Ortadoğu'nun Matruşkaları...

Dünya 7 Ekim’de bambaşka bir güne uyandı.

Kimlerine göre İsrail’in 11 Eylül’ü. –Ki İsrail de Hamas’ın saldırısını böyle tanımlıyor.-

Kimilerine göre, 3. Dünya Savaşı başladı. Hatta uzun zamandır istenen ve planlanan Armageddon geldi kapıya dayandı…

Kimilerine göre HAMAS , yılların acısıyla böylesine teknolojik güvenliğe sahip İsrail’i ansızın, hem de dini gününde yakaladı.

Kimilerine göre en önemli istihbarat sevisi MOSSAD çöktü! Hatta CIA de sınıfta kaldı…

Her şey söylenebilir. Her yorum yapılabilir.

Bir tek gerçek var ki ; onu da Netanyahu açıkladı:

Ortadoğu’da uzun ve zor bir savaş başladı!

Bugünün tek gerçeği ise; Filistin halkını çok zor günlerin beklediği…

O zaman biz de bazı gerçeklerden devam edelim:

Hamas Lideri İsmail Haniyeh, 2016 yılından beri Katar'da yaşıyor.

Bu kişiyi kimlerin koruduğunu yazmamıza gerek var mi acaba?

Ve hiç kimse bu liderin yakalanmasını talep etmiyor.

En azından bu yazıyı yazdığım saatlere kadar böyle bir talep yoktu ve samimi olarak olacağını da düşünmüyorum.

Peki yeni bir oyun başlıyor olabilir mi?

Kimlerin işine yarar?

Malum ABD seçimleri kapıda. Joe Biden içerde zor durumda. Biden'ı olası bir İran savaşının içine sokmak da kazançlı. Çünkü ABD’ deki seçimler çok önemli.

Yani?

ABD iç politikası dünyada kendisini gösteriyor olabilir mi?

Elbette olabilir. Yeni dünya düzeni kurma ve yeni dünya düzeni stratejilerine de uygun.

Zaten İsrail halkının sandıkta gönderdiği ‘yaşlı’ Netenyahu’nun bölgedeki savaş senaryolarını uygulamaya koymak üzere tekrar getirildiği sır değil.

Geri gelmesi mümkün olmayan Netanyahu'yu, siyonistler ve savaş lobileri -yıllardır yetiştirdikleri savaş konusundaki en yetkili adam olarak -bırakmadılar, sahip çıktılar. Tekrar göreve getirerek, yeniden üçüncü dünya savaşı sürecini başlattılar.

Yani bu kez herkesin heybesinde, bu savaşın başlaması için ayrı ayrı ve önemli malzemeler var.

Savaşın tarafları da yaşandığı coğrafya itibarıyla değişken.

Savaş, hem devletlerarası, hem de değil. Hem vekaletler savaşı, hem terör grupları savaşı. Hem din öncelikli …

Yani?

Nereye isterseniz evrilebilir.

Kısmi olabileceği gibi, bölgesel savaşa da her an dönüşebilir bir durum ile karşı karşıyayız.

Üstelik karşımızda değişik bir ‘devlet’ var; İsrail.

O İsrail ki, şimdiye kadar devlet olamamış. Hep uluslararası alanda şirketler üzerinden, gizli servisler üzerinden uluslararası politikaları uygularken, bir din devleti olarak hareket etmiş.

Dini kullanarak Müslüman -Hristiyan dengesini kurmaya çalışmış ve bu çerçevede de Türkiye için hep tehdit olmuş.

Ve sürekli olarak Küçük İsrail'in büyümesi için bölgenin geleceğine dönük savaş senaryoları, komploları gündeme getirdiği noktada da İsrail , Türkiye için hep tehdit.

Elbette tüm bu gelişmeleri Ukrayna –Rusya savaşından ayrı da tutamayız.

Gelinen noktada bölgedeki savaş alt yapısı Rusya ve Putin tarafından hazırlanmış durumda.

Bugün hem Kafkaslar, hem Balkanlar, hem Orta Asya aynı anda yeniden yapılandırılmak üzere hareketlilik içinde.

ABD Eylül ayında 5 tane Orta Asya ülkesiyle ( Tacikistan, Özbekistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Kazakistan ile) (Türkiye’siz) bir toplantıyı boşuna yapmış olamaz.

Bu arada Kıbrıs ve Akdeniz hakimiyeti için, perde arkasında yapılan anlaşmalar ve gelişmeleri de unutmamak gerekir ki, ABD bu vesile ile savaş gemilerini ve savaş uçaklarını en yakın bölgeye taşımış oluyor.

