Mehmet Akif Yılmaz Yazdı: Deyim ve Hakaret

Mehmet Akif Yılmaz Yazdı: Deyim ve Hakaret

Günlük hayatta kökenini bilmediğimiz bazı ifadeleri çok rahatlıkla kullanırız. İyi niyetli olarak kullandığımız bu ifadelerin ilk anlamları aslında karşı tarafa karşı çok hakarete varan ifadeler içermektedir.

Türk toplumu esasen hayvancılık ve tarım toplumudur. Yüzyıllar boyunca hayvanlarla iç içe yaşadığı için deyimlerinde ve atasözlerinde hayvanlardan yansımalar ve anlam kaymaları çoktur. Bu yönde çok bilinen değil de kökeni daha az bilinen atasözleri ve deyimleri derlerdim. Mesela:

Hangi dağda kurt öldü?: Çok tembel olarak bilinen birisinin şaşırtıcı bir şekilde bir işe girişmesi halinde kullanılır. Çobanın atak köpeklerinin yanında tembel köpekleri de vardır. Bu tembel köpekler çobanın gözüne girmek için diğer köpekler tarafından öldürülmüş kurtların başına koşarlar ve sanki bu işte kendi payları da varmış hissini uyandırırlar.

Çiçeği burnunda: Bostandaki salatalık o kadar tazedir ki onu oluşturan çiçeğin taç yaprakları hala bir ucunda durmaktadır. Çiçeği burnunda derken yeni, taze demek isteriz. Ama örneği salatalıktan vermiş oluruz.

Ön ayak olmak: Bir işin yapılması için insanlara öncülük etmek. Aslında dört ayaklı bir hayvanın arka ayağı ön ayağı takip etmek zorundandır. Ön ayak, arka ayağa rehberlik etmektedir. Sonu bir hayvanda bitiyor.

Kulak kabartmak: Atlar tehlike anında kulaklarını havaya dikerek sesi dinlemeye ve kendisi ile ilgili bir şey var mı anlamaya çalışır.

Ağzına burnuna bulaştırmak: Bir iş yaparken becerememek, rezil olmak anlamında kullanılır. Köpek yavrusu alel acele kovadaki yeni sağılmış sütü içmek isterken her tarafını süte bular.

Burnunu sokmak: Her şeye karışmak anlamında kullanılır. Aslında köpeklerin gözleri az gördüğünden bir şeyin ne olduğunu anlamak için o şeye burunlarını dokundurup koklamaları gerekir. Etraflarında kendilerini ilgilendiren bir şeyin olup olmadığını anlamak için ise her şeye burunlarını yaklaştırmaları hatta dokundurmaları gerekir.

Hangi taşı kaldırsan altından o çıkıyor: İstemediğimiz birisinin her yerde karşımızı çıkması anlamında kullanılır. Aslında kimsenin sevmediği böcekler taşların altında yaşar ve her taşı kaldırdığımızda bir böcekle karşılaşırız.

Kaçacak delik aramak: Çok korkulan bir durumdan kaçmak, saklanmak anlamında kullanılır. Doğada bunu yapan fare ve tavşanlardan esinlenilerek söylenmiştir.

Ensesine yapışmak: Bir işin kotarılması için bir kişinin peşini bırakmamak anlamında kullanılır. Aslında at binicisini sırtından atmaya çalışmaktadır. Ama binicisi atın ensesindeki yelelerinden sıkıca tutunmuştur ve attan inme niyetinde değildir.

Avucunu yalamak: Bir işte geç kalmak treni kaçırmak anlamındadır. Çoban koyunlara tuz vermiştir. Tüm koyunlar tuza doymuştur. Sona kalan koyun çobanın avucunda kala azıcık tuzu yalamakla yetinmek zorunda kalır. Orada ne kadar tuz kalmışsa artık.

Ağzıyla kuş tutmak: Çok maharetli işler yapmak. Aslında şahin gibi hayvanlar havada kuş avlarlar. Bu deyim oradan esinlenilmiştir.

Çanak yalamak: Bir kimseye karşı onursuzca hizmet etmek. Sahibi yemeğini yer çanağında kalanını da köpeğine verir.

Dize gelmek: İnsanın her türlü direncinin kırılması. Manda yüke asılır, çekemez. Sahibi kırbaçlar. Hayvan yine asılır, yine çekemez. Sahibi yine kırbaçlar. Çaresiz kalan manda artık dizlerinin üzerine çöker ve yükü çekmeye çalışır. Atlardan esinlenilen tarzı ise; boyun eğmektir. Atlar dize çökemeyecekleri için boyunlarını eğerek zalim sahibinin isteğini yerine getirmeye çalışır.

Bir çırpıda: Hemencecik anlamında kullanır. Eşeğe iş yaptırmak için sopayla döverler. Sonra eşeğin inadı kırılır. Çırpı (çok küçük dal parçası) görünce sopayı hatırlar ve hemen işe koyulur.

Dünyaya kazık kakmak: Uzun ömür yaşamak ölmemek. Yere kazık çakarsınız. Atı buraya bağlarsınız. At buradan istese de bir yere gidemez.

Köstek olmak: Bir kişinin işini yapmasına, ilerlemesine engel olmak. Aslında köstek hayvanlara takılan ve onların bir yere gitmesini engelleyen kelepçe benzeri bir alettir.

Zıvanadan çıkmak: delirmek çıldırmak. Zıvana öküz arabalarının tekerleğini tutan incecik tahta bir çividir. O çıkarsa tekerlek de peşi sıra çıkar ve araba devrilir.

Kafa kafaya vermek: Fikir birliği yaparak bir işi kotarmanın yolunu aramak anlamında kullanılır. Koyunların burnuna yumurtasını bırakan bir sinek vardır. Bu sinek koyunları çok rahatsız eder. Sinek koyunun burnuna yumurtasını bırakamasın diye hayvanlar kafalarını gizlemek amacıyla birbirlerine dayayarak beklerler.

İşte gördüğünüz gibi insanların birbirleri için kötülük düşünmeden rahatlıkla kullandıkları bu ve buna benzer ifadeler aslında çok ayıp benzetmelerden köken almaktadır.

Esenlikler dilerim.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler