Nuray Başaran Yazdı: İşte Dünya Bankası'nın Sağlık Alanında Bizi Tüketişinin Hikayesi

Nuray Başaran Yazdı: İşte Dünya Bankası'nın Sağlık Alanında Bizi Tüketişinin Hikayesi

Dünkü yazımda Prof. Dr Nazan Savaş'ın devletin nasıl Dünya Bankası pençesinde lime lime edildiğini söyledikten sonra, 'Bir devlet ölüyor' feryadı üzerine yapılan uygulamaları kaleme almıştım.

Bir çok önemli kurumun nasıl Dünya Bankasına börç üzerinden devredilme tehlikesinin kapıya dayandığını yazmıştım. Ve eklemiştim;  bu konuda Nazan Savaş'ın sağlık alanında bu hikayenin nasıl bilimsel çalışmasını yaptığını açıklamıştım.

İşte bugün size sağlıktaki Dünya Bankası (IFC-MIGA)  kapitalist oyununu Nazan Savaş'ın araştırması üzerinden gözler önüne sermek üzere Prof. Dr. Savaş'ın bu çalışmasını noktasına,virgülüne dokunmadan yayınlıyorum.

İşte o rapor ve işte o hazin hikaye:

TÜRKİYE’NİN NEOLİBERAL SİSTEME GEÇİŞİNDE DÜNYA BANKASI’NIN ETKİSİ; SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM ÖRNEĞİ

Dünya Bankasının (DB) kurulması kararı Birleşmiş Milletler’in 1944’de düzenlediği “Bretton Woods Konferansı” nda alınmış, konferans sonrasında “International Bank for Reconstruction and Development” (IBRD)  ile International Monetary Fund (IMF) kurulmuştur. Türkiye bu kuruluşlara 1947’de üye olmuştur. Daha sonra 1985 yılına kadar sırasıyla farklı misyonları üstlenmiş, ancak birbirleri ile koordineli çalışan “International Development Association” (IDA), “International Finance Corporation” (IFC), “International Centre for Settlement of Investment Disputes” (ICSID), ve “Multilateral Investment Guarantee Agency” (MIGA) kuruluşları da kurulmuştur.  Günümüzde IBRD ve IDA DB olarak adlandırılırken, beş kuruluşun tamamı Dünya Bankası Grubu (DBG) olarak adlandırılmaktadır. Dünya Bankasına üye ülkelerin sayısı Şubat 2014 itibariyle IBRD için 188, IFC için 184’dür.

IDA en yoksul ülkelere faizsiz 35-40 yıl süreli kredi sağlarken, IBRD orta gelirli, kredi itibarına sahip yoksul ülkelere 5 yıl geri ödemesiz 15-17 yıl süreli krediler sağlamaktadır. IFC gelişmekte olan ülkelerde özel sektör kuruluşlarına kredi vermekte, MIGA ise politika ve danışmanlık hizmetleri kapsamında ülkelere yabancı sermaye akışını teşvik etmektedir. IFC kredi verirken hükümet garantisi aramaksızın yerli ve yabancı özel sermayeyi bir araya getirmeye çalışarak şirketlere üye olmakta ve yatırım fonları kurabilmektedir. IFC Washington D.C’den sonra ikinci operasyon merkezini 2010 yılında İstanbul’da açmıştır.

Dünya Bankası’nın yönetim organları; Guvernörler Kurulu, İcra Direktörleri Kurulu ve Başkan’dır. Guvernörler Kurulu, temel karar organ olup, her üye ülkenin atadığı bir guvernör ile bir guvernör vekilinden oluşur. İcra Direktörleri Kurulu ise Banka’nın genel faaliyetlerinin yürütülmesinden ve yönetiminden sorumludur. İcra Direktörleri Kurulu 24 kişiden oluşmaktadır. Yüksek sermaye payına sahip gelişmiş ülkelerin (ABD, Japonya, İngiltere, Almanya ve Fransa)  kendi atadıkları, Çin, Suudi Arabistan ve Rusya’nın ise birer seçilmiş icra direktörü vardır. Kalan diğer üye ülkelerden de 16 adet ülke grubu oluşturulmuş. Yüksek sermaye payına sahip ülkelerin oy gücü de yüksektir. Kurul kararlarını toplam oy gücünün en az yarısından bir fazla oy gücüyle alabilir. Türkiye’nin oy gücü Ocak 2014 itibariyle %0,65’dir.

Dünya Bankası üye ülkeleriyle ilişkilerini kamu üzerinden kurmaktadır. İlk önce uzmanlarını üye ülkeye danışman olarak göndermekte ve kamunun azaltılması, özelleştirmenin yapılması, desentralizasyonun uygulanması gibi neoliberal sistemin gerekliliği ile ilgili raporlarlar (aide memoirs) hazırlatmaktadır. Daha sonra bu raporlar üye ülkenin hükümetine benimsetilip kanunlaştırılmakta ve ikraz anlaşmaları yapılarak uygulamalar için krediler verilmektedir. Dünya Bankası vereceği kredilerin kullanım alanları ve şartlarını maddeler halinde belirterek yerine getirilip getirilmediğini de izlenmektedir. Bu süreç Türkiye’de başta sağlık olmak üzere pekçok kamu alanında yoğun olarak yaşanmıştır. Son yıllarda, özellikle IFC’nin ikinci merkezinin İstanbul’da açılmasından sonra IFC kredileri artmaktadır.

