Sadullah Özcan

Sadullah Özcan

Krizi fırsata çevirmek için

Korona virüs saldırısının dünyayı sardığı bugünlerde hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı açık. Fakat, ne derseniz deyin. İster salgın kabul edin, isterse saldırı kabul edin, isterse salgını körükleyenler deyin hedeflenen ne olursa olsun gerçekleşip gerçekleşmemesi bizim elimizde olduğu unutulmamalıdır. 

Yaşananlar insanlığın direncini ölçme tatbikatı, dünya ekonomisinin dayanma gücünü görme, hareket kabiliyetini tespitine ancak yarar. Yaşananları bir tatbikat gibi algılamakta yarar var. Bu tatbikat ile ekonomik, siyasal, sosyolojik, psikolojik, iktisadi, askeri, güvenlik ve pek çok açılardan genel olarak dünya, lokal olarak devletler, özel olarak bireylerin üzerinde etkileri olacak. 

Şimdilerde bütün dünyada konuşulup yazılan belgeleri ile ortaya konulan gerçekler tamamen su yüzüne çıkıyor. Korona virüs salgınının insan yapımı ve yeni dünya düzeni hedefi taşıdığını. 
İnsanlığın yaşam alışkanlıkları son 4 aydır değişti. Zorunlu bir yaşam tarzına evrildi. Hizmet sektörü dediğimiz toplumsal ve sosyal hayat tamamen durdu. Zorunlu ihtiyaç alanları dışındaki üretim sektörü durdu. İnsanlık milyarları bulan sayıda işine gücüne ara vermek zorunda kaldı. 

Sonuçta sağlık, gıda, güvenlik sektörü odaklı ve bunları tedarik için dijital dünya ile yakın çevre tedarik zinciri karışımı yeni gelişmelere şahit olduk. 

Yaşadıklarımızı global güç odaklarının devletleri hizaya getirme, toplumları esir alma insanları köleleştirme operasyonu şeklinde yorumladık. Bugün dünyanın süper güçlerinin nasılda global yapıların aslında birer köleleri olduğunu net olarak gördük. 

Oysa dünya devletlerinin ortak kurduğunu zannettiğimiz BM’nin, DSÖ’nün, İMF’nin, Dünya Bankasının, FAO’nun ve benzeri yapıların nasılda global sermayenin oluşturduğu adı konulmamış dünya devletinin organları olduğu ortaya çıktı. 

Dünyanın tartışmasız gücü kabul edilen ABD’nin saldırı karşısında nasıl tek başına kaldığı ortada. Yazıyı kaleme aldığım sırada sosyal medyada önüme ABD Başkanı Trump’ın DSÖ ile bütün ilişkileri kesme kararı hakkındaki haberleri düşmüştü. Bizim ülkemizde dahil bilim kurulunu da etkisi altına alan güçlü bir lobinin varlığını hep birlikte gördük. Bilimin kutsallığının arkasına sığınılarak nelerin dayatılmaya çalışıldığı net olarak ortaya çıktı. DSÖ’nin yönlendirmeleri üzerinden bilimsel çalışma diye gösterilen saçmalıkların papağanlığını yapanlara şahit olduk. Global sermaye kökenli medya kuruluşlarının korku imparatorluğuna nasıl aracılık ettiklerini gördük. 

Fakat kim ne hedeflerse hedeflesin insan davranışına karşı “evdeki hesap” çarşıya uymayacağı birkez daha ortaya çıkmıştır. İnsanoğlu her zorluk karşısından mutlaka çıkış yolu bulur. Bu olayda da dünya benzeri tecrübeyi yaşamaktadır.

Artık yeni normal karşısında yeni fırsatlar yeni imkanlar gündeme girmiştir. İşte bu noktada görevimiz yeni imkan ve yeni fırsatların kaçırılmamasıdır. Yeni şartların iyi okunması ve ona göre imkan ve fırsatların değerlendirilmesi gerekmektedir. 

Bu tür kriz dönemlerinde paranın para etmediği, parasal sermayeden çok aklın ve yeni inovasyon imkanlarının, yeni fikirlerin  ana sermaye olduğu döneme girdik. Eğer bir yenilikçi fikrininiz, akıl sermayeniz yoksa önünüze dizilecek milyonları almak istemeyeceksiniz. 

Mesela şu an verilen kredileri kaç işletme aldı? Geri ödemesini garantiye almayan, üretime döndürme imkanı olmayan hiç bir işletmenin fuzuli yere borç altına girmediği görülüyor. 

Dünyayı iyi okuyan gelişmeleri takip eden uzmanlar uyarıyor. Özellikle normalleşmenin ilk adımlarının atıldığı Haziran ayı içinde önemli fırsatlar ortaya çıkacak. Bu fırsatları iyi değerlendirebilen, işini yeni duruma göre geliştirebilenlerin büyümesi çok hızlı olacak. 

Bu nedenle gelecekte güçlenmek isteyen kurum, kuruluş, işletme, firma ve şahısların haziran ayını iyi değerlendirmesi gerekiyor. Yakalanan bu fırsatı iyi değerlendirenler kazanacak. Böyle bir fırsatı kaçıranların bir daha yakalama imkanı çok zorlaşacak.

Özellikle meslek kuruluşlarının parasal sermayeden çok ortaya çıkan fırsatları değerlendirmeye ve ufuk açıcı yönlendirmelere yönelmesi kaçınılmazdır. 

Yüz yılda ortaya çıkan kriz sonrası fırsatların iyi belirlenmesi ülkeyi yeni döneme taşıyacaktır.
Kalın sağlıcakla...

Önceki ve Sonraki Yazılar