Görünen o ki; Kafkasya’nın ön planda olduğu Hazar merkezli planlanan yeni dünya düzeni planları ve yakın gelecekte olan gelişmeler, dünyadaki değişim tercihlerini de devre dışı bırakabilir.

Elbette bu noktada Türkiye de alternatifsiz değil. Jeopolitik konumunu kullanarak elimiz güçlü çıkabiliriz. Ama çok da dikkatli olmamız gerekiyor.

İsrail’in de, ABD’nin de Akdeniz’de bizimle kötü olması işlerine gelmez. Zira yapılan enerji anlaşmaları , bölgede Türkiye’nin elini güçlü tuttuğu gibi son seçimlerden sonra oluşan ‘yeni devlet düzeni’ ise; hem Kuzey Irak, hem de Suriye’nin kuzeyindeki Türkiye’ye karşı oluşan terör grupları konusunda kesin kararlılığını çoktan ortaya koymuş durumda.

Bu arada göz ardı edilmemesi gereken bir durum da Rusların Ortadoğu’ya ilk kez gelişidir. Bugün Ortadoğu'ya Ruslar gelip Suriye ve Kıbrıs'a üs kurarak yerleştilerse eğer, bu Amerika'nın İsrail'i kontrol edememesi , İsrail'in sürekli Amerika'da siyasi olay- istikrarsızlık yaratması nedeniyle ortaya çıkan yeni bir durumdur.

Osmanlı tarihinde üç yüz yıl Ruslarla Osmanlılar savaşmıştır. Ve batı destekli İngilizlerle, Fransızların desteğiyle Osmanlı , sürekli olarak Rusların Akdeniz'e inmesini önlemişlerdir.

Ama bugün gelinen noktada Ruslar artık Akdeniz'e inmiştir. Ve önümüzdeki dönemde Orta Doğu'nun yeniden yapılanmasında, Rusya Amerika'yla paslaşmaktadır. Çünkü Amerika açıkça Rusya'nın önünü açmıştır.

Niye Fransa'da aynı anda karıştı , Rusya'yla?

Çünkü Fransa o dünya haritasına baktığınız zaman, Afrika'nın özellikle kuzeybatı bölgesinde 10’dan fazla ülkede Fransız hakimiyeti vardır da o yüzden.

Yeni dönemde Orta Doğu'da büyüyemeyen İsrail, Afrika kıtasına kaydı ve Afrika'da büyüyor. Bu noktada İsrail , Afrika'da yayılarak büyürken Orta Doğu'daki yalnızlığını da gidermeye çalışıyor.

Ama Afrika'daki Osmanlı uzantısı Müslüman Kuzey Afrika ülkelerini de Türkiye olmadan idare etmek zor.

Bugünkü Türkiye'deki iktidar Avrupa'dan dışlandığı , Arap ülkeleriyle kavgalı duruma düştüğü ve giderek dünya dengelerinde problemli bir duruma doğru sürüklendikleri içindir ki, İsrail bu dengeleri kurarken, Türkiye'yi önemli görmektedir.

Türkiye Orta Doğu'daki savaş gerilimlerine karşı yeni bir politik açılım yapmak zorundadır. Arap ülkeleriyle, İslam ülkeleriyle eskisi kadar Türkiye yakın değildir. Aralarda problem vardır. Bu problemi yıllardır beraber olduğumuz Türkiye- Azerbaycan kardeşliğini bozacak şekilde son Ermenistan savaşında, İsrail İran sınırına koymuş olduğu askeri üs üzerinden silah trafiğine yönlendirmiş ve Türkiye'nin Azerbaycan'a sahip çıkmasını önleyerek, yeni dönemde Azerbaycan'a hakim olan bir ekonomik politikayı devreye sokmuştur.

Şimdi önümüzdeki dönemde görünen o ki; Büyük İsrail , Büyük Amerika -Büyük Orta Doğu projelerinin yanı sıra İngiltere'nin yeni Roma İmparatorluğu projesi ve Büyük Rusya projesi de devrede.

Asya'da meydana gelecek olan, Çin- Hint ve Rus üçgeninde gelişecek doğu emperyalizminin alternatif planları da ortada.

Gelinen ve görünen noktada; değişen dünya düzeni ortaya büyük bir kaos cephesi inşaa etmiş görünüyor.

Kaostan sonra , karar vericiler arasındaki yeni dünya düzenindeki yerimizi ise, elimizde bulunan jeopolitik güç oyununu nasıl oynayacağımız belirleyecek.

Bu noktada da Hakan Fidan’a çok iş düşmektedir. Diplomasi, diplomasi, diplomasi.



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.