Türkiye’de sağlık reformu üzerine DB’ın etkisini daha iyi anlayabilmek için; 1978 yılından günümüze önemli olaylar ve bu olayların neoliberal sağlık sistemine geçişteki yansıması kronolojik sıraya göre aşağıdaki tabloda sunulmuştur;

TARİH

OLAY

NEOLİBERAL SİSTEME

GEÇİŞ İLE İLGİLİ SONUCU

Mayıs.1978

Birleşmiş Milletler (BM) ve IMF arasında Washington Mutabakatı gerçekleştirildi.

Washington Mutabakatı dünyada 1980 sonrası şekillenen neoliberal politikaların temelini oluşturdu.

Ağustos.1978

1. Dünya Bankası (DB) “World Development Report - PUB 2018”  raporunu yayınlandı.

2.Türkiye ile IMF arasında Stand-by anlaşması yapıldı

6-12.Eylül.1978

Alma Ata’da Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) “Temel Sağlık Hizmetleri Kongresi” (TSH) gerçekleştirildi.

TSH Kongre Bildirgesi’nde;

Neoliberal sistem dinamikleri gelişmekte olan ülkeleri sağlık alanında desteklemeye ve işbirliğine çağrıldı.

Tarım ağırlıklı toplumlarda sağlık maliyetlerinin vergilerle karşılanamayacağı belirtildi.

Sağlık hizmetlerini finanse etmede toplum katılımının gerekliliği ve birey ödemelerinin gerekliliği belirtildi.

Kasım.1978

DB “The Foreign Exchange GAP, Growth and Industrial Strategy in Turkey 1973-1983” Raporu’nu yayınlandı.

Rapor Yazarları;  Kemal Derviş, Sherman Robinson,  Jaime de Mello

Bu rapor ile;

Türkiye “dışa açılma” maniplasyonuyla sanayileşme politikasından ticaret politikasına yönlendirildi.

Türkiye’nin “IV. Beş Yıllık Kalkınma Planı” na alternatif ekonomik program oluşturuldu. Böylece daha sonraki Beş Yıllık Kalkınma Planlarının da neoliberal seyri belirlendi.

19.Temmuz.1979

Türkiye ile IMF arasında Stand-by anlaşması yapıldı.

12.Aralık.1979

DB; Turkey: Postscript Special Economic Report

“Turkey: Policies and Prospects for Growth”,

(2657a-TU, Report No. 2918-TU) raporunu yayınlandı.

24.Ocak.1980

Türkiye’de 24 Ocak Kararları alındı.

Bu kararlarla;

-Yüksek oranda bir develüasyon yapılacak

-Devletin ekonomideki payı küçültülecek

-Sübvansiyonlar kaldırılacak

-Yabancı sermaye yatırımları teşvik edilecekti.

(24 Ocak Kararları; Başbakanlık Müsteşarı Turgut Özal tarafından Maliye Bakanı’nın bilgisi olmadan alındı.)

 24 Ocak kararlarıyla Türkiye;

Washington Mutabakatını onaylayan ilk ülke oldu.

DB’nın yapısal uyum programlarını uygulayacağını kabul etmiş oldu.

Ekonomik anlamda büyük ölçekli çok uluslu sermayelerin kontrolünde serbestleşmeyi savunan dinamiğe dönüştürüldü.

Mart. 1980

DB ile ilk “Structural Adjustment Loan (SAL)” İkraz Anlaşması yapıldı.

(1980-86 döneminde toplamda altı SAL imzalanarak krediler alındı.)

SAL’lar  DB’nin gelişmekte olan ülkelere vereceği kredi karşılığında dayattığı serbest piyasa yönelimli ekonomi politikalarıydı.

Bu politikalar;

a- Gereksiz ve verimsiz servislerin elimine edilmesi

b- Özelleştirme

c- Kamu kurumlarında ve yönetiminde reform idi.

SAL’ın amacı ekonomi içinde devleti küçültmekti.

 Böylece Türkiye’de neoliberal sisteme dönüştürme süreci başladı.

12.Eylül.1980

Askeri Darbe yapıldı. Askeri darbe sonrası kurulan

hükümette Turgut Özal başbakan yardımcısı oldu.

Türkiye’nin bütün sosyo-ekonomik yapıları ve kurumları küresel sermayeye açık hale getirildi.

Ocak.1981

DB “General Equilibrium Analaysis of Foreign Exchange Shortages in Developing Economy”  raporunu yayınladı.

Dış ticarette başlayan liberalleşme, giderek bütün ekonomik faaliyetleri kapsayacak şekilde genişletildi.

Mart.1982

DB “A General Equilibrium Model for Development Policy”  raporunu yayınladı.

Yazarlar: Kemal Derviş, Jaime De Melo, Shermon Rominson

Bu rapor ile;

DB Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere dış taleple büyüme modelini sunarak “Siz borçla kalkınabilirsiniz” öngörüsünü yaptı.

7.Kasım.1982

Askeri darbe hükümeti tarafından anayasa değişikliği yapıldı.  Değişiklik referandumla kabul edildi.

Bu anayasa ile;

Türkiye’de sağlık hizmetleri devletin sunmakla yükümlü olduğu hizmet olmaktan çıkarılarak, planlayıp düzenlemekle yükümlü olduğu hizmet haline dönüştürüldü.

Kanun Hükmünde Kararnamelerin (KHK) çıkarılması ile ilgili düzenleme yapıldı.

(KHK’ler ekonomik politikaların yasasızlaştırılmasında kullanılan yeni normatif bir devre olarak nitelendirildi.)

13.Aralık.1983

Sağ parti olan Anavatan Partisi (ANAP)  iktidar oldu. Birinci dönem ANAP hükümeti 1987 yılına kadar sürdü. Başbakan Turgut Özal’dı.

1980’li yıllarda Başbakan Özal’ın yoğun olarak Türkiye’yi liberalleştirme çalışmaları oldu.

13.Aralık.1983

“181 Sayılı Sağlık Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK” çıkarıldı.

Bu KHK ile TC Sağlık Bakanlığı Teşkilatı’nda ilk yapısal uyarlamalar başladı.

Sağlık Bakanlığı planlayıcı ve takip edici konumda tanımlandı

Etkinlik, ekonomiklik gibi işletmecilik terimleri kullanıldı

Sağlık Bakanlığı’nın yerli ve yabancı kurumlarla işbirliği yapması gerektiği belirtildi.

Sağlık Bakanlığı’nda “Araştırma Planlama Koordinasyon Kurul Başkanlığı” (APKKB) kuruldu.

(APKKB’nın görevi; Türkiye’de yapılacak olan sağlık reformu sürecinde sağlık mevzuatının yapılmasında Bakanlık görüşünün tespitine yardımcı olmaktı.)

1985

Sağlık Bakanlığı sağlık reformlarını gerçekleştirmek üzere DB ile ilk görüşmelerini yapmaya başladı.

Görüşmeler sonrasında  DB’nin 1985 yılına kadar verdiği genel nitelikli uyarlama kredileri yerini sağlık gibi sektörel uyarlama kredilerine devretti.

19.Eylül.1986 

 DB “Türkiye’de Sağlık Sektörü Araştırması”nı yaptı ve araştırma sonuçlarını “Turkey Health Sector Revier- Report No. 6089-TU” da yayınladı.

Nisan.1987

DB "Financing Health Services in Developing Countries -PAB 6563” Raporunu yayınladı.

DB bu rapor ile;

Ulusal sağlık sistemleri problemlerinin çözümü için dört politika önerisi sundu.

Önerilerden biri “Kamu sağlık hizmetlerinin desantralizasyonu” idi.

(DB’ye göre desantralizasyon politik anlamda güç ve kaynakların merkezi hükümetten özel sektöre aktarılması sürecinin bir aşaması olup, süreç uzun erimliydi.  Devletçe sunulan sağlık hizmetlerine rekabet ve piyasa koşullarının sokulması formal ve acil özelleştirme ile değil desantralizasyon ile olmalıydı.)

7.Mayıs.1987

“3359 Sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu” çıkarıldı.

İktidarda ikinci ANAP hükümeti (1987-1989) vardı. Başbakan Turgut Özal’dı.

Bu kanunla;

DB’nın yapısal uyum programlarında öngördüğü politika ve uygulamalar kamu sağlık kurumlarına uyarlandı. Ancak pekçok maddesi Anayasa’ya aykırı olduğu için iptal edildi.

Kamu hastanelerinin merkeziyetçi yapısını değiştirmeyi öngören yeni işletme ve personel politikaları ortaya konuldu.

Birinci basamak sağlık hizmetlerinde hizmet satın alımı yapılabileceğinden bahsedildi.

Sağlık hizmeti finansmanında yararlanıcıların katkı paylarından bahsedildi.

(Bu yasa sağlık hizmetlerinin niteliği ve örgütlenmesi açısından bir kırılma noktası oldu.)

1988

DB desteğiyle Devlet Planlama Teşkilatı (DPT),  Price Waterhouse Danışmanlık Hizmetleri Şirketi (Londra) ve Ankon Danışmanlık Hizmetleri A.g. (Ankara) Şirketi arasında bir anlaşma yapılarak “Türkiye Sağlık Sektörü Master Plan Etüdü” çalışması yapıldı.

Sonuçları 1990 yılında açıklandı.

Çalışmanın Sonuç Raporunda;

1. Türk sağlık sektörünün geliştirilmesi için dört ayrı stratejik reform seçeneği sunuldu. Bu seçenekler;

a. Mevcut statü seçeneği

b. Ulusal sağlık hizmetleri seçeneği

c. Serbest pazar seçeneği

d. Uzlaştırma seçeneği idi.

Türkiye uzlaştırma seçeneğini seçti.

(Uzlaştırma seçeneğinin ana öngörüsü; sağlık hizmetlerinde finansman ve hizmet sunumunun birbirinden ayrılmasıydı.)

1988

DB ile Türkiye arasında 3057-TU No’lu Loan Agreement yapıldı.

1989

Türkiye’nin “2000 Yılına Kadar Herkes İçin Sağlık Hedefleri” çalışmaları başlatıldı.

1980’lerde DSÖ Avrupa Bölgesi üye ülkelerinin kendi sağlık sistemleri için uygulamaya koydukları hedefler  1989 yılında başlatılan çalışmalarla Türkiye’de yerini aldı. 

Herkese sağlık hedeflerini içeren ‘’Türkiye Ulusal Sağlık Politikası’’ dökümanı hazırlandı. 1990 yılında DSÖ’ye sunuldu.

16.Ağustos.1990

3057-TU ikraz anlaşması çerçevesinde "Birinci Sağlık Projesi" imzalandı.

Projenin toplam bütçesi 147,47 milyon $ idi. %51’i DB, %49’u da Milli Bütçeden finanse edilecekti.

 Anlaşmaya göre bütün proje hesapları DB tarafından denetlenecek ve satın almalardaki ihaleler Banka’nın yayınladığı ihale kurallarına göre yapılacaktı.

Proje 1991’de başladı ve 1998’de sona erdi.

 Proje faaliyetleri sekiz ili kapsadı.

1991

DB Birinci Sağlık Projesi kapsamında Sağlık Bakanlığı’nda  “Sağlık Projesi Genel Koordinatörlüğü” (SPGK) kuruldu.

SPGK  DB projeleri, sağlık reformu ve ulusal sağlık politikaları üzerine çalışmaya başladı.

1991

DB Birinci Sağlık Projesi kapsamında Sağlık Bakanlığında elektronik ortamda “Temel Sağlık Hizmetleri İstatistik Modülü (TSİM)” kurulması çalışması başlatıldı.

TSİM çalışmaları 1997 Aralık’ta tamamlandı.

TSİM ; ülke çapında temel sağlık istatistik ve göstergelerinin güncel ve güvenilir biçimde elektronik ortamda elde edilmesini sağlayan sistemdir.

23-27. Mart.1992

SPGK, DB’nın Birinci Sağlık Projesi kapsamında  “I. Ulusal Sağlık Kongresi” ni düzenlendi.

Kongrenin düzenlenme amacı; Türkiye'nin Ulusal Sağlık Politikasını oluşturmaktı. Bu kongrede;

Yaklaşık 500 katılımcı ile 34 çalışma grubu oluşturuldu.

"Sağlık Reformu Çerçeve Taslağı” tartışmaya açıldı.

Aile hekimliği modeli ve hastanelerin özelleştirilmesi önerileri büyük tepkiler aldı. Taslak üzerine Türk Tabipleri Birliği de eleştiri ve olumsuz görüşlerini bildirdi.

Mart.1993

Dönemin sağ ve sol partilerince kurulan koalisyon hükümeti sağlık reformu için pekçok kanun taslakları hazırladı.

Hazırlanan kanun tasarı taslakları TBMM tarafından onaylanmadı.

Mart. 1993

DB Birinci Sağlık Projesi kapsamında “Türkiye Ulusal Sağlık Politikası”  kitabı yayınlandı.

Kitabın içeriği DB Birinci Sağlık Projesinin amaç ve stratejileri ile uyumluydu

12-16. Nisan.1993

DB Birinci Sağlık Projesi kapsamında SPGK “İkinci Ulusal Sağlık Kongresi”ni düzenledi.

Kongrede;

"Ulusal Sağlık Politikası" ve “Sağlık Reformu Yasa Tasarısı Taslakları” sunuldu.

Türk Eczacılar Birliği gibi meslek örgütleri Sağlık Bakanlığı ile görüş ayrılıkları olduğunu ve taslakların hazırlanmasında meslek örgütlerinin görüşlerinin dikkate alınmadığını bildirdi.

31.May.1993

DB  “World Development Report:Investing in Health” raporunu yayınladı.

Raporda;

Devletlerin sağlık hizmeti sağlamasının verimliliği düşürdüğü, çözümün desantralizasyon olduğu sıklıkla vurgulandı.

Yoksullar için temel hizmetler paketinin devlet tarafından finanse edilmesi savunuldu.

Ancak özelleştirme politikasından vazgeçilmedi.

28.Eylül.1994

 DB ile Türkiye arasında 3802–TU No’lu Loan Agreement yapıldı.

Anlaşma çerçevesinde “İkinci Sağlık Projesi” imzalandı.

İkinci Sağlık Projesi’inden 136.17 milyon $ kredi sağlandı. Kredinin 4,5 milyon $’ı hastane yönetim sisteminin yeniden yapılandırılması için öngörüldü.

1995

DB “Public Finance Management Project” i (PFMP) destekledi.

DB Türkiye’de kamu yönetiminde yapılacak reformları başlatmış oldu.

1996

Dönemin iki sağ partisinin kurduğu koalisyon hükümeti sağlık reformu için değişik kanun taslakları hazırladı.

Kanun tasarı taslakları TBMM tarafından onaylanmadı.

1.Eylül.1997

DB İkinci Sağlık Projesi kapsamında elektronik ortamda  “Çekirdek Kaynak Yönetimi Sistemi” (ÇKYS) oluşturulmaya başlandı. ÇKYS 2003 yılında tüm illerde uygulamaya girdi.

ÇKYS; ülke çapında elektronik ortamda Sağlık Bakanlığı personel durumunu gösteren elektronik kayıt sistemidir.

1998

Dönemin sağ ve sol iki partisinin kurduğu koalisyon hükümeti sağlık reformu için değişik kanun taslakları hazırladı.

Kanun tasarı taslakları TBMM tarafından onaylanmadı.

1999

Dönemin bir sol (DSP) ve iki sağ partisinin (MHP ve ANAP) kurduğu koalisyonu hükümeti sağlık reformu için değişik kanun taslakları hazırladı.

 Kanun tasarı taslakları TBMM tarafından onaylanmadı.

23.Aralık.1999

Sağlık Bakanlığı bir toplantı ile "21.Yüzyılda Herkese Sağlık" için politik kararlılık ortaya koyarak, çalışmaları resmen başlattı.

İlgili pekçok kurum, kuruluş ve üniversitelerin Halk Sağlığı Bölümlerinden hocaların katılımıyla çalışmalar gerçekleştirildi.

2001

“Sağlık 21, Herkese Sağlık, Türkiye’nin Hedef ve Stratejileri” kitabı yayınlandı.

 Kitapta Türkiye’nin hedef ve stratejileri 10 madde ile ortaya koyuldu. 10.Maddede sağlıkta neoliberal sistem değişikliğinin sinyalleri bulunuyordu.

Bu doküman ileride yapılacak olan Sağlıkta Dönüşüm Projesi (SDP) için dayanak olarak kullanıldı.

Mart. 2000

Ecevit’in Başbakanlığındaki DSP-MHP-ANAP Koalisyon Hükümeti DB’a  “Türkiye Ekonomik Reform Kredisi Kalkınma Politikası Mektubu” nu gönderdi. (ABDULLAH ÖCALAN’IN YAKALANMASI İLE ARASINDA ÇOK AZ BİR ZAMAN VAR)

Mektup sonrasında 760 milyon $’lık Ekonomik Reform Kredisi-2000 (ERL-2000) anlaşması yapıldı.

Bu kredi DB yapısal uyum ve kredilerinin sürdürülerek davam edeceğine işaret etti.

Kasım.2000  

DB -Country Assistance Strategy  (CAS) Anlaşması yapıldı.

2008 yılına kadar olan DB kredileri CAS Yönetimiyle verildi.

5 milyar $ tutarındaki kredi temel olarak sürdürülebilir uzun vadeli büyüme ve ekonomik sorunların azaltılması konularında Türkiye’ye yardımcı olmak üzere tasarlanmıştı.

2001

ERL-2000 anlaşması gereği hızlı bir şekilde “ Public Expenditure and Institutional Review” ( PEIR) çalışması yapıldı. Çalışma 2001 yılında tamamlandı.

Bütçe reformu olarak anılan PEIR çalışması; krediler karşılığında yapılması gereken düzenlemeleri içeriyordu.

Mart.2001

DB Başkan Yardımcısı Kemal Derviş; DSP-MHP-ANAP Koalisyonu Hükümetinde sol partiden “Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı” olarak Türkiye’ye çağrıldı.

Kemal Derviş ile 15 günde 15 yasa hızla meclisten geçirildi. Yasaların temel özelliği; özelleştirme ve rekabetin arttırılmasıydı. Bu durum birçok bakanın istifasına da neden oldu.

2002 

CAS-II Anlaşması (2004-07) yapıldı.

Haziran.2002

DB "Türkiye: Verimliliği ve Erişimi Geliştirmek Amacıyla Sağlık Sektöründe Yapılan Reformlar" raporunu yayınladı.

Raporun önerileri daha sonra iktidara gelecek olan Adalet ve Kalkınma Partisinin (AKP) “Acil Eylem Planı”nın ve "Sağlıkta Dönüşüm Programı"nın (SDP) önemli bileşenleri arasında yer aldı.

Raporda özellikle "Kamu Hastanelerinin Reorganizasyonu ve Daha Fazla Özerklik" başlığı altında yazılanlar çok çarpıcıydı.

Kasım.2002

Sağ muhafazakar parti olan AKP  tek başına iktidara geldi.

DB yapısal uyum programlarına daha hızlı ve daha sistematik bir şekilde devam etme ortamını elde etti. Çünkü DB yapısal uyum programları için verdiği kredinin etkinliğini destekleyen genel bir politika ortamına sahip ülkeleri tercih etmekteydi.

16.Kasım.2002

AKP Hükümeti  “ACİL EYLEM PLANI”nı (AEP) açıkladı.

ACİL EYLEM PLANI ONDAN KISA BİR SÜRE ÖNCE HAZİRAN 2002 DE YAYINLAN RAPOR İLE BİRE BİR AYNI.

AEP kapsamında;

Kamu Yönetimi Reformu

Ekonomik Dönüşüm Programı

Demokratikleşme ve Hukuk Reformu

Sosyal Politikalar

başlıkları altında toplam (205) faaliyet belirlendi.

“Herkese Sağlık” başlığı altında sağlık alanında yürütülmesi öngörülen temel hedefler açıkladı. Bu hedefler DB’ın 2002 Haziran tarihli "Verimliliği ve Erişimi Geliştirmek Amacıyla Sağlık Sektöründe Yapılan Reformlar, Türkiye” raporu ile tamamen uyumluydu.

Mart.2003

DB  “Reforming the Health Sector for Improved Access and Efficiency-Report No. 24358-TU” nu raporunu yayınladı.

2003

Japon Politika ve İnsan Kaynakları Geliştirme (PHRD) ve DB katkıları ile Japon Kalkınma Bankası’ndan sağlık sektörüyle ilgili projelerin finansmanında kullanmak üzere 385.000 $  hibe (TF-056960 ve TF-090317 No’lu) alındı.

Bu hibe SDP yürürlüğe girmeden önce Aile Hekimliği, Akreditasyon ve Sağlık Bilişimi alanlarındaki durum değerlendirilmesi ve paydaş analizleri yapılması için kullanıldı.

Hibenin idari uygulamasını DB yürüttü.

Temmuz.2003

 Sağlık Bakanlığı Sağlıkta Dönüşüm Programını duyurdu.

“Sağlık Reformu” yerine “Sağlıkta Dönüşüm” teriminin kullanılması DB’nın “reform” sözcüğü yerine “yapısal uyarlama” terimi kullanmasının yansımasıydı.

24.Temmuz.2003- 5.Mayıs.2004

Bu dönemde AKP Hükümeti tarafından sağlık reformu ile ilgili çok sayıda kanun ve yönetmelik çıkarıldı.

 3 Kasım 2003’de açıklanan “Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı” Cumhurbaşkanı tarafından veto edildi. Tasarıda yerelleşme ve özelleştirme-regülasyon ile ilgili geniş kapsamlı düzenlemeler bulunuyordu. (Kanun kısmen daha sonra 2005 yılında yürürlüğe girdi)

Eylül. 2003

“53. DSÖ Avrupa Bölgesi Toplantısı” yapıldı.

Bu toplantıda Türkiye’de başlatılan SDP’ye atıfta bulunularak destek verildi

2004

 DB ile Türkiye arasında ERL-II ve PFPSAL III (1 milyar $) anlaşmaları yapıldı.

PFPSAL III; SDP,  Genel Sağlık Sigortası ve Vergi Stratejisinin temel destekleyicisi oldu.

21.Nisan.2004

DB “SDP Birinci Aşama Değerlendirme Raporu”nu (Rapor No. 27717-TU) yayınladı.

11 Haziran.2004

DB  ile Türkiye arasında  “Sağlıkta Dönüşüm Programına Destek Projesi” (No.74053) adı altında 4737-TU Nolu İkraz Anlaşması imzalandı.

SDP’nin  I.Fazı için 71.22 milyon $  kredi sağlandı. Bunun 56.36 milyon $’ını DB, 14.86 milyon $’ını Türkiye finanse edecekti.

Anlaşmanın arka plan metninde; sağlıkta küçük değişiklikler yapılması yerine, köklü bir değişikliğin yapılması gerektiği belirtildi.

Projenin amaçları DB Haziran 2002 raporu ile tamamen uyumluydu.

9.Aralık.2004-8.Mayıs.2008

AKP Hükümeti tarafından sağlık reformu ile ilgili çok sayıda kanun ve yönetmelik çıkarıldı.

Haziran 2007’de yapılan bir kanun düzenlemesi ile Sağlık Bakanlığı’nda  “Kamu Özel Ortaklığı Daire Başkanlığı” kuruldu.

2005

APKKB “Strateji Geliştirme Başkanlığı” na dönüştürüldü.

Strateji Geliştirme Başkanlığının Görevleri;

Sağlık Bakanlığı’nın beş yıllık kalkınma planlarındaki spesifik kararların yıllık planlara uyumunu izleme

Bakanlık bütçesinin yapılması ve yönetilmesi

Bakanlığın görev alanına giren konularda performans ve kalite ölçütleri geliştirme

Piyasa odaklı yönetsel görevler idi.

2007

 “21 Hedef’te Türkiye: Sağlıkta Gelecek” başlıklı farklı bir döküman daha yayınlandı.

Bu dökümanda SDP ve IX. Kalkınma Planı’nı dayanak gösterilerek Türkiye’nin sağlıkta 21 hedefi yazıldı. Özellikle 14-21. hedeflerde ülke sağlık politikasının neoliberal sistemle uyumu sağlandı.

(IV. Beş Yıllık Kalkınma Planı ve sonrasındaki planların  hazırlanmasında da DB’nın raporlarının etkisi aşikardır.)

Temmuz 2007

 AKP ikinci kez iktidara geldi.

10 Ocak 2008

 DB “Ülke Destek Stratejisi 2004-07(CAS-II) Tamamlama Raporu” nu yayınladı

Raporda;

SDP’de o güne kadar gelinen süreci (başarılı ve başarısız yanlarıyla) ve daha sonraki süreçte yapılması gerekenleri/yapılacakları ayrıntılı olarak ifade edildi.

SDP Birinci Aşama sürecinde kamu hastanelerinin yeniden yapılandırılması ve özerkleştirilmesi reformunda Sağlık Bakanlığının sınırlı kaldığı,

IFC’nin o dönemde özel sağlık ve eğitim sektörü projelerine desteğini arttırdığı belirtildi.

(Türkiye 2007 mali yılı içinde 413 milyon $ ile o yıla kadar en yüksek IFC finansmanını aldı.)

25.Ocak.2008

DB 2008-11 Mali Yıl Dönemi Ülke İşbirliği Stratejisi (CPS) Raporunu-  (Rapor No. 42026-TR) yayınladı.

 Raporda;

SDP’de o güne kadar gelinen süreci (başarılı ve başarısız yanlarıyla) ve daha sonraki süreçte yapılması gerekenleri/yapılacakları ayrıntılı olarak ifade edildi.

Sağlık ve eğitim alanlarında kamu-özel ortaklığı (Public Private Partnership–PPP) genel çerçevesi ile ilgili çalışmalar yapılacağından ve bu çalışmalarda sağlam bir politika çerçevesi ve kurumsal çerçeve oluşturma konusunda yardımcı olunacağından,

CPS faaliyetleri ile Sağlık Bakanlığı’na liderlik fonksiyonlarını gerçekleştirmesi için kapasite oluşturma desteği sağlanmasından,

 SDP’nın küresel iyi bir uygulama reformu olarak kabul edildiğinden ve CPS kapsamında bu deneyimin bölgede ve küresel ölçekte paylaşılmasına yönelik modalitelerin araştırılmasının beklendiğinden bahsedildi.

28.Şubat.2008

MIGA CPS 2008-11 Anlaşması imzalandı.

MIGA: Politika ve danışmanlık hizmetleri kapsamında  ülkelere yabancı sermaye akışını teşvik eden DB Grubunda yer alan “Çok Taraflı Yatırım Garanti Ajansı”  dır.

7,7 milyar $ kredi alındı.

17.Mayıs 2008

DB’dan CPS kapsamında 400 milyon $ değerinde “İkinci Program Amaçlı Kamu Sektörü Kalkınma Politikası Kredisi” (PPDPL-II) alındı.

SDP ve sosyal güvenlik sistemi reformu için kullanıldı.

Aralık 2008.

OECD-DB “OECD Sağlık Sistemi İncelemeleri, Türkiye” kitabı yayınlandı.

Bu kitapta; SDP’nin tamamlanması ile yeni sağlık sistemine harcanan paranın karşılığının sağlanması ve ekonomik yönden karşılanabilirliği muhafaza edilmesi de dahil bir takım zorlukların söz konusu olduğu belirtilerek, bu zorluklar değerlendirildi ve politika önerileri sunuldu.

2009

Sağlık Bakanlığı ilk stratejik planı olan “2010-14 STRATEJİK PLANI” nı yayınladı.

Planda  “OECD Sağlık Sistemi İncelemeleri, Türkiye”  yayınına atıfta bulunuldu.

18.Mayıs.2009

DB, 46115-TR Nolu “ Türkiye Cumhuriyeti’ne SDP’ının İkinci Aşamasına Destek Amaçlı Sağlıkta Dönüşüm ve Sosyal Güvenlik Reformu Projesi (UPK2) için 56.1 Milyon Avro Değerindeki –İkraz Teklifi Hakkında Proje Değerlendirme Dökümanı”nı yayınladı.

DB tarafından Türkiye’ye

“Sağlık Bakanlığı 2010-2014 Stratejik Planına Destek” için 46.17 milyon Euro,

“Sosyal Güvenlik Kurumu Kapasite Geliştirme”  için 3.09 milyon Euro kredi verildi.

Sağlık Bakanlığı’nın yeniden yapılandırılması sürecine devam edilmesi, böylelikle kılavuzluk işlevlerinin sunum işlevlerinden ayrılması; kamu sağlık tesislerinin bağımsız veya yarı bağımsız kurumlar olarak çalışmak üzere reforme edilmeleri amaçlandı.

30 Haziran.2009

DB ile Türkiye arasında 7717-TU nolu kredi anlaşması (bütçesi 56.1 milyon Euro) imzalandı.

 SDP ve Sosyal Güvenlik Reformu Projesi II.Fazı finansmanı için kullanılacaktı.

 Projenin kapanış tarihi 31 Temmuz 2013 olarak belirlendi. Kredinin geri ödemeleri Şubat 2015’de başlayacak, Şubat 2039‘a kadar sürecekti.

3 Aralık 2009

DB “Türkiye CPS 2008-11 İlerleme Raporu” nu (Rapor No. 51689-TR) yayınladı. 

Krizin etkilerinden kurtulma ve özel sektör öncülüğünde büyümeye geçişi desteklemek için CPS’de bazı ayarlamaların yapıldığı, insani ve sosyal kalkınma ile ilgili analitik ve istişari hizmetlerin arttırılacağı açıklandı.

Eylül 2010

 IFC’nin Washington D.C’den sonra ikinci operasyon merkezi İstanbul’da açıldı.

IFC (Uluslararası Finans Kurumu)  : DB Grubunda yer alan ve gelişmekte olan ülkelerde özel sektör kuruluşlarına kredi veren kurumdur.

IFC kredi verirken hükümet garantisi aramaksızın yerli ve yabancı özel sermayeyi bir araya getirmeye çalışarak şirketlere üye olmakta ve yatırım fonları kurabilmektedir.

IFC Türkiye’de Rönesans, Gama gibi  şirketlerin en büyük ortağı olmuştur.

Rönesan Firması daha sonrasında şehir ve entegre kampus hastanelerinin, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin, MİT ve Yargıtay (devam eden) Binalarının yapımını da gerçekleştirmiştir.

26.Mart.2010- 10.Nisan.2012

AKP Hükümeti tarafından sağlık reformu ile ilgili çok sayıda kanun ve yönetmelik çıkarıldı

04.Nisan.2012

DB “Türkiye Cumhuriyeti’ne Yönelik Dünya Bankası Ülke İşbirliği Stratejisi 2012-2015”i raporunu yayınladı.

Sağlık Bakanlığı’nın 2015 yılına kadar yeniden yapılandırılarak sadece sağlık sektöründe liderlik fonksiyonları üzerinde odaklanması.

Tüm kamu hastanelerinin kamu hastane birlikleri olarak teşkilatlandırılması ve global bütçeden performans sözleşmelerine göre ödeme yapılması önerildi ve uygulandı.

Aralık.2012

Sağlık Bakanlığı 2013-2017 STRATEJİK PLANI yayınlandı

Planın hazırlanmasında çalışma grubunda DB da yer aldı.

Planda  “OECD Sağlık Sistemi İncelemeleri, Türkiye”  yayınına atıfta bulunuldu.

Planda 4 Stratejik Amaç ve 32 Hedef belirlendi.

Ekim 2013

DB Grubu - Türkiye İşbirliği: Ülke Programının Görünümü Raporunu yayınladı.

April.2013

“DB – Turkey Partnership: Country Program Snapshot” yayınlandı.

Bu raporda;

IFC’nin büyüme potansiyeli olan sağlık merkezi şirketleri ile spesifik  tanı ve araştırma potansiyeline sahip düşük ve orta ölçekli sağlık bakım merkezlerini destekleyeceği belirtildi.

Ayrıca 2012 yılında bir onkolojik hastaneye 15 milyon dolarlık yatırım yağıldığı belirtildi.

It was stated that $15 million equity investment was made by IFC in 2012 to an oncology service server.

April.2014

“WB – Turkey Partnership: Country Program Snapshot”yayınlandı.

Bu raporda;

IFC'nin sağlık sektöründe belirli bir miktarda Kamu-Özel Ortaklığı girişimi için destek sağladığı belirtildi.

IFC'nin, büyüme potansiyeli arayan sağlık şirketlerine, uzmanlaşmış fakir ve orta gelir gruplarına ulaşma potansiyeline sahip tanı ve sağlık hizmeti sunucularına destek vereceği belirtildi.

Toplam fon tutarının 200 milyon dolara ulaştığı belirtildi.

28.August.2015

Health System Strengthenıng And Support (HSSS) Project

Report No: PAD1294 yayınlandı.

Bu projenin amacı;

“Sağlık Bakanlığı'nın sosyal güvenlik kurumu ya da özel sigorta sistemleri ve sağlık hizmeti sunan kurumların performanslarındaki reformları formüle etme ve uygulamadaki etkinliğini artırmak.” Olarak gösterildi.

30.September.2015

DB ile Türkiye arasında İkraz anlaşması No. -TU (120 milyon € / 134.30 milyon dolar)  yapıldı. (Report No: PAD 1294)

Hastane Yönetim ve İşlemlerinde Verimliliğin Artırılması için: 47.65 milyon dolar

Genel Sağlık Sektörü İdaresi Etkinliğinin Artırılması için: 44.30 Milyon dolar

Beklenen Kapanış Tarihi; 31 Mayıs-2020 dir.

Kredinin %70’i sağlık sistemi performansı için, %30’u da bulaşıcı olmayan (kronik) hastalıklar ve yaralanmalar için kullanılacaktı.

Hedefi  seçilmiş bazı kronik hastalıkların birincil ve ikincil koruyuculuğunu iyileştirmek. Yani önlemek ve erken tanı koymak (taramalar), hastane yönetiminin verimliliğini artırmak ve SB'nin kanıta dayalı politika oluşturma kapasitesini arttırmaktır.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler