Kerime Yıldız

Kerime Yıldız

MEHMET BARLAS’A ÇOK BASİT BİR SORUM VAR

Hac için söylenen bir söz vardır: Nasıl giderseniz öyle dönersiniz. “Gitmeden hacı olmak” sözü, boşuna değil yâni. Kibir âbidesi bir akrabam vardı. Gitti döndü, kibirden yanına yaklaşamadık. Hac, rûhumuza sâbitlenmiş huylarımızı değiştiremiyor.

Virüsü de buna benzetiyorum. Tövbe mövbe hak getire! Gelmeden önce nasılsak öyleyiz. Tam gaz devam! Sanki fetö meselesindeki gibi ayrıcalıklı olacağını zannedenler var. Oysa bu korona hiçbir şeye benzemiyor. Ayrım yapmıyor. İngiliz hânedânına bile uzandı.

Necip basınımızı, haftalardır ibretle seyrediyorum. Evet, sanki bir film seyreder gibiyim. “Niye?” diye sorup duruyorum sürekli. İnsan hâlâ niye yalan yazar? Niye tıklanmak için yalan haber üretir? Niye yandaş veya muhâlif körlüğünden beri durmaz?

Bildiğiniz gibi Ulaştırma Bakanı, görevden alındı. Bâzı haber sitelerinde yazdığına göre Kanal İstanbul ihâlesine “Zamânı değil” diye karşı çıkmış. Doğru mu bilmiyoruz. Çünkü resmî açıklama yok.

Doğruyu açıklama görevi, 78 yaşındaki başyazarımız Mehmet Barlas’a düştü.

“Sanki her şey hâllolmuş da bir eksik oymuş gibi, Kanal İstanbul ihâlesinin yapılması büyük gaf. İş yerleri kapanırken, insanlara evde oturmaları önerilirken ve şehirler arası yolculuklar bile kısıtlanırken ve ayrıca işletmelerin ekonomik darboğazları aşmaları için 100 milyarlık bir fon ön tedbir olarak tahsis edilirken, Kanal İstanbul için ihâle açmak, en azından gündemin farkında olmamak anlamına gelmiyor muydu? Sonuçta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan'ın görevine son verdiği ve yerine Bakan Yardımcısı Âdil Karaismailoğlu'nun atandığı açıklandı. Bu görevden almanın sebebi açıklanmadı. Ama yaygın kanaate göre, sebep zamansız ve yersiz Kanal İstanbul ihâlesiydi.” (29 Mart 2020-Sabah)

Gâyet güzel bir açıklama değil mi? Devam edelim.

“Bir diğer gaf da Diyânet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş'tan kaynaklandı. Beştepe'deki câmide bir avuç insana açık cuma namazı kılınmıştı. Bütün topluma Cuma namazlarından ferâgat etmeleri zorlanmışken ve hatta câmilere girilmesi bile yasaklanmışken, sâdece özel dâvetlilerin katılacakları bir Cuma namazını organize etmek hangi akla, mantığa ve vicdana sığıyordu?”

Barlas’a göre böylece sosyal medyada Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef almayı hüner sayanlara gün doğmuş. Oysa Erdoğan, ancak gerçekleştikten sonra bu namazı duymuş.

Tamam, bu da güzel bir açıklama. Şimdi Mehmet Barlas’a sorum şu:

Yasak olmadığı hâlde böyle bir günde ihâle yapan Ulaştırma Bakanı Mehmet Turhan görevden alınıyorsa, yasak olduğu hâlde Cuma namazı kıldıran Diyânet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın da görevden alınması gerekmez mi?

78 yaşındaki Başyazarımız, bu kadar basit bir soruyu soracağımızı akıl edemiyor mu?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.