Erdoğan Çekiliyor mu?

Gazetecilik kamuoyunu ilgilendiren konularda yaşanan veya yaşanması olası olayları, objektif, tarafsız ve hızlı bir şekilde kamuoyuna aktarmaktır.

Gazeteci mesleğini icra ederken dikkatli ve algıları da açık olmalıdır. Odaklanan ve yan konulardaki gelişmeleri takip eder, buradan sonuç çıkartmaya çalışır.

Uzun yıllar Ortadoğu’da gazetecilik yapmanın getirdiği tecrübeyle olayları değerlendirmeye çalışıyoruz.

2004 yılından bu yana Amerika’nın yerleştiği Ortadoğu’daki stratejileriyle ilgili yazdığım yazılarımın bir bir hayat bulduğunu gördükçe, algıların ne kadar önemli olduğunu anlıyorum.

Yaptığımız şey sadece dağınık bir şekilde ortaya çıkan puzzle parçalarını yerleştirip bunu okumak.

Bu durum Türkiye siyaseti için de böyledir, bu nedenle de öngörülerin hayat bulmasına pek da şaşırmıyorum.

Ülkemizin içinde bulunduğu siyasal ve ekonomik koşullar ve bunun getirdiği atmosferle birlikte gündemi takip etmeye çalışıyoruz.

Türkiye’de gündem İstanbul seçimlerine odaklanmışken asıl meselenin İstanbul olmadığını, getirilen “tek adam” başkanlık sisteminin değiştirilmesi olduğunu düşünüyorum.

Tek adam rejiminin Türkiye gibi henüz demokrasi evresini tamamlayamamış ülkeler için büyük tehlikeler yaşatabileceği, bu nedenle de güçlü parlamenter sisteme geri dönüş hazırlıkların yapıldığı dikkatleri çekmektedir.

Hatırlanacağı üzere MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli 31 Mart seçimlerinden önce “ Üç büyük il kaybedilirse başkanlık sistemi tartışılır hale gelecektir” diye bir çıkış yapmıştı.  

Bahçeli ne konuştuğunu bilen bir liderdir. Söyleyeceklerini ölçer, tartar, metin haline getirir öyle konuşur. Metini hazırlarken danıştıkları vardır, bu nedenle de ne dediğinin önemi büyüktür.

Ak parti ve MHP dışındaki diğer partiler, hatta yeni kurulacak olan partiler dahi başkanlık sistemini değil, güçlendirilmiş parlamenter sistemi savunmaktadır.

İstanbul, Erdoğan ve Ak parti için çok önemli bir şehirdir, Ak partinin Türkiye’de seçim finansmanını İstanbul’dan sağladığı iddia edilir.

İstanbul seçimlerinin çok tartışılır gerekçelerle yenilenme kararı alınmasının ardından, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan İstanbul’un 39 ilçesinde miting yapacağı belirtilmişti.

İstanbul seçimleriyle bağlantılı olarak, Türkiye’nin siyasi geleceğiyle ilgili bir senaryonun iki yolundan bahsediliyor.

Senaryonun iki yolu da millet ittifakı adayı Sayın İmamoğlu’nun seçimleri kazanacağına yöneliktir.

Birinci yola göre; İstanbul seçimlerini millet ittifakı adayı Sayın Ekrem İmamoğlu kazanacak, seçimlerin ardından Ak partinin güç kaybetmesiyle birlikte yeni oluşumlar partileşme çalışmalarını hızlandırarak partilerini kuracak.

Ak partinin güç kaybetmesiyle (geçmiş örneklerde olduğu) Ak parti milletvekillerinden bir grup yeni partilere geçerek (Cumhur ittifakı) meclisteki çoğunluğu kaybedecek.

MHP’nin de seçim öncesi “Sistem tartışmalı hale gelir” uyarısı gereği destek vereceği muhalefet, parlamentoyu feshederek, yeni parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimleri kararı alacak.

3 ay içerisinde gidilecek seçimlerde Ak parti yenilgiye uğratılacak, cumhurbaşkanlığına da muhalefetin adayı seçilerek sistem değişikliğiyle yeniden parlamenter sisteme dönüş olacaktı.

İkinci yola göre ise; millet ittifakı adayının kazandığı seçim sonuçlarını Ak parti tanımayarak “Adayımız kazandı” denilecek.

Bu durumda sokaklar “gezi tarzı” bir durumla hareketlenerek ülkemiz Mısır’daki gelişmelere sürüklenmiş olacaktı.

Erdoğan miting yapma kararından neden vazgeçti?

İddialara göre sahadan ve cumhurbaşkanının önüne gelen anketlere göre millet ittifakı adayı Sayın İmamoğlu, tüm çalışmalara ve stratejilere rağmen önde görünüyordu.

Bu nedenle Ak parti “İstanbul seçimlerini kazanırsa Binali Yıldırım kazanmıştır, kaybederse Binali Yıldırım kaybetmiştir” stratejisiyle, İstanbul seçim sonuçlarının Cumhurbaşkanlığına etkisini ortadan kaldırmayı ve tartışmaya açılmasını engellemeyi düşünmüş olacağı yönünde. Yine İmamoğlu-Yıldırım canlı yayınını da bu stratejinin güçlendirilmesi boyutuyla değerlendirebiliriz.

Önceki gün yapılan bir açıklamayla Sayın Erdoğan’ın “39 ilçede miting yapma” kararından vazgeçildiği açıklandı, ardından Ak parti grubu toplanma kararı aldı.

Grup toplantısı mecliste değil, Ak parti genel merkezinde, gece ve basına kapalı olarak yapıldı. Bu toplantıda muhtemelen yeni stratejinin ipuçları konuşulmuş olabilir.

Ekonomik sorunlarla baş etmeye çalışan ülkemiz bir yandan Suriye, öte yandan Akdeniz’deki gelişmelere karşılık vermeye çalışırken, öte yandan Amerika ve olası Rusya ile yeni sorunların önünü almaya çalışıyor.

Bu nedenle de bir an önce devlet mekanizmasının seçim ortamından çıkıp asli görevine dönmesi gerekiyor, zira bu yaz gerçekten de çok sıcak ve hareketli geçeceğe benziyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum