OY MU? ÜLKENİN GELECEĞİ Mİ?

Bir zamanlar Ak partinin en çok başvurduğu ve açık söylemek gerekirse çok da başarılı olduğu gündeme hükmetme becerisi de artık işe yaramıyor. Basının büyük bir bölümünü kontrol altında tutmasına rağmen, halk farklı mecralarda doğru habere ulaşabiliyor. Suriye konusu gündemden düştü, Türkiye yeni ve zorlu bir döneme giriyor. Bu dönemde hükümetin yanlış dış politikalarıyla yarattığı ABD ile (S400, Suriye ve Türkiye’ye yaptırımlar) kriz, Avrupa birliği ile (Doğu Akdeniz ve Suriye) krizi ile içeride yeni kurulan ve kurulacak olan partilerin oluşturduğu gündemleri konuşuyor olacağız.

Türkiye’nin bir “Blöf” olarak başladığı S400 serüveni, strateji çeşitliliği geliştirememesi nedeniyle tek düze kaldı. Yapılan yanlışlar Türkiye’yi adeta Kanuni’den başlayıp, Abdulhamit, Atatürk, Menderes ve Özal’la devam eden batılılaşma politikalarını sekteye uğrattı, Türkiye’nin yüzünü yeniden doğuya çevirmesine (Neo-Avrasya) neden oldu. Önümüzdeki süreçte ABD ve Avrupa birliğinin bölgede Türkiye aleyhine yaşanan bazı gelişmelere destek vereceğini bekleyebiliriz. Bu gelişmeler ülkemizin yaratılan beka sorununa etki edebilecek sonuçlar doğurabilir. Hükümetin bu konularda bir çalışma içerisinde olduğunu pek de sanmıyorum. Çünkü asıl beka sorununun iktidar ve çevresinin eylem ve söylemlerle dışladığı kendi vatandaşlarımızdan oluşabileceğini hala görebilmiş değil ki, aynı politikalara devam etmektedir.

Özellikle Kürt vatandaşlara yönelik oluşturulan Düşman(!) algısını gündelik hayata damgasını vuruyor. Pompalanan kaba milliyetçilik nedeniyle Kürtçe konuştukları için öldürülen Kürt vatandaşlarının kanı daha soğumamışken, Kürt oldukları gerekçesiyle Antalya’da kiralık ev verilmeyen, tehdit edilen Kürt öğrencilerin üniversiteyi bırakıp memleketlerine döndüğü haberleri bazı basın organlarında yer aldı. Bu politika ve eylemler nedeniyle ortaya çıkan AİDİYET konusu iktidar ve çevresinin hala görebildiğini zannetmiyorum.

Bu nedenle yeni kurulan ve kurulacak olan partilerin ülkenin birlik ve beraberliği için, geleceği için bu konuyu öncelikli ve özellikle ele alması gerektiğini düşünüyorum. Gelecek partisinin özellikle çok dilli eğitimle ilgili, insanlarımızın kendini daha rahat ifade edebildiği dille ifade edebilmesi konusuna atıf yapmasını anlamlı buluyorum. Bazılarının söylediği gibi çok dilliliğin ayrışmayı getireceğine inanmıyorum, aksine aidiyet duygusunun artmasına neden olacaktır. Bugün ABD başta olmak üzere, kuzey Avrupa ve dünyanın birçok ülkesinde çok dilli eğitim yapılmaktadır ve hiç birisinde ayrışmaya neden olmadı. Ülkenin geleceği, alınacak oy’dan daha değerliyse cesaretli olmak lazım. İç huzurun, iç barışın sağlanabilmesi, ülkeyi dış tehditlere karşı da daha güçlü hale getirecektir. Hemen yanı başımızda Irak ve Suriye’de eş başkanlığını yaptığımız bir proje hayat bulmaya yüz tuttu. Bop sınırların değişmesi ve proje kapsamında yeni devletlerin ortaya çıkmasını içeriyor. Eş başkanlığını yaptığımız, alt yapısını hazırladığımız bu proje, kendi vatandaşlarımıza karşı uygulamalarımızla birleşince ülkemiz için gerçekten de bir Beka sorunu yarattı.

Kendi politikalarımızla yarattığımız bu Beka sorununu çözmenin yolu da, kendi vatandaşlarımızla barışarak iç barışın sağlanmasından geçmektedir. Bu nedenle de kurulacak yeni partinin özellikle anadilde eğitim konusunda cesur davranması ülkenin yararına olacaktır. Bu çok dilli eğitim sadece Kürtler için getirilen bir düzenleme olmayacak, Ülkenin resmi dilinde bir değişiklik olmayacak, ülkede yaşayan ve ana dilde eğitim almak isteyen tüm grupları kapsayacak. Bu grupların bu hakkı kullanıp kullanmayacağı kendi kararlarına bırakılmalı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum