Gazim ne diyor?

Gazim ne diyor?

“O Gece”80 Kişiyle Bizi Bir Timi Tamamen İmha Etmeye Çalışıyorlardı!

07.07.2019 Bugün 1995 yılında vatan topraklarımızın birliği bütünlüğü ve Ay yıldızlı bayrağımızın mavi göklerde özgürce dalgalanması için verdiğimiz mücadelenin ve Albayrağımıza kanımızı verdiğimin yıl dönümü

‘Gazi sayılmayışımın 24. yılını doldurdum 25.yılından gün aldım’

Yıl 1995 aylardan temmuz. Dağ ve komando tugayına, terör örgütü mensuplarından büyük bir grubun yer değiştireceği ihbarı geldi. İstikamet metina kampı yolu üzerine  Tugay komutanımız en hızlı şekilde operasyon gerçekleştirme emrini verdi.

3.büyük operasyonumdu 2günlük arama tarama operasyonlarını hatırlamıyorum bile. Operasyona katılan askerler olarak, Skorsky helikopterleri ile Kuzey Irak sınırına gurubun geçeceği yol üzerine indirildik.  Duyum ve görüntü alınan bölgeye doğru ilerlemeye başladık.

 1 ve 2.Temmuz tarihleri sakindi, 3 Temmuz günü terör örgütü telsiz frekansından ne kadar moral bozucu küfür varsa hepsini ediyordu.

Mustafa kemalin Kahraman Türk ordusu şanlı türk komandosu olarak peşlerine düştük. Etrafımıza baktığımızda her Dağın üzerinde komandoları görmek onur veriyordu.

5 Temmuz 1995 gecesi bir timimize karşı sızma operasyonu yaptılar, taciz ateşinde bulundular, ancak başarılı olamadılar. “Ölüm artık bize nişanlanmıştı sanki çünkü üzerlerine doğru giderken zerre kadar korku ve endişemiz yoktu”.

Operasyona çıkışımızın yedinci günüydü.  Uykusuzuz ve yorgunduk. Hakim tepeye çıktığımızda ertesi günün sabahında teröristlerin barındığı kampa inecektik.  Tabur komutanımızdan, “gece boyunca karşımızdaki tepeyi boş bırakmayın” emri geldi.

07 Temmuz 1995 akşamı hemen karşımızdaki tepeye ve sabah kamplarına tüm birliklerle beraber ineceğimiz tepeye mevzi aldık. Biraz daha kampa yakınlaştık. En önde ve en uçta,  Bu gece çok dikkatli olmamız ve ölüm uykusu da olsa hiç uyumamamız lazımdı.

Gelen her sesi değerlendirip bir karar verip tüm timi korumak herkesin göreviydi. Herkes yerlerini aldıktan sonra etrafı dinlemeye başladık. Gökyüzü simsiyahtı,  sanki üzerimize bir örtü gibi örtünmüştü.  Ay da kendini kapatmıştı.  . Ilık esen rüzgârdan başka, börtü böcek âleminde dahi ses yoktu. Bu gece başka olacaktı sanki içime doğdu geleceklerini tahmin ediyordum.

Aradan çok geçmedi. Saat 2 sularına doğru bir çıtırtı ve bir ses duyuldu. Kalabalık terörist bir grubun (sonradan alınan istihbari bilgilere göre 80 kişilik bir gurup birleşerek) sızmaya çalışacaklarını anladım.

Çünkü otların esen rüzgâr ile ses çıkartması gelenlerin otları çiğneyerek gelmeleri arasındaki çıtırtı sesi farklıydı.  Mevziimizin önüne doğru geliyorlardı, mevzidekilerin dikkatlerini seslere vermelerini sağladım.

Mevzide 5 kişiydik. Birimiz el bombası atıyor, birimiz önümüzü G3 silahı ile tarıyorduk. En uç hedefte olduğumuzdan roketatar füzeleri,  keleş mermileri,  alttan sızma yapanlar da mevziimize el bombası atıyorlardı. “o gece” tamamen Bizi, imha etmeye çalışıyorlardı!

Ateşin en yoğun olduğu anda mevziimize bir roketatar füzesi isabet etti. Mevzide bulunan 5 arkadaşımdan ikisi şehit düştü. ben de sol kolumdan, sağ bacağımdan, kafamdan ve gözümden yaralandım. Tüm arkadaşlarımızla o sabah saat 4 sularına kadar kahramanca bir kez daha Türk askerinin görevini, Türk milletinin namusunu, şerefini, vatan toprağını ve ay yıldızlı bayrağı için canını feda ederek savunma yaptığını herkese göstermiş olduk. Allahın yardımını ve yüce Türk milletimin duasını bizzat gördüm ve yaşadım. Mevziimiz Elbombası doluydu hiç biri patlamadı sadece 1 roket isabet etti.

Muazzam bir dayanışma ateş üstünlüğü koordinesi ile gece iki de başlayan, kalabalık terörist grubun sızma harekâtı saat dörde kadar sürdü, ancak başarılı olamadılar. Püskürtmeyi başarmıştık. .

Saat dört sularına kadar Türk askerinin, kahraman Mehmetçiğin, dağ ve komando askerinin kim olduğunu tarihin sayfalarına kazıdık. En ilginç olanı yaralı olduğumum halde hep birlikte bütün tim komando diyerek bağırmamız kim hayatta kim şehit oldu, sesleride dinleyerek moral bularak psikolojik baskı kurarak inancımız galip gelmemize vesile oldu.

Tim komutanımız dâhil 11 yaralımız vardı. 08 Temmuz günü önce birliğimiz bizlere yardıma geldi, ardından helikopter geldi. Önce yaralıları sonrada şehitlerimizi helikoptere taşıdılar.

Önce 11 yaralı arkadaşımızı ve şehitlerimizi Hakkâri askeri devlet hastanesine bıraktılar. Hafif yaralı onlarımızı ambulansa bindirdiler. Benim durumum acil olduğundan helikopter hiç durmadan, beni Van asker hastanesine götürdü.

Van asker hastanesinde tüm tahlil ve müdahalelerim yapıldı ve geceyi hastanede geçirdim. Ertesi gün yani 9 Temmuz 1995 günü askeri casa uçağı ile Ankara’ya Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde 10 gün tedavilerim yapıldı. 10 günün ardından doktorların düzenlemiş olduğu taburcudur raporuyla askerliğimin geri kalanını tamamlamak için birliğime gönderildim.

Askerlik vazifemi yerine getirdikten sonra gaziyim diye memleketime döndüm, fakat devletimiz gazi olarak kabul etmeyince hiç kimsede beni gazi olarak görmedi. Hala da bu mücadelenin içindeyim. İnsanlar bana sanki suçluymuşum gibi bakıyorlar. Bu sebeple benim nezdimde ülkemizdeki en büyük sorun gazilik tanımlanmasının anayasamızda olmamasıdır.

 Yeni başkanlık sistemine geçtik. Yeni anayasa bekledik, halen darbe anayasası ve 1953 yılında 1053 nizamname ile gazilerimiz sınıflandırılıyor ve derecelendiriliyorsa? 

Ya derece alamamışsa?

Mermi vücuda girip çıkmışsa?

Şarapnel parçaları vücutta antimon ve arsenik yapmışsa?

Şarapnel parçaları ve mermi çekirdeği gazilerimizi zehirleyerek yavaş yavaş öldürüyorsa?

Bunun vebalini kim ödeyecek?

Amerikalılar tarafından 1953 yılında o zaman’ın hükümetine kabul ettirilmiş bir yasa. Bakanlar kurulu da üzerinde çalışarak uyarlama yaparak imzalanmış.

23bin gazilerimiz adına sormadan edemiyoruz. Ülkelerin geleceklerini ve sonradan ne olacağını bilen belirleyen üst akıl her zaman alt zeminini, yasalarını ve taslaklarını hazırlamış ve yüce Türk milleti kahraman askerlerinin savaşa koşarak gitmelerinin önü kesilmiştir.

Bugün terörle mücadele de yaralanan asker polis sivil ve görevi başında yaralanan erbaşlarımıza madalya vermemek baronların dediğini yapmaktır. Bugün gazi olan askerlerimiz ile ilgili sırf devletten maaş almak için kendi kendini vurdu diyen milletvekilleri hatta bakanlarımız var.

Ülkemize en büyün kötülüğü yapan bu vekillerden kurtulmalıyız. Gazilerimiz ile ilgili yeni yasalar yönetmelikler hazırlamalıyız hatta

Cumhurbaşkanlığımıza bağlı bir birim kurmalıyız bütün işlemlerin tek çatı altından koordine edilmesini sağlamalıyız bakanlıklar arasında ve kurumlar arasında gazi ve şehit ailelerimize eziyet etmemeliyiz.

Gazilik nedir?

Makamı mevkisi mertebesi nedir?

 Bir düzenleme yapılmalı

Şehitlerimiz içinde durum aynı. Sadece iman ettiğimiz kuranı kerimdeki ayeti kerime ile şehitlik derecesini ve mertebesini biliyoruz. Yeni sistem ve yeni anayasada Yasa olarak düzenleme olarak bir çalışma içerisinde olmalıyız.

Yetkililerimizden şehitlik ve gazilik tanımlamasının bir kez daha yapılmasını istiyoruz.

Trafik kazası yapan ya da iş kazası geçiren ile ülkesi, milleti ve bayrağı için terörle savaşan bir midir?

 Artık Türkiye ayağa kalkan bir ülke. Uçağın ön tekerleğinin ayağa kalktığını düşünüyoruz AK Parti hükümetinin çözemediği tek sorun ise3713 terörle mücadelede yaralandığı halde malul sayılmayan gazilerimizin sorunu. Sivillere bile gazilik unvanı, şehitlik unvanı veren bu hükümet neden gazilerini yok sayıyor?

Bu halk öyle bir halktır ki, kızdığında 16 devlet yıkmış ve kurmuş bir halktır.

Mustafa kurubacak

Yazmaya devam edeceğim

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum