir sistem var. Sisteme müdahale ile, mafyalaşan ekonomi ile cevap veren,  mafyalaşan bir hükümet olmaz. Bütün ipler bir iki kişinin eline veriliyor. Şu an Meclis var mı, Meclis’te bir iktidar var mı? Onun için bu sistem devam etmez. Atın önüne araba koymamak lazım. Türkiye’nin önündeki geleceğini kuramazsın bu şekilde.  Sıra ile yapmak lazım. Bu sıra,  üretime dayalı ekonomi inşa etmek, Suriye ile işbirliği yaparak PKK yı temizlemek, Doğu Akdeniz’deki tehditleri öncelemek.  CHP nin derdi hiç bunlar olmadı. CHP hep rejim meselesini öne koyuyor. Amerika’nın isteklerini yapıyor. CHP Türkiye’yi değiştirmek istemiyor.

Nuray Başaran Demir : Bölgede bir savaş var. Cepheler oluşuyor. Türkiye hangi cephede?

Doğu Perinçek : Cepheler belli zaten. Türkiye, Rusya, Suriye.  Dolayısıyla Mısır, İran, Çin ile bir cephe var. Almanya bize daha yakın,  Amerika onlara da tehdit. Büyükelçiler buraya bu aralar çok geliyor.  İngiliz, Kanada, Avusturalya cephesi, 'bizi Amerika’nın yanında görmeyin, biz de gözümüzü Asya’ya çevirdik' diyorlar. Amerika’nın güvendiği ülke Suudi Arabistan , orada ne olacağı belli değil.  Her an Amerika orada yıkılabilir. Amerika’nın İsrail’den başka dostu kalmadı.

“GELECEĞE UMUTLA GÜVENLE BAKALIM”

Nuray Başaran Demir : Son olarak Türk halkına ve Sayın Erdoğan’a ne söylemek istersiniz?

Doğu Perinçek : Erdoğan’a söylemek istediğim şeyi buradan söylemeyeyim ayıp olur.  O'na karşı söylediklerimi zaten burada konuştuk. Türk Milletine ve halkımıza söyleyeceğim şey;  geleceğe umutla, güvenle bakalım. Bu süreçten hiç korkmayalım. Korkacak bir şey de yok. Türkiye büyük bir tarihi fırsat dönemine girdi. Türkiye büyük bir karar ile çözüme gidiyor. Önümüzde karanlıklar yok,  önümüz aydınlık. Borç batağında boğulmak yok, bereket var, bir üretim devrimi var. Onun için karamsar düşünceleri bıraksınlar. Ekonomi ile bizi kıskaca alamazlar. Türkiye’nin öyle bir potansiyeli var ki;  insan gücü, ekonomik kaynakları, İnşaAllah Amerika,  bazı yaptırımlar ve ambargolar koyar da Türkiye daha köktenci çözümlerle buradan çıkar. Türkiye’nin önünde bir devrimci çözüm var. Buna da Üretim Devrimi diyoruz

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Önceki ve Sonraki Haberler